İpuçları

15 dk

Paolo Maldini, Milan'ın geçtiğimiz sezonki şampiyonluğunda büyük pay sahibiydi. Üstelik taşlı yollardan geçerek bunu başardı. Yıllar önce söyledikleri ile bazı ipuçları vermişti aslında…

Ligin ilk yarısında sadece beş galibiyet alabilen Milan'da, fatura Massimiliano Allegri'ye kesilmişti. Boş kalan koltuğa, birkaç yıl öncenin kahramanlarından Clarence Seedorf oturdu ama ligde puan kayıpları devam etti. Atletico Madrid'e 4-1 yenilip Şampiyonlar Ligi'ne veda ettiler. 16 Mart 2014 tarihinde ise dörtlük tarifeye bu kez kendi evlerinde maruz kaldılar: Milan 2-4 Parma.

"Acı çekiyorum, benim Milan'ım yok edildi!" Futbolculuk kariyerini Milan'a adayan Paolo Maldini'nin birkaç gün sonra La Gazzetta dello Sport'a verdiği röportajda, bu sözleri başlığa çekilmişti. İçinde öfke ve hayal kırıklığı karışımı bir his olduğunu belirtiyordu efsane. Bunun sonuçlarla alakası olmadığını da vurguluyordu. Onun canını yakan, 10 yılda inşa edilen intibanın çöpe atılmasıydı. Dikkat çeken açıklamalar bununla da sınırlı değildi…

Durumun ortaya çıkış nedenini kazanma mantalitesine sahip isimlerin ayrılmasına bağlıyordu. "Ben başarının önce adamlara bağlı olduğuna inanırım" diyor ve soruyordu: "Son 25 yılda bu tanıma uygun birçok ismin yolu Milan'dan geçti. Kaçı görevde?" Yıllarca mesai yaptığı Adriano Galliani de nasibini alıyordu: "Temelde bilgi olmalıdır. Son yıllarda Braida önemli bir role sahipti. Ama Leonardo, ne pahasına olursa olsun benim sportif direktör olmamı istediğinde Galliani, 'Modası geçmiş bir rol' demiş. Bu doğru değil. Eğer çevrene becerikli adamlar yerleştirirsen, hatalar da azalır." Gördüğü bir diğer eksik de oyuncu seçimleri hususundaydı. Kulübün gözlemci ağının iyi çalışmadığını söylüyor ve ekliyordu: "Önceden gidip en iyisini seçebiliyorlardı ama şimdi gitmeniz; izleyip, takıma uygun isimler seçmeniz lazım. Milan küçük takımların bile ışık yılı gerisinde." Durumun Seedorf'la ya da bireylerle ilgili olmadığının sık sık altını çizen kaptan, "Proje yok" diyordu. "Bu şekilde Juventus ve Avrupa'nın zirvesindeki 10 takımla mücadele edemezsiniz. Boşa para harcıyorlar, bugüne bakıyorlar, yarına değil."

"Rekabetçi bir Milan'ı görmemiz ne kadar sürer?" sorusuna ise cevabı şuydu: "Hedeflere bağlı. Milan taraftarının sadece kazanan bir Milan görmek istediğini sanmıyorum. Bir proje de görmek istiyorlar."

Yokuş Aşağı

Milan, o sezonun sonlarına doğru biraz da olsa toparlanarak ligi sekizinci bitirdi. Öteki sezonsa aynı kaos devam etti. Fatura biraz daha ağırdı: onunculuk. Maldini ise 1970'lerin sonundakini andıran bir furyaya katılmış ve birçok İtalyan futbol efsanesi gibi ABD'nin yolunu tutmuştu. Orada Miami FC'nin ortaklarından biri olmuştu. Milan'ın düşüşü son sürat devam ediyordu. İlk dörtten uzak bir takımdı artık. Dahası alay konusu olabilecek transferler, felaket bozgunlar haber değeri taşımıyordu. 1980'lerin sonundan itibaren Milan'ı Avrupa futbolunun bölüm sonu canavarlarından biri olarak görmeye alışık futbol izleyicisi için artık "Ne takımdı be!" listesinin baş köşesindeydi. 2017'de La Repubblica'ya konuşan Riccardo Saponara, 2013 ile 2015 arasındaki Milan kariyerinden "karanlık dönem" olarak bahsediyor ve yerliler, yabancılar ve antrenörler olmak üzere üçe bölünen soyunma odasında problemin eksik olmadığını anlatıyordu.

