Kusursuz Fırtına

15 dk

O sene, bu sene mi? Söz konusu Ferrari olunca hep aynı tartışmanın içine giriyoruz. Bu sezon başka bir polemiğin de eşiğindeyiz. Sebastian Vettel ile Charles Leclerc kriz yaşayacak mı?

Getty Images

Spottaki soru, muhtemelen "Türkiye Grand Prix'si geri döner mi?" ve "Hangi takımı tutuyorsun ağabey?" ile birlikte Formula 1 taraftarlarından en çok aldığım soru. İlk sorunun cevabı "Yarışın geri geleceğini düşünmüyorum", ikinci sorunun cevabıysa "Hiçbir takımı, pilotu tutmuyorum" şeklinde oluyor. Ama üçüncü soruya F1 kamuoyunun çoğu gibi inanın ben de cevap veremiyorum. Daha futbol klişesi kokan bir versiyonu da var: "Ne olacak bu Ferrari'nin hâli?"

Gerçekten de on yılı aşkın süredir sürücüler ve markalar şampiyonluğuna hasret kalan, en büyük taraftar kitlesine sahip, Formula 1'in mistik takımı Ferrari'nin hâli ne olacak? Özellikle de yeni bir takım patronu, yeni bir genç pilot ile otomobillerin performanslarını ciddi şekilde etkileyebilecek yeni kuralların uygulamaya konacağı 2019 sezonunda...

Ferrari F1, F1 Ferrari Demek

Bildiğiniz üzere, Ferrari adeta Formula 1 ile özdeşleşmiş, Formula 1'deki başarıları sayesinde efsaneleşmiş bir marka. Neredeyse her erkek çocuğunun hayalini süsleyen kırmızı süper otomobillerin cazibesi, hızlı olmalarının yanı sıra 'yarışmak' duygusuyla özdeşleşmesinde yatıyor belki de. Yarışmak, rekabet etmek, diğerlerinden daha iyi olmaya çalışmak adeta insanların genlerine işlenmiş bir güdü. Bunu okul bahçesinde koşarken birbirine geçmek isteyen çocuklardan, keyifle seyrettiğiniz tüm sporlara; okul veya ofis ortamınızdan, arkadaş gruplarınıza kadar hayatın her alanında görebilirsiniz aslında.

Tabi konu 'yarışmak' olunca, Ferrari için sadece yarışmak yeterli olmuyor. Ferrari hem yarışmak hem de kazanmak zorunda. 20. yüzyılın klişe stratejisi 'otomobil satmak için yarışlara katılmak' yerine 'yarışlara katılmak için otomobil satmak' felsefesiyle yola çıkan efsanevi Enzo Ferrari'nin takımının kazanmaktan başka çaresi de yok, hedefi de... Çünkü onlar, tüm İtalyan halkının gururunu ve mutluluk umudunu omuzlarında taşıyorlar. Âdeta İtalyan milli futbol takımı gibi bir önemleri ve sorumlulukları var. Daha önce, havanın 'Ferrari koktuğu' Maranello'yu gezdim; 2006 ve 2010'da Ferrari'nin kazandığı Monza'daki İtalya Grand Prix'lerini yerinden anlattım. Ferrari kazandığında Monza'da ortaya çıkan ve neredeyse elle tutulabilecek kadar somut enerji, tutku, mutluluk dalgasına şahitlik ettim. Ferrari'nin kazandığı her yarıştan sonra Maranello'daki kilisenin çanlarının çaldığını da düşünürseniz, Scuderia'nın İtalyan halkı üstündeki 'mistik ve ilahi' etkisini daha iyi anlayabilirsiniz.

Şampiyonluk Hasretiyle Geçen 10 Yıl...

İşte ilgi, beklenti ve baskının bu seviyede olduğu bir ortamda, Ferrari 2007'den beri sürücüler, 2008'den beri markalar şampiyonluğuna hasret. Hiçbir şampiyonluk alınamadan geçen bu 10 yıllık dönem, Ferrari tarihinin en uzun ikinci başarısızlık dönemine denk geliyor. 1964-75 arasındaki şampiyonluk hasreti dönemini sonlandıran pilot Niki Lauda; sırasıyla 16 yıl markalar, 21 yıl sürücüler şampiyonluğu için beklenen 1979-2000 arasındaki kabusu bitiren sürücü ise Michael Schumacher olmuştu. Peki bu sene Sebastian Vettel ve Charles Leclerc'in ne kadar şansı olur?

