
Kılıcıyla Değil Kalemiyle: Malkoçoğlu
5 dk
Filmlerinde yüzlerce farklı mekânda ilginç maceralar yaşayan Cüneyt Arkın’ın karıyerinde spor yazarlığı da var.
Eskişehirli Cüneyt Arkın, 1969 yılında oynanan ve 2-2 biten Galatasaray-Eskişehirspor maçını Ses dergisi için izlemiş ve kaleme almış. O sezonun şampiyonunu belirleme açısından büyük ehemmiyeti bulunan bu karşılaşma, bugün bakıldığında da tarihi bir önem taşıyor. Çünkü 1968-1969 sezonunda Galatasaray ile zirve yarışına giren Eskişehirspor, rakibinin dört puan gerisinde geldiği bu maçı kazanmış olsa, bulacağı moralle belki de futbol tarihimiz değişecek ve Türkiye, Milli Lig’in kurulmasından on yıl sonra üç İstanbul takımından farklı bir şampiyonla tanışacaktı. Ancak olmadı; son üç haftasına puan puana girilen sezonda Galatasaray son karşılaşmalarda yaptığı atakla Es-Es’in üç puan önünde mutlu sona ulaştı.
Yazıya geçmeden birkaç notu aktarmakta fayda var. Eskişehirli olan ancak Galatasaray’ı tutan Cüneyt Arkın, Ali Sami Yen Stadı’nda oynanan bu önemli maçın ilk yarısını gerçek ismi olan Fahrettin Cüreklibatur imzasıyla ve Es-Es taraftarı olarak yazmış. Ünlü oyuncu, ikinci yarıyı ise sahne ismi olan Cüneyt Arkın adıyla ve Galatasaray taraftarı kimliğiyle kaleme almış.
Cüneyt Arkın’ın, karşılaşmayla ilgili kritiğinin de bulunduğu özel dosyanın giriş yazısında “Bu maçın en avantajlı seyircisi benim. Galatasaraylı olduğum için Galatasaray kazanırsa çok sevineceğim. Ama yenilirse üzülmem.. Çünkü yenen de doğup büyüdüğüm şehrin, Eskişehir’in takımı. Ya berabere biterse.. Hah işte o zaman keyfime payan olmaz” ifadeleri yer alıyor. Yine bu yazıda, maç süresince Arkın’ın dört sigara içtiği, 23 defa yerinden kalkıp oturduğu, iki defa ceketini çıkarıp yeniden giydiği gibi ‘önemli’ noktalara değiniliyor. Usta oyuncunun imza aksiyonlarından karate hareketlerini kullandığına dair ise bir bilgi yok. Bilakis, her iki takımın gollerinde de ayağa kalkan Arkın’ın, oyuncular arasında gerginlik yaşandığı anlarda “Ben böyle futbol sevmiyorum” dediği yazılmış.
Ve en ilginç nokta… Eskişehirsporlu Nihat (Fethi-Nihat-Ender üçlüsünden Nihat Atacan), Cüneyt Arkın’ın halasının oğlu. Arkın, yazısında bu yakın akrabasına özel paragraf açmayı ihmal etmiyor. Şimdi sizleri ‘şüt’üne, virgülüne dokunmadan bu yazıyla baş başa bırakıyoruz.
İlk Devre
“Aferin Bizim Hala Oğluna!...”
Yazan: Fahrettin Cüreklibatur
Maça her iki takımda temkinli başladı… İlk devre 15 dakika Galatasaray daha canlı daha etkili göründü. Eskişehirspor’da ise oyunu yavaşlatma çabası seziliyordu. Maçın ilk çeyreği bittikten sonra Eskişehirsporlular 110 metrelik sahanın her noktasına imzasını atmaya başladılar… Belki de yılın en güzel, etkili futbolunu seyrediyorduk Es–Es’lerden… Yerini bulan paslar, yerinde görüşler, ver-kaç’larla adam kaçırmalar, ölü toplardan pozisyon yaratmalar… Dakikalar ilerledikçe sahadaki 11 Galatasaraylı bu büyük futbol şovunun ortaklığından ayrılıyor ve yavaş yavaş onlar da seyirciler gibi 11 kırmızı şimşeği seyrediyorlardı.
Ama ne yalan söylemeli, güzel futbola rağmen sahada gol kokusu yoktu… 23’üncü dakikada Galatasaray sol bekinin kısa düşen bir geri pası bizim hala çocuğuna mükemmel bir fırsat yarattı. Bir anda top Nihat’a geldi, o da harmanlamaya başladı. Bir çalım, iki çalım, üç çalım… Nihayet Akın bastırdı ve topunu Nihat’tan aldı, bir geri pası şeklinde kaledeki Varol’a uzattı. Eskişehirspor’un gol kokusuna burnu en hassas adamı bir anda Akın’ın yanından sıyrıldı. O anda Varol da topun kısa düştüğünü sezmiş, çıkış yapmıştı. İki futbolcu birbirine ters istikametlerden topa doğru koştular. İlk yetişen Nihat’tı: 1- 0… Yaşa be halaoğlu!
