Hayallerim ve Hatalarım
12 dk
Tanju Çolak’ın adının geçtiği tek yer spor sayfaları değildi. Yıldız golcü uzun bir süre magazin basınında da yer almıştı. Ve Hülya Avşar yanından eksik olmuyordu.
Tanju Çolak’ın 2008’de, yani 45 yaşındayken sarf ettiği “Üç hayalim vardı, üçünü de gerçekleştirdim” cümlesindeki hayallerden en çok konuşulanıydı Hülya Avşar.
Üç yıl süren birliktelik, Türkiye’de bugüne kadar bir futbolcunun kamuoyunu en çok meşgul eden ilişkisiydi. Beraberlikleri başladığında 25 yaşındalardı. Tanju Çolak’ın evli ve bir çocuk sahibi olması ise olayın uzun süre gündemde kalmasını sağlayan en önemli etkenlerden biriydi.
İkilinin arasında bir şeyler olduğuna dair dedikodular 1988’in sonlarında ortaya çıkmıştı. İlk zamanlar iki taraf da ilişkiyi kabullenmiyordu. 16 Aralık 1988’de Çolak “Hülya Avşar’ı sadece mecmualarda, gazetelerde ve filmlerde gördüm” derken, Avşar ise sorulara “Evet öyle bir futbolcu varmış, adını duymuştum” karşılığını veriyordu.
Uzun zamandır çifti görüntülemeye çalışan magazin ve spor muhabirleri, 8 Ocak tarihinde neredeyse bu arzularına ulaşıyordu ama Avşar ve Çolak yine kaçmayı başarmıştı. Güneş gazetesi muhabirleri, ikilinin fotoğrafını çekemese de otomobillerini karşılıklı park etmiş olarak (gazetenin ifadesiyle ‘dudak dudağa’) görüntülemişti. Bu, o güne kadar ilişkiye dair en önemli ‘kanıt’tı. İki gün sonra Hülya Avşar, Tanju’nun kendisini bir iki kez aradığını, ayrıca arkadaş toplantılarında tesadüfen karşılaştıklarını söylüyor, arkasından “Birbirimizi beğeniyorsak bunda ne var?” diye de ekliyordu.
Tanju Çolak cephesinden henüz ses yoktu. Nihayet, 22 Ocak’ta Cumhuriyet’te “Erkekler üstündür” başlığıyla yer alan bir söyleşi veren Çolak da “Kendisiyle telefonda konuştuk ve ortak tanıdıklarımızın yanında karşılaştık” diyordu. Aynı söyleşide, ara sıra ‘çapkınlık yaptığını’ ama kendisi halka mal olmuş biri olduğu için bu durumun karısını üzdüğünü zannetmediğini söyleyen Çolak, “Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ise “Geçenlerde üstü açık bir BMW aldım, onunla oyalanıyorum” yanıtını vermişti.
30 Ocak’ta Tempo’ya konuşan Hülya Avşar, “Rahip ve rahibe değiliz, kimse bize karışamaz” diyerek ilişkiyi ilk kez kabullendi. Tanju’nun kendisi yüzünden formsuz kaldığı iddialarını reddeden Avşar, aksine bütün gollerini kendisinden aldığı ilhamla attığını söylemekteydi. Tanju da artık olayı reddetmiyor ama kabul de etmiyordu. Soruları “Futbolumdan konuşacaksanız konuşalım, özel hayatımla ilgili konuşmuyorum” diye yanıtlıyordu.
14 Mart tarihli gazeteleri açanlar bir sürprizle karşılaştılar. Tanju Çolak, Avşar’la ilişkisinin bittiğini açıklayıp karısı ve oğluyla poz vermişti. Hülya Avşar ise uzunca bir süre konuşmadıktan sonra, 9 Mayıs’ta “Tanju’yla kendimiz ayrılmadık, çekemeyenler bizi ayırdılar. Bittiği için çok üzgünüm” açıklaması yaptı.
“Abla saçların neden ıslak?"
Ancak yeniden birlikte olmaya başladıkları, 18 Mayıs 1989 akşamı Suadiye’de ortaya çıktı. Çiftin buluştuğu evin önünde kısa sürede 500 kişi toplanmıştı. Tanju’nun arkadaşı olan ev sahibinin polisi çağırma tehdidi bile kimseyi etkilememişti. Niyeyse ellerinde Galatasaray bayrağıyla gelenlerin de bulunduğu kalabalık “İşte Hülya, işte Tanju”, “Yeter artık Tanju” ve “Hülya Avşar başkan, Galatasaray şampiyon” diye bağırmaktaydı. Sonunda Tanju, Galatasaray yöneticisi Ergun Gürsoy’u, o da dönemin Ankara Emniyet Müdürü Mehmet Ağar’ı arayıp yardım istedi. Ağar’ın yollattığı polisler önlem alıp çiftin evden çıkmasını sağladığında saat 02.00 olmuştu.
