
Hayat Spor
12 dk
Hayat Spor, 1970'lerde ülke sporseverlerinin ritüelleri arasına girmişti. Fakat derginin etkisi dört yıllık süreçle kalmadı, bugünlere kadar uzandı. Peki neydi Hayat Spor'u özel yapan?
Spor dergiciliği açısından yetmişli yıllar, önceki onyıllık dönemlerle kıyaslandığında, daha az sayıda dergi basılmasına rağmen nitelik olarak daha kaliteli örneklere sahip olduğu düşünülebilir.
1972-73 yılları arasında Ahmet Cömert'in sahibi olduğu Modern Spor Dünyası ilk akla gelenlerden... Gerek baskı kalitesi gerek mizanpajı ile spor basınında parmak ısırtacak cinsten bir yayındı. Bu harika derginin yazım dili, fotoğraf seçimi üst düzeydi. Makale kalitesi ve her spor dalına eşit mesafede yaklaşımıyla hakiki bir spor dergisi olduğunu fazlasıyla ispat ediyordu. Ancak maalesef her nitelikli yayın gibi çok fazla ilgi görmediğinden olacak yayın hayatı pek kısa sürdü.
6 Mart 1974 tarihinde ise imtiyaz sahipliğini meşhur gazeteci Şevket Rado'nun oğlu Mehmet Bey'in yaptığı ve Hayat mecmuasının bir organı şeklinde addedilebilecek olan Hayat Spor adında bir dergi yayımlanmaya başladı.
Bu dergi içerik olarak pek çok açıdan altmışlı yılların lokomotifi FotoSpor'u andırıyordu. Bununla birlikte sayfa düzeni, kâğıt ve baskı kalitesi selefinden çok daha iyiydi. En önemli özelliği "Tifdruk" denilen son sistem baskı tekniği ile yayımlanıyor olmasıydı. Derginin lisanı, başlıkları ve sayfa bütünlüğü üst düzeyde idi. Bununla birlikte yukarıda adı geçen Modern Spor Dünyası'nın mizanpaj kalitesine, başlık vuruculuğuna, bütün spor branşlarına verdiği öneme, diğer dergilerde pek nadir hissedilen entelektüel duruşuna ve yetkin yazım diline ulaştığı tartışmaya açık.
İlk Sayı
Hayat Spor'un ilk sayısındaki künyesi incelendiğinde; Doğan Kardeş Matbaacılık adına Bâb-ı Âli'de basıldığı, yazı işleri müdürlüğünü ise Odhan Baykara'nın yaptığı görülüyor.
Derginin ilk seneki yazar-çizer takımı arasında; Volkan Yiğit, Cem Atabeyoğlu, Ömer Karadağ, Kâmran Tekil, Behiç Kılıç, Bilge Tüte, Alaettin Metin, Erdoğan Sungur, Kayahan Türkçü, Azmi Koçak ve Düşvar İyiiş adlı gazeteciler sayılabilir. Derginin Ankara temsilciliğini Güngör Sayarı, İzmir temsilciliğini de derginin yayın hayatı sırasında çok genç yaşta kaybettiğimiz Hüner Şarman yapıyordu. Özenle seçilmiş fotoğraflar ise Tuncer Cebeci, Doğan Atılgan, Mahmut Cepli, Güven Kuyumlu, M. Ali Canbek, Fazıl Durukan, Güngör Dalay gibi fotoğraf sanatçıları ve emekçileri tarafından çekiliyordu.
Hayat Spor'un birinci sayısının kapağında Fenerbahçe'nin iki as oyuncusunun gol sevinçleri görülüyor. Kapağın sol üst kısmı dergi başlığına ayrılmış. Sağ üst kısmında ise "Köyden Çıkan Rekortmen" alt başlığı ile milli atlet Ekrem Özdamar'ın antrenman yaparken alınmış bir fotoğrafı bulunuyor. Ayrıca alt sağ kısma çaprazlama olarak "Söz, Baba Gündüz'de" başlığı iliştirilmiş.

İkinci sayfanın solunda "Spor Bakanı ve Akla Gelen Sorular" başlığı altında dönemin Gençlik ve Spor Bakanı Muslihittin Yılmaz Mete ile yapılan bir söyleşi ve bakan beyin bir fotoğrafı yer alıyor. Sayfanın sağ tarafında ise derginin künyesi bulunuyor.
