Kirpi ve Tilki

12 dk

Mike Budenholzer, "Kaybederse gider" iddialarıyla geçirdiği bir sezonu yüzükle bitirdi. Ve yolda hem prensiplerine güvendi hem de biraz değişti.

Mike Budenholzer'ın 'Gregg Popovich Ağacı'nın en değerli üyelerinden biri olduğuna hiç kimsenin şüphesi yoktu ama unutanlar için 2021 NBA Final Serisi, güzel bir hatırlatma oldu. Şampiyonluk sonrası kameralar karşısına geçen Bud'ı izlerken ağacı düşünmemek zordu.

Koç, huzura ermiş gibiydi. Antetokounmpo'nun karakterinden, sahip olduğu oyuncu grubunun kendini geliştirme azminden, camiasının büyüklüğünden bahsediyordu. İlginç olan, bütün bunları 'onlar' kalıbıyla özetlemesiydi. "Onlar hak ettiler. Onlar çalıştılar. Bu onların başarısı." Zaferde payı olmadığını iddia etmiyordu ama adını öne çıkarmak için çaba da sarf etmiyordu. Ünlü televizyoncu Scott Van Pelt, bir noktada "Sen nasıl hissediyorsun?" diye sordu. Şahsi bir yanıt alamayacağını tahmin ediyordu ama yine de denedi. Fakat koç, çizgisini bozmadı. Yine kibarca payeyi başkalarına yöneltti.

Steve Kerr'ün geçen yıl Flying Coach podcast'inde anlattığı bir anı, Budenholzer'ın bu tutumunun sırrıydı. Kerr, şöyle diyordu: "Popovich'e dair en önemli şey, alçakgönüllülüğü. 1999 şampiyonluğumuzu hatırlıyorum. Garden'daki beşinci maçta kupayı almıştık. Kürsüyü kurdular, oyuncular ve medya oradaydı. MVP ödülünü kazanan Tim Duncan, röportaj veriyordu. Bir ara etrafıma baktım. Pop ve ekibi sahnede değildi. Kürsüye çıkmamışlardı. Uzakta, bir köşede duruyorlardı. O duruş, inandığı ilkelerin simgesiydi. 'Bu sizin ânınız. Bütün çalışmayı yapan sizlerdiniz' diyordu bize."

Mike Budenholzer da o fotoğrafın parçasıydı. 26 yaşında asistan koç olduğu San Antonio Spurs'te 19 sene çalışmıştı ve artık başantrenörlük kariyerinin hiç başlamayacağının düşünüldüğü bir dönemde Atlanta Hawks'un direksiyonuna geçmişti. Önce Hawks'ta, sonra Bucks'ta geldiği ekolün hakkını verdi, iki kez 'Yılın Koçu' seçildi. İkinci ödülden sonraki konuşmasında, "NBA, oyuncuların ligi" demişti ve bu cümleye gerçekten inanıyordu. Titreyen sesi, gururlu bakışı, mahcup gülüşü; samimi bir açıklama yaptığının kanıtıydı.

Mike Budenholzer, meselenin dönüp dolaşıp kendisinde bittiğine inanmıyordu. Her şeyi çözecek bir sihirli değneğe sahip değildi. Fakat dışarıdan bakanlar farklı fikirdeydi. Onların aklında, hep aynı şekilde ifade etmeseler de şu tip bir soru vardı:

● ● ●

Mike Budenholzer bir kirpi miydi yoksa tilki mi?

Ünlü düşünür Isaiah Berlin, yaşamının sonlarına doğru verdiği bir söyleşide meşhur Kirpi ile Tilki makalesine dair şöyle demişti: "Bunu asla ciddi olarak kastetmemiştim. Eğlenceli, entelektüel bir oyun olarak görmüştüm fakat ciddiye alındı." Arkasından eklemişti: "Aslında bu tam bir tasnif değil. Bazı insanlar ne tilkidir ne de kirpi, bazılarıysa her ikisidir."

Peki bu benzetmeyle ne anlatmaya çalışıyordu? Tasnifine göre, iki tip yazar veya düşünür vardır: Kirpiler, dünyayı tek bir fikir üzerinden görür. Tilkiler ise farklı deneyimlerden faydalanır ve dünyanın tek bir fikre indirgenemeyeceğini savunur. Berlin; ilk gruba Dostoyevski, Dante, Platon gibi isimleri alırken tilkiler arasında Shakespeare, Balzac, Montaigne gibi yazarları sayar. Tolstoy ise aradadır, her iki sınıfa girer. Berlin, benzetmenin köklerini ise Antik Yunan'da bulmuştur. Archilochus'un "Tilki pek çok şey bilir ancak kirpi büyük, tek bir şey bilir" sözü makaleye ilham vermiştir.