Ertesi günün Günaydın gazetesi, Hülya Avşar’ın bir kız arkadaşıyla birlikte saat 20.30 sularında ‘olay yerine geldiğini’ yazıyordu. ‘Sanki gece maçı’ başlıklı habere göre Avşar, bakkaldan rakı, bira ve kuruyemiş almış, kendisine laf atan mahallenin gençlerine küfürle karşılık vermişti. Buna çok içerleyen gençler de yarım saat sonra Tanju’nun geldiğini görüp hemen gazeteleri aramışlardı. Haberde, evden çıkarken mahallenin edepsiz gençlerinden birinin “Abla saçın niye ıslak, eve yağmur mu yağdı?” diye laf atmasına Avşar’ın yine küfürle karşılık verdiği bilgisi de vardı.
Baskın haberinden bir gün sonra, gazetelerde Tanju’nun eşi Aysu Çolak’ın açıklaması yer aldı. Baskını Hülya Avşar’ın tezgâhladığını söyleyen Aysu Çolak, kocasının Avşar tarafından tuzağa düşürüldüğü kanısındaydı. Tartışmaya ertesi gün anneler Fahriye Çolak’la Emral Avşar da katıldı. Fahriye Hanım’ın, “Hülya oğlumun peşini bırakmazsa peşine yüz adam takarım, gerekirse kendi ellerimle öldürürüm” sözlerine, anne Avşar “Kızım sahipsiz değildir. Onun arkasında koskoca Kars şehri ve Avşar aşireti var. O kızımın peşine yüz kişi takarsa ben de onun oğlunun peşine bin kişi takarım” karşılığını veriyordu.
Görüldüğü gibi işler iyice çirkinleşmekteydi. Baskından iki gün sonra takımla birlikte Trabzon deplasmanı için yola çıkan Tanju ise gazetecilere “Hülya benim için flulaşmış bir geçmiştir” diyerek ilişkilerinin çoktan bittiğini anlatmaya çalışmıştı.
24 Mayıs tarihli gazetelerin magazin sayfasında ise Hülya Avşar’ın gazinodaki programında Biz Ayrılamayız şarkısını iki kez söyleyerek dosta düşmana mesaj verdiği haberi yer alıyordu.
Getirdiği Karpuzu Yiyemedi
Avşar’ın mesajı yerini bulmuştu sanki, zira çiftin Haziran ayında Ataköy’de yine bir arkadaşlarının evinde buluştuklarını haber alan gazeteciler bölgeye akın etmişti. Belki gündüz saati olmasından, belki de muhit sakinlerinin Suadiye sakinlerine göre nispeten daha efendi insanlar olması nedeniyle bu kez fazla kalabalık toplanmamıştı. Haberi 8 Haziran’da ‘Krala İkinci Baskın’ başlığıyla aktaran Milliyet’te, Tanju’nun gazetecileri görünce yangın merdivenlerinden kaçtığı ve gelirken getirdiği karpuzu dahi yiyemediği bilgisi yer alıyordu.
Baskından sonra Tanju’dan ses çıkmamış, Avşar ise iki gün sonra sahneye sarı-kırmızı elbiseyle çıkarak -herhalde- yeni bir mesaj daha vermişti. Galatasaray’ın yıldız futbolcusuna getirdiği bir dizi yasaktan olsa gerek, yaz aylarında konuyla ilgili haberler azaldı. Sezon açılmadan önce ağır bir sakatlık geçiren Tanju, tedavi için 21 Eylül 1989’da Almanya’ya gitti. Hülya Avşar da bir hafta sonra Almanya uçağına binerken fotoğraflarını çeken gazetecileri “Evet Tanju’ya gidiyorum, size ne bundan?” diye tersledi.
