socratesXreflect_alt

Hep Sıfırdan

8 dk

Janja Garnbret, alanının en iyisi. Ve her gün, en iyi olduğunu yeniden kanıtlamak için duvarın başına geliyor...

Triglav, Slovenya için bir coğrafi şeklin ötesinde anlamlar taşır. Jülyen Alplerinin zirvesi ve bir zamanlar Yugoslavya'nın en yüksek noktası olan dağ, mütevazı Orta Avrupa ülkesinin bayrağına da işlenmiştir. Bir dağın bu denli sembolik anlam taşıdığı kültürde, tırmanış konusunda güçlü gelenek sahibi olunması makul. Slovenya'nın zengin dağcılık mirası, bu alana öncülük eden önemli kadın figürler de içermekte. 1925 senesinde Triglav'ın kuzey yüzüne tırmanmayı başaran Pavla Jesih ve Dana Kuraltova, bunu gerçekleştiren ilk Sloven kadın dağcılar olmuştu. O sırada henüz belki bilmiyorlardı ama yaptıkları şey 2900 metrelik bir zirveyi görmekten çok daha fazlasıydı. Yıllar içinde kültürel bir uğraştan spora dönüşen tırmanışta dünyanın en iyileri bu küçük ülkeden çıkacak; günün birinde olimpik branşa evrilecek disiplinde ilk kadın olimpiyat şampiyonu, kürsüde Slovenya marşı okuyacaktı.

Tırmanış, son yıllarda popülaritesi dünya çapında da hızla yükselen bir uğraş. Alex Honnold'un Oscar ödüllü Free Solo belgeseli ve Tommy Caldwell'in meşhur The Dawn Wall'u, beyazperdenin de işin içine dahil olmasını sağladı. Eurosport benzeri yüksek profilli yayıncılar, spor tırmanışın önemli organizasyonlarına kayıtsız kalmadı. Her spor gibi tırmanış da kendi kahramanlarını yarattı: Honnold'un neredeyse hiçbir güvenlik önlemi olmadan yaptığı serbest kaya tırmanışları, Adam Ondra'nın en sert rotaları kolay gösteren becerileri, Chris Sharma'nın müthiş karizması ve çok daha fazlası... Öte yandan, bir isim genç yaşta yaptığı çıkış ve alanına kurduğu mutlak hâkimiyet ile diğerlerinden ayrıldı. Slovenya'nın Jesih ve Kuraltova'dan günümüze uzanan devasa geleneğinin son halkası olan Janja Garnbret, henüz 23 yaşında ama efsaneleri kıskandıracak başarıların sahibi.

Yedi yaşında tırmanmaya, sekiz yaşında ulusal müsabakaların parçası olmaya başlayan Garnbret; 16'sına geldiğinde dünya kupası seviyesinde bir yarışmacıya dönüştü. Daha evvel Martina Cufar, Natalija Gros, Mina Markovic ve Maja Vidmar gibi yıldız tırmanışçılar çıkaran Slovenya ekolü; bu alanda kazanılan madalyalara gayet aşinaydı. Fakat Garnbret'in geçmişte yapılmamış şeyler yapacağı henüz ilk mücadelelerinde kendini belli etti.

Antrenörü Roman Krajnik'e göre, Garnbret'in formülü gayet basit: "Çalışmak, çalışmak ve daha çok çalışmak." Garnbret'e sırrı sorulduğunda ise "Eğlenmek" fiili cümlede daha sık kullanılıyordu. Sporunun gördüğü en özel doğal yeteneklerden biri olan Janja, en iyilerle rekabet etmek için yetenekten çok daha fazlasına sahip olması gerektiğini genç yaşta idrak etmişti. Hayatına bu bağlamda bir denge kurdu ve en büyük uğraşını en büyük eğlencesine çevirdi. Tabii onun keyif alması, rakiplerinin üzülmesi anlamına geliyordu.

İlk dünya şampiyonluğunu henüz 17'sinde lider tırmanışta yaşayan Garnbret, 2016'dan itibaren lider ve kombine branşlarında dünya kupası müsabakalarına hükmetmeye başladı. 2019, onun kariyerindeki en sembolik yıl olacaktı. Meiringen, Moskova, Chongquing, Wujiang ve Münih'teki boulder* mücadelelerinin tamamını kazanan yıldız sporcu, Colorado'daki son mücadeleye devasa bir iddia ile gelmişti. Öyle ki bir dünya kupası sezonunun tüm duraklarından altın madalya çıkaran ilk isim olabilirdi. Baskının onu ele geçirmesine izin vermedi ve mutlu sona ulaştı. Aynı sene hem lider hem boulder hem de kombine dünya şampiyonluğu görecek, spor tarihine geçen bir sekansı ardında bırakacaktı. Bunu, Steffi Graf'ın teniste tüm Grand Slam'ler ve olimpiyat altınını kazandığı 1988 senesiyle kıyaslamak mümkün. Garnbret'e 'tarihin en iyisi' denmeye başlaması da aşağı yukarı bu döneme tekabül ediyor.

Peki 20'li yaşlarına gelmeden hemen her şeyi kazanan bir sporcu kendisini nasıl motive eder? Olympic Channel'a bir röportaj veren Garnbret, kendini bir mükemmeliyetçi olarak tanımlıyor ve motivasyon gücünü şu sözlerle açıklıyor: "Daha önce hiçbir şey başarmamış gibi tırmanıyorum. Benim için her gün yeni bir savaş ve hep sıfırdan başladığımı hissediyorum. Her antrenmanın, müsabakanın kendine ait bir öyküsü var. Kolay görünse de kazanmak hiçbir zaman kolay değil çünkü rakibim olan kızlar çok güçlü. Beni yenmek istiyorlar. Onlardan bir adım önde olma çabası benim motivasyon kaynağım. Ancak inanın bunu yapmak zor."

Garnbret'in bir diğer motivasyon kaynağı da tırmanışın ilk kez olimpik programa dahil oluşu ve sporun dev sahnesinde vereceği mücadeleydi. Hemen her şeyi birden fazla kez kazanmış bir süper yıldız olmasına rağmen, ilk kez ve devamında dört senede bir düzenlenecek devasa organizasyonun onu nasıl heyecanlandırdığı bir sır değildi. "Dünya kupası ya da dünya şampiyonalarında kendimi baskı altında zannederdim, olimpiyat bambaşka bir deneyim" diyerek anlattığı yarışma, ikonik zaferlerinden bir tanesiyle sonuçlandı.

Herkes kazanmalarını beklerken zirveye ulaşmaları, büyük sporcuların kolay gösterdiği işlerden bir tanesidir. Küçük ülkesinin büyük geleneğini altın madalyayla taçlandırmak da Janja'nın en sembolik işlerinden bir tanesi oldu. Üstelik bunu pandemi nedeniyle bir yıl ertelenen Tokyo 2020'nin kendine has şartlarında yaptı ve yeteneği kadar adaptasyon gücünü de kanıtladı.

Janja Garnbret 23 yaşında ama bir sporun yüzü olmanın getirdiği sorumluluğu senelerdir omuzluyor. Bayrağında dağ sembolü taşıyan ulusunu tırmanarak temsil etmesi, 100 sene önce aynı dağın zirvesine adım atan iki kadının mirasını sürdürmesi anlamına da geliyor. Janja, tüm bunları yapmak için her gün sıfırdan başlıyor. Tıpkı daha önce hiç kazanmamış gibi...

*Kısa kaya olarak da anılan boulder, spor tırmanışın lider ve hız ile beraber üç ana disiplininden biridir.

Socrates Dergi