Hep Yeni Denizlere

12 dk

Rafael Benitez, Real Madrid'e imza atmadan önce Arthur Renard'a konuştu ve kariyeri boyunca uğradığı durakları anlattı.

Bundan tam yirmi yıl önce A takım çalıştırma hedefiyle Santiago Barnebau'dan ayrılan Rafael Benitez, şimdi her şeyin başladığı yere döndü. Real Madrid Akademisi'nde geçirdiği gençlik yılları ve kulübün farklı altyapı takımlarındaki antrenörlük deneyiminin ardından döngü tamamlanmış oldu. Ayrıldığı yıldan beri Valencia, Liverpool ve Chelsea gibi kulüplerde yerel başarılar ve Avrupa'da kupalar kazanan Benitez, başarılı bir teknik direktör olduğunu kanıtladı. Geride kalan yıllar içerisinde metotlarının verimliliği sayesinde toplamda 12 önemli kupa kazandı.

Fakat bir futbol antrenörü olarak hayatı her zaman kolay olmadı. Kariyerinin başlangıcında yaşadığı birtakım hayal kırıklıklarının ardından kendi yolunu bulması gerekecekti.

Real Madrid altyapısında antrenörlük yaparken birçok farklı yaş kategorisinde şampiyonluklar yaşayan Madrid doğumlu antrenör, güçlü bir itibara sahipti ve 1995 yılında ikinci lig ekibi Real Valladolid'in teknik direktörlüğüne getirildi. Ancak birçok beklentiyle çıktığı bu macera beklemediği bir şekilde sonuçlanacaktı. Göreve başlamasından çok kısa bir süre sonra Valladolid kendini La Liga'da buldu ve Benitez kurguladığı planı değiştirmek durumunda kaldı. Celta Vigo ve Sevilla'nın finansal sebeplerden küme düşürülmeleri sebebiyle Albacete ile birlikte Valladolid La Liga'ya çıkarılmıştı. Her ne kadar düşürülen bu iki takım temyize başvurarak tekrar lige dönseler de Valladolid yerini korudu. Benitez'in takımını en üst düzeyde tutabilmesi için takviyeye ihtiyacı vardı.

''O günü hatırlıyorum; 'siesta' –İspanyolların öğlen uykusu- yapıyordum ve yanıma gelip La Liga'da olduğumu söylediler. Ağustos ortasına gelmiştik ve oyuncu alabilmek için yalnızca 15 günümüz kalmıştı. İki oyuncu daha aldık ancak takımın büyük çoğunluğu gençlerden oluşuyordu ve bu kadro ikinci lige daha uygundu. Bir süre bu kadro ile idare etmeye çalıştık ancak sonunda kulüp yönetimi benim çok genç ve deneyimsiz olduğumu söyledi. Böylece benden kurtuldular.''

Henüz sezonun ortasına gelinmişti ve Benitez'in ilk deneyimi hiç de iyi sayılmazdı. Yine de ertesi sezon ikinci lig kulübü Osasuna'da ikinci bir şans buldu kendine. Ancak tarih tekerrür etti ve yalnızca dokuz hafta sonra kulüp yönetimi deneyimsizliğini sebep göstererek Benitez'in işine son verdi. İspanyol teknik adam, yalnızca bir yıl içerisinde iki defa kovulmuştu. Genç ve hırslı bir antrenör için ideal bir başlangıç sayılmaz. Ancak Benitez geleceği hakkında karamsar değildi.

"Başarılı olmaya kararlıydım çünkü çok çalışıyordum. Hâlâ kendine güvenim vardı."

Bu özgüven, aslında A takım antrenörlüğü kariyerinden önceki yıllara, yani futbol hakkında yaptığı bilimsel araştırmalardan elde ettiği birikime ve bu süreçte kazandığı deneyimlere dayanıyordu. Sahip olduğu bilgi birikimi ona iyi yapılanmış bir futbol vizyonu oluşturmuş ve bu sayede ne olursa olsun onda da kendi zamanının geleceğine dair bir inanç oluşturmuştu. Bir futbol antrenörü olma süreci çok erken yaşta başlamıştı. Rafael, 13 yaşında bir gençken Real Madrid Akademisi'ne davet edildi. Her ne kadar futbolcu olmak hayaline sıkı sıkıya tutunsa da futbolu taktik boyutta analiz etmeye ve yönetimsel yetiler oluşturmaya o günlerde başladı. Maçlar hakkındaki görüşlerini bir defterde tuttu ve takım arkadaşlarına performansları için puan verdi. Üniversitede beden eğitimi okuduğu dönemde oyunun temelleri hakkında eğitim aldı. Orada aynı zamanda bir antrenör olarak da deneyim kazandı.

