
Horozlar
4 dk
‘Beklenti’ ana konulu 90'ıncı sayımızın girişinde Caner Eler’in kaleminden Avrupa basketbolunun en özel isimlerinden biri olan Gregor Fucka yer alıyor.
"Muhakkak farklı bir şeyler olagelmeli, öyle bir şey ki insan: Artık sonuna gelmiş olsam bile beklemeye değmiş diyebilmeli." -Dino Buzzati, Tatar Çölü
Bogdan Tanjevic, Socrates'in 70'inci sayısında Uğur Ozan Sulak'a verdiği röportajda "İtalya'da basketbolun yükselişindeki rolünüzü nasıl görüyorsunuz?" sorusunu yanıtlarken, konuyu yine kariyeri boyunca sıkça eleştiri aldığı rotasyon hususuna getirmişti. "Ne zaman kurac (taş.k) sahibi oyuncuyu oynatmadım ya da ona gerekli özgürlüğü vermedim?" diyen Bosa, noktayı şu cümlelerle koyuyordu: "Kurac beyler. Soyunma odasında Sabit Hadzic'e bağırmak kolay. Eğer bağıracaksan Dejan Bodiroga, Oscar Schmidt, Nando Gentile, Mirza Delibasic, Rolando Blackman ya da Gregor Fucka'ya bağıracaksın. Horozlarla horoz olacaksın... Bu oyuncularla oynamak da onlara bağırabilmek de kurac ister. Yugoslavya size ta.aklı olmayı öğreten bir ülkeydi."
Türkiye'de uzun yıllar çalışan ve 2010'da A Milli Takım'la dünya ikinciliği yaşayan Karadağlı Bogdan Tanjevic, ülkemizde tartışma yaratan bir koçtu aynı zamanda. Özellikle '79 Jenerasyonu' ile geçirdiği kötü turnuvalar, kadro seçimleri, ego sorunları hep konuşuldu, söylediği üzere beklentileri ekseninde de hep çok talepkâr oldu; her zaman sıraladığı o büyük oyunculardan aldıklarını görmek istedi. O efsanelerin arasından biriyle ilişkisi çok daha farklıydı…
1979'da Bosna Sarajevo ile Avrupa Şampiyonlar Kupası'nı (bugünkü EuroLeague) kazanan, 1981'de Yugoslavya Milli Takımı ile de 1981 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda ikinciliği alan Tanjevic, 1982'de İtalya'nın yolunu tuttu. Tarihler 1989'u gösterdiğinde Tanjevic'in macerası Trieste'de devam etmekteydi. Orada genç bir Sloven ile yolları kesişti. Gregor Fucka, Olimpija Ljubljana'da forma giyen 18 yaşında, 2,15 m boyu, 80 kilo ağırlığı ile sıradışı bir fiziğe sahip genç bir yetenekti. Kâğıt gibi incecikti ama uzun bacakları, kolları ve kocaman elleriyle tüm sahayı kontrol edebiliyordu. Tanjevic onda işlenmemiş bir elmas gördü ve İtalyan kökenlerine sahip olduğunu öğrendiği sıska genci, İtalya vatandaşlığına geçirip Trieste'ye getirdi.
Fucka, İtalya ile önce U18 kategorisinde Avrupa şampiyonluğu ardından da 1991 U19 Dünya Şampiyonası'nda ikincilik kazandı. O turnuvada, Yugoslavya forması giyen Dejan Bodiroga ile sıkı dostlukları da başlamıştı. Bir yıl sonra Trieste'de beraberlerdi ve Tanjevic'in her pozisyonda uzun boylu oyuncu hayalinin ışığında Fucka ve Bodiroga rollerinin tanımını değiştiriyorlardı. Fucka'nın saha görüşü, oyun zekâsı ve pasörlüğü ile sahada çok yönlü bir etkisi vardı. Forvetten oyunu kuran bu ikili, yetenekleriyle herkesi kendilerine hayran bırakıyordu. Ancak bir türlü şampiyonluklar gelmedi. 1994'te Milano'ya taşınan takım, biri Efes Pilsen'e karşı olmak üzere Koraç Kupası'nda da peşi sıra üç final kaybetti. Tanjevic, Fucka ve Bodiroga üçlüsü sonunda 1996'da ilk lig şampiyonluğunu ve İtalya Kupası'nı kazandılar ama akabinde takım dağıldı. Bodiroga Real Madrid'in, Fucka'ysa Fortitudo Bologna'nın yolunu tuttu. Tanjevic de 1997'de Ettore Messina'dan sonra İtalya Milli Takımı'nın başına geçti.