Bu ayrım, spora da uygulanamaz mı? NBA'i düşünün. Phil Jackson, olağanüstü bir kirpi değil mi? Pat Riley'nin ise tilki olduğu çok açık. Biri tek, devasa bir fikir etrafına inşa ediyor takımlarını; öteki ise Lakers-Knicks-Heat durakları arasında taban tabana zıt planlarla karşımıza çıktı. Erik Spoelstra, kesinlikle bir tilki. Brad Stevens ise herhalde bir kirpi. Nedense bu oyunu sonsuza kadar oynayabilir ve ortaya eğlenceli sonuçlar çıkarabiliriz.

Budenholzer, hep bir kirpi olarak kabul edildi. Zira o da, ustası Popovich gibi, basketbola dair katı bir vizyona sahipti. Ve o vizyon, gerçekten de değerli. O yüzden de hem Hawks hem Bucks mesailerine parlak girişler yaptı. Öyle ki Zeljko Obradovic, Uğur Ozan Sulak'a Ocak 2018 sayısında verdiği röportajda hayranlığını şöyle ifade ediyordu: "Bak mesela bu yıl Bucks koçu Budenholzer sıfırdan bir düzen inşa etti. Bucks'ta yıllardır işlemeyen hücum düzenini, Antetokounmpo'ya özel bir şekilde kurgulayarak ona alan yaratmayı öncelik belirledi. Giannis gibi sürekli penetre eden bir oyuncuyu Brook Lopez'le destekledi. Lopez, kariyerinde hiç denemediği kadar üçlük deniyor ve neredeyse 2.15 boyundaki bir adamdan kimse bu ritmi beklemiyordu. Giannis de en iyi sezonunu geçiriyor çünkü çok alan buluyor ve çevresi harika parçalarla dolu. Milwaukee'yi her izlediğimde bir koçun takıma yapabileceği etkiyi tekrar tekrar görüyorum. Maç başına yedi üçlük deniyor Lopez. Yedi."

Koç Bud, Bucks'ın çehresini anında değiştirmişti. Şemaları, hemen her takımın adam değişme savunmasına döndüğü ligde geleneksel kalıyordu belki ama sağlamdı. Spurs öğretilerini benimseyen koç, orta mesafeyi boş bırakıyor, rakiplere kolay üçlük ve boyalı alan basketi vermek istemiyordu. Hücumda ise alan yerleşimini önemsiyordu. '5 Out' sistemi herkesi dışarı çıkarıyor ve Giannis'in penetrelerine yol açıyordu. Bud, harika bir kirpiydi ama normal sezonda onu altmış galibiyetlere taşıyan doğrular, play-off'ta duvara toslarken insanlar neden bir tilki olmadığını sorguluyordu.

Tamam, A planı güzeldi ama ufak ayarlamalar yapmaya neden bu kadar karşıydı? 2019'da 2-0'dan verdiği Toronto Raptors serisinde biraz daha esnek olamaz mıydı? Nikola Mirotic'e o kadar güvenmek zorunda mıydı? 2020'de Miami Heat'e 4-1 kaybedilen seri, A planının tükenişi demekti. Goran Dragic ve Jimmy Butler önderliğindeki Heat, orta mesafedeki boşluğu seve seve kabul ederek Bucks'ı yıkmıştı. Heat, Lopez'in yavaş ayaklarına hücum ederken Bud, Giannis'in sürelerini 30-32 dakikalarda tutuyor, rotasyonunu daraltmıyordu. Normal sezonda ona iki sezon üst üste ligin zirvesini getiren sistemi play-off'ta dağılırken; tecrübeli koç da kenarda gergin, dağınık ve kaybolmuş görünüyordu.

Kirpi kaybetmişti. Artık biraz tilki olma vaktiydi.

● ● ●

2020/21, farklı reçeteler arama sezonuydu. Giannis'in yeni kontrat imzalamayı geciktirdiği yaz aylarında Jrue Holiday kadroya katılmıştı. Budenholzer'a verilen mesaj az çok belliydi: Bu, son şansıydı. Yeni deneyler isteniyordu.

Milwaukee, her zaman laboratuvar olmuştu. 2013'te 15. sıradan seçilen Giannis'in ilk koçu Larry Drew'du. GM John Hammond, Yunanistan'dan gelen bu çelimsiz çocuğun etrafında kadro inşa etmek gerektiğini anlamıştı. Giannis'in ikinci koçu Jason Kidd, elindeki ham yeteneğe sınıf atlatmıştı. O dönemki amaç açıktı. NBA kısalırken onlar uzayacaktı. Kidd, Giannis'i oyun kurucu gibi konumlandıracaktı. Giannis'in ilk etapta şut atmasını istemiyordu. Penetre, top hâkimiyeti, açık alan hegemonyası, geliştirmesi beklenen yönlerdi. Savunmaları da laboratuvardan çıkmış gibiydi. Tuzaklı savunma şeması, Bucks'ın her şeyi riske etmesine ve stratejilerini rakibi top kaybına sürüklemek üzerine kurmasına neden olmuştu.

