İki Buse

7 dk

Olimpiyat tarihimizin simgeleri arasına adlarını şimdiden yazdırdı Busenaz Sürmeneli ve Buse Naz Çakıroğlu. Yolculukları unutulmazdı.

Busenaz Sürmeneli ve Buse Naz Çakıroğlu, yani iki Buse, 2020 Tokyo'da iki olimpiyat madalyasıyla tarihe geçti. İkisi de Trabzonlu, ikisinin de ismi tek boşluk farkıyla aynı, ikisinin de doğum günü 26 Mayıs; buna karşın iki farklı karakter ve iki farklı stille altın ve gümüşe ulaştılar. Türkiye ilk kez olimpiyatta, kadınlarda boksa sporcu gönderdi. Sonuç harika oldu. Sadece madalyalarla değil, sözleriyle de vurguladıkları gibi; kadınların önyargılara, mahalle baskısına, zorluklara rağmen fırsat verildiğinde neler yapabileceklerine örnek oldular.

Boksta ringde tek başınasınız. Direnciniz sağlam değilse, başarısızlık anında vazgeçebilirsiniz. Bir kadının boks yapması ise maalesef yadırganan bir şey. Bunu da ekleyince yük ağırlaşıyor. Boksörlerimizin hikâyelerinde de bırakma noktasına geldiklerini öğreniyoruz. Ancak bu anlarda ailelerinin, koçlarının, takımlarının desteğiyle devam ettiler. Madalyalar gelmeyebilirdi, inatları, dirençleri onları ayakta tutmasa. Ringde de bu özellikleri yansıtıyorlar. Farklı stillerle, farklı karakterlerle olsa da... 2020 Tokyo'da da her an bunu hissettirdiler. Busenaz Sürmeneli'den başlayalım. ESPN, Busenaz Sürmeneli'yi yüzden fazla kadın boksörün katıldığı 2020 Tokyo'nun en etkileyici ismi olarak gösteriyor. Olympics.com'da ise Busenaz'dan "Pek çoklarına göre amatördeki en iyi kadın boksör" şeklinde bahsediliyor. Bu övgüler tesadüf değil. Busenaz'ı izlerken rakibe baskı kuran, şov boksunu stilinin parçası kılan, her açıdan yumruklar bulabilen bir yıldız görüyor ve etkileniyorsunuz.

Busenaz'ın boksu rakibi kırmak üzerine kurulu. Olağan bir baskıdan bahsetmiyoruz. Tam hâkimiyet söz konusu. Baskılı boksu, sert yumrukları rakibinin boks yapma isteğini elinden alıyor. Bir boksör için nakavt olmaktan da kötü bir durum. Busenaz'ın olimpiyatta finale kadar 5-0'lık skorlarla gelmesi bu hâkimiyeti gösteriyor. Kendisinin de defalarca söylediği gibi, onu yenebilmek için Busenaz'a boks yaptırmamanız gerekiyor. Finalde de bunun örneğini gördük. Çinli Gu Hong sarılarak, ağırlığını Busenaz'ın üzerine yıkarak, kirli bir boksla ilk raundu almayı başardı. Ancak ikinci rauntta hakemin, boksu kilitleyen bu tarza karşı Gu'dan puan düşürmesiyle ve Busenaz'ın rakibe saydırmasıyla maç döndü. Sonrasında 3-0 ile altın madalya geldi. Busenaz ilk raundun ardından hayal kırıklığı yaşayabilir ve performansını kaybedebilirdi. Ancak inatçılığı, pes etmemesiyle maçı sökmeyi başardı.

Busenaz Sürmeneli

Busenaz Sürmeneli

Pes etmeyen, meydan okuyan tavrını konuşmalarında da görüyoruz. Bu özelliği ve boksuyla 2019 Avrupa Şampiyonası'nda bronz aldığından beri yenilmiyor. Dünya ve olimpiyat şampiyonlukları kazandı. Ancak aslında Gu Hong finali istediği gibi değildi. "Bende daha fazlası var, bunu gösteremedim" diyor. Şovunu yapamadı. Madalyadan mutlu ama performansından mutsuz olmasıysa onu diğerlerinden farklı kılıyor. Busenaz sadece kazanmak istemiyor, gösterişli kazanmak istiyor. İşte bu özelliğiyse onu bir şampiyonun ötesinde yıldız yapabilecek bir nitelik.

Busenaz'ın boksunu izlerken, içeriye girişlerinde, kalçasından çıkardığı yumruklarında Mike Tyson'ı görebiliyoruz. Direkt yumruğunda Sugar Ray Leonard'ın 'bolo punch'ını, bir matador gibi rakibin etrafında adımlamasında hayranı olduğu Vasyl Lomachenko'nun etkisini hissedebiliyoruz. Onu dünyada da ilgi çekici kılan bu özelliklerin boksunun bir parçası olması. İzlemek istiyorsunuz. Yumruk alıyor tabii ki ama dayanıklı. Sıkletinde onun yumruğunu alan içinse işler o kadar kolay olmuyor. Güvenebileceği büyük silahları ve bu silahları uç seviyede sergileyecek yeteneği var.

