Karanlıktan Aydınlığa

11 dk

Yıllar yılı seyirci kalınan sırıkla atlamada herkesin gönlünü çalan 21 yaşındaki Ersu Şaşma, antrenörünü kaybettiği haftada mucizevi bir rekor atlayarak koşar adım dünya sahnesine yaklaştığını gösterdi.

Zifiri karanlık, gecenin uğursuz saati ikiye doğru ilerliyordu. Sehpanın üzerindeki telefon uzun uzun çalarken titreşimden neredeyse yere düşecekti. Yatağından doğrulan Ersu Şaşma, telefona uzandı ve gelen haberle bir anda ayağa dikildi. "Şaka yapıyorsunuz herhalde…" Şok içindeyken, diyebildiği tek şey buydu.

Telefondaki ses, İbrahim Halil Çömlekçi'nin kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğini söylüyordu; yani iki gün sonra birlikte İstanbul'a doğru yola çıkacakları, kendisini başlı başına bir kariyer olarak inşa eden 49 yaşındaki antrenörünün…

"Hemen babamı uyandırdım, o da yataktan fırladı. Üç dakika içinde evden çıktık ve hastaneye koştuk. İş işten geçmişti. İbrahim Hoca'yı kaybetmiştik. Zaten biz vardığımızda cenazeyi tekrar eve götürmüşlerdi bile… Oradan eve geçtik, herkes perişan. Ben Tutku'yu (Mesure Tutku Yılmaz, antrenman partneri) aradım, o da geldi cenaze evine. Birbirimize sarıldık. O anda 'Sırığı bıraktım ben. Bitti artık. Ne yapacağım bundan sonra?' dedim."

20 Ocak 2021, Mersin. İki gün önce antrenörlerini toprağa veren Ersu ve Tutku, akşamüzeri yeniden sahaya geldi. Altı ay sonra gidilecek olimpiyatın hayalini kurarken bir günde "Sporu bıraktım" diyen Ersu Şaşma, antrenörünün eşi Çiğdem Çömlekçi'nin ısrarıyla sahaya dönmüştü. Çiğdem Hanım, "Hafta sonu İstanbul'da kampa gidecek ve yarışacaksınız. Onun için yapacaksınız bunu. Gitmezseniz size olan hakkımızı helal etmiyorum. Hocanız en ince ayrıntısına kadar planlamıştı bu kampı" diyerek Ersu ve Tutku'yu yeniden sahaya yollamıştı.

"Sahaya giderken arabada konuşuyorduk. 'Tamam gidelim de bu psikolojiyle ne atlayacağız, nasıl olacak?' diyorduk birbirimize… Çarşamba akşamı, onsuz ilk atlayışları yaparken bir güç geldi sanki. İbrahim Hoca yanımızdaymış gibiydi. Bu konularda, antrenman disiplini konusunda taviz vermezdi, onu hatırımızdan çıkarmadık ve her zaman bizden talep ettiği gibi bir antrenman yaptık. Ertesi gün de İstanbul'a gittik."

24 Ocak 2021, İstanbul. Ataköy Atletizm Salonu'nda nefesler tutulmuş, telefon kameraları açılmış bir şekilde tüm gözler sırıkla atlama sektöründe... Ersu Şaşma, 5.40'ı atlayarak açtığı yarışmada çıtayı Türkiye rekoru denemesi için 5.71'e koydurdu. İlk hakkında ideal yüksekliği bulmuş ama düşüşte çıtayla beraber aşağı inmişti. İkinci hakkı için koşmaya başladığında her yarışmasında duyduğumuz o haykırış, sessiz salonda yankılandı: Şimdiii!

Yıllardır alıştığı çağrı, bu kez İbrahim Hoca yerine Tutku'dan gelmişti. Bazen alaycı taklitlere yol açan, hocanın alameti farikası olan bu komut, sporcularıyla aralarında koşu esnasında hızlanma noktasını belirleyen basit bir şifreydi aslında.

Sesi alınca hızlandı, kazana girerek kendisini yukarı attı ve 5.71'i kolaylıkla aşmayı başardı. 21 yaşındaki Ersu Şaşma, Ruhan İşim'in 1998'den bu yana kırılamayan, salonda Türk atletizminin en eski rekorunu yenilemişti. Hem de antrenörsüz çıktığı ilk yarışta… Salondaki istisnasız tüm gözler nemlenmişti ama soğukkanlı Ersu metanetini koruyor, parmağıyla dev ekranda gülümseyen hocayı gösteriyordu. "Seni unutmayacağız Babuş" yazıyordu üzerindeki tişörtte…

Ersu Şaşma, 2014 yazında sırığa başladığında "Bir deneyelim bakalım" diye işe girişmişti. İkizi Göksu ile oynadıkları Mersin Büyükşehir'in basketbol takımında işler yolundaydı. Göksu ilk beş oyuncusuydu, Ersu da iyi süre almaya başlamıştı. Ama Mersin Spor Lisesi'ndeki hocası Alparslan Yelçe, Ersu'yu atletizm sahasına götürmekte ısrarcıydı. Beş senedir basketbol oynayan Ersu, Nevin Yanıt Atletizm Pisti'ne pek istemeyerek gidiverdi.

