İmkânsız Değil

12 dk

Maurizio Sarri birkaç ay içinde Chelsea'nin oyun karakterini değiştirdi ve başrolde Eden Hazard'ın olduğu yeni bir sistem yarattı. Şimdi merak edilen, bundan sonrası...

Getty Images

Maurizio Sarri'nin öyküsü üzerine fazlasıyla yazıldı ve artık İtalyan teknik adamın nereden geldiği çok iyi biliniyor. Bir bankacıyken amatör futbolculuk döneminin amatör teknik adamlığa dönüşümü ve İtalya'nın futbol çukuru olan Serie C ve Serie B'de yıllar geçirdikten sonra 55 yaşında zirve lige gelişiyle birlikte yaptıkları çok fazla kişiyi etkiledi. Muhtemelen etkilemeye de devam ediyor. Bundesliga'da artık 30 yaşındaki teknik adamların etki yaratmaya başladığı bir futbol ortamında bu imzaları 55 yaşından sonra atmayı başarmak tek başına üzerine ayrı şeyler yazılabilecek bir futbol mucizesi. Fakat Sarri daha fazlasını yapmak istiyor ve yeni meydan okuması da şu anda dünyanın en zorlu ligiymiş gibi görünen Premier Lig'de gerçekleşiyor.

İki sezon önceki şampiyonluk sonrasında Chelsea'nin Antonio Conte'yle geçtiğimiz sezon yaşadıkları hatırlarda. Şampiyonlar Ligi'nden uzak kaldılar ve son sezonları büyük bir başarısızlıkla kapandı. Chelsea'nin geriye gittiği, Manchester City'nin rekorları paramparça ettiği, Liverpool'un büyük gelişim gösterdiği, Tottenham'ın sürekli üzerine koyduğu bir ligde dağılmış bir yapıyı toplamak elbette pek kolay değildi. Üstelik City ve Liverpool gibi takımlar yaz transfer döneminde çok ciddi eklemeler yapmaya devam ederken doğru dürüst transfer yapmadan yeni sezona başlamak da mantıklı görünmüyordu. Böyle bir atmosferde fark yaratabilecek tek şey futbol beyni olabilirdi ve Sarri, Premier Lig'in ilk üç ayı itibarıyla bunu belirli seviyede başarmış görünüyor. Ama daha fazlasına ihtiyacı olduğunun farkında ve uzun vadeli planları için özellikle bir ismin kendisi için çok kritik olduğunu biliyor.

Her Şey Ona Bağlı

"Hazard'ı izlerken gördüm ki top sahamızdayken çok fazla aksiyon içine girmeye çalışıyor. Onu rakip kaleden uzaklaştırmak mantıklı değil. Bu, enerjisinin düşmesine sebep oluyor. Onun son 25 metreye enerjisini saklaması ve topla daha çok orada oynaması gerekiyor. Bu şekilde sezonda 35-40 gol atan bir oyuncuya dönüşebilir."

İtalyan teknik adam bir süredir Hazard'la ilgili açıklamalarla Chelsea gündemini belirliyor. Sezon öncesinde, sezon başında ve sonrasında Belçikalı oyuncu için çeşitli demeçler verdi. Ağırlığı oyuncunun potansiyeline, yeteneğine ve takıma katabileceklerine odaklamış durumda. Zira Hazard olmadan kendisinden beklenenleri gerçekleştirmekte çok zorlanacağının farkında ve bu yüzden stratejisini onun takımdaki mutluluğu üzerine kurmuş durumda. Şu anda bu konuda da başarıya ulaşmış görünüyor. Ligin ilk iki haftasında oyuna sonradan dahil olan ve toplam 42 dakika sahada kalan Hazard, sonrasında çıktığı yedi maçta yedi gole imza attı ve bu yazı yazılırken ligin gol kralı. Sarri'nin çabukça sahaya yansıttığı topa sahip olma oyunu Hazard'ın üçüncü bölgede geçirdiği süreyi ve o bölgedeki topa dokunma sayılarını maksimize etti ve oyuncu da bunun karşılığını verdi. Aynı zamanda ligin maç başına en çok dripling yapan oyuncusu olan ve pozisyon yaratmada da ilk on oyuncu arasına giren Hazard, şu an Maviler'i tek başına taşıyor. Fakat Sarri'nin daha fazlasına ihtiyacı var.

Eden Hazard'ın adı yaz transfer döneminde Real Madrid'le fazlasıyla anılmıştı ve ligin başlamasına birkaç gün kala dahi Belçikalının takımdan ayrılma ihtimali mevcuttu. Harika sezon başlangıcıyla birlikte transfer döneminin kapanması bu hadisenin üstünü bir süreliğine örtmüştü fakat yetenekli oyuncunun geçtiğimiz haftalarda söyledikleri, bu konudaki spekülasyonları tekrar ortaya çıkarmış durumda. Hazard'ın basına yaptığı açıklamada Real Madrid'in çocukluk hayali olduğunu belirtmesi ve Chelsea'yle kontrat süresinin dolmasına bir buçuk yıl kalmasına rağmen 2019'la birlikte takımda kalma ya da gitme adına bir karar vereceğini ifade etmesi işleri biraz karıştırdı. Sarri'den bu konuya cevap da kısa bir süre içinde geldi: "Hazard, Chelsea'de kalarak Premier Lig'i, Şampiyonlar Ligi'ni ve hatta Belçika'yla Euro 2020'yi kazanabilir. Burada dünyanın en iyi oyuncusu olması için her şeye sahip."

