Güneş

12 dk

Yetenekli, tutkulu, çalışkan... NFL'in yeni yıldızı Patrick Mahomes tek sezonluk bir fenomen mi yoksa uzun soluklu bir kurtarıcı mı?

Getty Images

Amerika'nın en popüler ligi NFL'in, halkın ilgisini kaybetmek gibi bir sıkıntısı henüz olmadı fakat son zamanlarda işler harika gidiyor demek de güç. Politik skandallar ve oyuncu sağlığına dair artan soru işaretleri... Bunların sebep olduğu etik kaygılar, NFL'in online platformlara adapte olma konusunda eski kafalı davranmasının yarattığı pasta kaybı gibi yapısal meselelerin yanı sıra başka bir sıkıntı da sallanıyordu sporun üstünde: Yıldız bir yeni quarterback eksikliği. 2000-2005 arası draft'larda sadece bu yüzyılın değil tarihin en iyileri arasına yazılacak ikonik oyuncuları üretmişti lig: Tom Brady, Drew Brees, Aaron Rodgers... NFL'in oyun kurucuların sağlığına ekstra önem veren kuralları benimsemesi bu oyuncuların futbol ömrünü uzatsa da her sporcu jübileyi tadacakken taze kana ihtiyaç olduğu barizdi.

Son 10-15 senede çıkan yıldız isimlerden Cam Newton'un anormal karakteri, Andrew Luck'ın yaşadığı sakatlıklar, Russell Wilson'ın da savunması daima daha ön plana çıkan bir takımın lideri olması bu isimlerin yeteneklerine rağmen fenomen düzeyinde bir heyecan yaratamamasına neden oldu. Yeni jenerasyonda Blake Bortles, Derek Carr, Jameis Winston, Marcus Mariota gibi üst sıralardan seçilen isimler de vasatı aşamıyorken Patrick Mahomes, Teksas'tan güneş gibi doğdu. Hem de nasıl doğdu; aradan geçen dönemde bakiye kalmış bütün hikâye eksikliğini kapatacak bir emsalsizlikle teşrif etti yeşil sahalara. Peki Mahomes'u bu denli özel kılan şey ne? Kulağa bir kişisel gelişim semineri sunumu gibi gelecek olsa da şöyle bir liste yapmak mümkün: Yetenek, imkânlar, tutku, çalışkanlık, şans, özgüven, vizyon... Zaten böyle olmasa bir oyuncu Brady'nin 30, Manning'in 37 yaşında ulaşabildiği "bir sezonda 50 üstü touchdown pası atan quarterback'ler" listesine 23 yaşında, NFL'deki ilk sezonunda nasıl girebilir ki?

Amerikan spor yazını, zorluk içinde büyümüş ve tırnağıyla kazıyarak bir yerlere gelmiş oyuncuları pek sever fakat Mahomes'un hikâyesi biraz daha farklı. Aynı zamanda adaşı olan babası Pat'in MLB'de forma giyen bir beyzbolcu olması ve Mahomes'un çocukluğu boyunca soyunma odalarında büyümüş, o havayı solumuş olması büyük bir şans. Pat, oğlunun kendisi gibi beyzbolcu olacağı hayaliyle onu henüz çok küçük yaştan itibaren çalıştırmaya başladığında fark ediyor ki topu elinden hangi stille çıkarırsa çıkarsın zayıf noktası yok bu ufaklığın. Bu yeteneği doğru çalışmalarla besliyorlar, Mahomes gücünün sadece koldan değil bilekten de geldiğini öğreniyor ve babasının şu öğüdünü iyice özümsüyor: "Topu uzağa atabilmek ulaştığın maksimum mesafe değil, bir devamlılık ve alışkanlık meselesidir."

Evet, Mahomes'un iddia üzerine dizlerinin üzerinden topu 65 yarda fırlatmışlığı yahut efsane koç Bill Belichick'in kendisi hakkında söz sanatı yapıp "İstese topu stadyum dışına atar" demesinden sonra "Acaba?" diye Arrowhead Stadı'na gidip cidden bunu test etmişliği var -maalesef sonuçları bilmiyoruz- ama bunları tek seferlik ispatlar değil, bir sürecin parçası olarak görüyor. Takım arkadaşlarının renkli antrenman anıları da o yüzden genelde "Boşta kalan adamı kapatıyoruz sonra vücudunu eğiyor büküyor, sağa bakarken sola pas atıyor, ne olduğunu anlamıyoruz" ekseninde. Mahomes'un ısınma rutininde sırtının arkasından, bakmadan, sol elle saçma uzaklıklara denediği paslar var ekseriyetle ama bunları eğlence olsun diye değil 'ya işime yararsa' zihniyetiyle yapıyor. Bu yüzden daha NFL'deki ilk sezonunda hemen her hafta en iyi hareketler videosunda kendine yer buldu.

