
Kelebek Etkisi
7 dk
Sapporo'da düzenlenen 1972 Kış Olimpiyat Oyunları, Japonya'daki kış sporları için mihenk taşı niteliğindeydi. Artık yeni bir referans noktaları daha var: Ryoyu Kobayashi.
Rusya, Katar ve Çin'de düzenlenen büyük spor organizasyonları üzerine çok konuşuldu. Aslında yeni bir tartışma konusu değildi bu ev sahipliği mevzusu. Nedenleri farklıydı sadece. Atina, Rio, Londra da farklı nedenlerle soru işaretleri taşıyordu. Bütün bunları aklıma getirince "Büyük spor organizasyonları kötüdür ve artık yapılmaması gerekir" diyerek yazıyı bitirebilirmişim gibi hissediyorum. Dememek için biraz derine inelim…
İki özel örnek var elimizde, ikisi de birbirine benzer. İlki, birçok kişinin tahmin ettiği gibi Barselona 1992. Bir şehre, bir jenerasyona ve bir ülkeye spor sevgisini aşılamış; temelleri atıldıktan 30 sene sonra meyveleri kasa kasa toplanmış bir olimpiyattan bahsediyoruz.
Bugün 70'ler sonu ve 80'ler başında doğmuş, o günün Barselonası ya da İspanyası'nda çocukluğunu geçirmiş sporculara ilham kaynağını sorduğunuzda, büyük ölçüde alacağınız cevap "Barselona 92" oluyor. Buna çok benzer ve bir o kadar da az bilinen bir hikâye var: Sapporo 1972.
Kış sporları Avrupa'ya, -hadi haksızlık olmasın- biraz da Kuzey Amerika'ya aittir. Genellikle 'lüks' sıfatı ile eşlenir, kültürel bağı biraz geri plana atılır. Dünyanın hemen hemen her yerinde bulunan kış şartları, Anglosakson refahıyla birleşince kayak tesislerine dönüşmüş, kış oyunlarının temeli olan her şey buralardan çıkmıştır. Zaten Sapporo 1972 de Avrupa ve Kuzey Amerika dışında düzenlenen ilk kış oyunlarıdır. Bu Vikipedi'msi bilgileri neden anlattığıma geliyorum daha fazla sıkmadan…
Bugün Japonya'da kış sporu yapan ya da profesyonel kış sporcusu olan birine bu işe nasıl başladığını sorarsanız, 1972'de Sapporo'da gördükleri kahramanlar ilişkili bir cevap alacaksınız muhtemelen. Düzenlediği olimpiyata kadar sadece bir kış olimpiyat madalyası olan bir ülkenin, kış olimpiyatına ev sahipliği yapması; o güne dek yalnızca bir sporcu çıkardıkları kayakla atlamada podyumu kapatarak tarihe geçmesi ve orada ekilen tohumların 90'lar sonrası dünya kupası ve Dört Tepe Turnuvası'nda yeşermesi…
Japonya, iş kış sporlarına geldiğinde yıllarca hep sempatik kaybeden oldu. Sapporo enteresandı, keyifliydi belki ama Avrupa ve Kuzey Amerika kendi sporlarını bir kışlığına onlara vermişti. Alp disiplini, körling, sürat pateni, biatlon... Sporlar onların sporlarıydı, Japonlar ödünç almışlardı. 1972'yi Barselona'dan ayıran şey belki de bu oldu: Ötekileştirme. Bu ötekileştirmeyi bitirense kayakla atlamaydı. Yukiyo Kasaya, Akitsugu Konno ve Seiji Aochi modern dönemin ilk, tarihin de üçüncü podyum egemenliğine imza attıklarında, işlerin farklı bir boyut kazanacağını öngörmek çok da zor değildi.
Japonya 70'lerdeki olimpik kayakla atlama kahramanlarından sonra, 90'larda dünya şampiyonu olan çok özel bir kadro çıkardı. Noriaki Kasai, Takanobu Okabe, Masahiko Harada ve Kazuyoshi Funaki. Hepsi de Sapporo'da yaşanan olimpik heyecanın aşka getirdiği Hokkaido adalı anne ve babaların kayakla atlama kulüplerine yazdırdığı çocuklardı. 90'larda hem dünya kupasında hem dünya şampiyonasında hem de Dört Tepe Turnuvası'nda madalyalar aldılar. Japonya, bu kadroyla çok şey kazandı ama hiçbir zaman yıldız çıkaramadı. Ta ki Ryoyu Kobayashi'ye kadar…
Kayakla atlamada yıldız deyince akla Gregor Schlierenzauer, Adam Malysz, Kamil Stoch, Peter Prevc, Simon Ammann veya Matti Nykanen gibi isimler gelir. Her biri kazanılabilecek hemen hemen her şeyi kazanmış, rekorlar kırmış, spor tarihine geçmişlerdir. Ancak onları yıldız yapan şey sportif başarılarından çok daha fazlasıdır.
Japonya'nın yıllarca başarılı kayakla atlamacılar çıkarıp yıldız çıkaramamasının sebebi, sporcularının içe kapanık karakterleri oldu. Medyadan uzak durdular, röportaj vermediler, kimse onlar hakkında en ufak bir özel bilgiye sahip olmadı. Yarışıp evlerine giden makineler gibiydiler. Doğal olarak kimse onlarla bağ kuramadı. Sahneye çıktığı ilk dönem olan 2018-2019 yılları arasında Ryoyu da çok farklı değildi. İngilizce bilmediği için tarihi zaferleri sonrası röportaja gelmekten kaçınırdı. Fakat yıllar içinde dil öğrenmekle ve medyanın karşısına geçmekle kalmadı; sponsorluklar, reklam anlaşmaları ve sosyal medyadaki varlığıyla birlikte, insanlara hayranı olabilecekleri bir varlık sundu. 2022 yılına geldiğimizde Instagram'da 150 bine yakın takipçisi olan, giydikleri kayakla atlama takipçileri tarafından taklit edilen, Red Bull'un sponsor olduğu büyük bir yıldıza dönüştü.
Kendinden öncekilerin yapmaya cesaret edemediği çok fazla şey yaptı Ryoyu. Kış sezonunun tamamını Avrupa'da geçirmek, Japonya'ya pek dönmemek, konfor alanından çıkmak veya derinden bağlı olduğu kültürden çok uzak bir şekilde yaşamak oldu belki bunun diyeti ama, 'yıldız' diye anılan bir sporcunun bir şeylerden de ödün vermesi gerekirdi şüphesiz...
Bir kayakla atlamacı, fiziksel ve mental zirvesini 26 yaş ile 32 yaş arası yaşar der bu sporu bilenler. Ryoyu Kobayashi 26 yaşına gelene kadar kazanabileceği dokuz büyük şampiyonluğun sekizini kazandı. Dünya kupası şampiyonu olan ilk Asyalı olduktan hemen sonra, bir sezonda 6 şampiyonluk kazanan ilk, Dört Tepe Turnuvası'nda Grand Slam yapan üçüncü sporcu oldu 2022'de... 1972'de atılan taşın kelebek etkisi, 50 yıl sonra Japonya'ya yıllardır sahip olamadığı süper yıldızı kazandırdı. Kayakla atlama Ryoyu sayesinde, artık sadece Avrupa'ya ait değil...