EuroBasket 1997'de Messina ile gümüş madalya alan İtalya, Tanjevic ile 1998 Dünya Şampiyonası'nda altıncı olmuştu. EuroBasket 1999'da da işleri kolay değildi. İtalya, kulüplerde Avrupa'yı kasıp kavuran büyük bir ekoldü ama bunu, milli takımlar seviyesine henüz yansıtamamışlardı. Üstelik favoriler arasında gösterilen takımlar -küreselleşme adımları atmaya başlayan- NBA'de forma giyen oyunculara sahipti. Dolayısıyla İtalya'ya daha az şans tanınıyordu.
Tanjevic ise daha hazırlık sürecinde yine bir tartışmanın ortasındaydı. 1999'da tarihi bir şampiyonluğa imza atan Varese'nin yıldız ismi Gianmarco Pozzecco'yu Fransa'ya götürmemişti. Diğer Varese'li Andrea Meneghin takımın ana oyun kurucusu olacaktı. Yıldız skorer koltuğunda ise Londra doğumlu, anne tarafından İtalyan Carlton Myers oturuyordu. Oyunun merkezinde ise çok sayı atmadan da maçın kaderini etkileyebilen Fucka vardı... Onlara bir başka Varese'li Giacomo Galanda eşlik ediyordu. De Pol, enerjiyi ve agresifliği yukarı çekerken pota altında Marconato ve Chiacig gibi devler boy gösteriyordu…
İtalya, ilk maçında Hırvatistan'a yenilip "Acaba?" dedirtse de turnuvada ilerlemeyi başardı. Yarı finalde, karşılarında şampiyonluğun en büyük adayı vardı: Obradovic'in koçluğunda Divac, Stojakovic, Bodiroga ve Danilovic'li Yugoslavya. Fucka turnuvanın belki de en iyi maçını çıkarıp takımına bu tarihi galibiyette liderlik etti. Finalde de İspanya'yı alt edip şampiyonluğa ulaştılar. Gregor Fucka, çok yönlülüğün sembolü misali turnuvanın en değerli oyuncusu seçildi. MVP, yıllarca beklediği bir başka şampiyonluğa, EuroLeague zaferine de 2003'te Barcelona'da ulaşacaktı. Yanında yine Bodiroga, kenarda ise bir başka Yugoslav ekolü lider, Svetislav Pesic vardı.
Beklenti Etkisi… Psikolojide kendini gerçekleştiren kehanet olarak da bilinir. Orduda, sporda, okullarda, mahkemede, aile içinde, işyerlerinde, bu kavram üzerine yüzlerce çalışma yapılmıştır. Rutger Bregman'ın Çoğu İnsan İyidir kitabında da bahsettiği üzere elli yıldır var olan bu bulgu ışığında her alanda, her defasında beklentinin en önemli silah olduğu ortaya çıkar. Tanjevic-Fucka ilişkisinin tam ortasında duran beklentilerin bu teori ile ne kadar ilgisi var bilinmez ama gazeteci Vladimir Stankovic 1999'daki şampiyonlukla ilgili şöyle bir anıyı hatırlar: "Basın toplantısında koç Tanjevic ve Gregor Fucka vardı karşımızda. Toplantı bittiğinde iki isim birbirine çok sıkı sarıldı ve Tanjevic 'Fucka, sonunda başardık!' dedi." Horozlar sonunda mutluydu.
Bu 90. sayı, Socrates Dergi'ye başından beri inanan, güvenen, okuyan, takip eden, desteğini ve beklentilerini eksik etmeyen herkes için... Beklentilerinize hep layık olabilmek dileğiyle.