Jake Paul Diye Biri

11 dk

Herkes bir gün 15 saniyeliğine boksör olacak. Yok, bu söz öyle değildi. Ama Jake Paul'un YouTube'dan ringlere uzanan hayatında zaten hiçbir şey bildiğimiz gibi değil.

Bu yıl 29 Ağustos'ta, Cleveland'daki Rocket Mortgage Fieldhouse alışılmadık bir boks gecesine ev sahipliği yaptı. Jake Paul isimli bir YouTuber ile UFC'nin eski şampiyonlarından Tyron Woodley boks ringinde karşılaştı. Maç sportif olarak çok fazla şey vadetmiyordu. Sonuçta kısa süreli bir boks eğitiminden geçen YouTuber Paul ile asıl branşı MMA olan bir dövüşçü boks yapacaktı. Yine de maçın tansiyonu yüksekti. Boksun itibarını düşünen sporun yaşlı izleyicileri bir tarafta; 'Z kuşağı' diye isimlendirilen gençlerin takip ettiği, şu sıralar boksta ilgi merkezi olan bir YouTuber diğer taraftaydı. Paul çıkardığı olaylarla, münakaşalarla, başkalarını ve kendini küçük düşürdüğü eşek şakalarıyla sosyal medyada elde ettiği yirmi milyondan fazla takipçiyi boks ringine taşımıştı. Bu aynı zamanda eğlence ve para demekti. Ancak bu 'influencer'ın boksa etkisi, pek çok dövüş izleyicisinin hoşuna gitmiyordu. Woodley'nin kazanacağını öngörüyor ve istiyorlardı. Bu mevzu burada bitmeliydi. Bu çocuk spora bir hakaretti. Woodley, YouTuber'ı kendi kof içeriklerine geri göndermeliydi. Zaten Woodley'nin kendisi de onu boks ve MMA'in itibarı için yeneceğini söylüyordu.

Maç başladığında pek çokları Woodley'nin bitirici sağından umutluydu. O sağı sekiz rauntluk maçın ancak dördüncü raundunda bulabildi. İşte başlıyor derken, Paul o raunttan ayakta çıktı. Daha sonra boy, kol uzunluğu ve hareketlilik avantajını kullanarak diğer rauntlarda da ayakta kaldı. Maç bittiğinde Paul ayrık kararla galipti. Woodley, bu kâbusu bitirecek umuttu ancak başarısız oldu. Paul'un meydan okumaları ve bokstaki varlığını bitiremedi.

Jake Paul'un sporda bu kadar konuşulan bir figüre dönüşmesi iki yıldan kısa sürdü. Bununla beraber YouTuber'lar boksa Paul ile başlamadı. İlk olarak Britanya'da Joe Weller ve Theo Baker, 2017'de boks yaptıkları bir içerik yayımladı. Bunun paylaşımını Instagram'dan yaptıklarında Britanya'nın bir numaralı influencer'ı KSI'dan "Kazananla karşılaşırım" yanıtı geldi. Bu bir espriydi ama daha sonra gerçeğe dönüştü. Weller ve KSI, Şubat 2018'de, Londra'daki Copper-Box Arena'da sekiz bin kişinin önünde dövüştüler. Biletli organizasyonda basın toplantısı, sponsorlar her şey vardı. Yirmi milyondan fazla kişi YouTube'dan bu maçı izledi. Kazanan KSI, Paul kardeşlere meydan okudu. Logan ve Jake, bu şekilde devreye girdi.

Jake ve Logan, babalarının kendilerine aldığı kamerayla o dönem popüler olan Vine uygulamasına klipler çekerek 2013'te sosyal medyaya girdiler. Jake 16 yaşındayken beş milyona yakın takipçisi vardı. Vine kapanınca, YouTube'a içerik üretmeye başladılar. Sosyal medya işleri tutunca okulu bıraktılar, Cleveland'dan çıkıp Los Angeles'ın yolunu tuttular. Team 10 adında bir influencer takımı kuran ikiliye boks teklifi geldiğinde işler iyi gitmiyordu. Logan, Japonya'da, hayatını sonlandırmaya karar veren insanların gittiği Aokigahara ormanında bir klip çekti. Kendini asmış bir adamın yer aldığı bu klip başına bela oldu. Sponsorlarını kaybetti. YouTube'dan yaptırımlar geldi. Neredeyse sosyal medya platformunu kaybediyordu. Jake ise 'Problem Çocuk' lakabıyla çıktığı yolculuğunda Los Angeles'taki malikânelerinde komşulara yarattıkları rahatsızlıklar dolayısıyla ve çocuklara kötü örnek olduğu iddialarıyla medyanın hedefindeydi. Anksiyete içinde, ne yapacağını bilmediğini söylediği bir dönemdeydi. Planlanmamış bir şekilde gelen boks teklifi onlara yepyeni bir kapı açtı.

