
Hollanda'dan Başlayan Düşler
4 dk
2015 Fransa Bisiklet Turu, Hollanda'dan başlayacak. Yeldeğirmenleri, bir kez daha bisikletin başkenti olacak ve bu bir tesadüfün eseri değil.
“Hollanda’yı düşlerken
Geniş, boylu boyuna,
sonsuza akan akarsular görüyorum
Gökyüzü yerküreye yakın
ve bize renkleri veren Güneş
yavaş yavaş griye boyanıyor
Hollanda’yı düşlerken
Geniş, boylu boyuna,
sonsuza akan akarsular görüyorum
Gökyüzü yere yakın
Ve bize renkleri veren Güneş
Yavaş yavaş griye boyanıyor
Ve her yerde, felaketimiz
suyun sesi duyuluyor
Ürküyoruz ve boyun eğiyoruz.”
Hendrik Marsman
Fransa Bisiklet Turu, 4 Temmuz 2015’te tamı tamına altıncı kez Hollanda topraklarından başlayacak. Bu rakam Fransa’ya doğrudan coğrafi sınırı bulunmayan bir ülke için rekor. Hatta Tour de France 1954’te ilk kez başka bir ülkeden başladığında, seçtiği yer Amsterdam olmuştu. Bunu Hollanda’nın bir bisiklet ülkesi olmasıyla açıklayabilir miyiz? Büyük ölçüde evet. Ancak, öncelikle Hollanda’nın mevcut bisiklet kültürünü ve bisiklet yollarını nasıl elde ettiği hakkında konuşmalıyız.
Hollanda Birinci Dünya Savaşı’nda tarafsızlığını koruyabilmeyi başarmış ve savaştan en az zararla çıkmış ülkelerden biri. Sınırdan 120 kilometre ötede, Ypres ve civarında yarım milyondan fazla insan hayatını kaybetmişken Hollanda’da tek bir insanın burnu bile kanamıyor. 1930’ların sonuna doğru Nazi Almanya’sının savaş ilanı artık malumun ilamıyken, dönemin Hollanda Kraliçesi Wilhelmina, Hitler ile ülkesini işgal etmemesi konusunda gizli görüşmeler yapıyordu. Bu görüşmeler işe yaramamış olacak ki Almanya, 1940’ta Hollanda topraklarını işgal ediyor. Hitler, Hollanda ırkını da Nazi ırkının bir parçası olarak gördüğü için hiçbir zaman tam yıkım emri vermiyor. Hollanda Kraliçesi ve hükümeti yeraltından Londra’ya geçiyorlar ve BBC’nin geçici olarak kurduğu Radyo Oranje’den yaptıkları yayınlarla Hollanda halkını örgütlemeye çalışıyorlar. Açlıkla geçen 1944-1945 kışından sonra savaş bitiyor.
Hollanda İkinci Dünya Savaşı sonrası açık ekonomi politikasıyla büyük bir büyüme yaşıyor. Büyüyen ekonomiyle beraber halk zenginleşiyor ve araba kullanımı artıyor. 1950’lerin sonuna gelindiğinde, çoğu yüzyıllar önce inşa edilmiş olan Hollanda’nın büyük kent merkezleri araba nüfusunu kaldıramamaya başlıyor. Arabalara yer açabilmek için binalar yıkılıyor, şehir parkları otomobil park alanlarına dönüştürülüyor. 1950 yılında trafik kazalarında yaklaşık bin kişi hayatını kaybediyor. 1972 yılına geldiğimizde bu sayı 3 bini buluyor. Özellikle 1972-1973 yıllarında trafikte hayatını kaybedenlerin yarısından fazlasının çocuk olması kamuoyunu harekete geçiriyor. Halk sokaklara dökülüyor ve 'Stop de Kindermoord' (Çocuk Ölümlerini Durdurun) hareketi başlıyor. Trafik kazalarında hayatını kaybeden binlerce çocuk Hollanda’dan yükselen bu sivil çığlığın sembolü oluyor. 1973’te tüm ülke genelinde 3 milyon araca sahip olan Hollanda, yaşanan petrol krizi ile sarsılıyor. Bu dönemde hükümetin en önemli kemer sıkma politikalarından biri de araç kullanımını azaltmak oluyor. 4 Kasım 1973’ten 6 Ocak 1974’e kadar pazar günleri trafiğe çıkılması yasaklanıyor. Halk pazar günü daha çok bisiklete ve toplu taşımaya yöneliyor. Tilburg ve Lahey (Den Haag) kentleri sıfırdan yapılmış bisiklet yollarına sahip olan ilk iki şehir oluyor. Bisiklet yolları bu kentlerde bisiklet kullanımını %50 oranında arttırıyor: “İnşa edersen, gelirler…” Sıfır irtifa ve az nüfus, bisiklet politikalarıyla birleşiyor ve günümüz bisiklet ülkesi Hollanda ortaya çıkıyor.
Bugün Amsterdam, Utrecht, Gröningen ve Zwolle gibi önemli Hollanda kentleri bisikleti hayatlarının içine tamamen entegre etmiş durumdalar. 2015 itibariyle Hollanda’da şehir merkezleri dışında toplamda 6 bin kilometrelik bisiklet yolu bulunuyor. 2011 yılında Eindhoven’da açılan Hovenring bisiklet kavşağı dünyada türünün ilk örneklerinden. Eindhoven, Veldhoven ve Meerhoven şehirlerini bir anlamda birleştiren bu köprü-kavşak, artan araç trafiğinde kavşaklarda bisikletçileri korumak için üretilmiş bir çözüm.
Hollanda halkı ne Hendrik Marsman’ın şiirindeki sulara (toplumcu gerçekçilik ile denize diyelim) ne de motorlu araçlara boyun eğmiş durumda. Her iki soruna da bulabildikleri en iyi çözümlerle şimdilik yanıt vermiş durumdalar. Dünyanın en büyük bisiklet şöleni Fransa Bisiklet Turu’nun Grand Départ’ının (Büyük Başlangıç) bu kadar fazla Hollanda’dan başlıyor olması sürpriz mi şimdi sizce?