Çukurova'da basketbol oynayan bir anne ile futbol ve voleybol kökenli bir babanın 1999 doğumlu oğlu, kusursuza yakın fiziğiyle İbrahim Çömlekçi'nin dikkatini çekmiş ve Çömlekçi, sıçrama kabiliyetini ölçtükten sonra bu çocuktan olabileceğine ikna olmuştu. "O zaman saçım çok uzundu, uzaktan ona yaklaşırken Alparslan Hoca kız çocuğu getiriyor sanmış" diye gülümsüyor Ersu, Haziran 2014'teki ilk buluşma anlarını hatırlarken…

İlk iki yılında pek kayda değer derece atlayamasa da hızlı öğrenen Ersu'nun dikkatleri ilk çektiği ulusal yarışma, 24 Mayıs 2017 günü atletizme başladığı Mersin Nevin Yanıt Pisti'ndeydi. Genç Mersinli, o gün atladığı 5.13'lük derecesiyle spor yaşamındaki ilk Türkiye rekorunu, U20 yaş grubunda kayda geçirdi. Şaşma, o rekordan sonra ardına bakmadı ve aradan geçen üç buçuk yıl içinde önce U23 rekorlarını, ardından da büyükler rekorunu eline geçirdi. Söyleşiyi yaptığımız günün ertesinde 5.72'yi atlayarak Avrupa Salon 2021 vizesini de cebine koyan Ersu, herkesin emin olduğu üzere 5.80'lik olimpiyat barajını da geçerek Ruhan İşim'den sonra bu branşta olimpiyata giden ilk Türk atlet olacak.

Ersu Şaşma, 5.71'i atladığı 24 Ocak'ta sayısız tebrik aldı. Herkes ona sarılıyor, bir yandan taziye iletirken, bir yandan tebriklerini sunuyordu. Etrafındakiler, insanın aklının karıştığı, nasıl davranacaklarını kestiremedikleri anlar yaşıyorlardı. Aynı günün akşamında kamp oteline döndüğünde telefonu titreşti. Açtı, yurtdışı numarasından bir mesaj: "Sevgili kardeşim, başın sağolsun. Rekorundan dolayı tebrik ediyorum. Daha iyilerini atlayabileceğine inanıyorum. Ne zaman yardıma ihtiyacın olursa, bir şey sormak istersen ben buradayım. Ruhan."

Ersu, soyadına tezat, gelen bu mesaja çok şaşırdı. Spora başladığından beri sadece adını duyduğu, atletizm sahasında adı efsane gibi kulaktan kulağa dolaşan, hakkında "Onun gibisi gelmedi" diye anlatılırken defalarca işittiği Ruhan İşim, Amerika'dan haberi almış ve daha rekorun sıcaklığı üzerindeyken genç yeteneği onore etmişti.

Yıllardır New Orleans'ta yaşayan Ruhan İşim'in aslında birkaç yıldır Ersu'yu takipte olduğundan pek kimsenin haberi yoktu. İşim'in spor yaptığı dönemden milli takım arkadaşı ve şimdilerde Türkiye Atletizm Federasyonu'nun atlama branşları koordinatörü olan Dr. Işık Bayraktar, kendisiyle sürekli temas halindeydi. İşim'e ulaştığımızda, o da saf yetenekten haberi olduğunu doğruladı: "Uzun süredir İbrahim Hoca'yı takip ediyordum. Onun iyi sporcular çıkardığını görüyordum ve rekorumu kıracaklarından hiç şüphem yoktu. Ersu, 2019'da 5.50'lere gelince rekorumu kıracağına kesinlikle emindim. Hatta geçen yıl bekliyordum ama araya Covid-19 girdi."

İki yıl önce İsveç'in Gavle kentinde Avrupa U23 Atletizm Şampiyonası'na favori olarak gittiği yarışma, Ersu Şaşma'nın öğrenme sürecinde önemli bir eşik oldu. O yarışmada seçmeye final standardı olan 5.20 ile başlayan Ersu, üç hakkında da faul yaparak sıfır çekti. Bir açılış yüksekliği seçmeyip üst sınırdan başlamış ve belki de kürsüye çıkacağı yarışmayı finale kalamadan noktalandırmıştı. Görünüşe bakılırsa Türkiye rekortmeni o günkü tercihinden pişman değil: "Biraz rüzgârlı bir havaydı. Koşuya hızlı gireceğim için yumuşak bir sırık seçtim, tam ayarı tutturamadım. Ama pişman değilim. 4.90 atlayıp eleneceğime, sıfır çekip eleneyim, sorun yok. Benim için önemli olan yapabileceğim atlayışı orada çıkıp denemekti…"

Bu yarışmada edindiği dersten sonra Ersu için çok şey değişti. Önce Şubat 2020'de Balkan Salon Şampiyonu oldu (yine Ruhan İşim'den sonra bir ilk), ardından 5.60'a yükseldi, pandemi arasından sonra yazın açık sahada iki U23 rekoru kırdı ve 2021'e, 2020 Tokyo'ya odaklanarak geldi. Tüm bu süreçte İbrahim Çömlekçi ve Tutku Yılmaz ile oluşturdukları harika üçlü, üzerine ekleye ekleye aşama kaydetti.

"Birkaç yıl önce Formia'ya ortak kampa gitmiştik. Orada (şimdi Thiago Braz ve Ernest Obiena'yı çalıştıran) Yelena Isinbayeva'nın antrenörü Vitali Petrov'la bir araya geldik. Üç hafta geçirdikten sonra hoca bana döndü, 'Ersu ben hiçbir şey bilmiyormuşum. Adam beni sıfırladı' dedi. Sadece üç haftalık kampta oldu bütün bunlar. Çok araştırıyordu, daha öğrenecek çok şeyim var diyordu sürekli…"

Fenerbahçe atletleri Ersu Şaşma ve Mesure Tutku Yılmaz, bundan böyle Erkan Çömlekçi'ye emanet. 15 yıl Avustralya'da yüzme antrenörlüğü yapan Erkan Çömlekçi, kardeşinin emaneti olan bu gençlerin hayal ötesi yolculuğuna eşlik edecek. Ve sahanın köşesinden her "Şimdiiii" sedası yükseldiğinde, ister istemez İbrahim Çömlekçi hatırlara gelecek.

Socrates Dergi