Bu yukarıda anlattıklarım NBA tutkunlarına Steph Curry'yi anımsatmış olabilir: Sporun içinde bir baba, küçük yaştan itibaren bilinçli antrenman yapan, yıldızlarla beraber takılan ve bu sayede yenmeyi de yenilmeyi de öğrenen bir çocuk, gerek ısınmalarda gerek maç esnasında yaptığı spektaküler hareketlerle sıradışı bir yıldız olarak icra ettiği spora dair bildiğimiz her şeyi unutturan bir sporcu. Nasıl ki Curry'yi savunmak için takımlar savunmalarını yeniden keşfediyorlar, aynı çaresizliği NFL ekipleri de Mahomes'a karşı yaşıyorlar. Tabii Mahomes'un şovunu etkileyici kılan bir diğer şey de bu mucizevi pasları atarken çok normal bir şey yapıyormuş gibi gözükmesi. Usain Bolt'un 100 metre rekorlarını kırarken bakkala ekmek almaya gitmiş rahatlığıyla dil çıkararak kameralara poz vermesi gibi Mahomes da 70-80 yardalık pasları kafasının etrafında vızıldayan sineği kovalarmışçasına atıyor. Kendine has stilinin yanı sıra bileğini etkin kullanabilmesi, güçlendirdiği kolu ve zihni bunda etken.

Diğer sporculara değinmişken Mahomes'un çocukluğunda hem basketbol hem beyzbol oynamasının -ve hatta bunlarda babasına göre daha da iyi olmasının- ona kattığı vizyon ve etkiden de bahsetmek şart. Hakeem Olajuwon'ın kalecilik geçmişi ona dengesini sağlamayı, Steve Nash'in futbol ve hokey geçmişiyse ona saha görüşünü genişletmeyi öğretmişti; Mahomes da pas stilini ve yaratıcılığını bu tecrübelere borçlu belki de. Amerikan futbolu kariyerinde ilk görev aldığı pozisyon da aslında quarterback değil; safety (libero) pozisyonunda oynadığı ve canı sıkıldığı için bu sporu bıraktığı bir dönem de var kendisinin. Takımın quarterback'i okuldan mezun olunca bir de o mevkii deneyeyim diyor ve gerisi malum... İmkân ve yetenek, şans faktörü olmadan manasızlaşabiliyor gerçekten.

Zaten nispeten kısa Amerikan futbolu geçmişi ve üniversiteyi okuduğu Texas Tech'in NFL'e uyumsuz görülen 'hava saldırısı' hücum stili, draft'tan önce yetenekli ismin kalitesine dair şüphe duyulmasına sebep oluyor. Raporlardaki 'Çok ham, her maç 60 tane pas atan takımda olduğu için istatistikleri şişkin, ondan daha iyi quarterback'ler var' ifadeleri yüzünden 10. sıraya kadar düşüyor. Ama işte burada da şans devreye giriyor: Birincisi, zaten hücumda en yenilikçi ve üniversite sistemine yakın hocalardan biri olan Andy Reid'in takımına gidiyor. İkincisi, en başta değindiğim sıkıntılardan ötürü hücum anlamında açılımlar arayan ve daha izlenebilir olmak isteyen bir NFL'e denk geliyor. Tabii Mahomes'ta o senelerin getirdiği olgunluk olmasa bunlar manasız olur; bir önceki sezonun sonundaki tek maçlık performansı Kansas City Chiefs'i tecrübeli quarterback Alex Smith'i takas edip ipleri onun eline vermeye ikna ediyor. Bu özgüvenin kaynağını Mahomes'un şu sözlerinde de görmek mümkün: "Hiçbir zaman, sırf kendime güvenimi arttırmak için gidip geçmişte yaptığım işlerin videolarını izlemem." İzleyenlerin ağzını açık bırakan bütün o paslar, saha görüşü, kol gücü ve yeteneği Mahomes için mucizevi şeyler değil, sporunun rutin bir parçası. Bu seviyede bir içselleştirmişlik, oyuncunun geleceğine dair umutları da arttırıyor doğal olarak.

