Küçük Metin Oktay'ı Bilir Misiniz?

5 dk

Can Tengizman, Metin Oktay'ın çocukluğunu oynayarak tanıştığı Galatasaray'dan bir daha asla kopamadı.

Attığı birbirinden güzel gollerle Türkiye futboluna ismini kazıyan Metin Oktay, 1965 yılında kendi hayatını anlatan Taçsız Kral filmiyle bu sefer beyaz perdeye damga vurur. Filmde kendini, yani Galatasaraylı Metin'i oynayan Oktay'a dönemin ünlü oyuncuları eşlik eder.

Filmin afişinde, 1965 yazının Türkiye'deki en büyük yıldızlarının adları yer alır. Ama o isimlerin yanında, daha önce kimsenin adını bile duymadığı biri daha vardır: Can Tengizman. Kimdir bu Can Tengizman? Sadece tek filmde oynamış bir çocuk film yıldızı mı, fazlası mı?

Unutulmaz filmde Metin Oktay, kendisini oynar ama ortada küçük bir sorun vardır. Filmin ilk beş dakikasında Baba Murat'a penaltı atacak, tribünde seyircilerin bacakları arasından sahayı görmeye çalışacak ve İzmir Alsancak Stadı'nın santra noktasında durup hayran hayran tribünleri izleyecek küçük bir Metin Oktay'a ihtiyaç vardır. Bunun için, 1965 yılının sıcak bir Temmuz gününde Ali Sami Yen Stadı'nda bizzat Metin Oktay'ın da bulunduğu bir seçme yapılır. 15 küçük çocuğun katıldığı seçmeler tam hayal kırıklığı ile sonuçlanacakken, Galatasaray Lisesi sınavından çıktığı için son anda seçmelere yetişen 11 yaşındaki Can Tengizman, Metin Oktay'ın onayı ile seçmeleri kazanır. Küçük Can, o gün unutulmaz bir rol kaptığının ve hayatının merkezine koyacağı Galatasaray ile ilk bağını kurduğunun farkında değildir.

Hikâyesini dinlemek üzere buluştuğumuzda "Babamı yedi yaşında bir uçak kazasında kaybettim. Galatasaray Lisesi mezunuydu ve uçaktan çok korktuğu için her yolculuk öncesi anneme beni Galatasaray Lisesi imtihanına sokmasını söylerdi" diye söze girdi Can Tengizman. Kötü kehanet 1961 yılında gerçekleşecek, annesi de dört yıl sonra babasının vasiyeti üzerine Can'ı Galatasaray Lisesi sınavlarına sokacaktı.

"Sınavdan hemen sonra Beyoğlu'ndan çıkıp koşa koşa filmin seçmelerine gittik. Yazları Galatasaray Adası'na gittiğim için Metin Abi'yi tanıyordum. Belki biraz ondan, biraz da solak olmamdan dolayı beni seçti. Yoksa futbolumu beğendiğini sanmıyorum. İki-üç ay İzmir'de kaldım. Filmi çektik. Bu süre içerisinde Metin Abi bana topa nasıl vurulacağını, zıpladıktan sonra nasıl havada kalınacağını öğretti. Film bitti ve okula döndüm."

Can Tengizman çekimlerden sonra İstanbul'a dönmüştü ama nedense futbol onu içine çekememişti. Galatasaray Adası'nda başlayan yüzme antrenmanları onu kulübün lisanslı yüzücüsü yapmıştı. Ancak kariyerini belirleyen, o sıralar içinde alevlenmeye başlayan basketbol aşkı olacaktı. Galatasaray'da altyapıya giren Tengizman; minik, yıldız, genç derken milli takımla paralel giden bir basketbol kariyerine adım atmıştı. A takıma çıkıp kaptanlığa kadar yükselmiş, ligin sayı kralı olmuştu.

Sonra yolu, 1976 yılında Paris'e yöneldi, gerekçelerini şöyle anlatıyor: "O yıllarda Türkiye'nin içinde bulunduğu durum yüzünden üniversitelere girilemiyordu. Biraz da mecburiyetten Paris'e, Sorbonne Üniversitesi'ne gittim. Okulu bitirdikten sonra Türkiye'ye döndüm. Takımın ihtiyacı var diye iki yıl daha Galatasaray formasını giydim. Sonra yeniden Paris'e döndüm ve orada yaşamaya başladım."

Can Tengizman'ın Galatasaray ile ilişkisi bunlarla sınırlı kalmadı. Çok sonraları, bir dönemin gündem yaratan transferinde, belki de Taçsız Kral filmindekinden bile daha önemli bir rol oynadı.