Eskişehirspor, tribünleri dolduran 15 bin taraftarının kulakları sağır eden tezahüratıyla Galatasaray kalesine yüklendi. Artık bir ‘tek kale’ maçı seyrediyorduk… Maç boyunca kramponun izlerini sahanın her yerine basan sol haf Burhan kaptığı topla birden ileriye fırladı… Fethi onsekizin içinde top bekliyordu. Burhan topu kaptana yuvarladı. Fethi topa hâkim olduktan sonra bir an durakladı ve sonra Varol’un koruduğu kaleye şütünü patlattı. Hayret, kaleye atılan şüt garip bir falso alıyor ve altı pasa paralel bir kavis çiziyordu. Nihat birden fırladı, şütünü patlattı. Varol’un yapacağı tek şey vardı: o da onu yaptı ve topu filelerden çıkardı: 2-0…
Golden sonra Galatasaray canlanır gibi oldu ama Eskişehirspor oyunu yavaşlattı, yine geometrik paslarla sahada dantelalar örmeye başladı. İlk devre biterken devleşen üç futbolcu vardı: Mümin, Ender ve Nihat. Bu arada bizim Amigo Orhan’ı da unutmayalım o da 15 bin kişilik ordusunu harekete geçirmişti.
İkinci Devre
“Es–Es’lerin Şimşeğine Ne Oldu?”
Yazan: Cüneyt Arkın
İkinci devreye yine Eskişehirspor başladı, üst üste iki akın yaptı… Ama boşuna “Top yuvarlaktır” dememişler… Boşuna “Bir maç 90 dakikadır” dememişler… Bir anda Galatasaray’ın toparlanıp Mümin’in koruduğu kaleye yüklendiğini gördük.. Kenarda ikili bir mücadele ve frikik. Talat topu dikti ve altı pas civarına düşen bir orta yaptı.. Topa çıkan adamlar, kafadan kafaya giden serseri mayın gibi bir top… Birden Akın’ın yerine giren Atılay orada bitiverdi. Şut ve gol. Maç: 2-1’dir.

Golle Galatasaray daha şahlandı, baskısını daha fazla arttırdı. Akın üzerine akın tazeleniyor. Buna karşılık Eskişehirlilerde bir çekingenlik, bir ürkeklik..Şimdi top Uğur’da, Uğur taç çizgisine paralel gidiyor.. Topu ortaladı… Birkaç kişi aynı anda hamle ettiler... Top Metin’de... Kral yandan onsekiz içine girdi, topu biraz sürdü ve iki Eskişehirli o anda Kaptan’ı yakaladılar. Üçü aynı anda düşüyorlar. Penaltı mı? Artık bu hakeme bağlı.
Verse itiraz edilemez, vermese kimse hiç bir şey diyemez. Ama ‘yüzde yüz’ bir penaltı değil! Hakem ortayı gösteriyor: Penaltı!
Penaltıyı kim atacak? Stadı dolduranların düşüncesi bu. Kral bu sezon 3 penaltı kaçırdı. Ergün de Eskişehirspor’a bir penaltı golü attı. Bu penaltıyı Ergün mü Metin mi atacak? Sorunun düğümü biraz sonra çözülüyor. Hakemin düdüğüyle Metin topa doğru ilerliyor, bomba gibi bir şut ve Mümin’i ters köşeye gönderen şahane bir gol. Galatasaray iki dakikada iki gol atmış ve durumu 2-2 yapmıştır.
Yirmi birinci dakikada karşılıklı bir akın seyrediyoruz. Yirmi beşinci dakika Fethi yakın mesafeden bir kafa şutu çıkarıyor. Top yine Nihat’ın ellerinde. 80. dakika oyunun gol kokan son hareketi Nihat’tan geliyor. Onsekiz civarında ortalanan bir topu voleyle kaleye gönderiyor... Son on dakikaya iki takım da temkinli giriyor. İki taraf da gol atmak yerine, gol yememeye çalışıyor. Şampiyonluğa oynayan Galatasaray’dan da fazla bir hareket beklemek biraz iyimserlik olur zaten… Karşılıklı akınlar rakip onsekizlerde kesiliyor ve maç benim gibi Eskişehirli olup da Galatasaray’ı tutanları çok sevindiren bir sonuçla 2 -2 berabere bitiyor.