Kendini Aşmak

5 dk

Anna Schaffelhuber'in bugünlerde en büyük rakibi başkaları değil; kendisi, madalya koleksiyonu... Alman yıldıza mikrofon uzattık.

Anna Schaffelhuber doğuştan omurilik felci. Beş yaşında mono-skiye başladığında bu dalda dünyanın en iyisi olacağını bilmiyordu belki ama kısa sürede kazanılabilecek her şeyi müzesine kattı. "Ben başkalarıyla aynıyım, onların yaptığı her şeyi yaparım, sadece farklı şekilde" diyen genç sporcuyla Paris’te buluştuk...

En klişe soruyla başlayalım: Bu spora nasıl başladınız?

Ailem için benim gelişimim çok önemliydi. Her zaman girişken bir çocuktum. Abimin yaptığı her şeyi yapmak istiyordum ve küçük erkek kardeşimden geri kalmaya da niyetim yoktu. Ailem istediğim her şeyi denememi sağladı. Annem daha çok küçükken bile ne istediğimi bildiğimi ve çok kararlı olduğumu söyler. Farklı şeyler denemekten hiç korkmadım. Evet, hayat beni çok güzel bir noktaya taşıdı ama bence hala deneyecek çok şey var. Yüzme, basketbol, kayak... Pek çok spor yaptım. Topla oynanan sporlarda çok başarılı olduğum söylenemez ama oynarken yine de çok eğleniyorum. Şimdi sırada binicilik var; ata binmeyi deneyeceğim.

Kayakçılar kendi sporlarını uçmaya benzetirler ve limitsizlik hissinden bahsederler... Bu sizin için de geçerli mi?

Evet, kesinlikle! Kayak yapmaya beş yaşında başladım. Hayatımda ilk defa gitmek istediğim her yere gidebiliyordum. Diğer insanların gidebildikleri her yere ben de ulaşabiliyordum. Bu hisse bayılmıştım, hâlâ da bayılıyorum.

Yarışmaya ilk başladığınızda paralimpik oyunlarıyla diğer organizasyonlar arasındaki fark daha açıktı. Son zamanlarda bu açığın kapandığını düşünüyor musunuz?

Elbette. 2006 Torino ile 2018 PyeongChang'ı karşılaştırdığımda organizasyon açısından arada büyük bir gelişme olduğunu söyleyebilirim. Medyanın bakışı da değişti, ilgisi de çok arttı. Katıldığım ilk Dünya Kupası’nda basında çıkan hiçbir şey yoktu neredeyse. Hâlâ düzeltilebilecek, daha iyi olabilecek noktalar var elbette. Özellikle kadın-erkek branşları arasındaki farkların giderilmesi konusunda birçok şey yapılabilir. Mesela kayak, kadınla erkek arasında hiçbir fark olmayan sporlardan. Ben, bir erkek kadar hızlı olabilirim. Aramızda o anlamda hiçbir fark yok. Bunu sadece ben söylemiyorum, birçok olimpik atlet, mesela Felix Neureuther de söylüyor. O hâlde kadın sporunu aşağı görmek niye?

Yirmili yaşlarınızın başında kendi branşınızda katıldığınız tüm yarışlarda altın madalya kazandınız ve tarihte bunu yapan ikinci sporcu oldunuz. 21 yaşında tüm hedeflerinize ulaşmak nasıl bir his?

Kolay değildi. Her şeyi kazanınca, eve dönüp kendi kendime "Bundan sonra herkes seninle yarışacak, seni geçmeye uğraşacak" dedim. Emekli olmayı aklımdan geçirmedim dersem yalan olur. Sonra emekli olmak için çok genç olduğuma karar verdim. Daha hızlanabileceğimi herkese kanıtlamak istedim. Devam etme kararı aldım kariyerime.

Soçi'den önce benim için farklı bir durum vardı. Kayarken gözümün önüne bir Avusturyalı rakibimi getirir, onu geçtiğimi hayal ederdim. Yarış öncesi rakibinizi düşünüp, onu yendiğinizi hayal etmek iyi bir mental çalışmadır. Benim için de öyle bir rakip vardı. Soçi'den sonra hayalimdeki yüz, kendi yüzüm oldu. Rakiplerim de beni geçmeyi hayal ediyorlardı, ben de kendimi geçmenin hayalini kuruyordum. Başkasını değil, kendini rakip görmek daha zor bir his. Herkese bu başarının tesadüf olmadığını, tekrar edilebileceğini göstermek istedim. Tek seferlik bir sporcu olmak, böyle hatırlanmak istemedim. Daha hızlı olmak, daha iyi olmak için motivasyonum tamdı.

Soçi'de dördüncü altın madalyanızı kazanırken sadece dört rakibiniz vardı. Bir sonraki olimpiyat oyunlarında sekiz sporcuyla yarıştınız. Bundan sonra madalya sayınızı değil, rakiplerin sayısını arttırmak gibi bir hedefiniz var mı?

Gençleri spor yapmaya teşvik etmek, onlara ilham kaynağı olmak istiyorum. Yapmasalar bile en azından denemelerini istiyorum ve bunun için elimden gelen her şeyi yapacağım. Ama projelerim bu kadarla da sınırlı değil. Yapmak istediğim çok fazla şey var.

Kazanmayı hayal ettiğim tüm madalyaları eve götürdüğümde 23 yaşındaydım. Dünya Kupası ve olimpiyat oyunlarında kazanmadığım hiçbir şey kalmadı. Buna rağmen kariyerim boyunca asla rakamları düşünmedim. Yapmak istediğim tek şey başarımı tekrar etmekti ve bunu başardım. İtiraf edeyim ki Soçi sonrası bayağı stresliydim ama o günler geride kaldı. Artık özgürüm. Her şeyi deneyebilirim, her riski alabilirim.

*Bu röportaj Laureus Sport for Good Global Zirvesi sırasında Allianz'ın katkılarıyla gerçekleşmiştir.

Socrates Dergi