The Manchester Arena'daki maçta Logan, KSI ile berabere kalırken; Jake, KSI'ın kardeşi Deji'yi mağlup etti. Boks namına olanların çok bir önemi yoktu. Salona 21 bin biletli izleyici gelirken, bir milyonun üzerinde kişi YouTube'a para ödeyerek organizasyonu izledi. O gecenin ardından Paul Kardeşler önlerindeki fırsatı gördüler ve tüm içerik üretimini bu yöne kaydırdılar.

Logan Paul gösteri maçlarıyla yoluna devam etti. Emekli de olsa, boksun en büyük yıldızı Floyd Mayweather ile bu yıl 6 Haziran'da karşılaştılar. Maç gösteri amaçlı olduğu için puanlanmadı ama Logan da yenilmedi, yani nakavt olmadı. Herkesi şaşırttı. Bir efsane ile ringe girip ayakta kalmıştı. Jake ise ring dışında ilginin odağındaydı. Maç öncesinde, yumruk yeme pahasına Mayweather'ın şapkasını çalıp viral bir videoya imza attı. Bu eylemi önceden planladığını, şapkayı aldıktan hemen sonra internet sitesinden satışa koyduğu 'Gotcha Hat' (Şapkayı Kaptım) tişörtlerinden anladık. Rezil olmak, dayak yemek pahasına da olsa kurduğu personayı sürdürdü. Yarattığı buna benzer olayların yanında Jake, abisinin aksine profesyonel boksta devam etme kararı aldı.

Jake Paul, 2020'de ilk profesyonel maçında bir başka YouTuber AnEsonGib'i nakavt etti. Paul'un yarattığı ilgi alanına öncelikle Triller organizasyonu dahil oldu. Yılın sonunda Mike Tyson'ın Roy Jones Jr. karşısında geri dönüşünde, Paul'u NBA'in eski yıldızlarından Nate Robinson ile ringe çıkardılar. Sonuç yine ilk rauntta nakavttı. Bu anlar da viral oldu. NFT'si yapılıp paraya çevrildi. Paul kendi içerik yaratımını yeni atıldığı dünyaya da taşıdı.

Paul daha sonra gözünü gerçek dövüşçülere dikti; MMA dövüşçülerine. Emekli olan ONE ve Bellator'un eski şampiyonu Ben Askren ile maç ayarlandı. Paul bahislerde öndeydi ama dövüş ile ilgilenenler -bu yazının yazarı da dahil- ona şans tanımıyordu. Fakat Paul, Askren'i ilk rauntta nakavt etti. Maçın satıldığını iddia edenler olsa da Paul, MMA'in eski şampiyonlarından birini devirmişti. Asıl şov şimdi başlıyordu.

Yıllardır boks yayıncılığının önemli platformları arasında yer alan Showtime, bu yılın Mayıs ayında Paul ile on milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı. Floyd Mayweather ile Conor McGregor maçının da yayıncılarından Showtime Sports'ta, başkan Stephen Espinoza bu anlaşmayı, Paul'un dövüştüğü geceleri tanımlarken zorlanıyordu. "Şampiyonluk maçlarımız var. ShoBox ve gelişim serilerimiz var. Ama bu maçlar işimizin içinde ayrı bir bölüm. Aynı sporun içinde ama yaptığımız işten daha farklı... İsim bulmakta zorlanıyorum. Net olmalıyım. Bunlar da mücadeleci maçlar. Gösteri değil. Influencer geceleri değil. Kazanan ve kaybedenin olduğu, kurallı, meşru, çekişmeli boks maçları. Farkı hiçbir kategoriye girmemesi." Espinoza'nın sözlerinden de anlayabileceğimiz gibi sportif manada bu maçları bir yere koymamız zor ancak iş anlamında kârlı oldukları aşikâr. Zaten Paul ve takımı da bunu bir içerik yaratımı olarak görüyor. Mümkün olduğunca planlı ve programlı bir iş.

Paul'un danışmanı Nakisa Bidarian, ESPN'e "Profesyonel güreş stratejiyle kurgulanmış uzun süreli olay örgüsünü oldukça iyi kuruyor. Jake Paul ve bizim takımımızın yaptığı bundan farklı değil… Yalnız WWE ve profesyonel güreşte, hikâyenin nasıl aktığını biliyorlar. Biz bilmiyoruz. Bir sonraki bölüme geçebileceğimizi umuyoruz. Stratejik davranmaya çalışıyoruz, içerik odaklı kalarak" şeklinde planlarını anlatmıştı. Bu yaklaşım Paul'un geçmişteki içerik üretiminden çok da farklı değil. Fakat bunu yaralanabileceği bir sporda yapıyor. Hasar alması demek de büyük ihtimalle içeriğin artık sona ermesi demek. Bu sebeple sistemin açıklarını iyi kullanıp adımlarını iyi atıyor. İçeriği de planlayarak... Tyron Woodley maçının ayarlanma şekli buna iyi bir örnek.

