Yeni Sayfa

9 dk

Chelsea'nin yeni sahibi Todd Boehly, şok bir karar alarak Thomas Tuchel'le yollarını ayırdı. Koltuğun yeni sahibi ise buraya hayli uzun bir yoldan geldi…

59 dakika.

"Thomas Tuchel ile yeniden çalışmayı dört gözle bekliyorum" diyen Pierre-Emerick Aubameyang'ın Alman teknik direktör ile Chelsea'deki mesaisi bu kadar sürdü. Evet, Todd Boehly'nin kararı, yalnızca bu cümleyi okuduktan sonra bile çelişkili geliyor. Yine de bu tercihin derinine inmekte ve Graham Potter'ın göreve geliş sürecini daha detaylı incelemekte yarar var.

Kaybedilen iki stoperden yoksun bir şekilde yaza giriş yapan Chelsea, Roman Abramovich'in kulüp ile bağlarını koparmasındaki zamanlama sorunu nedeniyle büyük yara almıştı. İngiltere Hükümeti ile yaşanan problemlerden dolayı kulübün satışının gecikmesi, takımın piyasa değerleri toplamı neredeyse 150 milyon euro'yu bulabilecek iki as stoperini herhangi bir kâr elde etmeden La Liga'ya yollaması anlamına geliyordu. Geldiği günden bu yana üçlü savunma sistemi ile başarılara imza atmış Thomas Tuchel, sezon sonunda var olan kadrosunu koruyarak ekleme yapmayı düşünürken yaz kampını en iyi stoperlerinden mahrum geçirmek zorunda kalacaktı.

Bu mahrumiyet, sahaya net bir şekilde yansımıştı. Hazırlık maçında bir başka Londra temsilcisi Arsenal'dan çok daha geride bir görüntü verip Mikel Arteta'nın takımına 4-0 yenildiler. Alman teknik direktör, maç sonunda verdiği demeçle ilerleyen günlerde yönetim ile arasının daha çok kızışacağına dair işaretler vermekten imtina etmiyordu: "Eğer üçlü savunma oynamak istiyorsanız, çok iyi üç stopere ihtiyaç duyarsınız. Bizim elimizde şu an için personel olarak bile üç stoper yok. Bu nedenle elimizi hızlandırmalı ve bir an önce kadromuzu güçlendirmeliyiz."

Boehly yönetimine karşı sert bir çıkış yapmış olsa da Tuchel haklıydı. Takım, başarılarının büyük bir bölümünü üçlü savunma ile kazanmıştı ve eldeki en iyi stoperlerinden ikisini kaybetmişti. Dahası, Lukaku krizi ile çalkalanan hücum hattı, hem Werner'in gidişi hem de sorunun kaynağının Inter'in yolunu tutması ile iyiden iyiye zayıflamıştı. Takıma takviye gerekiyordu ve bu konuda yönetim ile teknik heyet arasında mutabakat vardı. Fakat takıma gelecek oyuncular için aynı anlaşma söz konusu muydu? Tartışılır.

Yaz kampında Neymar'a ek olarak Cristiano Ronaldo ile de anlaştığı söylenen ve bu yıldızları takıma katma kararını Thomas Tuchel'e bırakan Todd Boehly, kulübü satın aldığı günden bu yana alışılagelmiş yöntemlerin dışında bir çizgi sergiliyor. Geçirdiği ilk transfer dönemini Alman antrenörün yapısına ve tercihlerine göre planladıktan yalnızca altı gün sonra teknik direktör değişikliğine gitme kararı alan Amerikalı milyarder, göreve Graham Potter'ı getirmesinin hemen ardından sportif direktör arayışında bulunarak çizgidışı yönetim anlayışını sürdürmeye devam etti.

Peki alınan bu mutat olmayan karar dizileri, nasıl oldu da söz konusu teknik direktör tercihinde en mantıklı adaylardan birisinde karar kıldı? İşte, tam olarak bu noktada devreye Graham Potter ve geçmişte gösterdiği birtakım faaliyetler ön plana çıktı.

***

Önce Galatasaray'ı eleyip ardından Arsenal'ın bulunduğu grupta dikkat çekici sonuçlar alarak Östersunds kariyerini taçlandıran Graham Potter, aynı sezon içerisinde İngiltere vitrininde adından iyiden iyiye söz ettirmeye başlamıştı. İngiliz antrenör, düşük bütçeli bir İsveç kulübünden yenilmesi güç bir takım çıkardı. En büyük başarılarından biri ise kadrodaki hemen her oyuncunun performansını yukarı çekebilmesi olmuştu. İlerleyen yıllar, bize bu özelliğin Potter'ın kariyerindeki alametifarikalardan biri olduğunu söyleyecekti.

