
Kıvılcım
4 dk
ABD’deki polis şiddetine sesini çıkaran atletlerden hiçbiri Colin Kaepernick’in yarattığı etkiye yaklaşamadı.
Polis şiddeti, Amerika Birleşik Devletleri’nde son yılların en çok konuşulan sosyal problemlerinden biri. Emniyet güçlerinin -özellikle- siyah vatandaşlara karşı uyguladığı aşırı güç kullanımı ve görevdeki polislerin silahlarından çıkan kurşunlarla gelen ölümler, Ferguson ve Baltimore gibi siyah nüfusun yoğun olduğu şehirler başta olmak üzere, birçok bölgede ciddi protesto eylemlerini beraberinde getirdi.
Spor dünyası ise bu duruma karşı nispeten sessizdi. Gelecekteki sponsorluk anlaşmalarında ya da takımlarıyla yapacakları kontratlarda sorun çıkabileceği düşüncesiyle, çoğu atlet ses çıkarmadan önce iki kez düşünüyordu. Son dönemde bu durum biraz değişmeye başlasa da çıkan seslerin yeterli etkiyi yaratmaktan uzak kaldığı ortadaydı. Yıllardır benzer konulardaki ketumluğu yüzünden eleştirilen Michael Jordan’ın yazdığı mektup, bu konuda bile orta yolcu kalınabileceğini gösteriyordu.
Colin Kaepernick ise farklı bir şey yaptı. Tüm ülkenin dikkatini çekecek bir zaman diliminde, bir spor müsabakası öncesinde okunan milli marş sırasında tepkisini göstermeyi seçti ve ayağa kalkmadı. Takımı San Francisco 49ers’ın Green Bay Packers’ı ağırladığı sezon öncesi maçının hemen ardından, futbol takip eden etmeyen herkes bu eylemi konuşmaya başladı. Kaepernick ulusal marşa, bayrağa ve hatta orduya saygısızlık yapmakla suçlandı. Basına ise bu olgularla bir problemi olmadığını ancak polis şiddeti başta olmak üzere ülkede yanlış giden şeyler adına, “Sesi duyulmayanların sesi olmak için” bu yolu seçtiğini anlattı. Kaepernick işin bu yönünü düşünmüş müydü bilinmez ama ABD ulusal marşı, bu eylemi gerçekleştirmek için en doğru tercihlerden biri olabilir. Bugünlerde, Star-Spangled Banner adlı şiirden bestelenen marşın çoğunlukla ilk kıtası okunsa da üçüncü kıtada geçen ve “Hiçbir barınak, köleleri mezarın kasvetinden kurtaramaz” şeklinde çevirebileceğimiz bir bölüm, bugünkü sorunların tarihsel köklerinden esintiler sunmakta.
The Intercept’ten Jon Schwarz’ın da altını çizdiği üzere bu şiir, 1812 Savaşı sırasında yazılmış ve o savaşta kölelikten kurtulmak amacıyla ‘sahiplerine’ karşı 6 bine yakın AfrikalıAmerikalı da Britanyalıların yanında Birleşik Devletler ordusuna karşı mücadele vermiş. Barış sağlandıktan sonra ABD, kendi mülkü olarak gördüğü bu insanları geri istese de teklif reddedilmiş ve o Afrikalı-Amerikalılar aileleriyle birlikte Kanada ve Trinidad’da özgür bireyler olarak hayatlarını sürdürmüş. Daha sonra ulusal marş kabul edilecek bu eserin yazarı olan Francis Scott Key’in de köleleri varmış ve senatodaki dostlarıyla birlikte köleliğin kaldırılmaması yönünde ciddi çaba sarf etmiş.
Bu protesto, ulusal marşın gözden geçirilmesine de yol açar mı bilinmez ama şimdiden birçok sporcu, 28 yaşındaki quarterback’e destek vermiş durumda. Jeremy Lane ve Brandon Marshall gibi NFL oyuncularının yanı sıra, ABD Kadın Milli Futbol Takımı ile olimpiyat ve Dünya Kupası şampiyonlukları yaşamış Megan Rapinoe da marş esnasında dizinin üzerindeydi. Yeni sezonda takım arkadaşı olacak iki NBA MVP’si, Kevin Durant ve Steph Curry de açıklamalarında Kaepernick’e destek verdiler.
Kap’in ortaya koyduğu duruşun ülkedeki polis şiddetini alt etmeye yardımcı olacağını düşünmek şu aşamada naiflik olur ama birçok atleti sessizliklerini bozmaya itmekte şimdiden başarılı olduğunu itiraf etmek gerek. Ne de olsa kıvılcım çıkmadan yangın başlamıyor…