"Üniversite takımında oynuyordum ama aynı zamanda takımın antrenörüydüm. Yani futbolu birçok farklı boyuttan öğrenme ve inceleme şansım oldu."

O sıralar, kendi mahallesinde yerel bir takımı yönetiyordu. Mezun olduktan sonra birkaç okulda beden eğitimi hocası olarak çalışan Benitez, bu şekilde antrenörlük yeteneklerini geliştirmeyi bildi.

"Çocuklara dersler veriyordum ve farklı yarışmalar düzenliyordum. Ben her zaman insanları ve takımları yönettim."

Futbolculuk kariyeri ise 1979 yılında, üniversite takımında oynadığı dönemde Meksika'da düzenlenen Universiade organizasyonunda yaşadığı diz sakatlığı yüzünden hiçbir zaman istediği düzeye gelemedi. Hiçbir zaman eski gücüne kavuşamayan Benitez, birkaç yıl daha alt lig takımları Parla ve Linares formalarını giydikten sonra 26 yaşında futbola veda etti. Ardından birkaç spor salonunda teknik müdür olarak iş buldu ve aynı zamanda Real Madrid Akademisi'nde antrenörlük yapmaya başladı. Akademideki tesis ve insanlar sayesinde bir antrenör olarak gelişimi hız kazandı.

"Birçok kaliteli ve deneyimli antrenörden çok şey öğreniyordum. O dönemde Emilio Butragueño, Míchel, Manolo Sanchís, Martín Vázquez ve Miguel Pardeza'dan oluşan ünlü 'La Quinta del Buitre' (Akbaba Beşlisi) dönemiydi ve onları yakından izleme, hatta Butragueño ve Míchel ile oynama şansına eriştim."

Benitez'in futbol felsefesine ilham kaynağı olarak kendi kulübü dışında farklı kulüpler de vardı. Franz Beckenbauer'i futbolcu olarak idolü kabul eden İspanyol hoca, Avrupa'dan farklı teknik direktörleri de örnek alıyordu.

"Büyük ihtimalle Ariggo Sacchi bunların en önemlisiydi. Onun çalıştırdığı AC Milan'ı çok seviyordum. Ancak Johan Cruyff'un Hollanda stiliyle oynattığı Barcelona'ya da hayrandım. İspanya'ya 3-4-3'ü o getirmişti. Daha sonraları Louis Van Gaal ile Şampiyonlar Ligi'ni kazanan Ajax takımını da yakından takip ettim. Hollanda takımlarını her türlü takip ediyordum zaten. Bir teknik direktör olarak onların kullandığı birçok antrenman metodunu ben de kullanıyordum. Yani bolca topa sahip olma ve pozisyon alma antrenmanı yaptırıyordum."

Benitez yurtdışında birçok kulübü ziyaret etti ve metotlarını inceleyerek deneyim sahibi oldu.

"Farklı antrenörleri izlemek ve ne yaptıklarını görmek için İspanya, Fransa, İtalya, İngiltere, Hollanda ve hatta ABD'ye gidiyordum. Eşimle birlikte balayımızda Avrupa'yı gezecektik ve Amsterdam'a gitmeyi seçtik. Ajax'ı görmek için can atıyordum. Öncesinde eşimle bir müzeye gitmem gerekse de onu Ajax'ın antrenmanını izlemeye götürdüm. Tabii eşim pek memnun olmadı. Ama genel anlamda çok gezdiğimiz için sesini çıkartmıyordu. Avrupa gezimiz sırasında 'Tamam o antrenmanları da görmeye gidebiliriz ama kültürel geziler de yapmamız gerekiyor' dedi ve durumu kabullendi. Şansıma, eşim bu yönden çok iyiydi. Benim için de çok iyi olmuştu çünkü çok fazla şey öğreniyordum."