Çift, 1 Ekim’de farklı uçaklarla İstanbul’a döndü. 3 Ekim tarihli Cumhuriyet’te yayımlanan haberde, Galatasaray’ın yeni teknik direktörü Sigi Held’in “Ben kimsenin özel hayatına karışamam” sözlerinin yanı sıra, yönetici Ergun Gürsoy’un Tanju’yu bir odaya kapatıp iki saat toplantı yaptığı ve toplantının ardından çok sinirli bir şekilde tesislerden ayrıldığı bilgisi vardı. Bu habere göre, yönetim Tanju Çolak’a konuşma yasağı getirmişti. Ancak biraz geç kalmışlardı; çünkü aynı gün Milliyet’te “Tanju’dan isyan: Üstüme gelmeyin futbolu bırakırım” başlıklı bir söyleşi çıkmıştı. “Baskıdan, sürekli takip edilmekten ve tehditlerden bıktım. Eğer Galatasaray taraftarı bana karşıysa takımdan koparım. Avrupa’ya gidip gerekirse üçüncü ligde oynar, gerekirse futbolu bırakırım” diyen futbolcu, ilk kez ilişkisinin arkasında duruyor ve “Galatasaray’la yaptığım sözleşmede ‘Hülya Avşar’la beraber olamaz’ diye bir madde yok. Böyle giderse burada devam edebileceğimi sanmıyorum” diyerek yönetime rest çekiyordu.
Tanju ve Galatasaray arasındaki gerginlik o kadar arttı ki Yunan Etnos gazetesi bile ilişkiye tam sayfa ayırıp ‘Bir Kadın Gol Kralını Söndürüyor’ başlığını kullandı. Taraftar da aynı kanıdaydı. Antrenmanlar basılıyor, tribünlerde ikiliye dair ağıza alınmayacak besteler yapılıyordu.
Tanju Çolak’ın eşinin ikinci çocuğuna hamile olduğunun duyulması, ikiliye tepkileri iyice artırmıştı. 22 Nisan 1990’da “İstersek evleniriz, kimse karışamaz” dediği bir basın toplantısı düzenleyen Avşar, tam bir ay sonra gazetelere “Aşkımız bitti, bizi ayırdılar” başlığıyla haber olan başka bir basın toplantısı yapmak durumunda kaldı. Ancak çift, tepkilerin artmasından korkup ayrıldıklarını söylese de ayrılmamışlardı. 5 Haziran’da Kuşadası’nda birlikte görüldüler.
Çiftin ‘ayrıldık’ açıklaması yapıp ayrılmaması ve Tanju’nun beş aylık hamile eşini Samsun’a yollayıp Avşar’la tatile çıkması, Günaydın gazetesine ‘Bu Ne Utanmazlık’ başlığıyla haber oldu. Milliyet, yüzsüzlükle suçladığı çiftin toplumu hiçe saydığını yazdı. Hürriyet’in birinci sayfasında çiftin el ele fotoğrafı ve ‘Hani Bu Aşk Bitmişti?’ başlığı vardı. Gazeteye göre çift, Kuşadası’nda adeta balayı yaşamış, kırlarda çiçek toplayıp kumsallarda koşmuştu. Avşar’ın Türk kadınını temsil etmediğini yazan Sabah gazetesi başyazarı Güngör Mengi, “Evli bir erkekle yaşadığı günahı bir ziynetmiş gibi boynunda taşıyan seviyesiz biri” ifadelerini kullanırken, Milli Gazete’de dış politika yazan Abdurrahman Dilipak da “Din, bilim, ahlak, felsefe ve ideolojinin birbirine karışıp iflas ettiği, kutsallığını kaybetmiş bir toplumun dramını izliyoruz. Olay bir rezalet” diyecekti.
First Lady Devrede
Tanju Çolak ve Hülya Avşar’ın Kuşadası tatilinde ‘yakalanmalarından’ kısa süre önce, 28 Mayıs 1990’da birçok gazetede, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın eşi Semra Özal’ın Hülya Avşar’ı uyardığı ve “Kızım evli erkeklerle flört etme” dediği haberi vardı. 6 Haziran’da yaşanan Kuşadası olayından sonra “Bakalım Semra Hanım ne yapacak?” soruları sorulmaya başlandı, zira üç hafta sonra Semra Özal’la birlikte Azerbaycan gezisine katılacaklardan biri de Hülya Avşar’dı. Ancak tepkiler üzerine ismi gezi listesinden çıkarıldı. Gazetecilerin sorusu üzerine Semra Özal, ilişkiyi tasvip etmediğini söylemekle birlikte “Ama siz de sadece Hülya’nın üzerine gidiyorsunuz. Tanju’nun hiç mi suçu yok? Evli olan o, karısını aldatan o, ama siz sürekli Hülya’ya yükleniyorsunuz. Böyle durumlarda hep kadın mağdur ediliyor. Ya ikisine yüklenin ya da ikisine de bir şey yazmayın” dedi.
