Hayalden de Öte

5 dk

Arda Turan, sokaklarda başlayan hayalini bundan sonra Nou Camp Stadı’nın çimlerinde yaşayacak. Mutlu, huzurlu, genç bir adam var karşımızda ve yine, yeniden yola çıkmaya hazır.

Bir hayalle başlıyordu her şey ama mutlu sonla bitmiyordu her hikâye. Bazıları yolda kayboluyor, bazıları elden kayıp gidiyordu. Bazıları ise sonuna kadar devam ediyordu. Gerçek, hayali dahi aşıyordu bazen. Tıpkı Arda Turan’ın hikâyesinde olduğu gibi.

Bayrampaşa sokaklarından başlayan bir yolculuk onunki; önce Florya’ya, ardından Ali Sami Yen Stadı’nda reklam panolarının ardına, devamında yeşil sahaya, sarı-kırmızı formaya, bir ara Manisa’ya ve milli takıma uğrayan, oradan Madrid’e uzanan ve sonunda Barselona kıyılarına ulaşan bir yolculuğun sonunda Arda Turan, şimdilik.

2016 yılı ile birlikte, Camp Nou Stadı’nın çimlerinde yeni bir hayat başlayacak onun için. Bugüne dek ustalıkla yönettiği bu yol hikâyesinde yeni bir perde açılacak.

Yeniden sahneye çıkmasına günler kala, Arda ile -şimdilik- sadece hayallerini ve yeni hayatını konuştuk. Sürpriz yok, Arda yola çıkmaya hazır. Peki, yol onu nereye götürecek? Bu da başka bir sohbetin konusu olsun...

Bayrampaşa sokaklarında top oynayan Arda, çocukken hayal kurar mıydı?

Bayrampaşa’daki çocuğun en büyük hayali Galatasaray’da oynamaktı. Galatasaray’da kaptan olmak falan da değil, sadece Galatasaray formasıyla bir maça çıkabilmekti. Ama şimdi yaşadıklarım... Dediğim gibi; şu an hayalini dahi kuramadığım şeyleri yaşıyor, aklımın yetmediği durumların içinde bulunuyorum. Ama hep iyi bir öğrenci ve sorumluluk bilen biri oldum. Aileme hep saygılıydım. Hep çalıştım ve inandım. Allah da bana yardım etti. Geldiğim noktayı buna bağlıyorum. Güzel bir çocukluğa, güzel bir kariyere sahip oldum ve şimdi de bunların keyfini sürüyorum.

Hayal etmek ne kadar önemli?

Kesinlikle çok. İnsan hayal etmeli; çünkü dedim ya, ben şu an hayal bile edemediğim şeyleri yaşıyorum. Hayallerim bazen çok büyük geliyordu ama demek ki hayalin de ötesi varmış. Çünkü bu hayalleri yaşayanlar, buralarda oynayanlar, o kupaları kazananlar da benim gibi, hepimiz gibi insanlarmış. Onlar yapabiliyorsa biz de yapabiliriz. Sadece eğitime, çalışmaya, düzene, disipline biraz daha önem vermeli, inanmalı ve istemeliyiz. Sonra neden olmasın?

Ocak ayıyla beraber Barcelona’da sahaya çıkmaya başlayacaksınız? Neler hissediyorsunuz?

Heyecanlıyım. Ama heyecandan öte, bunun keyfini çıkarmak istiyorum. Dünyanın en iyi takımında, en özel isimlerle ve belki de tarihteki en iyi oyuncuyla oynama şansı bulacağım. Bunun keyfini çıkaracağım. Ve umarım çok büyük başarılar, şampiyonluklar, hatta Şampiyonlar Ligi kazanacağım. Bu takımın önemli, değerli oyuncularından biri olmak istiyorum.

Barcelona’ya alışabildiniz mi?

Arkadaşlarım bana çok iyi davranıyorlar. Çünkü Atletico Madrid ve Galatasaray’da kazandığım başarılardan dolayı bana saygı duyuyorlar. Ben, Barcelona’ya bu saygıyı hak etmiş bir şekilde katıldım. O yüzden, bana kendilerinden biriymişim gibi davranıyorlar. Ben de açıkçası öyle hissediyorum. Şu an her şey gayet keyifli ve güzel gidiyor.

Dünya çapında yıldızlarla aynı arenada Türkiye’yi temsil ediyorsunuz. Neymar’ın, bizlere sosyal medya hesabından Türkçe “Günaydın” dediği sabahlar oluyor. Bu ilişkiyi nasıl kuruyorsunuz?

Açıkçası, onların yanında ben doğal bir Arda oluyorum. Türk insanının normal halini, tavrını gösteriyorum. Onlar da gerçekten çok iyi niyetli, sıcakkanlı insanlar. Beni içlerine almak, benimle paylaşımda bulunabilmek için her şeyi yapıyorlar. Bazen içimizden geliyor; halkımıza, insanımıza güzel selamlar, jestler yapıyoruz. Bu, onların hoşuna gidiyor, ben de mutlu oluyorum.

Milli takımın Euro 2016’ya katılma hakkı kazanmasının ardından Barcelona’da nasıl karşılandınız?

Herkes çok sevindi çünkü bir mucizeyi gerçekleştirmiştik. Buraya geldiğimde beni alkışlarla karşıladılar, şakalar yaptılar. Çok özeldi benim için. Çok mutlu oldum.

İki tarafı da deneyimlemiş biri olarak, Türkiye futbolu ile İspanyol futbolunu karşılaştırabilir misiniz?

İspanyol futbolu daha çok oynamaya dayalı; sahalar ve statlar ön planda, zemin güzel, top güzel, futbolun tüm araçları oyuna hizmet ediyor. Tüm takımların bir sistemi var ve dünyanın en iyi oyuncuları da olsa herkes bu sistem içerisinde görevini yapıyor. Messi ve Neymar’ı görüyorsunuz; pozisyonlarının gereğini yerine getiriyorlar. Takımlar, özellikle kendi sahalarında oyundan keyif almaya, futbolu güzelleştirmeye gayret ediyor. Bunun sistemle alakalı olduğunu düşünüyorum. Altyapılarda verilen eğitim çok önemli. Oyuncular nerede duracaklarını, nerede pozisyon almaları gerektiğini bildikleri için çok avantajlılar. Bizde tüm bunlar çok sonradan, en üst seviyelerde öğretiliyor.

Socrates Dergi