'Güç' Onunla
5 dk
Phil Taylor hayatını değiştiren oyunla zorunluluktan tanışmıştı. Aradan geçen zamanda oyun onu değiştirdikçe o da oyunu değiştirdi.
Bazıları için dart, sevmediği insanın fotoğrafını tahtanın ortasına yerleştirip hınç çıkarttığı bir araç olabilir. Tatil köylerinde rastlayabileceğiniz kimileri "İyi izle bak abini, nasıl vuruyorum tam da kalbinden hedefi!" sözleriyle oyunu kişisel bir vitrine çevirebilir. Bazı öğrenci evlerinde ise depozitoyu alamamanıza neden olan duvar katili bir nesneye dönüşebilir. Ancak bazıları için de dart, hayatın ta kendisi, günde 4-5 saat antrenman gerektiren bir tutku ve 7 milyon Sterlin’lik bir servetin tek nedeni. Phil Taylor, işte bu son grupta yer alıyor.
Tekdüze olarak nitelendirdiği Stoke şehrinde doğan Taylor, hayatını değiştiren oyunla zorunluluktan tanışmış. “Dart oynamaktan başka bir seçeneğiniz yoktu” diyen ve 20’li yaşlarının başında haftalık 50 Sterlin karşılığında tuvalet seramikleri üreten bir fabrikada çalışan Taylor’ın banka hesabında, bugün ‘7’ rakamının yanında altı tane ‘0’ yer alıyor.
Phil Taylor, 1986 yılında Burslem’e taşındığında henüz dart oynamaya başlamamıştı. Yeni evi, dönemin en büyük dart oyuncusu Eric Bristow’un pub’ı Crafty Cockney’nin yanına düşünce işler değişti. 27. yaş gününde eşi Yvonne’un aldığı dart seti ile evinin yanındaki pub’a takılmaya başlayan adamın dart için yaratılmış en büyük yetenek olduğunun anlaşılması için uzun bir süre gerekmeyecekti.
Dört yıl sonra BDO Dünya Şampiyonası finalinde 6-1 yendiği Eric Bristow, Taylor’ı ilk keşfeden insandı ve zamanında kendisine 10 bin Sterlin yatırım yapıp profesyonel olmasının önünü açmıştı. O zamana kadar beş dünya şampiyonluğu olan Bristow, Phil Taylor sahneye çıktıktan sonra dünya şampiyonluğu göremedi.
Belki Bristow dahi, bu adamın kısa sürede kendisi için böylesine büyük bir tehdide dönüşeceğini düşünmüyordu ama Taylor, kazanmanın tadını bir kez almıştı ve daha sonra arkasına hiç bakmadı.
Bu, ‘The Power’ lakaplı yıldızın oyunla özdeşleştiği bir dönemi de beraberinde getirdi. Belki Roger Federer, Usain Bolt, Michael Jordan ya da Michael Phelps kadar popüler değildi ama artık, ruhani lideri olduğu bir camiaya sahipti. İlk dünya şampiyonluğunu, kendisine bahislerde 1’e 125 verilen ve seri başı dahi olmadığı bir turnuvada aldı. Sonrası zaten bir tufana, rakamların komik ve anlamsız kaldığı bir gövde gösterisine dönüştü. Toplamda 16 dünya şampiyonluğu ve 200’ün üzerindeki turnuva zaferi kazandı.
2010 Premier Lig Darts final mücadelesinde James Wade ile oynarken iki kez 9 dart bitirişi yapıp (yapılabilecek en yüksek skor ile 9 kusursuz atış yapılması) tüm salonu hipnotize ederken, rakibi Wade dahi olan bitene gülüyor ve çevresine "Bugün onu yenebilmenin herhangi bir yolu yok" diyordu. O güne dek, tarihte hiçbir oyuncu aynı maç içinde iki 9 dart bitirişi yapamamıştı. O günden sonra da bu değişmedi.
Phil Taylor, artık 55 yaşında. Zaman zaman, yaşlanmış bir adam olduğunu kabul edip metroda genç bir kızın kendisine yer vermesini memnuniyetle karşılıyor. Kimi zaman ise içindeki şampiyon ve yenilmez ruh yaşlanmayı da bir yenilgi gibi görüyor. Ruhundaki bu gelgitlerin başka sebepleri de var tabii. Çok kısa bir süre içinde önce eşinden ayrıldı, sonra annesini kaybetti. Artık çocukları ve torunlarıyla daha fazla vakit geçirmek istiyor. Eskiden daha ziyade pub’larda yiyip içen, şişman ve göbekli adamların oyunu olan dartın son yıllarda çok daha fit oyunculara sahip olması Phil Taylor’ın da dikkâtinden kaçmış değil. Oyunun eskisi gibi olmadığının ve herkesin kendine çok daha fazla dikkât ettiğinin farkında. Hatta sırf bu yüzden diyete başladığını ve yediklerine, özelliklere de içtiklerine çok daha fazla özendiğini söylüyor. Büyük tutkusuna ne zaman veda edeceğini ise Taylor’ın dalgalı ruh halleri belirleyecek.
Ona sorarsanız, oyuna Michael Van Gerwen ve Jamie Lewis gibi çok yetenekli genç isimler katılsa da başka bir Phil Taylor asla olmayacak. Bunun çok da mütevazı bir tavır olmadığını söyleyebilirsiniz ama dartlar elindeyken yaptıklarına ve kazandığı akıl almaz şampiyonluklara bakınca, insan kendini bir anda. "Haklısın be Phil, senin gibisi olmayacak" diye mırıldanırken buluveriyor işte.