Birçok kişinin yapamadığını yapan Semra Özal’ın bu tavrı dikkat çekiciydi. Gerçekten de olayın başından beri Avşar, ilişkiyi reklam amaçlı kullanmakla, geleceği parlak bir futbolcunun kariyerini bitirmekle suçlanmıştı. Eski sevgililerinin ağzından yapılan haberlerde Avşar hep paragöz, çıkarları için her şeyi yapabilecek biri gibi gösterildi. Toplumun ve basının büyük bölümünün tavrı ise Tanju’nun babasının “Benim oğlum erkek adam. Parası da var, elbette çapkınlık yapacak” sözlerinde saklıydı. Tanju’nun eşi Aysu Çolak olayın gerçek mağduru gibi gösteriliyordu ama mağdur eden kişi nedense kocası değil, Hülya Avşar’dı.
İlişkinin devam ettiğinin ortaya çıkması üzerine bu kez bir de zina tartışması başladı. O dönem yürürlükte olan Zina Yasası’na göre, Aysu Çolak’ın eşi ve Hülya Avşar’ı birlikte yakalatması durumunda hapis cezası verilmesi söz konusuydu. İlk baskında tutuksuz yargılanma mümkün olabilmekteyse de ikinci baskında çiftin hapse girmesi kesindi. Günaydın’ın görüş aldığı hukukçular “Aysu Çolak isterse ikisini de süründürür” demekteydi.
İkili, 13 Haziran’da tatilden birlikte döndü ve bir süre sonra evlenmeye karar verdiklerini açıkladılar. 20 Haziran’da ikisi birlikte o güne kadarki en kapsamlı söyleşiyi Cumhuriyet’e verdiler. Söyleşide Avşar “Ayrılmayı denedik olmadı. Zaten bizi basın bu hale getirdi. Hürriyet ve Günaydın’daki haberleri okuyunca, bunları yazanlar acaba ilkokul mezunu mu diyorum. İstanbul susuzluktan kırılıyor, enflasyon yüzünden geçim derdi var. Adamların uğraştığı şeye bak” derken, Tanju en çok, Milliyet’in kendilerine yüzsüz demesine tepki gösteriyordu.
Bu açıklamanın arkasından beklenen oldu ve Aysu Çolak zina davası açıp çiftin tutuklanmasını istedi. Hülya Avşar buna karşılık “Her şeyi göze aldık, gerekirse hapse gireriz” karşılığı verecekti. Baskın söz konusu olmadığı için ikili tutuksuz yargılanmaya başladı. İlk duruşmada Avşar, “İleri derecede arkadaşız ama hiç birlikte olmadık” deyince kalabalık izleyici kitlesinden kahkaha yükseldi ve polis salonu boşalttı.
Bu duruşmadan sonra ilişkinin seyri değişti. Avukatlarının “Tutuklanırsınız” uyarısı üzerine fazla ortalıkta görünmemeye başlayan çift, bu gerginliğe bir sene dayanabildi.
25 Ağustos 1991 tarihli gazeteler, çiftin kesin olarak ayrıldığını yazıyordu. İki taraf da kendi basın toplantısını düzenlemişti. Tanju, açıklamasının başından sonuna kadar Avşar’ı suçlayıp “Sevgiyi reklam ve çıkarları için kullanan Hülya’yı kendi dünyasında bırakıyorum. Kendisi ahlak bunalımları içinde. Düşündüm, taşındım ve kendisinden ayrılmaya karar verdim” derken, Avşar da “Ayrılmaya karar veren o değil, benim bir kere. Kendisini terk ettiğim için sinirinden ne dediğini bilmiyor” sözleriyle Çolak’a yanıt verdi.
Yıllar sonra Tanju Çolak, Hülya Avşar’la birlikte olmanın en büyük hayallerinden biri olduğunu söyledi. Hülya Avşar da 2006 yılında, eşi tarafından aldatılıp boşandıktan sonra verdiği söyleşide “Hayatım boyunca tek büyük hata yaptım ve pişmanlık duyuyorum. O da Tanju’yla yaşadığım ilişkiydi. Zaten ayrıldıktan sonra karısını arayıp ‘Ben bir hayvanlık yaptım’ deyip özür diledim” diyecekti.