"Liseden sınıf arkadaşım Ali Dürüst aradı, 'Can, Taffarel gidiyor' dedi. 'Ya git!' dedim, inanmak istemedim, telefonu kapattım. Tekrar aradı ve gerçekten gittiğini söyledi. Bana Fransa'dan bildiğim kalecileri sordu. Benim tanıdıklarım ligin baba kalecileri; Lyon'dan Coupet, Paris Saint Germain'den Letizi... Onlar da tabii çok pahalı. 'Sen yine de bir bak' dedi ve telefonu kapattı. Akşam yemekte 12 yaşındaki oğlum Kevin'e Taffarel'in gideceğini söyledim. 'Olamaz!' diye çığlık attı. Galatasaray'a uygun bir kaleci söylemesini istediğimde 'Baba, Mondragon var Metz'de, müthiş bir kaleci!' cevabını aldım. Hemen açtım puan durumuna baktım, Metz'in durumu oldukça kötü. 'Sen benimle dalga mı geçiyorsun?' diye kızdım çocuğa. 'İzlemelisin baba!' diye üsteledi. Hafta sonu Metz'in Bordeaux ile oynadığı lig maçını izledik. Mondragon iki penaltı kurtardı maçta."

Bu kez telefonu çalan isim Ali Dürüst oldu. Mondragon ve Metz isimlerini duyan Dürüst, benzer bir tepki verdi. Hattın diğer ucundaki ise ısrar ediyordu: "Sadece izleyin." Mondragon'u izleyip de beğenmemek mümkün müydü? "Ertesi gün Metz Başkanı Carlo Molinari'nin karşısında oturuyordum. Sözümü 'Mondragon'u asla size vermem, o benim oğlum!' diye kesmişti. Israr edince 'Onunla konuşmam gerek' diye kapıyı araladı. Belki de işi yokuşa sürmek için Mondragon'u bize verse bile bonservisi ile vermeyeceğini, ancak kiralayabileceğini söyledi. Hemen fikrini almak için Ali'yi aradım. Kabul etti. Sözleşmeyi imzalayıp aldım Mondragon'u."

Mondragon'un bonservisini satın alma hakkını elinde bulunduran Galatasaray, ertesi sezon Metz küme düşünce opsiyon için anlaştığı fiyatın çok altında bir teklif vermişti. Lucescu'nun talebi ile harekete geçen Beşiktaş, alelacele Fransa'ya gidip Molinari ile Mondragon için anlaştı ve imzayı attırdı. O andan sonra, geri dönüş yok gibiydi.

Can Tengizman, "Özhan Abi yeni başkan olmuştu. Beni aradı, atlayıp geldiler" diye anlatıyor o zamanki gelişmeleri ve devam ediyor: "Metz'in kapısına dayandık beraberce. Belgeler yalan söylemiyordu. Mondragon için Beşiktaş'la imzalar atılmış. Özhan Canaydın ve Ali Dürüst'ün bu iş kimin hatası temalı konuşmasını 'Tüm bu işlerden Mondragon'un haberi var mı?' diye kestim. Hemen Mondragon'un menajeri Jean Louis'i aradım. Otelde buluştuk. 'Benim haberim yok' dedi Louis, 'hatta sizi temin ederim Mondragon'un da yok.' Kısa süre sonra Mondragon da yanımıza geldi. Kızgındı. 'Bana kimse bir şey sormadı!' dedi. Hızlıca numaraları çevirerek Carlo Molinari'yi aradı. Manevi babası ile çok kısa bir konuşma yaptı. Kapattığında kararlıydı: 'Futbolu bırakıyorum!' Yoğun telefon trafiğini, Molinari'nin bizi ertesi sabah 9'da ofisinde beklediği haberi bitirdi. Artık rahattık. Mondragon bizimdi. Metz, Beşiktaş'la ne konuştu bilmiyorum ama Molinari'nin ofisinden Mondragon'u Galatasaray futbolcusu yaparak çıkmıştık. Çok rahatlamıştım."

Bir sonraki yıl, Mondragon Galatasaray'ın bonservisli futbolcusu olarak Ali Sami Yen'de oynadı. Can Tengizman da Paris'ten Türkiye'ye kesin dönüş yaptı. Hayatının çok büyük kısmında yanında olamayan babasının vasiyetini yerine getirip Galatasaray Lisesi'ne giren Can Tengizman, sinemada Taçsız Kral'ı canlandıran, Mondragon'u Galatasaray'a kazandıran adam oldu ve bu yıl sınıf arkadaşları ile birlikte okula girişlerinin 50. yılını kutladı.

Socrates Dergi