Hayat Spor'un üçüncü sayfası şimdiki zamanda "Editörün Köşesi" olarak adlandırılabilecek bir şekilde "Hayat Spor Üzerine Birkaç Söz" başlığı altında ve muhtemelen Odhan Baykara'ya ait bir 'mukaddeme' yazılmış. Söz konusu mukaddemede derginin yayın hayatına giriş öyküsü ve neleri kapsayacağı anlatılmış. Dördüncü ve beşinci sayfalar büyük boy bir fotoğrafının da bulunduğu şekilde Gündüz Kılıç ile yapılan bir röportaja ayrılmış. Röportajda ağırlıklı olarak 'Türk Futbolu' masaya yatırılmış.
Altı ve yedinci sayfalar ise duayen isimler Cem Atabeyoğlu ve Ömer Karadağ tarafından hazırlanmış. Bu iki ismin oluşturduğu "Okurlarla İlişkiler Servisi"nin okuyucu ile dergi arasında soru-cevap şeklinde özellikle futbol tarihi konulu bir ilişkiye gireceği anlaşılıyor.
Sonraki dört sayfada -kapakta da belirtildiği üzere- rekortmen yüksek atlamacı Ekrem Özdamar'ın köyünde ailesi ile birlikte yapılan -biraz da magazin ağırlıklı olacak şekilde- bol fotoğraflı geniş bir röportaj bulunuyor.
12'inci sayfa güreş ve boks gibi geleneksel kuvvet sporlarına ayrılmış. Sol tarafta yakın zamanda icra edilecek dünya şampiyonası öncesinde Güreş Milli Takımı'nın vaziyeti ele alınırken, sağ tarafta ünlü boksörler Seyfi Tatar ve Cemal Kamacı'nın da konuk olduğu ve Hayat Spor tarafından düzenlendiği anlaşılan bir 'Açık Oturum' aktarılmış. On üçüncü sayfadan itibaren "Türkiye Liglerinde Geçen Hafta" başlığı altında futbola oldukça geniş bir yer verilmiş.
Hayat Spor esasen futbol ağırlıklı bir spor dergisiydi. Bu açıdan da İstanbul'un üç büyük kulübü arasında kendi penceresinden bir denge kurmuş gibi görünüyor: Kapak sayfasında -Galatasaray maçı olmasına rağmen- sadece iki Fenerbahçeli futbolcunun gol sevinci, dördüncü ve beşinci sayfalarda bir Galatasaray efsanesi olarak kabul edilen Gündüz Kılıç'ın büyük boy bir fotoğrafı ve onunla yapılan röportaj, futbol bölümünün girişinde de Beşiktaşlı Ahmet II'nin (Özacar) Vefa maçındaki sakatlık ânını gösteren tam sayfa bir fotoğrafı...
Futbol bölümünün devamında Beşiktaş'ın başarılı defans oyuncusu Nikos Kovis öne çıkarılmış. Akabinde Galatasaray-Fenerbahçe derbisine mercek tutularak maçın evveliyatı kaleme alınmış. Bu sayfalarda Galatasaraylı oyuncuların da fotoğraflarına yer verilmiş. Tuncer Cebeci'nin objektifinden derginin kaliteli sayfalarına yansıyan fotoğrafların özenle seçildiği bariz bir biçimde hissediliyor.
Bir sonraki sayfada, Hayat Spor'un düzenli yazarlarından teknik direktör Sabri Kiraz'ın 'Büyük Maç' hakkında kaleme aldığı yazısı ile Galatasaray galibiyeti sonrası Fenerbahçe'nin iki önemli figürü teknik direktör Didi ve kulüp başkanı Emin Cankurtaran maç sırası ve sonrasında görülüyorlar.
Bir sonraki sayfanın solunda da maçın yankıları devam ediyor. Bu sefer mağlup takımın teknik direktörü Brian Birch'e hitaben bir yazı var. Makale siyah zemin üzerine dişi (beyaz) harflerle yazılmış. Dolayısıyla sayfada bir kontrast meydana getirilerek okurun dikkati çekilmek istenmiş. Birch'in meşhur 'Sağ Yumruk' ritüeline göndermede bulunularak, bu hareketin kendi taraftarı ve futbolcularından ziyade rakiplerini motive ettiği iddia ediliyor. Yazının başlığı da hayli enteresan: "Mr. Birch, keskin sirke küpüne zarar verir unutmayınız!"
