“Tarihimizde bir ilk ve orada Kuzey’in ismi yazıyor artık”

5 dk

Türkiye, olimpiyat tarihinde ilk kez bir yüzme finalinin parçası. Seçmeleri beraber takip ettiğimiz milli antrenör Erkan Mutlu ile seçmeler biter bitmez soluğu ses kaydının başında aldık. Fenerbahçe Spor Kulübü'nün ve milli takımımızın yıldızı Kuzey Tunçelli’nin 1500 metredeki tarihi başarısını ve bundan sonra olabilecekleri konuştuk.

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Büyük yüzücülerin ilk olimpiyat deneyimi genelde 15-16 yaşlarında oluyor ve ilk o yaşlarda bir şeyler göstermeye başlıyorlar. En basit örneği Michael Phelps… 2000’de madalya kazanamadı ama 200 kelebekte final yüzmüştü.

Bıraktığın yerden devam edeyim. Baskıyı yönetmeyi ve rekabeti seviyor Kuzey. Çoğu yüzücünün sıkıntısı finalde iş yapamıyorlar, bocalıyorlar. Kuzey’de tam tersi… Baskının altında nasıl gidebileceğini gayet güzel yönetebiliyor. Avrupa Şampiyonası’nda Romanchuk’a karşı gösterdi. Beklenti oluştu artık. Oluşmadı diyemeyiz.

Çok yakından tanıdığınız Bob Bowman’ın Phelps için “Baskı seviyesi ne kadar yüksek olursa Michael o kadar iyi performans gösterir. Beklentiler arttıkça daha da rahatlar. Zaten onu en iyi yapan da budur" sözü var. Kuzey özelinde de böyle bir durum var yani… Biz baskıyı çok iyi ayarlayamıyoruz. Sevincimiz de üzüntümüz de uçlarda oluyor. Final öncesinde Kuzey şu an ne yapmalı?

Phelps için söylenen sözün aynısı Kuzey için de geçerli. Evet, duygusallığımız fazla bizim ama Kuzey zaten ne yapacağını çok iyi biliyor. Son iki 1500 yarışlarında baskı testlerinden çok güzel geçti. Olimpiyat sahnesinde de tecrübe edindi.

Bu testlerden ilki Avrupa Şampiyonası’ndaydı. Finalde Romanchuk’a karşı yarışı çok iyi yönetti. Seçmelerde o kadar iyi yönetememişti ama finalde ne yapacağını biliyordu. Romanchuk mesela birinin dalgasına girip beklemeyi çok seviyor. Kuzey de böyle bir şey yapacağını ve 800 civarında atağa geçeceğini biliyordu. Romanchuk hemen yanına geldi ama Kuzey, onun akıntısına girmemek için kulvarın diğer tarafına geçti. Taktikleri çok iyi analiz edebiliyor. Kuzey, baskı altında çok iyi reaksiyon gösterebiliyor.

Avrupa Gençler Şampiyonası’nda ise Alman Johannes Liebmann vardı yanında. Seçmelerde Kuzey’e yapıştı direkt, Kuzey birkaç defa ayrılmaya çalıştı ama yapamadı. Finalde Kuzey’e büyük bir baskı oluşturdu. Finalde ne yapacağını, tempoyu çok iyi biliyordu ve finali çok daha rahat götürdü. Gerçekten Phelps için söylendiği gibi baskı altında farklı bir seviyeye çıkıyor. Olimpiyat finalinde de aynısını yapabilir. Seçmelerdeki derecesinden daha iyisini yüzebilir. Aykut Hoca (Çelik), onu bu noktalara eğitimle getirdi. Kimse bedavadan buralara gelmiyor. Son iki yılda 6 tane yükselti kampı yaptı. Yükselti kampları, oksijenin düşük olduğu, rakımın 1800-2400 arası yerlerde yapılan antrenmanlara deniliyor. Türkiye’de 2012’den beri Erzurum’da yükselti kamp merkezi var. Önceki yıllarda başka yerlere gidiyorduk. O rakımda antrenman yapınca vücudunuz daha fazla alyuvar üretiyor ve bu alyuvarlar, dokulara, kaslara daha fazla oksijen taşıyor. Bu da daha yüksek performans sergilemenizi sağlıyor. Yüksek seviyedeki sporcular, yılda birkaç kez yükselti kampına giriyor. Kuzey, altı defa Erzurum’da, 1800 rakımda 20-25 günlük yükselti kampı yaptı. Deniz seviyesinde olanları söylemiyorum bile. Yapılan testler, antrenmanlar, kamplar olimpiyat içindi. Avrupa Gençler Şampiyonası pazar günü bitmişti, pazartesi gününe antrenman koyduk. Sabah 7’de Aykut Hoca’yla antrenmana gitti. Uçağımız akşamdı, Türkiye’ye dönmeden sabah yarış yerinden “Antrenman yapmamız lazım” diye talep ettik, şampiyonluk sonrası sabah antrenman yaptık.