Ben Askren'in takım arkadaşı Woodley; Askren, Paul'la maç yapacakken soyunma odasındaydı. Paul'un köşe adamlarından J'Leon Love ile o gece laf dalaşına girdiler. İçerik burada kurulmaya başladı. Paul, Askren'i yenince hedef listesinden Woodley'i seçti. Woodley hem saygı duyulan bir dövüşçü hem de UFC'nin eski şampiyonuydu. Böylece bir basamak yukarıya adım atılmış oldu. O maçta Woodley'nin bitirici sağından herkes medet umdu ama olmadı. Bir bölüm daha aşıldı. Paul hemen herkese meydan okuyor. Conor McGregor'dan Canelo'ya kadar. Ama adım adım gittiğine şüphe yok. Mümkün olduğu kadar bu süreci uzatmak istiyor. Şu aralar yine MMA'in yıldızlarından Jorge Masvidal ile atışmaları var. Yine bir MMA dövüşçüsü.

UFC, MMA'in en önemli organizasyonu ama dövüşçülerine verdiği ücretlerin azlığı her zaman tartışma konusu. Paul, bu zaafı iyi kullanıyor. Paul ile maç yapan Askren, 500 bin dolar; Woodley ise, menajerinin dediğine göre, beş milyon dolara yakın para kazandı. Bu ücretlere her UFC dövüşçüsü Paul ile maç yapmak ister. Zaten meydan okuyorlar da... Paul, 4-0'lık karnesinde hiçbir boksörle karşılaşmadı. MMA dövüşçüleriyle karşılaşmasının da onun bu içeriği sürdürebilmesinde rolü var.

MMA dövüşçüleri pek çok dövüş sanatını beraber çalışıyorlar. Boks da bunlardan biri ama sadece boks yapmak başka bir uzmanlık. Saf bir boksör gibi keskin olmaları, boksun inceliklerini yansıtabilmeleri kolay değil. Paul kendinden daha hafif dövüşçüleri seçerek de cüssesiyle avantaj kuruyor. Kendini boksa adadığını söylüyor. BJ Flores gibi önemli bir koçu ve iyi antrenman partnerleri var. Tüm bunlara rağmen, bir dövüşçüyü, hayatını bunu yaparak kazanan birini yenmesi yine de şaşırtıyor. Bu duyguyla, kendinin yenilme ihtimaliyle, izleyicilerin ilgisini canlı tutuyor. Bunu yaparken de riski azaltıyor.

Paul'un rakip seçimlerinin yanında boksun durumu da elini kuvvetlendiriyor. Çağ değişirken boks kendini yenilemekte zorlanıyor. Menajer ve promotörlerin istekleri neticesinde en iyi eşleşmeleri görmek yıllar alabiliyor. Bir de boksta dört farklı organizasyonun kemerleri var. Buna 17 sıklet olduğunu da ekleyince, sıradan bir izleyiciyi, gençleri çekmek için oldukça karışık bir yapı ortaya çıkıyor. Zaten boksun izleyicisinin ortalama yaşı da sürekli artıyor. Boks birkaç süper yıldız dışında o kadar da satmıyor. Paul da buraya bir hikâye getirerek boksun eksiğini değerlendiriyor. Askren maçının 1.5 milyon PPV (Pay-per-view) sattığı söyleniyor. UFC Başkanı Dana White gibi buna inanmayanların sayısı fazla olsa da normal bir boks gecesi kadar sattığını düşünebiliriz. Boksun konvansiyonel medyaya da hâlâ bağlı kalması onu hantallaştırıyor. Paul gibi kendi medyası olan, milyonlarca takipçiye sahip ünlülerin işiyse kolay. Kaldı ki bu takipçilerin çoğu genç. Espinoza bu gençlerin en azından bir kısmının boksta kalacağını düşünüyor. Ancak bu fazla iyi niyetli bir düşünce olabilir. Paul gidince onların da boksta izleyeceği bir şey kalmayabilir.

Paul'unsa gitmeye niyeti yokmuş gibi duruyor. Boksta tarih yazmak istediğini söylüyor. Aslında şu anda bile yazdı. Bir YouTuber olarak ana sahnede boy gösteriyor. Bu kesinlikle boks kitabında yazacak bir bölüm. Ancak sportif olarak hiçbir değeri yok. Onuncu maçında dünya şampiyonu olmayı planlıyor. Bunun içinse saf boksörlerle karşılaşması gerekecek ki henüz karşılaşmadı. Sportif tarafı ayrı tutarsak boksun iş kısmına kattığıysa inkâr edilemez. Sektöre milyonlarca dolarlık bir katkı. Ve tabii ki kendine de... Paul'un küçüklükten beri yaptığı belki de en başarılı şey bu: İlgiyi paraya çevirmek. Bunun için içerik yaratmak. Sonra ilgiyi sürdürmek için içerik yaratmaya devam etmek. Böylece para kazanmayı sürdürmek. Bu döngü içerisinde boksun hayatına anlam kattığını söylüyor. Yani boksu başka bir yere koyuyor. Ancak yine bu döngü içerisinde boksun bir içerik olmadığını düşünmememiz için bir sebep bulunmuyor. Paul'un bugüne kadar yaptıkları bunu gösteriyor.

Jake Paul pek çoğumuzun hayatına iki yıl önce girdi. Ne zaman çıkar bilinmez ama nasıl çıkacağı öngörülebilir: İçerik bittiğinde.

Socrates Dergi