Sayfanın devamında, "Türkiye Liglerinde Geçen Hafta" yazısının kalanı ile birlikte 1. Lig'in puan cetveli, kendi sahası, deplasman ve toplam olacak şekilde okura detaylı bir surette sunulmuş. Sayfada ayrıca üç farklı maçtan çeşitli enstantaneler görülüyor.
Bir sonraki sayfalar ise istatistik seven okurlar için bulunmaz cinsten: Her üç ligin puan cetvelleri, maç sonuçları, kadrolar, goller ve dakikaları ile bir sonraki haftanın programı bulunuyor. Sayfanın sağ tarafında geniş bir biçimde Spor Toto tahmin cetveli de yer alıyor.
Dergi bir sonraki sayfasında futbola küçük bir mola vermiş. Yazar grubundan Alaettin Metin'in "Türkiye'den İngiltere Hipodromlarına Şampiyon Bir At Gidiyor" üst başlığı ile 'Karayel' adındaki yarış atı hakkında yazdığı fotoğraflı makale bulunuyor. Sayfanın sağ tarafında şampiyon atın sahipleri Sadık ve Gülsüm Eliyeşil'in kupalar ile birlikte evlerinde çekilmiş renkli bir fotoğrafı da var. Bu fotoğrafın varlığı, -filonun amiral gemisi Hayat dergisinin formatına uygun bir biçimde- sporu magazinle yoğurma isteğini ispatlıyor.

Bir sonraki sayfada yeniden futbola dönülerek "Avrupa Kupalarında Çeyrek Final Mücadelesi" başlığı altında oynanacak maçlar hakkında bir yazı yayımlanmış. Yazı her üç kupaya ayrı ayrı başlıklar verilerek detaylandırılmış ve iki güzel fotoğrafla süslenmiş. Sayfanın alt tarafındaki "Bilgi-Bilmece" köşesinde sporla ilgili çapraz bir bulmaca bulunuyor.
Bir sonraki sayfanın sol tarafı yine futbola ayrılmış. Bu sefer Pele'nin küçük bir hayranı ile çekilmiş bir fotoğrafının yanında Brezilya'nın aynı senenin yaz aylarında Batı Almanya'da düzenlenecek olan Dünya Kupası için 30 milyon lira bütçe ayırdığı belirtilmiş. Sayfanın alt kısmında Dünya Kupası finallerinde ilk defa mücadele edecek olan Haiti takımının antrenmanından bir enstantane de görülüyor. Sayfanın sağ tarafında ise futbol haricinde bir sporla ilgili fotoğraflı bir habere tanık oluyoruz: "Milli Basket Takımı Avrupa Kantarında" başlıklı yazıda, Basketbol Milli Takımı'nın, Avrupa Milletler Kupası öncesi son durumu masaya yatırılmış. Makalenin üst tarafında beş oyuncusu Milli Takım kadrosuna seçilen Ankara Muhafızgücü basketbol takımının bir fotoğrafı bulunuyor.
Derginin 30 ve 31'inci sayfalarında ise yeniden futbola dönülerek başarılı bir mizanpaj eşliğinde Boluspor'un başarılı teknik direktörü Romen Valeri Neagu hakkında bol fotoğraflı bir makale yayımlanmış.
Derginin ilk sayısının arka kapağında yine renkli surette bir otomobil reklamı bulunuyor. Arka kapağa reklam alınamadığı haftalarda ise ikinci sayıdan itibaren genellikle İstanbul takımlarının yıldız futbolcularına ait portre fotoğrafları ile 1. Lig'de mücadele eden kulüplerin toplu takım fotoğrafları yayımlanıyor.
Magazin, Açık Oturum, Ev Halleri...
Derginin kapak fotoğrafları ekseriyetle üç İstanbul kulübüne ayrılıyor. Otuz iki sayfanın neredeyse yarısını 1. Lig futbol maçlarına ayıran dergi, bu sayfalarda da ağırlıklı olarak söz konusu kulüplere yani Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'a öncelik veriyor.