Tarihte ilk kez yüzme finalinin parçasıyız. Kuzey’in şu ana kadar yaptığı bile başlı başına büyük bir başarı ama insanlar, “Madalya alamadı, bu ne?” gibi düşünceye sahip olabilirler. Peki bizler beklentiyi nasıl ayarlamalıyız?

Sporcular, dört yıl boyunca buraya hazırlanıyor ve Kuzey, bu disiplinde dünyanın en iyi beşinci yüzücüsü. Böyle yaklaşmak lazım. Bunların hepsi basamak, Kuzey bu basamakları çıktı. Avrupa Gençler Şampiyonası’nda rekor geldi, olimpiyat finalinde yüzecek. Bunlar beklenti oluşturuyor. Unutmamak lazım, Kuzey’in ilk olimpiyatı. Daha demin söylediğin gibi en iyi yüzücüler, bu yaşlarda ilk finalini yüzüyorlar. Phelps ilk olimpiyatında madalya alamadı. Bu da bir gerçek. Kuzey, Türkiye kafilesinin en küçüğü. Buradan da ne kadar büyük bir iş yaptığını anlayabiliriz. Türk halkı her zaman en iyisini istiyor. Uçlarda yaşadığımız için ya aşağıdayız ya yukarıdayız. Çok duygusal yaklaşıyoruz. Bu bir süreç. Tarihimizde bir ilk ve orada Kuzey’in ismi yazıyor artık.

Kuzey öncesine kadar bir tıkanıklık vardı. Olimpiyat bizim için tecrübeden ötesi olmuyordu. Gidiyoruz, yüzüyoruz ve dönüyoruz. Kuzey’in ilk finaliyle belirli bir eşik aşılır mı, devamı gelir mi?

Burada Kuzey’e ve Aykut Hoca’ya çok büyük iş düşüyor. Ben hazırlıklarına direkt bire bir şahidim. Geçen sene şampiyonalar bittiğinde oturup planlamayı nasıl yapacakları üzerine sohbet etmiştik. “Olimpiyat'a hazırlayacağız” demişti Aykut Abi. Avrupa Gençler Şampiyonası’nda yüzdü, son güne kadar antrenmanları bırakmadan devam ettiler. Tüm hazırlığını Paris’e yaptı ve doğru bir planlamayla neler olabileceğini gösteriyorlar. Özellikle biz Türk antrenörlerine de örnek oldular.

Sosyal medyada en sık yapılan eleştiri “Ülkenin çevresi denizlerle çevrili ama su sporlarında başarımız yok.” Yüzmede yapılacak atılımın ilk kıvılcımı geldi mi?

