Hep Daha Yukarı

3 dk

A Milli Takım, FIVB Voleybol Milletler Ligi'nde gümüş madalyaya ulaştı. Giovanni Guidetti yönetimindeki genç jenerasyon için bu başarı ne anlama geliyor?

Depo Photos

Milletler Ligi henüz dünyanın en prestijli voleybol organizasyonlarından değil ama oyuncular, uluslararası turnuvaları her zaman önemserler. Orada da kaliteli bir rekabet ortamı vardı. Bu yüzden, kazanılan gümüş madalya için “Tamamen yedek kadroyla oynayıp alındı’’ gibi bir algı oluşturulması oldukça yanlış. Türkiye, turnuvadaki en genç takımlardan biriydi. Giovanni Guidetti’nin yapmaya çalıştığı şey de tam olarak buydu; jenerasyonu biraz değiştirmek. Saha içerisine baktığımızda da bunu gördük. Ebrar Karakurt, Meliha İsmailoğlu ve Hande Baladın gibi milli takımda yeni yeni kendini kanıtlamaya, süre almaya başlayan oyuncular öne çıktı. Bu sebeple sonuç odaklı olmak en başta doğru gibi görünmese de her şey Guidetti’nin istediğine yakın gitti ve kendimizi bir anda altın madalyanın yakınında bulduk.

Hemen yakınında diyorum çünkü final maçında Amerika Birleşik Devletleri karşısında 2-1 öndeydik. Peki bir anda nasıl 3-2 geri düştük? Bunun için çok net bir sebep ve kopma anı seçmek kolay değil. Zira ABD’nin kadrosu kalburüstüydü ve hemen hemen hiçbir eksikleri yoktu. Bizim gibi genç bir takımın ise o ortamda “Altın madalyaya gidiyoruz’’ diye strese girmiş olması olağan bir durum. Naz Aydemir Akyol, Gözde Kırdar Bracceschi ve Neslihan Demir Güler gibi takımı uzun yıllardır sırtlayan tecrübeli oyuncuların kadroda olmadığını düşündüğümüzde bunların yaşanması da normal.

Sadece bu turnuvaya değil, biraz daha büyük resme bakarsak Guidetti bu iş için biçilmiş kaftan. Çünkü çalıştırdığı takımlarda hem şampiyonluklar kazanan hem de oyuncu yetiştirme misyonu ile ön plana çıkan biri oldu hep. Milli takımda süre alan genç oyuncular Saliha Şahin ya da Cansu Özbay’ın zaten Guidetti ile çalışmış olması ise ona olan güveni birkaç kat daha artırıyor. Kadın Voleybol Milli Takımı kulüplerdeki başarıların aksine beklenen zaferleri yıllardır elde edemiyordu. O yüzden Milletler Ligi’nde kazanılan madalya Guidetti’nin elini bir nebze olsun rahatlattı. Zira takımın başında tecrübeli bir isim de olsa olumlu sonuçlar gelmedikçe stres artacaktı.

Dünya Şampiyonası yaklaşsa da asıl hedef tabii ki 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'na gidebilmek. Guidetti’nin takımları geri düştüğünde asla bırakmayan kimliklere sahiptir. O mücadeleci kimliği gençlerle birlikte sağlamaya çalışıyoruz ancak bir taraftan da biraz tecrübeli oyunculara ihtiyaç var. Naz geri döndüğü zaman, tam anlamıyla 2020’ye giden yol açılacaktır. Bunun için yeterli süre olup olmadığı tartışılır ama potansiyelimiz yüksek. Tecrübeli ve genç oyuncuların iyi harmanlanmasıyla orada iyi işler yapabiliriz. Bunun yanında sadece olimpiyata odaklanıp kıtasal turnuvaların önemini atlamak da hata olur. Guidetti böylesine potansiyelli ve tanıdığı bir kadro ile çalışıyorken neden Avrupa Şampiyonası'nda final oynamayalım ya da kazanmayalım?

Milli takımın bu güne kadar yaşadığı en büyük sıkıntı istikrardı. Şu an kadromuzda 1997, ‘98 ve ‘99’lu oyuncular olması yapılmaya çalışılan değişim hakkında bize ipuçları veriyor. Guidetti, bir turnuvada parlayıp sonra esamesi okunmayan bir takım olmaktansa hep yukarılara oynayan bir ekip kurmayı tercih ediyor. Tıpkı Hollanda’nın başındayken de yapmaya çalıştığı gibi. İleride dönüp geriye bakıldığında bu jenerasyonun, diğer jenerasyonlar ile arasındaki en büyük fark bu olacak.

Socrates Dergi