
Kurtarıcı
14 dk
Barcelona, kaybolan görkemli günlerin izini geleneklerinde, köklerinde ve bir başka eski kahramanda arıyor. Xavi'nin yuvaya dönüş yolculuğunu, İspanya'da yaşayan The Athletic yazarı Dermot Corrigan ile konuştuk.
Xavi, So Foot'a verdiği röportajda "Antrenmanlarda oyunculardan sebepsizce on metre koşmaları isteniyor: 'Pas verip koşmanız gerekiyor!' Ama nereye? Niye? Koşmak iyidir, akıllıca yapmak daha iyidir. Ben her zaman sahada neler olduğunu anlama isteğine, hatta merakına sahiptim. Neden? Nasıl? Neresi? Bunlar kendime sürekli sorduğum ve teknik direktör olduğumda da sormaya devam edeceğim sorular" diyordu. Teknik direktör Xavi'yi, onu yakından takip eden The Athletic yazarı Dermot Corrigan'a soruyoruz. İspanya'daki evine hep beraber bağlanalım…
Kaos
Lampard, Pirlo ve Solskjaer gibi isimlerin eskiden kahramanlaştıkları kulüpleri tarafından göreve çağrılması tamamen o kişiler olmalarıyla alakalı. Xavi ise onlardan farklı. Birçokları Xavi'nin neredeyse on yıldır bu görev için hazırlandığını düşünüyordu. Zaten kariyerinin son yıllarında taktiklerle ilgili teknik direktörlerle konuşuyor hatta Luis Enrique'yle hararetli tartışmalara giriyordu. Devamında Katar'a gitti ve Barcelona'ya döndüğünde kafasında nasıl bir fikir dünyası olacağını netleştirdi. Al Sadd onun için bir stajdı. Son zamanlarda Barselona'da yaşayan ve takımla bağ kuran birçok insanla konuştum. Belki onların etkisi altında kalmışımdır ama Xavi; Lampard, Pirlo ve Solskjaer gibi isimlerden farklı olacak gibi hissediyorum.
Barcelona'daki ilk basın toplantısından sonra "Barcelona'nın yeni teknik direktörü bazıları için sürpriz oldu. Bir oyun kurucu olarak tanıdıkları, sahadaki filozof olarak sevdikleri ve taktikler konusunda takıntılı olarak bildikleri biri; takımdaki havadan şikâyet eden, disiplinden söz eden eski tarz bir İngiliz menajer gibi gözüktü" demiştim. Daha sonra Barcelona'lı tanıdıklarımla konuşunca onların da aynı şekilde hissettiklerini gördüm. Bir önceki başkan Josep Maria Bartomeu döneminde birçok insan hak etmedikleri pozisyonlara getirilmişti. Fitness, sağlık ekibi, pazarlama departmanı… Xavi işte böyle bir ortama geldi. Aslında Xavi'nin takımdaki son yıllarında da durum buna yakındı. O da kulübün etrafındaki birçoklarının bu gidişattan rahatsız olduğunu, değişim istediklerini ve tepeden başlayacak bir değişimde kendisinin de rol alması gerektiğini biliyordu.
Güç savaşları, disiplinsizlikler, kötü kararlar… Kulüp, bütün bu sorunlarla boğuştuğu için Xavi gibi güçlü bir figür de gelir gelmez on maddelik listeyle futbolcuların karşısına çıktı. Antrenmana geç kaldıklarında, maçlardan önce iyi dinlenmediklerinde veya maçlardan önce stada vaktinde gelmediklerinde oyunculara ceza kesilen uygulamalar… Kesinlikle kulübün tepesinde olmak ve her şeyi kontrolü altına almak istiyor. Luis Enrique'nin ayrılığından sonra Ernesto Valverde, Quique Setien ve Ronald Koeman gibi isimler göreve geldi ama hiçbiri Guardiola gibi soyunma odasını yönetebilecek derecede mahir değildi. Guardiola bile Barcelona'dayken Messi'yle sorun yaşardı. Xavi'nin bu yaklaşımı ilginç çünkü deneyimli oyuncuları kontrol altına almaya çalışmak sorunlara yol açabilir.
Pique, Busquets ve Alba gibi kariyerlerinin sonlarına yaklaşan oyuncular var ve üçü de Xavi'nin arkadaşı. Geldikten sonra mesela Pique'nin futbol dışı yoğun faaliyetlerini azaltmasını istedi. Bunu da sağladı. Eskiden habersiz ABD'ye giden Pique artık idman kaçırmıyor. Xavi'nin yaz aylarında takımın etrafındaki havayı değiştirmeye çalışmayacağını kim bilebilir? Xavi için büyük bir meydan okumadan söz ediyoruz. Saydığım oyuncular hâlâ çok değerli isimler. "Xavi'ye kötü yaklaşacaklar" demek istemiyorum ama takımdaki bu geçişi daha kolay hale getirecek daha genç isimler var.