Öncelikle şunu söylemek istiyorum; etrafı denizlerle çevrili ama bu iş denizde yapılmıyor. Bunu atlıyor insanlar. En basitinden yükselti kampı… Amerika’da 100 yıldır yükselti kampı merkezi var. Olimpiyat komitesinin olduğu Colorado yükselti kampının ana merkezi. Türkiye’de tesislerimiz artıyor ama havuza yönelik olmuyor. Bu bir süreç, Kuzey önemli bir yol açacak diye düşünüyorum. Buradaki en büyük etkenlerden bir tanesi, sporcularımızın Türkiye’de kalacağı bir sistem yaratmamız. Kuzey, Paris’e hazırlanırken okul tarafı çok zor yürüdü. Oralara çözüm olacak yollar bulmamız gerekiyor. Üniversite bandında çözümler üretmemiz gerekiyor ki Türkiye’de kalsınlar. Geçen sene 120 sporcumuzu Amerika’ya göndermişiz. Amerika’da başarılı üniversiteler ve gidilebilecek okullar var ama sporcularımızın gittiği çoğu üniversite yüksek düzeyde okullar değil. Ümit Can Güreş gibi Harvard’da okuyan veya UCLA’de yoluna devam edenler var fakat antrenman anlamında gidilecek güzel üniversiteleri seçmemiz lazım. İlk etapta sporcularımızı Türkiye’de tutacak bir sistem yaratabilmemiz lazım. Bu hem maddi hem de okul anlamında olması gerekiyor. Amerika’da devletin okullara ödediği çok büyük meblağlar yok ama sponsorlardan kazandıkları çok büyük gelirler var. Tesisleri zaten çok iyi. Voleybol, basketbol gibi profesyonelliğe taşınacak adımları atmamız gerekiyor ki sporcularımız hayatlarını kurtarabilecekleri, tamamen spora kanalize olabilecekleri bir sayfa açsınlar.

Kuzey’in ikinci olimpiyatında artık üniversite zamanı gelmiş olacak. Aykut Hoca ile çalışıyor ama Amerika’ya giderse antrenör ilişkileri nasıl etkilenir? Amerika onun adına olumlu olur mu?

Amerika’ya giderse oradaki antrenörüyle devam etmek zorunda. Hem okumak hem de olimpiyat seviyesinde yüzmek istiyorsanız Amerika’da gidebileceğiniz 2-3 okul var. Diğer okullar daha orta düzeyde devam ediyor. Zaten ABD Yüzme Takımı’nı ve Avrupa’dan Amerika’ya gidin yüzücüler listesini açın, 2-3 okul kendini belli ediyor. Hatta madalya alan sporcuların okullarına bakın… Geri kalan okullarda sadece yüzmeye devam edersiniz. Türkiye’de kalır, Aykut Hoca’yla devam ederse öncü olacak.

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

O zaman Kuzey’i Türkiye’de tutabilmek için ne yapmamız lazım? Nelerin değişmesi gerekiyor?

Nasıl Amerika’da birkaç üniversite ayrışmışsa burada da birkaç üniversite onun opsiyonu olmalı. Ve bu üniversiteler, Kuzey’in antrenmanlarına, kamplarına izin vermeli. ‘Online sınav’ gibi izinleri olmalı. Şu anda devlet ve vakıf üniversitelerinin başlattığı projeler var ama üniversiteye girdikten sonra sorun yaşamaya başlıyorlar. Sporcuya “Devam zorunluluğun var” deniliyor, o zaman antrenmanlara nasıl devam edecek… Bu tarz büyük sıkıntılar var, bunların aşılması gerekiyor. Sporcuların yükselti kampı oluyor, devamlı dünyanın bir yerlerinde yarışları oluyor. Okulla birlikte bir şekilde kamplarına ve yarışlarına devam edebilmeliler.

Kuzey daha ilk olimpiyatında bir şey gösterdi ve onun adına olay asıl şimdi başlıyor. En üst seviyede uzun yıllar kalmak daha zordur. Paris defteri kapandığı anda Los Angeles planlamasına başlanacaktır.

Dergi için konuşmuştuk seninle. Amerika, Paris defteri kapanmadan düğmeye bastı. Çoktan başladılar. Orada bir kriz vardı, NCAA bitmeden aksiyon alındı. NCAA’in bitiminden sadece bir gün sonra devlet, Bob Bowman’ı Arizona State’ten Texas’a geçirdi. Eski ekibini de topladı. Potansiyelli bütün Amerikalıları Texas’a topluyorlar. Marchand, Hubert Kos gibi Avrupalı yüzücüleri de oraya getirdiler. Amerika’da başladı, Kuzey için de başlamıştır bence. Şimdiden Los Angeles planlaması yapılıyordur. İllaki bir şeyler konuşulmuştur.