Türkiye 2'nci ve 3'üncü ligleri ile ilgili haberler okurlara âdeta özet olarak sunuluyor. Bununla birlikte ilerleyen aylarda derginin taşralarda da satışını artırmak maksadıyla Anadolu kulüplerine daha fazla yer verilmeye başladığı görülüyor.
Hayat Spor, Hayat mecmuasının bir türevi olarak magazini asla ihmal etmiyor. Yıldız futbolcuların 'ev halleri', eşlerinin fotoğrafları, yeni evlenenlerin düğünleri, bekârların ise aileleriyle olan yaşamları okurların bilgisine hemen her sayı sunuluyor. Sonraki sayılarda özellikle salon sporlarında mevcut olan kadın takımları magazinle yoğrulmuş bir biçimde derginin sayfalarında mutlaka yer alıyor. Yabancı kadın sporcular ve takımlar da yine aynı formülle veriliyor: Hem spor hem de magazin!
Derginin memleket okur kitlesinin bütün katmanlarına ulaşmak istediği açıkça görülüyor. Futbol ve beraberinde magazinini temel bir biçimde ve bol fotoğraflı olarak sunarken, aynı zamanda eğitim seviyesi yüksek, entelektüel okuru da kaçırmak istemiyor. İç sayfalarda sporla alakalı bilimsel ve teknik yazılara, açık oturumlara da muhakkak yer ayrılıyor. Örneğin dönemin en muteber teknik direktörlerinden Sabri Kiraz, futbol tekniği üzerine her sayı bir makale kaleme alıyor. Kiraz'ın yazılarına ilave olarak daha sonra yazar grubuna dahil olan Turgay Renklikurt, antrenman teknikleri hakkında oldukça doyurucu makaleler ile eğitimli okura sesleniyor.
Bu iki isim haricinde Doktor Ertuğrul Akıncı'nın spor ve sağlık konularındaki haftalık makaleleri ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doktor Faruk Bayülkem'in "Seyirci Niçin Bağırır" başlığı altında yazdığı psikolojik incelemeler, derginin okur kitlesinin çeşitliliğini yükseltmeyi amaçlıyor
Hayat Spor, uzman yazarları sayesinde yükselttiği kalitesini, sporun popüler dalları için düzenlediği açık oturumlarla zenginleştirmeyi de başarmış. Söz konusu açık oturumlara ilgili branşın eski ve mevcut federasyon başkanları, branş otoriteleri ve muteber teknik adamları davet ederek konuşulan konulara gerçekçi ve uygulanabilir çözümler getirmeye çalışıyor. Federasyon başkanları ile açık oturumlar haricinde tekil röportajlar da var. Bu röportajlarla ilgili yorumlarda eski ve yeni başkanların görüşlerine yer verilerek karşılaştırmalı çözüm bulma yoluna gidiliyor.
Veda
Dergi, şimdiki zaman gençliği için merak uyandıran efsane karakterler olan Batı Almanya Milli Takımı futbolcuları Franz Beckenbauer, Gerd Müller, Brezilya'nın efsanevi oyuncusu Pele veya dünya ağır sıklet boks şampiyonu Muhammed Ali gibi figürlere sayfalarında bol bol yer veriyordu.
Hayat Spor'un yayımlandığı dönemde üç büyük uluslararası şampiyona yapıldı. Dergi bu üç organizasyonu da bir ekip halinde yerinde izleyerek fotoğraflar eşliğinde ve geniş bir biçimde okurlarına sunmayı başarmıştı. Bunlardan ilki 1974 yılında Batı Almanya'nın düzenlediği Dünya Kupası, ikincisi 1976 Montreal Olimpiyat Oyunları'ydı. Üçüncüsü ise derginin son döneminde sayfalara taşınmıştı. Hayat Spor, yayın hayatını 28 Haziran 1978 tarihinde Arjantin'in Dünya Kupası şampiyonluğu haberlerini vererek noktaladı.
Yetmişli yılların kendine has olan "Spor Matbuatı" üslubunu biraz daha renklendiren ve yükselten Hayat Spor, özellikle futbol tarihinin sonraki kuşaklara aktarılması yönünde son derece önemli bir görevi yerine getirmiştir. Okunması veya karıştırılması oldukça zevkli olan bu dergi özellikle spor tarihi araştırmacıları ve fotoğraf tutkunları için biçilmiş kaftandır desek yanlış olmaz!