Kalamış'tan Hüzzama

3 dk

Bir seçim yapması gerekiyordu ve ülkenin en iyi kanat oyuncularından biri olabilecekken tercihini müzikten yana kullandı. Münir Nurettin Selçuk hayatının kararını nasıl verdi?

Friedrich Engels, evrimin önünde sayısız yol olduğunu, bunlardan biri belirince diğerlerinin silindiğini söyler. Yetenek için de aşağı yukarı benzeri bir durum var. Birden fazla alanda üstün yeteneğe sahip olmak, önünde sonunda o yeteneklerden birini ihmal etmeyi de beraberinde getiriyor. Her şey dönüp dolaşıp o seçim anına kalıyor. Türk musikisinin birçok alanda öncü sanatçılarından Münir Nurettin Selçuk da seçimini 1921 yılında yaptı.

Ünlü sanatçı ilk konserini verdiğinde 14 yaşındaydı aynı zamanda Fenerbahçe’de spora başlamıştı. Kulüpte bir yandan tenis oynarken, diğer yandan bir başka besteci Kemal Niyazi Seyhun ile iki çifte kategorisinde kürek yarışlarına katılıyordu. Kürek ve tenisin yanında genç takımda futbol da oynamaya başlayan Münir Nurettin’in bu alandaki yeteneği takımdaki yerini sağlamlaştırdı ve takip eden yıllarda A takıma kadar yükseldi.

Bu, daha fazla antrenman ve efor sarf etmesi demekti. 1921 yılında, bir akşam yine gölgesi boğazın diğer yakasına uzanırken şan hocasından ciddi bir seçim yapması gerektiği telkinini aldı. Çünkü hocasına göre futbol oynamak, sürekli terlemek ve bir de üstüne su içmek, en kıymetli hazinesi olan ses tellerine zarar verecekti. Döneminin en iyi sağ açıklarından biri olabileceği söylenirken artık yolunu çizmek zorundaydı: Büyük bir sporcu mu olmak istiyordu, sanatçı mı?

Münir Nurettin Selçuk, çocukluğundan itibaren kendisinin ve çevresindekilerin farkında olduğu yeteneğinin peşinden gitti. A takımla henüz üç maça çıkmışken futbolu ve hatta, devam ettiği diğer sporları bıraktı. Müzik eğitimine yoğunlaştı ve askerliğini yaptıktan sonra ses eğitimi için Paris’e gitti. Ardından, ülkenin en büyük ses virtüözlerinden biri olarak geri döndü ve Türk müziğinde birçok yeniliğe öncülük etti. Sahnede frak giyip, ayakta solo şarkı söyleyen ilk müzisyen olarak o güne kadarki konser anlayışına da bir yenilik getirdi. Batı müziğinin Türk musikisiyle aynı çatı altında yaşayabileceğini besteleriyle gösteren Selçuk, Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirlerini bir başkasına besteletmek istemeyeceği kadar önemli bir sanatçı oldu.

Gençliğinde onu izleyenlerin söylediği gibi; devam etse belki de dönemin en iyi sağ açığı olacaktı. Belki de ülkenin henüz fark edemediği en büyük futbol yeteneğiydi. Bilmiyoruz. Ama 94 yıl önce yaptığı seçimle ismini futbol tarihi kitaplarının derinliklerinden çıkarıp Türk müzik literatürünün tam ortasına işledi. Bundan kimsenin şüphesi yok.

Socrates Dergi