Benitez felsefesini geliştirebilmek için doğru anları seçebilmek ve ona spesifik bilgi sağlayacak şeyleri cımbızla seçmek durumundaydı.

"Ben Amsterdam'dayken, zannediyorum Van Gaal dönemiydi. Evde maçlarını ve videolarını izleyip analiz yapardım. Ajax Akademisi'nde o dönem kullanımda olan TÖKH (Teknik, Öngörü, Kişilik ve Hız) modelini inceliyordum."

Benitez, Amsterdam'dan sonra eşiyle Roma ve Toskana'ya geçti ve Adriano Bacconi'yi ziyaret etti. O dönemde teknik direktör Mircea Lucescu ile birlikte çalışan Bacconi, soyunma odasında antrenörlere istatistik bilgi ve video desteği sağlayacak bir bilgisayar programını geliştirmişti. Meraklı Benitez de bu gelişimin kendi teknik direktörlük kariyeri için paha biçilemez olduğunu hemen fark etti. O günden beridir en az birkaç farklı bilgisayar programı, uyguladığı antrenman metotlarının önemli bir parçası oldu. Belki de Benitez'in en fazla kendini geliştirdiği yer, futbolda taktiksel sezgileriyle meşhur İtalya'ydı. Sacchi yönetimindeki İtalya Milli Takımı'nın antrenmanlarını izlemek için birçok kez federasyon merkezinin bulunduğu Coverciano'yu ziyaret etmişti.

"Antrenmanda not alırdım ve sonra metotları hakkında sorular sormak için onu beklerdim."

Benitez Fabio Capello yönetimindeki AC Milan'ı da ziyaret etti. Zaten Real Madrid'in katıldığı altyapı turnuvalarını takip etmek için sık sık İtalya'ya gitmekteydi. Yurt dışında edindiği farklı deneyimler onu şekillendirdi ve sayısız kitap, dergi ve video sayesinde bilgi birikimini genişletti. O, genç yaştan itibaren her türlü maçı kaydetmişti.

"VHS sisteminden önce iki video kamerayı aynı anda çalıştırdığım Betamax sistemini kullanıyordum. Biri ile tüm maçı kaydederdim, diğeriyle ise oyuncularımın ders çıkarmalarını sağlayacak olan maçın belli anlarını. Maçlara otobüsle gittiğimiz dönemde videoları oyuncularıma gösterir ve 'AC Milan'ın bu alanda nasıl pres yaptığına iyi bakın' gibi yorumlar yapardım."

Daha sonra VHS kasetler DVD'ler ile yer değiştirdi ve şu anda Benitez, her şeyi dijital olarak bilgisayarında saklıyor. Napoli'de görev yaptığı dönemde her oyuncusuna, oynadıkları her maçın ardından şahsına özel hazırlanmış bir dijital analiz verirdi. Bilgisayarındaki tüm bilgi ve futbol maçları, sınırsız saatler boyunca izlediklerinin bir derlemesi. Her boş anını bir şeyleri analiz etmek ve oyunu daha iyi öğrenmek için değerlendiyor.

"Kızım Claudia doğduğunda, gece 1 ve 4'te ona biberonunu ben verirdim. Aynı zamanda videodan maçları izliyordum."

Kendini adamışlık ve kapsamlı yaklaşımı sayesinde Real Madrid Akademisi'nde antrenörlük yaparken dahi başarılı bir antrenör olarak isim yaptı. 19 yaş altı takımı ile üç sezonda bir lig ve iki kupa şampiyonluğu kazandı. Bunun sonucunda ise Benitez, Real Madrid'in ikinci takımı olan ve ikinci ligde oynayan Castilla FC'nin teknik direktörü oldu. O sezonda (1993-1994) kısa bir dönem A takımda Vicente del Bosque'nin yardımcılığını yaptı. Bir yıl daha Castilla'yı yöneten Benitez, artık bir A takımı kendi başına yönetme zamanının geldiğini düşündü. Ancak bahsi geçtiği gibi Valladolid ve Osasuna'da başarılı olamayacak ve bu iki takım da genç Benitez'e gerekli sabrı göstermeyecekti.

