
İsa'nın Gölgesi
4 dk
Londra’daki sabırsızlar, Wayde van Niekerk’i Usain Bolt kadar heyecanla bekliyor. Neden mi? Çünkü Rio’daki mucizevi oğlan, Stradford’da 200-400 dublesi deneyecek.
Aralık 2016’daki IAAF Gala’da altıncı kez ‘Yılın Atleti’ seçilen Usain Bolt ödülü kaldırırken salonda bir burukluktan söz etmek mümkündü. Yapılan açıklamalar ve atılan tweet’lere bakılırsa daha önce beş kez bu ödülü alan Bolt’un yerinde, 400 metrede akıllara ziyan dünya rekorunu kıran Wayde Van Niekerk’in olması gerektiğini söyleyenler azımsanmayacak kadar fazlaydı.
Atletizmde üç-dört yıldır spotların altında olan Wayde, Rio de Janeiro’daki 400 metre olimpiyat finalinde sekizinci kulvarda koştuğu 43.03’lük rekora rağmen, bu sporda Bolt’un inşa ettiği şöhret duvarını aşamadı. Bunda -Usain’in aksine- gösterişten uzak, kıyıda kalmayı seven tarzının ve iddiasız söylemlerinin büyük etkisi var.
Kendisine ‘hayalperest’ (The Dreamer) denmesinden hoşlanan Güney Afrikalı, geçtiğimiz sezon olimpiyat şampiyonu unvanını almadan önce de büyük bir iş başarmıştı. Üç olimpik sprint dalında (100-200-400) elitler standardı olarak belirlenen zorlayıcı sınırların altına inebilen (sırasıyla 10, 20 ve 44 saniye) tek atlet oldu. Yetmedi, sprintteki esnekliği ve değişkenliğini ortaya koyan bu eşsiz özelliğini kanıtlarcasına 28 Haziran’da Ostrava GP’sinde 30.81’lik 300 metre rekoru kırdı. Bolt’un aynı pistte 2010 yılındaki 30.97’lik denemesiyle yakalayamadığı Michael Johnson’ı (30.85) geride bırakan Van Niekerk, stadı çevreleyen tek turluk yarışın kabaca her metresine hâkim olduğunu göstermiş oldu.
Pistteki Ayin
“Jesus did it.” (İsa başardı.) Tanrıya adanmış bir Hristiyan olarak yaşam süren Van Niekerk, 43.03’lük rekorunun ardından böyle bir mesaj paylaşmıştı. Genç atlet, ‘ilahi yardım’ göndermesiyle belki de inancı olmayanlara bir nevi tebliğde bulunuyordu. Olimpiyatın diğer dünya rekortmeni atleti Almaz Ayana da aynı membadan beslendiğini söyleyince, Rio’nun tepesindeki Cristo Redentor’un takdisine sığınmış Papalık’a gün doğdu. Atletler, performanslarını bir şükür ayinine çevirmişlerdi.
İnancın sebebini Wayde’in varoluşunda aramamız da mümkün aslında... Mucizevi derecelerin icracısı Güney Afrikalı, 15 Temmuz 1992’de Cape Town’da prematüre olarak dünyaya gözlerini açmıştı. Normalden iki ay önce -yedi ayı biraz geçmişken- sadece 1.9 kilo olarak doğan Wayde’in yaşamasına, doktorlarca pek olanak tanınmamıştı. Annesi Odessa Swarts’a sorarsanız oğlu, ‘mücadeleye’ o günden başlamıştı. Bu açıdan baktığımızda, belki de sadece yaptıkları değil, hayatta olması bile mucizeydi.
75 Yaşındaki 'Yetenek Tasarımcısı'
Kendisi İsa’ya gönderme yapsa da gerçekte Wayde’in buraya gelmesinin sebebi 75 yaşındaki bir kadın; Ans (Anna Sofia) Botha. Rio’da en az şampiyon kadar ilgi çeken Botha, altın çocuğu Wayde sayesinde hayatı boyunca ilk kez yer alabildiği olimpiyat oyunlarında tarihi bir başarının mimarı olmayı başardı.
Allah vergisi yeteneğe sahip Van Niekerk’in 2012’de UFS (University of Free State) ekibine katılmasını kabul eden ve koçluğunu üstlenen Ans Botha, 1990’dan beri UFS atletizm takımının başında. 1960’lı yılların sonunda sprint ve uzun atlama yapan Botha’nın elinden çok atlet geçmiş ama hiçbirisiyle böyle bir seviyeyi yakalama fırsatı olmamış. Güney Afrika’da doping karşıtı kampanyaların önde gelen sözcülerinden Botha’nın Van Niekerk’in kendisiyle çalışmak için yaptığı başvuruyu kabul etmesiyle ikisi de kazanma yoluna girmiş.
Önceliğini 200 metreye veren Wayde’i hiç hoşlanmadığı 400 metreye kanalize eden Ans Botha, bir Zen ustası gibi vücudunun tepkilerini dinlediği genç öğrencisini birkaç yılda örnek bir şampiyona dönüştürdü.
Wayde Van Niekerk, Londra’da 200 ve 400 metre dublesi gibi atletizmin çok imrenilen ama nadiren gerçekleşen bir başarısını kovalayacak. Bu işi ancak “altı günlük tam bir motivasyon ve yarışmaya odaklı kapalı devreyle” kotarabileceğini söyleyen Wayde, Michael Johnson’dan sonra (1995 Göteborg ve 1996 Atlanta’da söz konusu dubleyi yapıp piste anıtını dikmişti!) ikinci isim olabilir.
Günümüz koşullarında bunu yapsa yapsa Wayde yapar. Ve eğer yaparsa müteakiben gelecek mesajı ben bile tahmin ederim: “Jesus did it, once again!” (İsa başardı, bir kez daha!)