Buse Naz Çakıroğlu ise adaşına göre daha hesaplı. Bir satranç oyuncusu gibi. El ve ayak hızı üst seviyede. Gözleri keskin. Kontraları daha çok seviyor. Gerektiğinde baskılı boksa da geçiyor, bununla beraber asıl kontraları ve teknik üstünlüğüyle rakibi bozuyor. Tokyo'daki performansı bu dövüş zekâsının bir örneği. İlk turdaki Tursunoy Rakhimova mücadelesi yakın geçti. Maçı çevirdi. Sonrasında baskı azaldı ve 5-0'lık skorlarla finale kaldı. Ancak olimpiyat elemelerinde yendiği Stoyka Kresteva'ya Tokyo'daki finalde mağlup oldu. Üç rauntluk maçların olduğu amatörde ilk rauntlar önemli. Buse Naz'ın boks stili için belki daha önemli. İlk raundu Bulgar rakibi alınca Buse Naz'ın planı bozuldu. O raundu alsaydı muhtemelen altın gelecekti. Rakibi basacak ve Buse Naz kontralarını daha etkili kullanacaktı. Ancak raundu benzer stile sahip Kresteva alınca roller değişti ve altın Bulgar sporcuya gitti.

Stilleri konuşmalarına yansıyor. Busenaz ring içinde ve dışında sözünü esirgemiyor. Rakiplerini baskı altına alıyor. İzleyicileriyse onu izlemek konusunda teşvik ediyor. Bir yıldız özelliği. Hikâyeyi bu restleşmeyle kuruyor. Buse Naz Çakıroğlu ise ringde olduğu gibi söylediklerinde de daha dikkatli, sakin. Katıldığı sosyal projelerle bir rol modeli olmayı önemsiyor gibi gözüküyor. Genç kadınlar, çocuklar bu karakterleri olimpiyatla birlikte daha iyi tanıdılar. Onların yolundan gidenler olacak. Busenaz'ın koçu Cahit Süme, şimdiden kendisini arayan, çocuğunun boksa başlamasını istediğini söyleyen pek çok ebeveyn olduğunu söylüyor. Yani bir kapıyı açtılar. Oradan kimler girecek, göreceğiz.

Buse Naz Çakıroğlu

Buse Naz Çakıroğlu

İki Buse'nin başarısında spora başladıklarından beri çalıştıkları koçları ve takımlarının payı büyük. Busenaz, Trabzonspor'da Cahit Süme ile çalışıyor. Buse Naz, Fenerbahçe'de Nazım Yiğit ile. Koçlarıyla kimyaları başarının bir başka yönü. Trabzon, amatör ve profesyonelden pek çok boksör çıkarmış bir kent. Fenerbahçe ise boksun lokomotif kulüplerinden. Tokyo'ya giden altı boksörümüzden dördü zaten Fenerbahçe'dendi. Önceki iki olimpiyat madalyası da Yakup Kılıç ve Atagün Yalçınkaya ile yine Fenerbahçeli sporculardan gelmişti.

İki boksörümüzün başarısı ülkenin ilgisini çekti. Olimpiyat sporun zirvesi, tabii ki de böyle olacak. Peki sonra? Sonrası asıl konu. Tarihin en iyi güreşçilerinden Taha Akgül, olimpiyat öncesinde medyanın kendilerine yeterli ilgiyi göstermediğine dikkat çekmişti. Siyasiler, devlet ve ana akım medya bu elit sporculardan alacağını alacak. Sonrasında bu ilgi azalacak. İki boksör de 2024 Paris'te yine altını hedeflediklerini söylüyorlar. Buse Naz için o altın, Tokyo finalinde kaybettiği için uhde. Busenaz ise ikinci altının peşinde. İdolü Lomachenko gibi.

Boksta, yıllardır arka planda kaldıkları için kadınlardaki rekabet erkeklerinkine göre daha zayıf. Türkiye doğru bir planlamayla bu boşluğu doldurabilir. Boksörlerimiz içinse amatördeki hedef şampiyonalar kısıtlı. Avrupa şampiyonu, dünya şampiyonu olsalar bile iki boksör de gerçekten olimpiyatla beraber tanındı. Göz önünde olmak için olimpiyat gerekiyor. O ise dört yılda bir düzenleniyor. Ana sahnede sürekli kalmak için profesyonele geçebilirler.

Bu branş, kadınların boksa dahil edildiği ilk olimpiyat olan 2012 Londra'da tanındı. Londra'da şampiyon olan Katie Taylor ve Claressa Shields profesyonele geçip sıkletleri birleştirdiler. Hatta Shields erkeklerin bile yapamadığını yaptı. İki sıklette tüm kemerleri topladı. Busenaz Sürmeneli ve Buse Naz Çakıroğlu benzer başarılara ulaşabilir. Dört yılda bir olimpiyatta gelen başarılar önemli, bunun yanında profesyonele geçip yılda ikiüç kez yapacakları kemer maçlarıyla sürekli ana sahnede kalabilirler. Türkiye'yi boks haritasına sokabilirler. Tabii ki bu, isteklerinin ne yönde olduğuyla alakalı. Biz her halükârda yolculuklarını keyifle izleyeceğiz.

Socrates Dergi