"Ben başarılı olacağıma emindim ancak bana bu şans verilmedi; çünkü söylediklerine göre yeterince deneyimli değildim. Bu beni çok sinirlendirmişti. İnsanlar benim kötü olduğumu düşünüyordu. Ama hayır, bunun asıl nedeni durumun zorluğuydu. Sonra her şeyi farklı bir açıdan analiz etmeye başladım. Real Madrid'de en iyi oyuncuları istediğim zaman alabilme ve her daim şampiyonluğa oynamaya alışmıştım. Başka bir kulübe gittiğinizde, başka bir başkan ve başka bir yapı vardır, her şey bambaşkadır. Zaman içinde istediklerine ulaşamazlarsa sana ne diyeceklerini anlarsın. Böylece, insanlara nasıl yaklaşman gerektiğini ve bir dahaki sefer nelere daha çok dikkat etmen gerektiğini öğrenirsin."

Neyse ki üçüncü şans kısa sürede kapısını çalacaktı. İflas etmiş ve ligden düşürülmüş Almendralejo şehrinin Extramadura kulübü ona bir teklif yaptı. Kulüp en iyi oyuncularını ekonomik sebepler yüzünden satmak zorunda kalmıştı ve zor durumdaydı; ancak Benitez, ilk sezonunda kulübü La Liga'ya döndürmeyi başardı. Her ne kadar bir sonraki sezon Extramadura'yı ligde tutmayı başaramasa da Benitez yoğun çalışmasının sonuç verdiğini kanıtlamıştı. Bir yıl sonra gene La Liga hedefi olan Tenerife'den teklif aldı ve gene başarılı oldu. Bu başarı, iki sezondur Hector Cuper yönetiminde Şampiyonlar Ligi finali oynayan ve kaybeden Valencia takımı için yeterliydi. Benitez, Valencia'da kulübün başarılı çizgisini devam ettirdi ve 31 yıl sonra kulüp ligde şampiyon oldu.

"Bu çok büyük bir başarıydı. Real Madrid, Barcelona, Sevilla ve Deportivo La Coruña gibi takımlarla mücadele ediyorduk ve o dönemde çok güçlüydüler. Cuper yönetimindeki Valencia ekibi iyiydi ancak atak futbolu yerine kontratak futbolu oynuyorlardı. Bense defans oyuncularını biraz daha ileri kaydırmaya ve topa daha fazla sahip olmaya çalışıyordum. Bunu değiştirmeyi başardık ve maçların kontrolünü elimize aldık."

2004'te Benitez, Valencia ile bir kez daha ligde şampiyon oldu ve aynı yıl UEFA Kupası'nı kazandı. İspanyol teknik direktör, kısa bir süre Livepool'dan bir teklif aldı. İngilizler, Benitez'in Anfield Road'u eski şaşaalı günlerine döndüreceğine inanıyordu. Kadro rotasyonu ve alan savunması ile tanınan Benitez, detaylara önem veren yenilikçi yaklaşımıyla kendine Avrupa çapında isim edindi. Futbolcular, onun rakip hakkında tüm detaylara sahip, dikkatlice oluşturduğu maç önü hazırlık raporlarını övüyorlardı. Zaman zaman antrenörlük stili bir satranç oyuncusuna benzetiliyordu ki kendisi de hayatı boyunca bu oyunu oynamıştı. Bir röportajda Benitez cebinden telefonunu çıkarmış ve arada sırada kullandığı bir satranç uygulamasını göstermişti.

"Zor seviyede oynuyorum ama bir felaketim! 12-15 yaş arası birçok satranç kitabı okumuş ve açılış oyunlarını çalışmıştım. Boris Spassky ve Anatoly Karpov'un zamanlarıydı. Bugünlerde o kadar zamanım yok ama hâlâ yazları arkadaşlarla turnuvalar düzenleriz. Hatırlıyorum; Spassky-Karpov maçları da genelde yazın olurdu. O günlerde oynadığım bir maçı hatırlıyorum da tam dört saat sürmüştü."