"Barcelona'lı olma fikri, topa sahip olma oyunu, sahada nerede ve nasıl duracağını bilme, ilk dokunuş… Guardiola varken sahaya yansıttıklarını bugün göremiyoruz."
Xavi, göreve gelir gelmez tüm medikal ekibin görevine de son verdi. Kondisyonerler, veri analizcileri derken çoğu kişi gönderildi. Onların yerine kendi ekiplerini getirdi. "Bartomeu döneminde insanlar olmaması gereken pozisyonlara getirilmişti" demiştim ya, sağlık ekibi herhalde onların başında geliyordu. Mesela Dembele, Ansu Fati, Pedri o kadar adale sakatlığı yaşadı ki! Coutinho ve Samuel Umtiti gibi oyunculara yanlış teşhisler koyuldu. Xavi de olanların farkındaydı. Ama mesela yetenek gözlem işinin başındaki Jordi Cruyff, göreve devam ediyor. Xavi ve Jordi zaten Laporta'nın seçimlerdeki rakibi Victor Font ile çok yakın bir ilişki içindeydiler. Ama unutmamamız gerekiyor ki böyle kararlar alabilmek için güçlü olmanız gerekir. Valverde, Setien veya Koeman bunu yapmak isteseler yapabilirler miydi? Hiç sanmıyorum. Xavi ise bu güce sahip. Dani Alves'i aldırmasından ya da Ferran Torres transferinden de bunu anlayabilirsiniz. Zaten Laporta'nın Xavi konusunda geç hamle yapmasında onun bu güce sahip olacağını tahmin etmesi yatıyor bence. Ama takım öyle dibi gördü ki kurtarıcı olarak Xavi'yi getirmek zorunda kaldı.
Zaman, Birazcık Zaman
Xavi, Barcelona'da beklediğinden çok daha zor bir durumla karşı karşıya. Geçtiğimiz gün oynanan Alaves maçından önceki basın toplantısında, olması gerekenden çok daha yavaş olduklarını söylüyordu. La Masia çıkışlı genç oyuncuların bilmeleri gerekenleri bilmediklerini dile getirdi. Barcelona'lı olma fikri, topa sahip olma oyunu, sahada nerede ve nasıl duracağını bilme, ilk dokunuş… Guardiola varken sahaya yansıttıklarını bugün göremiyoruz. Xavi de bunun farkında ve "Biraz zaman alacak" diyor.
Ağaç
Cruyff, Guardiola ve şimdi Xavi... Barcelona teknik direktör gelenek ağacı diyebiliriz. Xavi'nin de 'bir sonraki adam' olmasını bekliyorlar. Herkes onun çok zeki olduğunu biliyor. O yüzden onu, Cruyff ve Guardiola'yla beraber anıyorlar. Eğer gerçekçi bir şekilde Barcelona felsefesi diye bir şeyden bahsediyorsak günü geldiğinde bunu devam ettirecek olanın Xavi olduğunu zaten yıllar öncesinden biliyorduk, yanılıyor muyum? Bu üç ismin çok farklı bir karizmaları var ve bu karizma, insanları, ortaya koydukları şeyin daha önce görülmemiş bir şey olacağı konusunda yönlendirici bir güce sahip olabiliyor. Bazı açılardan birbirine hiç benzemeyen, bazı açılardan ise birbirinin aynısı karizmalar. Etraflarındaki herkesi bir amaç uğrunda toplayabilecek, buna inandırabilecek ve bundan bir anlatı çıkarabilecek insanlardan bahsediyoruz burada.
Xavi belki de Guardiola'lı Barcelona döneminde oynanan oyunu ileri taşımak isteyecek ama böyle bir şey hemen olmayacak. Elinde ne Messi gibi bir yetenek ne de Xavi-Iniesta gibi bir ikili var. Gavi-Nico-Pedri üçlüsünden bir şeyler yaratabilir. Ama onlar da Xavi ve Iniesta'nın zirve dönemlerindeki yaşlarına göre epey küçükler. Rakip yarı sahada birbirine yakın durarak oynamayı oyuncularına aşılamak zorunda. En azından şu anda oynadıkları oyunu daha modern bir seviyeye kavuşturacaktır. Ama unutmamamız gerekiyor ki Barcelona'nın gidecek çok yolu var.