İtalyan hocanın bu açıklamaları hiç zamankaybetmeden tamamen Hazard odaklı yapmasının bir nedeni var. Dünyanın en iyi beş oyuncusundan birine sahip olduğunun farkında ve Messi-Ronaldo sonrası dönem için adı geçen üç oyuncudan biri şu anda onun elinde. Dahası eğer yıldız ismi kaybederse Roman Abramovich'in futbola bakışının değişimiyle birlikte yerine benzer bir oyuncu koyamayacağını da biliyor. Bir yandan Pep Guardiola, Jürgen Klopp, Mauricio Pochettino gibi gelişmiş futbol beyinleriyle kulübede büyük bir mücadeleye girerken takımının da bu hocaların elindeki yapılardan çok daha düşük profilli olmamasına ihtiyacı var ve Hazard'ın ayrıldığı bir denklemde bunu başarması pek mümkün görünmüyor. "Ben şu an için bir hiçim zira henüz herhangi bir kupa kazanmadım" derken realist davranan ve futbolda önemli bir gerçeğin altını çizen Sarri, elbette bu durumu tersine çevirmek istiyor ama bu, Eden Hazard'sız gerçekten normalden birkaç kat daha zor olacak gibi duruyor.

Topu Almayı Başardılar

Peki Hazard'ı şu anda en büyük gücü haline getiren Chelsea sahada neler yapıyor? Öncelikle Sarri'nin en büyük başarısı geçtiğimiz sezonlarda çok daha direkt bir futbol oynayan Chelsea'yi kısa bir süre içinde topa sahip olma oyununu sahada belirli bir standardın üzerinde oynayan bir takıma dönüştürmesi. Chelsea şu anda yüzde 66'lık ortalama topa sahip olma oranıyla City'nin (yüzde 69) arkasında ikinci sırada. Ama daha önemlisi Sarri'nin karşısına çıkan takımlar bu alanda maçın başından sonuna kadar teslim olmuş görünüyorlar ve bu durum da Chelsea'nin zayıflıklarını şu an için gizliyor. Ligin ilk üç ayında Chelsea'ye karşı oynadıkları maçlarda Newcastle United, Bournemouth, Cardiff City, Southampton, Huddersfield, West Ham ve özellikle ilk yarıda Manchester United radikal bir şekilde derinde beklemeyi seçti. Bu takımların bir kısmının bundan başka çaresinin de olmadığı açık. İtalyan teknik adam, ligin dörtte biri geçilirken sahaya bu oyunu istikrarlı şekilde yansıtma noktasında ciddi mesafe kaydetti ve işin en zor kısmını da geride bırakmış olabilir.

Ne var ki şu ana kadar bu oyundan yeterli hücum gücünü çıkarabilmiş değiller ve bunun da çeşitli sebepleri var. Bazı maçlarda toplu oyunda total bir hegemonya kuran Chelsea'nin bu periyotlardan belirli bir pozisyon zenginliği çıkardığını söylemek pek kolay değil. Napoli'de üç sezon boyunca ilmek ilmek ördüğü ve en sonunda mükemmel bir hale getirdiği özel yapısından sonra Chelsea'de o sürecin henüz başını yaşıyor ve sıkıntılar da elbette normal.

Üçlü Sorunlar

Takımda ciddi bir santrfor problemi mevcut ve Sarri henüz bu sorunu çözebilmiş değil. Alvaro Morata kulübün en yüksek profilli forveti ama oyun stili Sarri'ye çok uygun görünmüyor. Sırtı dönük oyunu İtalyan teknik adamın istediği seviyeden uzakta ve bu durum Chelsea'nin set oyununu fazlasıyla etkiliyor. Zarif yapısı, yani agresiflikten uzaklığı da özellikle kalabalık ceza sahası aksiyonlarında takıma ket vuruyor. Morata'nın yedeği olarak sezona başlayan ve sonrasında formayı alan Olivier Giroud ise pas bağlantıları konusunda belki de dünyanın en iyilerinden biri fakat mobilite sorunları ve golcülüğünün yetersizliği yine Sarri'nin futbolunu etkileyen faktörlerden biri. Hava toplarındaki üstünlüğüyse topu yerden kaldırmayı pek de istemeyen İtalyan için fazla anlam ifade etmiyor.

Santrfor mevkisi problemliyken kenar rotasyonunun da henüz oturmamış olması Chelsea'nin oyun gücünü etkiliyor. Sol kenarda serbest rolde harikalar yaratan Hazard'ın ters kenarı için Willian şu anda rotasyonda Pedro'nun önünde. İspanyol oyuncunun yaşadığı sakatlıkla kaçırdığı iki hafta ve sonrasında da yedek kulübesinde kalması onu şu anda etkilemiş görünüyor ama Pedro var olan oyuncu profiliyle Chelsea'nin ön üçlüsü için daha uygun bir opsiyon olabilir.