Bazı yönleriyle satranç ve futbol ortak özellikler taşır. Alanı efektif kullanma, rakibinin stratejisini önceden tahmin edip onu alt etme ve kontrolün önemi bunlardan yalnızca birkaçı. İki oyun da görselleştirme gerektirir. Benitez de bu görüşe katılıyor.

"Evet, ileriyi düşünmek gerekiyor. İyi bir satranç oyuncusu birkaç hamle ilerisindeki iyi opsiyonları görebilir. Eşimle izlediğim bir maçı hatırlıyorum; maç oynanırken biraz sonra ne olacağını tahmin etmiştim. O ise 'Nasıl bildin?!' diye sormuştu. Ben de ona deneyimle ilgili olduğunu söyledim. Aynı oyunu izliyor olabiliriz ancak farklı insanlar, faklı şeyler göreceklerdir."

Bir antrenör olarak Benitez, bir maçtan önce birkaç hamle ötesini düşünüyor ve zaman zaman rakibini şaşırtmaya yönelik kendine özel 'futbol açılışları' yaratıyor. Liverpool'daki ilk yılında hayati öneme sahip Juventus maçına özel bir taktik yapmış ve maç başladıktan dakikalar sonra bu taktiği değiştirmişti.

"Bu yalnızca onların dengesini bozmak içindi. Özellikle İtalya'da rakip analizi çok detaylı yapılır ve bu sefer biz de şuna karar verdik: Geride dörtlü başlayacağız ve iki üç dakika içinde, yani bizim formasyonumuza alıştıklarında beşli defansa döneceğiz."

Bu numara başarılı oldu ve iç sahada 2-1 kazandıkları maç sonrası deplasmanda golsüz beraberliğe tutunup İtalyanları elediler. Sonrasında yarı finalde Chelsea'yi eleyen Liverpool, İstanbul'daki tarihi Şampiyonlar Ligi finalinde AC Milan'ı yendi ve şampiyon oldu. Final maçının devre arasına 3-0 mağlup giren Liverpool'da Benitez'in motivasyon konuşması ve taktik değişiklikleri etkisini gösterdi. İkinci yarı maç 3-3'e geldi ve İngilizler seri penaltı vuruşları sonunda şampiyon oldu. Benitez, anlaşılır bir şekilde o geceyi kariyerinin en parıltılı anı olarak kabul ediyor. Normal bir insan için anlaşılır olmayan şey ise İspanyol teknik adamın finalin hemen ardından bindikleri İstanbul-Liverpool uçağında, yardımcılarıyla birlikte yeni sezon planlamalarına başlamış olması…

Gelişime açık bir insan karakter sahibidir. Steven Gerrard da aradan geçen birkaç sezonun sonunda bile hâlâ oynadığı maçların ardından Benitez'den bir "Aferin!" alabilmeyi beklemiş. Benitez, oyuncusuna bu takdiri gösterdiğini söylüyor ancak insanlardan her zaman yapabileceklerinin en iyisini talep ettiğini eklemekten de geri kalmıyor.

"Stevie çok iyiydi ve ben onu her daim biraz daha zorluyordum. 2005'te Şampiyonlar Ligi'ni kazandığımızda bana 'Şimdi beni dünyanın en iyi orta saha oyuncusu yapman gerekiyor' dedi. Bizim tarzımız her şeyi ve her oyuncuyu geliştirmeye çalışmaktı. Sonrasında ise daha da fazlasını istemeliydiniz. Her zaman derim ki; bir teknik direktör tatmin olmamalıdır çünkü takımınızı geliştirmeniz gerekir. Bu, benim Real Madrid'den öğrendiğim bir şeydi. Birinci bitirmek, en iyisi olmak ama gene de zorlamak ve gelişmek. Örneğin, Liverpool'da 2-0 kazandığımız bir maçtan sonra oyuncularıma hedefin sadece kazanmak ve mutlu olmak olmadığını söylerdim. Belki 4-0 da kazanabilirdik. Eğer Liverpool'daki yılları analiz edersek, dört kupa kazandığımızı ve üç final oynadığımızı görebiliriz. Fazla kaynağımız yoktu ancak iyi bir konumdaydık."