Başarı şansını incelemeden evvel, belki başarısızlığın ana nedenlerine bakmakta fayda var. Ferrari'nin yenilmez armada kurduğu ve 2000-2004 arasında 10'da 10 şampiyonluk aldığı dönemde Scuderia, başarısını adeta robotik bir performans sergileyen galibiyet makinesi Michael Schumacher'e; takımı Ferrari'nin iç politik dinamiklerinden uzak tutmayı başaran Jean Todt-Ross Brawn yönetimine; kusursuz bir aerodinamimotor kombinasyonuna; F1 standartlarında neredeyse sınırsız bir bütçeyle Fiorano ile beraber aynı hafta üç ayrı pistte test yapabilme yeteneğine ve Bridgestone'un âdeta Schumacher'in sürüş stiline göre geliştirdiği özel lastiklere borçluydu.

Jean Todt ile Ross Brawn

Jean Todt ile Ross Brawn

Schumacher'in ardından ne Kimi Raikkonen ne Fernando Alonso ne de Sebastian Vettel takıma onun gibi bir liderlik yapabildi. Bu üç dev isim arasında performans olarak Alonso, takımla bütünleşme konusunda Vettel öne çıksa da toplamda bir Schumacher etkisi yaratılamadı. Todt sonrası dönemde Ferrari, kendi içinden çıkardığı takım patronları Stefano Domenicali, Matteo Mattiacci ve Maurizio Arrivabene'de de umduğu yönetimi yakalayamadı. Son on yılda takımın iç politikadan uzak tutulamaması, teknik yönetimin de sürekli değişmesine neden oldu. Başka takımlarda şampiyonluklar yaşayabilen Aldo Costa, Pat Fry, James Allison ile devamında gelen Matteo Binotto gibi isimler, takım içi atmosferin de etkisiyle, 2018'in ilk yarısı dışında gridin en hızlı otomobilini üretemediler.

2009'dan sonra yasaklanan veya çok sınırlanan sezon içi testleri, neredeyse 60 yıldır otomobillerini pist üstünde geliştirmeye alışmış olan Ferrari'nin elini kolunu bağladı. İtalyan takımı, simülatör ile hesaplamalı akışkan dinamiğinin (CFD) öne çıktığı, daha dijitalleşen otomobil tasarlama, geliştirme yarışına çabuk uyum sağlayamadı. Tüm takımların aynı lastikleri kullanmaya başlaması da terzi usulü, sürücüye ve otomobile üretilen lastik avantajını yok etti. Aslında bu saydıklarımın hepsinin bir araya gelmesi, Ferrari'nin adeta kusursuz bir fırtınaya yakalanmasına neden oldu ve on yıldır zarif İtalyan teknesinin dümenine geçen kaptanlar, bir türlü kıyıda kendilerini bekleyen zarif sevgililerine (şampiyonluk kupasına) ulaşamadı.

Takım Patronu mu? Gönder, Gitsin; Yenisi Gelsin...

2019 için aerodinamik anlamda yapılan önemli kural değişiklikleri ile beraber, tıpkı 2017'de olduğu gibi takımlar için âdeta yeni bir beyaz sayfa açma şansı ortaya çıktı. Her ne kadar şampiyonluğa ulaşamasalar da 2017'de Ferrari son on yılın en büyük performans sıçramasını yapmıştı. Son iki yılda, şampiyonluğu zorlayabilen otomobilin teknik sorumlusu ise, şu an takım patronluğuna terfi eden Mattia Binotto'dan başkası değildi. İtalyan basınına göre Binotto ile takım patronu Arrivabene arasında yaşanan görüş ayrılıklarına; takımın geçen sene yaptığı sürüş, geliştirme ve strateji hataları da eklenince Arrivabene'nin bileti kesildi ve teknik adam Binotto, takım patronluğu koltuğuna oturdu.

Lotus'ta Colin Chapman'ın ya da Brabham'da Jack Brabham'ın hem teknik adam hem de takım patronu olduğu 1960'lardan bu yana köprünün altından çok sular aktı. Artık F1 takımları tek bir adamın her şeye yetişemeyeceği kadar büyükler ve komplike yönetim sistemleri ile idare ediliyorlar. 1980'lerden bugüne modern F1 dönemine baktığımızda teknik adamlıktan gelip takım patronu olarak şampiyonluğa ulaşabilen tek isim olarak Ross Brawn karşımıza çıkıyor. O nedenle Binotto'nun işi, gerçekten çok zor.

Aslında Binotto'nun otomobilin tamamından sorumlu teknik adam olarak geçirdiği son iki yılda, Ferrari'nin son on yıldaki en hızlı iki otomobilini üretmiş olduğunu unutmuyoruz. Ama takım patronu olmak, hele de Ferrari'nin takım patronu olmak âdeta ateşten bir gömlek ve Binotto'nun teknik adamlıktan önce politik olmayı gerektiren, işler ters gittiğinde tüm F1 medyası ile beraber belki de bütün İtalya'nın eleştiri oklarına hedef olduğunuz bu gömleği nasıl taşıyacağını sene içinde görmeye başlayacağız.

