Çak Bir Beşlik
4 dk
Amerikalı beyzbolcu Glenn Burke, 'high five'ı bir maç sırasında icat etti. Kariyeri ve hayatı ise böylesi parlak anlardan ibaret değildi.
1977 yılından önce, sporun önemli bir eksiği vardı. Hatta sadece sporun değil, tüm dünyanın. Bu çok önemli bir eksik değildi. 1977’deki icadıyla birlikte de insanlık gözle görülür şekilde ileri gitmedi. Belki yalnızca birkaç adım attı ve sonrasında karşısındakine bir ‘beşlik çaktı’. İlerleyen yıllarla birlikte en büyük sevinç gösterilerinden birine dönüşen ‘high five’ (ya da Türkçe mealiyle ‘beşlik’) hemen hemen kırk yıl önce, bir beyzbol maçında doğmuştu.
Amerika Ulusal Beyzbol Ligi (MLB) ekiplerinden Los Angeles Dodgers, 1977’de normal sezon bitmeden play-off’u garantilemişti. Ama son maçlarını rölantide geçmemek için haklı sebepleri vardı. Takımın yıldızları Steve Garvey, Reggie Smith ve Ron Cey o sezon 30 home run’ı (sayı turu) bulmuştu. Dusty Baker’ın da bu isimlere katılması tarihte bir ilki başarmaları demekti.
Ve o son maçta, Baker da 30. home run’ına ulaştı. Tribünler de oyuncular da coşmuştu. Baker saha kenarına doğru koşarken, takımın maskotu olarak kabul edilen genç oyuncu Glenn Burke de ona doğru hareketlenmiş, eli havada hâlde sıçramıştı. Baker o an ne yapacağını bilemedi ve Burke’ün eline vurdu. Birkaç başka rivayet olsa da, tarihin kaydettiği ilk beşlik buydu!
Daha sonraları hem Burke hem de Baker gittikleri yerlerde büyük bir ilgi ve mucit muamelesi gördü. Ancak Baker’ın, ESPN’in 30 for 30 serisindeki belgeselde söylediklerine göre, icadın sahibi belli. “Benim tek yaptığım ona cevap vermekti” diyor Baker ve bu cevapla, ileride hepimizin bir parçası olacak hareketin kredisini Burke’e verirken elini korkak alıştırmıyor.
Zaten o Dodgers takımına, “İçinizden biri, bir kutlama şekli icat edecek olsa bu kim olur?” diye sorulsa ortak cevap muhtemelen Burke çıkardı. Zira takımın küçük kardeşini anlatan kim olursa olsun, ‘hayat dolu’ sıfatını ağzından eksik etmiyordu. Bu nedenledir ki Burke’ün bir yıl sonra Dodgers’tan Oakland A’s ekibine geçmesi takımda matem havası yaratmıştı.
Ancak bu transferin arkasında sadece tekniktaktik sebepler yoktu. Eşcinsel olduğunu korkmadan açık eden ve daha 1970’li yıllarda sporcular için bu kapıyı aralayan Burke, kimliği nedeniyle takımdan gönderilmişti. Oysa takımdaki herkes bu karar nedeniyle mutsuzdu. Onu istemeyen koç Tommy Lasorda bile önce, paravan bir evlilik yapması için Burke’e 75 bin dolar önermişti. Daha sonraları oğlu Tommy Lasorda Jr.’ın eşcinsel olduğu herkes tarafından bilinecek fakat koç bu gerçeği kabul etmeyecekti. Tıpkı Burke’ün parayı kabul etmediği gibi.
Hayat, kim olduğunu gizlemek için çok kısaydı. Yıllar sonra konuyla ilgili açıklamalarda bulunan The Atlantic dergisi yazarı Allen Barra, Burke’ün basınla o dönemde de açıkça konuştuğunu ancak muhabirlerin, bu tarz şeyleri gazetelerinde yazmaktan çekindiklerini söyleyecekti. Zaten hep mutlu hâliyle bilinen Burke de durumunu “Spor, eşcinsel olmanın en zor olduğu alan. Belki başkanlık biraz daha zordur” sözleriyle özetlemiş, Oakland’da geçirdiği bir yılın sonunda profesyonel kariyerini noktalamıştı.
Glenn Burke, hayatının geri kalanını ‘eşcinsellerin dostu’ olarak bilinen Castro şehrinde, sıklıkla softbol oynayarak geçirdi. En büyük beşliği ise 1995 yılında AIDS’ten kaynaklanan ölümü sonrasında geldi.
Bugün bile MLB’deki aktif kariyeri sırasında kimliğini açıklayabilen ikinci bir oyuncuya rastlamıyoruz. Lig yönetiminin ise bu yolda bazı çalışmaları var; 2014 yılında Minneapolis’te düzenlenen All-Star maçında Burke’ün ailesinin konuk edilmesi de bunların başında geliyor.
Ligin basın sözcüsü Pat Courtney, o gün Burke’ü “O bir öncüydü, kesinlikle herkes tarafından tanınmalı” sözleriyle anmıştı. Haklıydı, Burke gerçekten de öncüydü; high five’ın mucidi olarak spor tarihinde çok şeyi değiştirmemişti belki ama en büyük ve renkli adımlardan birini atmıştı...