Swansea macerası ile Ada futboluna adımını atan genç teknik direktör, Championship'teki ilk senesinden sonra Brighton'ın radarına girdi ve Swansea'ye veda etti. Ayrılığından sonra yalnızca üç oyuncu satışından Swansea kasasına yaklaşık 40 milyon euro girdi. Bu, Potter'ın doğru bir yapılanma içerisinde organizasyonu yukarıya çıkartabileceğine dair işaretlerin başında geliyordu. Durum böyle iken başarılı organizasyonlardan biri olan Brighton'da işlerin sağlıklı gitmesi de sürpriz olmadı. Geldiği ilk günden itibaren takıma bir oyun kimliği inşa etmeye çalışan Potter, takımının geriden oyun kurarak pasla çıkmasını istiyor, rakip fark etmeksizin topun kendilerinde kalmasını arzuluyor ve kadrodaki hemen her oyuncusunun farklı bölgelerde oynayabilecek esnekliği göstermesini talep ediyordu.

Bu isteklerini özellikle onunla başladıkları ikinci tam sezonda sahaya yansıtmaya başlayan Brighton, rakip üçüncü bölgeye sıkça pasla giriyor ve birinci bölgedeki oyun kurulumlarında büyük takımlara taş çıkartacak cinsten, çalışılmış organizasyonlar gösteriyordu. 'Martılar', zaman zaman topsuz oyunda üçlü gibi gözükse de oyun kurulumunda sol stoperin sol beke geçmesi ile dörtlü oluyor; zaman zaman iç oyuncuların beke dönüşmesiyle bire bir adam markajı uygulayan rakiplerin kafasını karıştırıyorlardı. Ortaya çıkan tablo belliydi. Brighton, düşük bütçesine ek olarak çok da kuvvetli olmayan kadrosuna rağmen sahada ne yaptığı belli, çizilmiş işler ortaya koyuyor ve kelimenin tam anlamıyla bir hoca takımı olduğunu her fırsatta belli ediyordu.

Brighton, 'antrenör takımı' olmanın meyvelerini çok geçmeden toplayabilmişti. Potter, Solly March'tan kanadın her yerinde oynayabilen çok yönlü bir orta saha, Marc Cucurella'dan hem sol stoper hem sol kanat beki çıkarmıştı. On numara Alexis Mac Allister, hocasının ona biçtiği yeni görevde, savunma önü oyuncusu olarak iyi performans veriyordu. Stoperde görmeye alıştığımız Ben White'dan bir ön libero ve dinamik orta saha Yves Bissouma'dan ise çift yönlü bir savunma önü oyuncusu yaratmayı başarmıştı. Üstelik oyuncularına yeni kimlikler kazandırırken onların büyük takımlara transfer yapmasına da yardımcı olmuştu.

Ve sıra, artık kendisindeydi.

***

Brighton kariyerinde istikrarlı ve iyi idare edilen bir yönetim kurulu ile çalışan Graham Potter'ın Chelsea'deki ilk sınavı, -kuvvetle muhtemel- Todd Boehly'nin sıradışı yönetim şeklini benimsemek olacak. İngiliz teknik direktör, eğer kulübün genetiğine işlemiş antrenör öğütme sınavlarını geçebilir ve Amerikalı milyarderle iyi anlaşabilirse onu saha içinde de farklı birkaç sınav bekliyor olabilir.

Behdad Eghbali, Graham Potter ve Todd Boehly

Behdad Eghbali, Graham Potter ve Todd Boehly

Brighton'da zaman zaman -tıpkı Thomas Tuchel'in Chelsea'de sıklıkla yaptığı gibi- üçlü oynatan Potter, Maviler'in başındaki ilk maçına iki yeni transfer Kalidou Koulibaly ve Wesley Fofana'yı yedek soyundurarak dörtlü bir savunma hattı ile çıktı. Beklenildiği gibi topa hayli fazla sahip olarak ilk maçını tamamlayan İngiliz teknik direktörün istikrarsız hücum hattını nasıl kurgulayacağı ve değişen orta sahalardan nasıl bir yapı çıkaracağı en çok merak edilen konuların başında geliyor.

Bir önceki kulübünde birçok oyuncuya farklı roller veren ve bu kararlarının hepsinde başarılı olan İngiliz teknik direktör, meslektaşı Pep Guardiola gibi Raheem Sterling'den Chelsea'de de bir sahte 9 yaratabilir, bir türlü dikiş tutturamayan Kai Havertz'den orta saha performansı alabilir mi? Potter'ın bu ve benzeri sorulara cevap vermesi için hâlâ vakti var ancak halihazırda bu takımın nasıl şekilleneceğine dair işaretler de bizleri bekliyor.

Stamford Bridge sakinleri; takımlarının geriden pasla oyun kurmasına, oyuncuların saha içi rotasyonuna girmesine, üçlü dizilen takımın bir anda dörtlüye dönmesine ve daha birçok varyasyona hazırlıklı olmalı. Takımları bol bol pas yapacak, topa sahip olacak, bazen oyunu yavaş kurup bir anda hızlanacak ve rakipleri belirledikleri hâkim oyun anlayışı ile alt etmeye çalışacak. Tüm bunları yaparken saha içerisindeki 11 oyuncunun değeri her geçen gün ivmelenerek yukarı çıkacak. Ne de olsa Graham Potter futbolu, daha önce görkemli başarılar elde etmemiş olsa da artık Londra'da kupalar kazanmak ve bir 'antrenör takımı' olmak için sahaya çıkacak.

Socrates Dergi