İyi Otomobille Başla ve Onu Geliştir

Teknik anlamda, şampiyonluğa ulaşamasa da 2016-17 yönetmelik geçişini başarılı bir şekilde gerçekleştiren Ferrari'nin hızlı ve hatta en hızlı otomobili üretmemesi için hiçbir sebep yok. İtalyan takımı, turbo hibrid çağının beşinci senesinde, geleneksel olarak en çok önem verdiği alan olan motor performansında zirveye çıkmayı başarmıştı. En büyük rakibi Mercedes yetkilileri bile, 2018 içinde motor performansı olarak Ferrari'nin gerisinde kalmaya başladıklarını dile getirmişlerdi.

2018 Almanya Grand Prix'sini lider götürürken bariyerlere savrularak yarışın dışında kalan Sebastian Vettel

2018 Almanya Grand Prix'sini lider götürürken bariyerlere savrularak yarışın dışında kalan Sebastian Vettel

2018 otomobili SF-71H özellikle sezonun ilk yarısında en hızlı şasi olarak göze çarptı. Ancak yaz arasından sonra, Ferrari'nin geliştirme anlamında yönünü kaybettiği ve yapılan güncellemelerin işe yaramak bir yana, otomobili (bağıl olarak) yavaşlattığı iki aylık dönem, sonun başlangıcı olmuştu. Zaten Ferrari, bu on yıllık dönemde zaman zaman hızlı otomobillerle sezona başlasa da hep geliştirme yarışında rakiplerinin gerisinde kaldı.

Ferrari'nin yeni başkanı John Elkann, geçtiğimiz haftalarda daha önce bahsettiğimiz tesis ve teknik imkânlar anlamında yatırım yapmaya ihtiyaçları olduğunu dile getirdi. 2019'da şampiyonluk kazanabilmek için takımın önce iyi ve hızlı bir paketle yıla başlaması; sonra da o paketi sene içinde en az Mercedes ve Red Bull kadar geliştirmesi gerekiyor.

Zincirin Son Halkaları: Vettel ve Leclerc...

Başarı zincirinin son halkaları olan sürücülere baktığımızda Ferrari, son on yılın en ilginç ikilisi ile piste çıkıyor. Raikkonen-Massa; Alonso-Massa; Alonso-Raikkonen ve VettelRaikkonen ikililerinin hepsinde, Ferrari'nin belki de geleneksel tek pilota odaklanma stratejisine uygun olarak bir sürücünün çok daha üstün olduğu, diğerinin çoğunlukla üstün olan takım arkadaşına destek için piste çıktığını izledik. Ama 2019'da Vettel-Leclerc ikilisi, âdeta patlamaya hazır bir bomba gibi. Bu bomba, doğru şekilde patlarsa rakipleri yok edebileceği gibi, yanlış zamanda patlarsa takıma da büyük zarar verebilir.

İdolü Schumacher'in başarılarını tekrarlamak için Ferrari'ye gelen ancak ilk dört yılda hem umduğu otomobili bulamayan hem de ortalamada kendisinden beklenen performansı sergileyemeyen Sebastian Vettel, Ferrari'de en çok baskı altında olduğu yıla başlayacak. 2017'de Azerbaycan ve Singapur, 2018'de Azerbaycan, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve Amerika yarışlarında sonuca doğrudan etki eden ve şampiyonanın gidişatını etkileyen kritik sürüş hataları yaptı. Şampiyonluğu kovalayan dört kez dünya şampiyonu bir ismin, bir sezonda bu kadar fazla hata yapma şansı yok.

Vettel'in takım arkadaşlığını, Sauber'den Ferrari'ye transfer edilen Charles Leclerc yapacak. Ferrari'nin genç sürücü akademisinin bir üyesi olarak F1'e giden yoldaki en önemli iki şampiyona GP3 ve F2'yi daha ilk sezonlarında kazanan Monakolu genç yıldız, hızı ve doğal yeteneği ile dikkatleri üstüne topladı. Zaman zaman Sauber'in otomobil kapasitesinin önüne geçmeyi başaran Leclerc, ilk sezonun ardından kırmızı otomobilin koltuğuna oturmayı başardı. Kimilerine göre bu erken bir transfer olsa da her yarış sürücüsünün hayali olan Ferrari söz konusu olduğunda hayatta bir kez gelebilecek böyle bir teklifi reddetmek tabii ki mümkün değil.