2016'da Çin menşeili Sino-Europe Sport şirketinin satın aldığı Milan, yine krizlerle boğuşmuş ve kısa süre sonra ABD'li şirket Eliott, yönetimi ele almıştı. Paolo Maldini ise 2017'de tenis kortlarındaki başarıları ile gündeme geliyordu. Haziran 2018'de bir kez daha La Gazzetta sayfalarında boy gösteren Kaptan, G.B Olivero'ya verdiği röportajda, kariyerine dair 50 kesitten sorulara cevaplar veriyordu. 13'üncü kutu şöyleydi:

—Bayrak Adam olmak nedir?

—Daha fazla sorumluluk sahibi olmak ve uygun an geldiğinde o sorumluluğu almak için hazır olmak demektir. Bayrak Adam olmaya karar veren sen olmasan dahi bu böyledir. Gençken, konuşmaktansa mümkün olduğunca gözlemlemeye gayret ederdim. Bir noktada belki de biraz sorumluluk alma zamanımın geldiğini anladım.

Milan'ın Ralf Rangnick ile flörtü Maldini'nin yöneticilik kariyerinin dönüm noktalarındandı...

Milan'ın Ralf Rangnick ile flörtü Maldini'nin yöneticilik kariyerinin dönüm noktalarındandı...

Nerede Kalmıştık?

La Gazzetta, birkaç gün sonra 6 Ağustos'ta kaptanı yine ağırladı, "Maldini Eve Döndü!" başlığıyla. İç sayfalarda "Nerede Kalmıştık?" başlığı vardı. Derisinin rengini kırmızı-siyah olarak tanımlayan, kulüp tarihinin en çok kupa kazanan efsanesi, yine hayatını verdiği kulüpteydi. Eliott'ların sportif direktör olarak göreve getirdiği Leonardo, antrenörlük günlerinde Galliani'yi ikna edememişti ama bu sefer görev tamamlanmıştı: Paolo, yeni stratejik gelişim direktörüydü.

Milan yine de Paolo'nun Milan'ının çok uzağındaydı. Ligi beşinci bitirdiler. Dahası o sezon sonunda Leonardo, PSG'nin yolunu tuttu. Maldini, bu ayrılık sonrasında takımın yeni sportif direktörü oldu. Takımın bir diğer efsanesi Zvonimir Boban da direktör olarak yanına katılsa da Paolo göreve henüz ısınamamıştı. Calciomercato'ya verdiği röportajda her gece eşine dert yandığını söylüyor ve Leonardo döneminde kendini işe yaramaz hissettiğini belirtiyordu: "Fikirlerim vardı ama işin yönetim tarafında pratiğe dökmeyi bilmiyordum. Leo bana ayrılacağını söylediğinde ise 'Şimdi n'olacak!' dedim."

Görevi öğrenme safhasında ilk hamleleri Theo Hernandez, Rafael Leao ve Ismael Bennacer transferleri oldu. Belki henüz işin kurdu bir sportif direktör değildi ama futbolculuk kariyeri, hâlâ kapıları açacak kadar etkiliydi. Real Madrid'de tutunamayan Theo Hernandez, Bayern Leverkusen'e imza atacakken kapısını Maldini'nin çalmasıyla fikrini değiştirmişti. Leao ise "Paolo Maldini'den çağrı aldığınızda reddedemezsiniz" diyordu. Takımın, istikrarı bir türlü yakalayamadığı antrenör sorunu ise devam ediyordu.