Barcelona, bugünlerde Avrupa'nın sahaya en düşük yaş ortalamasıyla çıkan takımlarından biri. Ansu Fati, Gavi, Nico Gonzalez, -her ne kadar La Masia çıkışlı olmasalar da- Pedri ve Ronald Araujo gibi epey genç oyuncular, şu anda takımın yeni çekirdeğine adaylar. Ancak Xavi onları hemen sahaya atıp üstlerinde baskı kurmak istemiyor. Bunu en iyi kendi deneyimlerinden biliyor. La Masia'dan gelecek oyuncuları takımın çekirdeğine yerleştirmek ve onların etrafında bir takım kurmak, Barcelona için çok önemli. İnsanlar La Masia'dan gelecek çocukların başarılı olduklarını görmek istiyor. Guardiola'nın inşa ettiği takımın çok sevilmesinin sebeplerinden biri de buydu. İnsanlar artık o günlere nostaljik bir şekilde yaklaşıyorlar. Barcelona için bugünlerde olabilecek en güzel şey ise yeni bir jenerasyonun gelmesi. Ama henüz büyük laflar etmek için çok erken.
Xavi'nin topu almadan önce sahayı bir radar misali taradığı videolar meşhur oldu yine. Hiç kimsenin düşünemeyeceği şeyleri düşünüyor, yapamayacağı şeyleri yapıyor gibiydi. Pozisyonlarının fiziksel tanımını Iniesta'yla birlikte değiştirmişlerdi. İspanya Milli Takımı'nın da reaktörü onlardı. Birbirlerinin üstüne basmadan alanı da çok iyi paylaşıyorlardı. Kusursuz bir tekniğe sahipti. Ondan çok daha uzun, atletik ve kalıplı orta saha oyuncuları vardı. Bunlar bazen size avantaj sağlayabilir ama Xavi gibi bir istisnaya karşı etkisiz kalıyordu... Artık daha atletik, daha uzun ve daha hızlı oyuncular var. Antrenman metotları ve tıbbi imkânlar geliştikçe oyuncular arasındaki rekabet seviyesi de artıyor. Gerçi Xavi, şu an oynuyor olsaydı o hızlı oyuncuları ekarte etmenin de bir yolunu muhakkak bulurdu. Takımında kendi yeteneğinde oyunculara sahip olmayı çok isterdi.
Xavi yönetimindeki Barcelona şimdilik topu rakip yarı sahada eskisi kadar uzun süre tutmak istemiyor çünkü bunu yapabilecek güçte değiller. Hatta bunu yapabilecek kadar uzun süre birlikte de oynamadılar. Şu an topu kaybettiklerinde bir an önce kazanmak ve direkt rakip kaleye gitmek istiyorlar. Guardiola'nın Manchester City'si gibi rakip yarı sahaya yerleşip üst üste altmış pas yapamazlar. Yapmak istedikleri şeyi, Luis Enrique'nin İspanyası'na benzetebiliriz. Zaten geçtiğimiz günlerde konuştuğum oyuncu menajerlerinden biri, Xavi'nin oyuncularına verdiği direktiflerin Luis Enrique'yle benzerlik taşıdığını söyledi.
Barcelona'da herkes için sabır kavramı kilit rolde. Bundan yedi-sekiz yıl önce "Yarı finale kadar geldik. Kötü durumda değiliz" diyen bir takım vardı. Geçtiğimiz yıllarda ise kulüp içinde birçok kişinin "Şampiyonlar Ligi'nde son 16'ya kalıyoruz. O kadar da kötü durumda değiliz" dediği biliniyor. Ama bugün gerçekten çok kötü bir durumun ortasındalar. Bartomeu döneminden kalan enkazı kaldırmak ve hem saha içinde hem de saha dışında yeni bir şey inşa etmek zaman alacaktır. Gelecek sezon için Şampiyonlar Ligi'ni geçtim, La Liga'yı kazanmayı dahi düşünecek durumda değiller.
Geçtiğimiz günlerde İspanya Süper Kupası yarı finalinde Real Madrid'e 3-2 mağlup oldular. Maçtan sonra Laporta, sahadaki oyundan gurur duyduklarını söylerken, Pique de doğru yolda ilerlediklerini belirtmişti. Aslında Real Madrid, sokakta top oynayan büyük abiler gibi gözükürken Barcelona topu kapmak için çaba gösteren küçük çocuklar gibiydi. Geçtiğimiz gün Alaves karşısında da gördük. Şu anda çok iyi bir oyunun sinyalleri yok ama kulübede Xavi olduğu için herkes sabırlı davranacaktır. İnsanlar çok kötü durumlara düştüklerinde bir kurtarıcının gelmesini beklerler. Birine ihtiyaç duyarlar. Bunun rasyonel bir şey olmadığını söyleyenler illaki olacaktır ama Xavi gibi birine ihtiyaç duydukları da gerçek. Bugün taraftarlar, Xavi'nin sadece oralarda bir yerlerde olduğunu bilmekten dahi mutluluk duyuyor. Takımın doğru ellere teslim edildiğini düşünüyorlar, buna inanmak istiyorlar. Belki de en önemli şey budur.