Charles Leclerc

Charles Leclerc

Leclerc, 2018'in en çok dikkat çeken çaylak sürücüsü olarak, Ferrari'de yarışabilecek bir hıza ve şampiyon bir sürücünün kumaşına (doğal yetenek, zihinsel kapasite, teknik beceri, gelişim potansiyeli) sahip olduğunu gösterdi. Ancak F1'de tutunmakta asıl zor olan artık çaylak hatalarının affedilmediği ve beklentilerle beraber baskının arttığı ikinci yılda başarılı olmaktır.

Batman ve Robin mi? Unut, Gitsin...

Öte yandan Ferrari'nin bu kadar genç ve tecrübesiz bir sürücü seçmesi de takımın adetleri ve geleneklerinin dışında bir durum.

Leclerc, Ferrari'nin koltuğuna oturan en genç ikinci sürücü olmasının yanı sıra, efsanevi Gilles Villeneuve'den bu yana (1977) Ferrari ile yarışacak en tecrübesiz sürücü de olacak. Demeçlerinde Ferrari'de yarışmaya ve beklentileri karşılamaya hazır bir izlenim veren ve gerçekçi olmayı seven Monakolu, Scuderia'daki ilk sezonunda hedefini en az iki yarış kazanmak olarak açıkladı.

Aslında bir yandan büyük bir avantaj olarak gözükse de Leclerc'in hızı, hırsı ve gençliği bir yandan Ferrari'nin 2019 şampiyonası için potansiyel problemlerden birisi de olabilir. Peki kendisini kanıtlamış tecrübeli bir dünya şampiyonu sürücünün yanına, çok hızlı, hırslı ve yetenekli bir çaylak sürücünün oturduğu son senaryoyu hatırlıyor musunuz? McLaren-Mercedes'in Alonso, Hamilton ve olaylarla dolu 2007 sezonu...

O sezon İngiliz takımı, yan yana gelen ateş ve barutu kontrol edemeyince hem şampiyonluğu bir puan farkla Raikkonen ile Ferrari'ye kaptırmış hem de casusluk skandalı patlak verdiğinden spor tarihinin en büyük cezasına (100 milyon dolar) çarptırılmıştı.

İronik bir şekilde McLaren'in 2007'deki iç savaşından faydalanıp ipi önde göğüsleyen Raikkonen, bugün gridin en yaşlı sürücüsü ve Ferrari'nin -hâlâ- son dünya şampiyonu olarak koltuğunu Leclerc'e bırakmış vaziyette.

Kendisini kanıtlayıp Ferrari'nin Vettel'den sonraki geleceğinin yıldızı olmak isteyen Leclerc'in ikinci pilotluk rolünü oynayıp Sebastian'a destek olmak gibi bir niyeti yok. Öte yandan son dört sezonda Raikkonen'e rahatça üstünlük sağlayan Vettel de, 2014 Red Bull yılı Daniel Ricciardo'dan bu yana ilk kez bu kadar genç, hızlı ve hırslı bir pilotla takım arkadaşlığı yapacak. 2014'te ne olmuştu dersiniz? Genç Ricciardo, dört kez şampiyon Vettel'i kendi takımında mağlup etmişti.

Dolayısıyla bu sene Vettel de Ferrari'nin kendisinden beklediği şampiyonluğu Maranello'ya getirebilmek için son iki sezondaki hatalarından arınmak, daha hızlı, istikrarlı olmak ve Leclerc'e net bir şekilde üstünlük sağlamak zorunda. Yani Vettel, bu sene Hamilton ve Mercedes ortaklığına karşı mücadele ederken yanında Batman'in Robin'i gibi bir yardımcısı da olmayacak. 2019'da Vettel, Leclerc'i mağlup ederse bu normal karşılanır. Ama tam tersi Alman sürücü, genç Charles'a net bir üstünlük sağlayamazsa, Ferrari'deki geleceği tartışmalı hâle gelir. Özetle Ferrari'deki sürücü dinamikleri ve takım içi mücadele, bu senenin en çok merak edilen yönlerinden birisi olacak.

Yine, Yeni, Yeniden...

Toparlarsak Ferrari yeni başkanı, yeni takım patronu, yeni teknik yönetim kadrosu ve yeni genç sürücüsü ile beraber, otomobillerinin performansını ciddi şekilde etkileyebilecek yepyeni kuralların uygulamaya konduğu bir yıla başlıyor.

Ferrari'nin bütçe, teknik kapasite ve sürücü kadrosuna bakıldığında şampiyonluğu almasına engel olacak önemli bir handikap yok. Ancak bu kadar çok yenilikten ve yeni rollere soyunan personelden, yeni bir şampiyonluk çıkar mı? Bu devasa makine, yeni çarklarıyla beraber uyum içinde ve hızlı bir şekilde dönebilir mi? İşte dünyadaki milyonlarca Tifosi'nin merak ettiği soru da bu. Cevabı almak için de bekleyip görmekten başka bir çaremiz yok.

Socrates Dergi