Hazard şu anda takımın açık ara en skorer oyuncusu. Santrfor pozisyonunda gelmeyen gol katkısı, sağ kenar için önemli bir yükü beraberinde getiriyor. Willian topu ayağına isteyen bir oyuncu ve stil olarak Hazard'a yakın. Topsuz koşular ve ceza sahasında sonlanan deparlar pek ona göre değil. Fakat Chelsea'nin topa sahip olma oyunu içinde gereken şey tam olarak da bu. Pedro ise topu ayağından ziyade koşu yoluna istiyor ve ceza sahasında santrforu ikileyen topsuz koşular da tam onun stiline göre. Napoli'de sol kenardan Lorenzo Insigne'nin kurduğu oyunda sağ kenarda Jose Maria Callejon'un yaptığı topsuz hareketlenmeler Pedro'nun oyun yapısına daha uygun ve bu yönden Sarri için önemli bir role evrilebilecek potansiyele sahip.

Kovacic mi Barkley mi?

Ön üçlü problemli görünürken merkez orta saha üçlüsünde de sorunlar mevcut. Jorginho'nun transferiyle birlikte savunma önündeki oyun kurucu pozisyonuna yerleştiği takımda Sarri, N'Golo Kante'den gelişmiş bir orta saha çıkarmanın planlarını yapıyor. Napoli'deki Allan'ın rolüne oturtmaya çalıştığı Kante ligin ilk iki ayında iyi niyetiyle performans ortaya çıkarmaya çalışıyor. Fakat hücumda takıma boyut katamadığı gibi sol içteki partneri konusunda da Chelsea'nin bazı sıkıntıları var.

Ross Barkley sakatlık nedeniyle uzun bir süre takımdan ayrı kaldığı için hâlâ net şekilde takıma yerleşebilmiş değil. Mateo Kovacic de zaten bu yönden var olan şüpheler nedeniyle transfer edildi ama o da üst düzey futbolda uzun süredir değişilmez olamamış bir oyuncu. Özellikle sol içte Kovacic'in olduğu düzende Chelsea'nin gol ve yaratıcılık problemi zirve yapıyor. Öndeki üçlünün skor problemine merkezin de eklendiği bu düzlemde Jorginho ve Kante'nin golcülüğünün olmaması Chelsea'nin sol iç mevkisinden ciddi bir gol sayısı çıkarmasını zorunlu kılıyor fakat Kovacic şu anda bundan uzakta. Onun ilk 11'de oynadığı maçlarda derinde konumlanarak Jorginho'ya yakın oynaması göze çarparken Chelsea'nin hücumda tıkanmasında da en büyük faktörlerden biri olarak bu görünüyor.

Aslında arka tarafta da bazı gariplikler mevcut. Özellikle sezonun ilk iki haftasında fazlasıyla netameli görünen Rüdiger-David Luiz ikilisi sezon ilerledikçe biraz daha oturdu. Luiz'in oyun kuruculuğu Rüdiger'in atletizmi ve savunma konusunda da istikrar kazanmasıyla birlikte ortaya Raul Albiol-Kalidou Koulibaly ikilisine benzer profilde bir savunma tandemi çıkardı. Ama ligin ilk üç ayı itibarıyla daha çok reaktif takımlarla karşı karşıya gelen Chelsea'ye karşı topu alacak ve Maviler'in yarı sahasına zaman zaman yerleşecek ekipler bu savunma dörtlüsüne karşı ciddi arızalar çıkarabilirler.

Maurizio Sarri muhtemelen bu problemlerin farkında. Maçlar içinde yaptığı tüm değişiklikler de genellikle santrfor, sağ kenar ve sol iç pozisyonu üzerinden şekilleniyor. Fakat özellikle oyunu hücumu üzerinden şekillendiren bir yapı içerisinde üç mevkide bu kadar soruna sahipken şu ana kadar yenilgisiz bir yapı ortaya çıkarması başarısını katmerliyor. İşi hâlâ çok zor ve şampiyonluk için yapılan tüm öngörüler hâlâ yetersiz. Fakat bundan beş yıl önce kariyerinde bir ülkenin zirve ligi olmayan bir teknik adam için şu anda Premier Lig'de böylesine mücadeleler içine girebilmek bile büyük bir rüyanın gerçekleşmeye devam etmesi gibi. Guardiola'ya bir Napoli maçı sırasında Arrigo Sacchi'yi aratıp "Ne kadar güzel futbol oynuyorlar değil mi?" sorusunu sordurması bile şu an için Sarri'nin en büyük başarılarından biri. Bunu somutlaştırmak için önünde önemli bir süre var. Fakat Guardiola, Klopp, Pochettino ve Mourinho'yu barındıran kurtlar sofrasında kariyerinin en büyük meydan okuması şu soru üzerinden şekillenmeye devam ediyor: Acaba bu kez başarabilecek mi? Yanıtı, zor ama imkânsız değil.

Socrates Dergi