Hangi Keegan?

4 dk

Liverpool, 1970'lerde İngiliz futbolunun yüzü olmuş, kıtanın da en büyükleri arasına girmişti. Bu serüvenin çok büyük bölümünde spotlar Kevin Keegan'ın üzerindeydi…

Ballon d'Or sahibi yıldız bir futbolcu, şarkıcı, sanatçı, antrenör… Kevin Keegan hakkında konuşmaya başlamadan önce hangi Kevin Keegan hakkında konuşacağınız büyük önem arz ediyor. Zira her birinin anlatacak çok şeyi var. Onu 1972'de çıkardığı single'ı It Ain't Easy ile tanıyabilir, "Başarılı futbolcudan başarılı antrenör olmaz" tezini yıkmaya çok yaklaşan adam olarak hatırlayabilirsiniz. Veya ilerleyen satırları bir zaman makinası olarak görüp Liverpool'da yolculuğa çıkmak da seçenekleriniz arasında…

Başarısız 70'ler İngilteresi'nde sahada görmekten keyif alacağınız sayılı isimlerden olan yıldız oyuncu, yalnızca sizi sahada yaptıklarıyla büyülemiyordu. Bulunduğu dönemi; futbolu, yeteneği, sesi, hareketleri ve en önemlisi bozulmasına tahammül edemediği saçları ile kaplayan Keegan, Ada futbolunun yarattığı süperstar ekolünün en önemli temsilcilerindendi. 1971 yılında formasını giymeye başladığı Liverpool'da önce Bill Shankly'nin hamlesiyle orta sahadan forvete evrildi, daha sonra kazanabileceği bütün kupalara adını yazdırdı. 1966 sonrasında durağanlığa alışan liman kenti, Joseph Kevin'ın gelişi ile yükselişe geçmişti.

Shankly sonrası Bob Paisley'nin sisteminde de hücum çeşitliliği ile etkili olan Doncaster'lı genç; goller atmaya, kupalar kazanmaya ve ününe ün katmaya devam etse de yılların ilerlemesi başarılacak yeni şeylerin azalması anlamına geliyordu. 1976 senesi, bu anlamda Keegan'ın farklılığa ihtiyaç duyduğunu anladığı dönemdi. Değişimi önce BBC'nin Superstars programında arayan süperstar, daha sonra da Liverpool'dan ayrılma sinyalleri vermeye başlamıştı. Ne de olsa büyük yıldızlar, bu hayatta iki şeyi çok severdi: Nerede olurlarsa olsunlar oradan uzakları ve bulundukları yerlerdeki mutlak krallığı... Yine de vedasını kendine yakışır şekilde yaptı: Borussia Mönchengladbach'ı yenerek kulüp tarihinin ilk Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazanan Liverpool'da o gecenin kahramanı Keegan'dı… O yaz, 500 bin sterlinlik rekor transfer ücreti kazandırarak Hamburg'a transfer olacaktı…

Permalı yeni saçları, banka hesabındaki şişkin banknotları ve tükenmeyen ışığı ile ülkenin kuzeyine iniş yapan yıldız oyuncunun yeni liman kentindeki ilk zamanlarıysa zorlu geçmişti. Önce dil bariyeri ile karşılaşmış, sonrasında İngiltere'nin leziz mısır gevreklerini özlemişti. Ve evet, takım arkadaşlarından istediği pasları almakta hayli güçlük çekiyordu. Lübeck ile oynanan karşılaşmada rakibini yumruklayarak aldığı sekiz maçlık ceza, bardağın son damlasıydı. Alışma sancıları, sezonun ilk yarısını çöpe atmıştı.

Kupa Galipleri Kupası'ndan elendikten sonra ligde de istikrarı yakalamayan Hamburg, çareyi oynamadığı sürede takımla kaynaşmaya başlayan Keegan'da bulmuştu. Geri dönüşünde 12 gol atan ve önceki sene Liverpool'da yaptıkları ile dikkatleri üzerine çeken İngiliz, takvim yılındaki performansıyla sonraki sene dublesini yapacağı Ballon d'Or'u kazanmayı başarmıştı…

Alkışlarla yaşayan Keegan'ın hakkının yeterince verilmediği tek alan ise antrenörlük kariyeriydi. Çalıştırdığı her takımı bir üst lige çıkarmayı başaran, Newcastle United ile Premier Lig'de iki sezon üst üste şampiyonluk yarışına giren ve Euro 2000'de Luis Figo büyüsüne yenilen antrenör Keegan, oyunculuk kariyerindeki ikonik yapısını saha kenarına taşıyamamıştı. Bunun elbette birçok nedeni vardı. Artık saçları permalı değildi, sahada harikalar yarattığı dönem geride kalmıştı ve sesiyle bile insanları büyüleyecek yaşı geçmişti. Kısacası zaman ilerlemiş, Keegan yaşlanmıştı. Belki 2000'ler ve sonrası ona hak ettiğini vermemişti ama 70'ler onun ne demek olduğunu iyi biliyordu. Elli yıl önce Kevin Keegan vardı ve özel biriydi. Şarkıcıydı, futbolcuydu, yıldızdı, Ballon d'Or sahibiydi. En önemlisi ise ikonikti. Ve hangi Keegan ile konuşursanız konuşun bu değişmezdi.

Socrates Dergi