İkinci Şans

5 dk

Ben Wallace, draft edilmemesine rağmen NBA tarihinin en iyi savunmacılarından biri oldu. Onun tutunma hikayesi ne ilk ne sondu. Başkaları da aynı yolu takip etti.

Ron Artest, yanlış adamı seçmişti. Indiana Pacers deplasmanda Detroit Pistons karşısında 15 sayı öndeydi ve maçın bitmesine bir dakikadan az süre kalmışken Ben Wallace’a sert bir faul yapmıştı. 19 Kasım 2004’te NBA tarihinin en büyük kavgasını başlatan ilk domino taşı da bu oldu. Ligin kontrolsüz güçlerinden Artest (daha sonraki adıyla Metta World Peace), kariyeri boyunca böyle fauller yapmaktan çekinmedi. Genelde de bunlar yanına kâr kaldı ve hep diğer oyuncuların sahada çekindiği biri oldu. Fakat bu sefer karşısında ligin en sert oyuncularından biri vardı: Ben Wallace. Zaten draft edilmemesine rağmen NBA’de tutunmasını sağlayan da bu özelliğiydi. O da Artest’e karşılık vermekten çekinmedi. Sonrası bilindik hikâye...

Wallace’ın NBA’de ‘tutunduğunu’ söylemek haksızlık olur aslında. Pivot pozisyonunda oynamasına rağmen boyu NBA için biraz kısaydı. Fiziksel gücüyle bunu savunmada bir noktaya kadar telafi edebilirdi belki ama hücumda da hiçbir silahı yoktu. Kolej kariyeri de Cuyahoga Community College ve Virginia Union gibi basketbolda fazla söz sahibi olmayan okullarda geçmişti. Bütün bunlar göz önüne alındığına 1999 NBA Draft’ında hiçbir takımın Wallace’ı seçmemesi şaşırtıcı değildi.

Seçilmemek, çoğu basketbolcu için NBA’de oynama umutlarının sonu anlamına gelir; zira isimlerini draft salonunda anons edilirken duymayan oyuncuların çok azı NBA’de ikinci bir fırsatı elde ederler. Aralarında biraz şanslı olanlar, Avrupa’da veya Çin’de basketbol oynayarak hayatlarını kazanabilirler. Ve bazen, nadiren, deniz aşırı ülkelerdeki performansları onlara kendi Amerikan rüyalarını yakalamaları için bir şans daha sunar. Üç şampiyonluk yüzüğü olan Bruce Bowen, kolej günlerinden sonra NBA’e Avrupa aktarmalı ulaşmıştı. NBA’de En İyi Altıncı Adam ve En Çok Gelişme Kaydeden Oyuncu ödüllerini kazanan Darrell Armstrong’un yolu ise Güney Kıbrıs’a kadar düşmüştü. 2000’lerde ligin en renkli karakterlerinden Chris Andersen’in de kolej sonrası ilk durakları Çin ve Meksika olmuştu.

Wallace’ın NBA yolu ise onlara göre daha kestirmeydi. Draft’ı takip eden sezonda Washington Wizards (o zamanki adıyla Bullets) ile sözleşme imzaladı. Fakat onu draft edilmeden NBA’de oynayan diğer oyuncularından ayıran, Detroit Pistons’ta geçirdiği yıllar oldu.

Wallace’ın o yıllardaki performansı, “NBA’de tek yönlü oyuncuların yeri yok” anlayışının anti-teziydi. Kariyerinin hiçbir döneminde rakip takımlar için hücumda herhangi bir tehdit oluşturmadı. Ne boyalı alanda sırtı dönük oyunu vardı ne de Phil Jackson’ın üçgen hücumu gibi bir sistemde parlayabilecek bir pas yeteneği... Ama sahanın diğer yarısı tam anlamıyla Wallace’ın hükümdarlığı altındaydı. Boyu bir pivota göre kısa olsa da ligin en çok blok yapan oyuncularından biriydi. Ve o blokların bazıları, potaya yaklaşırken iki kez düşünmenize neden olacak kadar acımasızdı. Fiziksel olarak da ligin en güçlü oyuncularının arkasında durabilecek kadar sağlamdı. Pistons’ın, 2004’te Kobe Bryant ve Shaquille O’Neal’lı Los Angeles Lakers’a karşı kazandığı şampiyonlukta da Wallace’ın savunması önemli etkenlerden biriydi. Kısacası; Pistons yıllarında ligin en iyi savunma oyuncusuydu. Altı yılda dört kez kazandığı En İyi Savunma Oyuncusu ödülü de bunun tesciliydi.

Wallace, kısa bir duraksamayla başlayan NBA kariyerine birçok oyuncunun ulaşamayacağı kadar çok şey sığdırdı. Daha da önemlisi; draft edilmemenin her şeyin sonu olmadığını kanıtladı. Bunu başaran ilk isim değildi belki ama en fazla iz bırakan o oldu. İlerleyen yıllarda da benzer durumdaki birçok oyuncu onun bıraktığı izleri takip etti. Tıpkı, bugün NBA’de forma giyen Jonathan Simmons, Jeremy Lin, Kent Bazemore, Wesley Matthews, JJ Barea ve Sean Kilpatrick gibi...

3 Numara

NBA’de çok az oyuncu, oynadığı takımın salonunda formasını asılı görme ayrıcalığına erişir. Wallace da yakın zamanda bu ayrıcalığa sahip olanlardan. Pistons günleri, Wallace’ın Chicago Bulls’tan senelik 15 milyon doların üzerinde bir kontrat almasını sağlasa da ‘Big Ben’in efsaneleştiği yer Detroit şehriydi. 3 numaralı forması da Indiana maçındaki o kavgaya ve 2004 şampiyonluğuna sahne olan The Palace of Auburn Hills’te emekli edildi.

Socrates Dergi