Benitez, Liverpool'daki yıllarında kendisine transfer için daha fazla fon ayrılsa daha başarılı olabileceğini düşünüyor. Zaten bu durum, o dönem yönetim ile fikir anlaşmazlıklarına yol açtı ve nihayetinde 2010'da kulüple yollarını ayırdı. Aynı durum Liverpool'dan sonra başına geçtiği Inter'de de gerçekleşti ve kısa süre sonra buradan da ayrıldı.

"Milan'a geldiğimde başkan bana transfer sözü vermişti ama hiç kimseyi almadık. Eğer yeni oyuncular alamazsak kupa kazanmayı beklemenin de zor olacağını görebiliyordum. 30 yaş üzerinde 15 futbolcumuz vardı."

Inter'in Kulüplerarası Dünya Kupası'nı kazanmasından kısa bir süre sonra, Benitez açıkça başkandan transfer yapılmasını istedi ve yollar o noktada ayrıldı. İtalya'daki bu kısa görevinden sonra Benitez yeni bir işe girme anlamında acele etmedi.

"Farklı takımlardan değişik teklifler alıyordum ama benim için gerçekten doğru olan teklifi henüz almamıştım. Zirveye ve kupa kazanmaya oynayan bir takımdan teklif bekliyordum."

Bu bekleme periyodu yaklaşık iki yıl sürdü. Bu süre zarfında Benitez, 'Global Coach' isimli bir bilgisayar programını geliştirdi. Program, antrenörlere taktiklerini yaratma, saklama ve uygulama için dijital bir platform sağlıyordu. Kasım 2012'de çalışmaya geri dönen Benitez, Chelsea ile sezon sonuna kadar sözleşme imzaladı.

"Bunu bir fırsat olarak gördüm. O dönemde başka bir ülkeden başka bir teklif de almıştım ancak o takımda teknik direktör hâlâ görevi başındaydı. Sonrasında Chelsea geldi ve Roman Abramovich beni istediğini söyledi. Sanırım ikiüç sefer görüştük ve çalışmaya başladım."

Benitez, Chelsea'ye Avrupa Ligi şampiyonluğu ve Premier League üçüncülüğü getirdi. Genel bakışa göre başarılıydı. Ancak kendisini Liverpool'la özdeşleştiren kimi taraftarlar onu hiç kabullenemeyip memnuniyetsizliklerini açıkça belli ettiler. Yine de Benitez, Stamford Bridge'daki zamanından güzel bahsediyor.

"Sizi temin ederim ki çok iyi bir dönemdi, insanların düşündüğünden çok daha iyi. Çalışanlar çok iyiydi ve oyuncular fantastikti. Dolayısıyla orada çalışan hiç kimseyle bir problem yaşamadım. Abramovich de her zaman iyiydi. Biliyorum, bazı taraftarlar memnun değildi ancak benim işimi yapmam gerekiyordu ve beklenilen başarıları yakaladık."

Benitez, sezon sonunda Chelsea'deki görevinin sona ereceğini biliyordu ve yeni teklifleri değerlendirdi. Napoli Başkanı Aurelio di Laurentiis Londra'ya geldi ve Benitez ile kulübü hakkındaki görüştü. İspanyol teknik adam, Gonzalo Higuaín'in transferini de içeren proje teklifine hayran oldu. Ötesi, Benitez tekrar Seria A'da çalışma konusunda da hevesliydi çünkü Inter'deki dönemi yalnızca altı ay sürmüştü. Anlattığına göre; Napoli hakkındaki görüşleri de daha ilk günden itibaren çok olumluydu.

"Orada farklıydı çünkü başkan bana geldi ve söylediği her şeyi gerçekleştirdi. Güçlü bir bağlantımız oluştu. Sonuç olarak, iki yılda bir İtalya Kupası ve bir Süper Kupa kazandık."

Benitez şimdilerde, diğer kulüplerde yaşadığı başarıları Real Madrid'de devam ettirmeyi planlıyor. Yirmi yıllık yoğun çalışmanın ardından İspanyol teknik adam nihayet evine döndü ve Santiago Bernabeu'da herkese meydan okumaya hazır görünüyor.

Çeviri: Emir Güney

Socrates Dergi