Bu noktada Mahomes'un vizyonuna da değinmek gerekmekte sanırım. Kendisinin beyzbol yerine Amerikan futbolunu seçmesinin sebeplerinden biri de her hafta rakip savunmalara dair tonlarca şey öğrenmek zorunda olması ve aylarca sadece fiziksel değil, aynı zamanda mental olarak da hummalı bir çalışmanın içine girmesi. Beyzbol sporuna saygısızlık etmek istemem ama her hafta yeni ve yoğun bir şekilde imtihan edilecek olmanın heyecanını duyan ve bu yüzden çocukluktan beri babası tarafından itildiği yoldan çıkan bir genç oyuncudan şüphe etmek pek mümkün değil sanırım.

Tabii ki Mahomes kusursuz bir insan değil. Öncelikle her şeye ketçap sıkan birisi -Vedat Milor duymasın- ki bu yüzden ilk aldığı sponsorluklardan biri Heinz ketçaplarından... Saha içine dönersek, verimlilik açısında epey manasız bir şikâyet olsa da denediği uzun paslardaki bazı seçimlerini de iyileştirebilir. Gene şimdiye kadar kariyerinde pek olumsuzluğa maruz kalmadı: NFL, pas hücumu temelli bir dönüşüm yaşarken; kendisine uygun bir üniversiteden kendisine uygun bir takıma geldi. Fakat sadece bir senede öyle bir intiba bıraktı ki seyirciler üzerinde, şunları yazdığım için kendi akıl sağlığımdan şüphe ediyorum. Ketçap konusunda ciddiyim ama...

Kendisinin meziyetlerini ve kısa hayat yolculuğunu böylece listeledikten sonra yeni NFL sezonu öncesi akıllardaki soruyu sormak lazım. Mahomes bu sezon neler yapacak? Matematiksel olarak mantıklı olan tutum, geçen sene şahit olduğumuz performansın bir anomali olduğunu, bu sezon takımların Mahomes'a daha hazırlıklı olacağını, kendisinin ve takımının sakatlık ve benzeri konularda geçen seneki kadar şanslı olmayacağını, skandallar sonucu kaybettikleri oyuncuları arayacaklarını düşünüp performansında bir gerileme beklemek. Sayıya da dökelim. Son on yılda, bir sezonda 50 üstü touchdown üreten 30 takımın sadece üçü bir sonraki sezonda bu barajın üzerine çıkabilmiş durumda. Brady'nin 50 touchdown yaptığı sezonunu dışarıda bırakırsak ulaştığı en yüksek sayı 39, Manning 55 gördükten iki sene sonra futbolu bıraktı zaten. Son altı sezonda touchdown lideri olan bütün oyun kurucular bir sonraki sezonda bu kategoride çift haneli miktarda düşüş yaşadı. Yanlış anlaşılmasın, bunlar saat 12 olacak ve Mahomes balkabağına dönüşecek demek değil, sadece çıtayı çıkardığı yerden biraz aşağı indirmek durumunda kalabilir.

Peki ya böyle olmazsa? Ya daha 23 yaşında rekorlar kırmış ve futbolda imkânsızı yeniden tanımlamış bir oyuncu zirve performansına ulaşmamışsa? Bunu da hesaba katabiliriz. Mahomes atletizm-olgunluk dengesinin zirve yapacağı 29 yaşında nerede olacak mesela? Geçen seneki performansının üzerine koyabilir mi, koyarsa Chiefs'in 60-70 sayı yaptığı maçlar izler miyiz? Karpuzlama 40 yardalık pas falan mı verecek, daha imkânsız ne olabilir?

Neticede daha dört yaşında annesi ile babasının düğününde kendisine verilen yastık taşıma görevini ifa ederken kuzenine "Tut" diye bağırıp yastığı atacak bir spor tutkusuna sahip olan bir sporcu mevzubahis olan. Bu sezon NFL ile ilgilenmiyorsanız bile YouTube'dan Mahomes videolarını izleyin. Spor ile sanatı birleştiren, Matrix'e uyanacak kadar vücudunun limitlerini zorlayabilen bir insanın yaptığı spor zevk verecektir zira...

Socrates Dergi