Kidd sonrası Budenholzer'ın gelişiyle benimsenen 'drop' savunması, ikili oyunları geriye yaslanarak karşılamaya dayanıyordu ve temelinde Lopez'in fiziğiyle Giannis'in yardım savunması yer alıyordu. Budenholzer, kısa sürede her şeyi değiştirmişti ama 2021'e girilirken yeni deneyler zamanıydı. Holiday'in katılımı da esnekliği artırmıştı. Bud, 2020/21 normal sezonunu play-off basketboluna hazır olmak için kullandı. Artık savunmada daha fazla switch yapan, yani adam değişen bir takım vardı. Hücumda ise 'beş dışarıda' formülünü biraz değiştirmişler, boyalı alan çevresine bir kişi yerleştirmişlerdi. Bu hem Giannis'e örülecek duvarı aşmanın bir yoluydu hem de hücum ribaundlarına girme reçetesi. Pop'un öğrencisi, Spurs sisteminin aksine gitmişti ve kısalarından hücum ribaundu katkısı istemişti.

Giannis Antetokounmpo, Mike Budenholzer ve Khris Middleton

Giannis Antetokounmpo, Mike Budenholzer ve Khris Middleton

Şampiyonluğa giden yolda Budenholzer, kirpi olmakta ısrarcı değildi. Temel doğrularını yeniledi, felsefesinin etrafına bazı notlar aldı. Evet, Nets serisinde Bucks sakatlıklardan fayda görmüştü. Play-off'ta beklentilerin altında kaldıkları, dağınık görüntüler çizdikleri, Giannis'i ve savunma şemalarını yanlış konumlandırdıkları, rotasyonda kafalarının karıştığı maçlar olmuştu ama adaptasyona açıklardı. Heat'i darmadağın ettiler, Nets'i fizikleriyle, hücum ribaundu ısrarıyla geçerken ikili oyun savunmalarında dönem dönem switch'e yöneldiler. Hawks serisinin sonunda -Giannis'in sakatlığına rağmen- Middleton'ın liderliği öne çıktı, Lopez klasik uzun gibi kullanıldı ve Jrue'nun fiziği, rakibe fazla geldi. Finalde Giannis'in tarihe geçen oyunu başroldeydi ama savunmada da dengeyi bulmuşlardı. İlk iki maçta orta mesafeden Paul ve Booker'a, boyalı alandan Ayton'a birçok fırsat sunduktan sonra Holiday'in perdeleri aşma becerisine güvendiler ve kolay switch vermediler. Daha karma ve keskin bir stratejiyle öne çıktılar. Hücumda da Giannis'i derinde oynamaya, uzun gibi devrilmeye ve az üçlük denemeye ikna etmişlerdi. Potaya gitmesini, faul almasını istiyorlardı. Öyle de yaptı.

● ● ●

Kısacası, şampiyonluğa giden yolda Budenholzer A planını çöpe atmadı ama değişiklik yapmaktan da çekinmedi. Bucks'ın Suns'ı 4-2 geçtiği final serisi, onun deha olarak yorumlanmasını sağlamamıştı. Koç Bud, bütün prensiplerini de çiğnememişti. Lakin bu zafer, basketbolun elit koçlarından biri olduğu gerçeğini hatırlatmıştı. Gerektiği yerde doğrularından vazgeçebiliyordu, en azından eleştirilere karşı bazen inadı bırakıyor, hücumda ve savunmada bazen akıntıya uyabiliyordu.

Şampiyonluk kutlamalarında gözler Giannis'in üzerindeydi. Middleton'dan Holiday'e, Portis'ten Tucker'a birçok kahraman gerekli payeyi aldı. Budenholzer ise fotoğrafların merkezinde değildi. Öğrendiği, benimsediği, inandığı değerlere sadık kalıyor, bu ânı oyunculara bırakıyordu. Giannis'in aldığı övgüler onu rahatsız etmiyordu. Basketbol bir satranç değildi; sporculara da piyon muamelesi yapılamazdı. Ama mutluydu. Üç yıllık bir projenin sonunda istediği yerdeydi. Duygularını belli etmekten çekiniyordu ama bazı röportajlarda titreyen sesi, yüzüğün onun için ne anlama geldiğinin kanıtıydı.

Mike Budenholzer, bir gecede tilkiye dönüşmedi ama artık sadece bir kirpi de değildi. Zaten Isaiah Berlin'in dediği gibi, kimseyi tek bir kutuya koyamazdık. Şampiyon takımlar, oyuncular ve koçlar, hep biraz bukalemun gibidir. Milwaukee Bucks da öyleydi. Tuhaf bir sezonun sonunda kazanmalarının sebebi de buydu. Ve Budenholzer haklıydı. Onlar başarmıştı. Giannis, Khris, Jrue, PJ, Brook, Pat, Donte, Bobby. Ve Mike.

Socrates Dergi