Büyük umutlarla göreve gelen Marco Giampaolo ile ekim ayında yollar ayrıldı. Stefano Pioli'yle bir çözüm arayışına gittiler. Birkaç ay sonra ise 'kazanma mantalitesi' taşıyan ve Milan'a hizmet vermiş efsaneler statüsünü de kapsayan Zlatan Ibrahimovic transferi yapıldı. İşler yine pek yolunda gitmiyor gibiydi ki bu esnada İtalya'da pandemi patladı…

Bu süreçte Milan sadece pandemi şartlarına uyum sağlamaya çalışmadı. Nisan ayından çıkan dedikodular, mayıs ayında birinci ağızdan doğrulandı; kulübün tepesinde oturan Ivan Gazidis, takımı Ralf Rangnick'e emanet etmek istiyordu.

Rangnick, ipleri elinde tutmak istemesiyle tanınıyor, daha ilk günden bilmem kaç kişilik ekibiyle Milanello'ya geleceği konuşuluyordu. Paolo Maldini'nin Milan'ında bunu ne kadar gerçekleştirebileceği ilk günden beri soru işaretiydi. Yönetimi eleştiren Boban, görevi bıraktı. Maldini, en büyük sınavlarından birini yalnız vermek zorundaydı…

Haziran'da lig kaldığı yerden devam ettiğinde aylar süren ara, takıma yaramış gibiydi. 13 maçın 10'unu kazandılar ve hiç yenilmediler… Daha da önemlisi bu seri, Pioli'ye ve Paolo'ya bir kredi kazandırdı. Temmuz ayında, Rangnick projesi çöpe atıldı ve Pioli ile iki yıllık sözleşme yapıldı. Paolo, sorumluluk alması gerektiği o ânı hissetmişti belki de. İpler, eski günlerde olduğu gibi onun ellerindeydi yine…

Ve Zafer

"Paolo Maldini, 'Yılın Menajeri'ne verilen Scopigno Ödülü'nü kazandı." 2021 Aralık ayındaki bu haber, kaptanın artık işleri öğrendiğini gösteriyordu. O yaz Rebic, Kjaer ve Kalulu gibi isimler takıma katılmıştı. Taraftarları heyecanlandıran hamlenin başrolünde ise yine Maldini vardı. Inter'e gitme olasılığı çok büyük olan, İtalyan futbolunun gelecek vadeden orta saha oyuncusu Sandro Tonali'nin transferinde hem ezeli rakibe çalım atmış hem de Brescia başkanı Massimo Cellino'yu para hususunda ikna ederek büyük bir meblağın kasada kalmasını sağlamıştı. Milan, 2020-2021 sezonunda hâlâ eksikleri olan, sahada çok da isteneni veremeyen ama sonuç almasını bilen bir takım olarak dikkat çekiyordu. Dokuz yıl sonra ligi ikinci bitirdiler…

"Bu, çocukların ve antrenörün partisi. Tabii biz de mutluyuz. Her ne kadar kısa süredir bu görevi yapsam ve öğrenmeye devam etsem de… Çocuklara, daha fazlasını vermeleri için destek oldum. Bazen tek ihtiyaçları güvendir. Ben ve Massara da bunu yapmaya çalışıyoruz…"

Maldini ve ekibi sadece doğru oyuncular seçmekle kalmadı, kriz anlarını da iyi yönetti.

Maldini ve ekibi sadece doğru oyuncular seçmekle kalmadı, kriz anlarını da iyi yönetti.

Paolo, 2021-2022 sezonu sonunda 11 yıllık şampiyonluk hasretine son veren Milan'ın kutlamalarında bunları söylüyordu. Ne Ibrahimovic'ten rol çaldı ne de 2019 Yazı'ndan beri iyi hamleler yaptıkları Frederic Massara ve gözlemci Geoffrey Moncada'yı unuttu. Geçmişten dersler aldığını, söylememesi gereken şeyleri artık bildiğini anlatıyordu. Şampiyonluk onun için alışılmış bir şeydi ama gözlemlemeye ve öğrenmeye devam ettiğini her fırsatta söylüyordu. Üstelik şampiyonlukta son üç senede yaptıkları hamlelerin payı çok büyüktü…

Stefano Pioli, takımı üzerinde etkisi olan bir antrenöre dönüştü. Leao, harika performansıyla şampiyonluğu getiren en kıymetli performansa imza attı ama sezon başında bonservisi alınan Sandro Tonali, sezonun son bölümünü tam bir Milanista gibi oynadı. Çıkışıyla dünyanın en iyi sol bekleri arasında gösterilen Theo Hernandez, Real Madrid'deki ürkekliğini atmasında sık sık Maldini'nin hakkını veriyordu.

Dahası da var… Sezon başında yaşanan Gianluigi Donnarumma krizinde Paolo'nun soğukkanlılığını koruması, "Kimse Milan'dan büyük değildir" mesajını hissettirmesi ve Donnarumma ayrıldığında krize mahal vermeyip Dida ve diğer kaleci antrenörleriyle kafa kafaya vererek Maignan'da karar kılmaları çok iyi bir süreç yönetimiydi. Fransız kalecinin şampiyonluktaki rolünü düşününce kıymeti daha da artıyor. Sakatlıklardan dolayı alternatif olarak ortaya çıkan Kalulu-Tomori tandeminde, iki oyuncu da onun ve Massara'nın katkıları ile takıma kazandırıldı. Massimo Ambrosini, "Kalulu konusunda Paolo'nun kredisini vermeliyiz. Çok önemli bir oyuncuya dönüşeceğini bana söylemişti" diyordu. Maldini ise başarıda, rol dağılımını yaparken terazi ayarındaki hassasiyetten bahsediyordu:

"2019'dan beri 21 oyuncu almışız. Deneyimliler ve gençlerin karışımı… Massara ile her birine projenin hikâyesini anlattık. Bu yüzden inandırıcı olduk. Başarının önemli kısımlarından biri de bu. Elbette herkesin hikâyesi farklıydı. Zlatan'dan oyuncu grubuna elinden geldiği kadar katkı vermesini istedik. Kalulu içinse konuşma şöyleydi: 'İlk altı ay izle ve öğren. Savunmanın anavatanındasın, her şeyi ezberle. Er ya da geç fırsat gelecektir…'"

Paolo’nun Milanı

İtalyan futbolunun büyük takımlarında başkan, sportif direktör ve antrenör sacayağı ezelden beri önemini koruyan bir denklem oldu. Giampiero Boniperti, hem futbolculuk hem de yöneticilik performansı ile Juventus'a masalsı günler yaşatan bir sadakat abidesiydi. Napoli'nin kaderini değiştiren Maradona hamlesi, kulübün bir diğer efsane 10 numarası, dönemin sportif direktörü Antonio Juliano tarafından yapılmıştı. Bruno Conti, yıllardır Roma'nın içinde kalmaya devam ediyor.

Yani Paolo Maldini'nin yıllar önceki "Milan efsaneleri neden kulüpte çalışmıyor?" isyanı aslında o futbol kültürünün eksik bir parçasını simgeliyordu. Paolo, nihayet göreve geldi, liderlik özelliklerini ve bugün ders olarak gösterilen futbol bilgisini yeni görevine adapte etmeye başladı. Mayın tarlasından en az hasarla çıktı, Rangnick düellosunu kazandı ve şampiyonluğa ulaştı. Bu yaz da son anda sözleşmesini uzatıp projeye devam edeceklerini gösterdi. Biraz ağır ilerleseler de sırada en büyük hedef var: Paolo'nun Milan'ının ait olduğu yer, Avrupa'nın zirvesi.

Socrates Dergi