Yüzmede sporcu, aile ve antrenör üçgeni çok kritik. Kuzey’in ailesinde yüzücü yok sanıyorum ama süreç olabilecek en sağlıklı şekilde yürüyor gibi bir izlenim alıyoruz. Sizin şahit olduğunuz neler var?

Sporcu, aile ve antrenör üçgeni çok güzel kurulmuş. Başarı için olmazsa olmaz bir şey bu. Kuzey ile bir anımı anlatmak istiyorum. Çok mütevazı bir sporcu. Avrupa Gençler Şampiyonası’nda dünya rekoru kırdıktan sonra doping kontrolündeyiz. Dünya rekorunun sayılması için böyle bir işlem var. Test sonrası beklerken bana bir soru sormuştu. Kulvarını üzerine çıkıp sevinmişti. Bana dedi ki “Sevincimi abartmadım, kimseyi rencide etmedim değil mi?” Dünya rekoru kırdıktan sonra sorduğu ilk soru bu. Bu zaten güzel bir şampiyon mantalitesinde olduğunu gösteriyor. Çok etkilenmiştim. Sabah seçmesinde Johannes Liebmann’a karşı çekişeceğini beklemiyordu. Bitirirken kolunu biraz daha yavaş attı. Bana sorduğunda “Yok. Abartılı bir sevinç yapmadın” dedim. Bana, sabah yavaş bitirdiği için Liebmann ve antrenöründen özür dilediğini söyledi. Bu kadar mütevazı, çevresindekilere ne yaptığını bu kadar düşünen bir sporcu. 16 yaşında bu kadar öngörülü ve alçak gönüllü olabilmek de çok zor. Bütün bir ülke sizin arkanızda, dünya rekoru kırmışsınız ama farklı şeyler düşünüyorsunuz.

Doping kontrolü anısına devam edeyim. Kuzey ve Aykut Hoca’yla arabadayız, otele dönüyoruz. Ailesi aradı, “Tebrikler oğlum” dedi ve sonra kapattılar. Ne bağırış ne çığlık vardı. Çok sakin, “Sen nasılsın? Keyfin yerinde mi?” sorularını sorabilen, ayakları yere basan bir aile. Dünya rekoru sonrası çok normal bir konuşmaydı. Kuzey’in gösterdiği mütevazılığın aynısını, ailesi Kuzey’e gösteriyor. Bütün parçaları bir araya getirip ortaya böyle bir ürün çıkartıyor. Aykut Hoca’ya da hakkını verelim. O da aynı mütevazılıkta “Dünya rekorunu kırdın. Aferin! Devam ediyoruz” şeklinde yaklaşıyor. Çok güzel yönetiyorlar süreci. Hepsi bir bütün. Hayatın akışını ne kadar düzgün devam ettirebiliyorsak, başarıya rağmen aynı mütevazılıkta devam edebiliyorsak o zaman yukarıya çıkabiliyoruz.

Yine aynı örneği vereceğim ama Phelps ilk olimpiyatında madalya kazanamadı ama birkaç ay sonra dünya rekoru kırdı. Eve dönerken Bowman’ın yardımcısı haber alıyor. Yerel yönetim, Phelps’in yaşadığı caddeyi süsletip bando takımları çıkarmış. Bowman, yardımcısına şunu söylüyor: “Her şeyi söktür.” Normal bir şekilde kutlamak istiyor. Annesi de “Phelps bu akşam benimle kalacak” diyor. Phelps akşam yemeği yiyor ve dinleniyor. Rutin hayatına devam ediyor. Ertesi gün dünya rekoru kırmamış gibi antrenmanlarına devam ediyor. Böyle olduğunuz zaman kendinizi ileriye taşıyabiliyorsunuz. Yapılan başarıları normalleştirmek yerine balon olarak yukarı şişirirsek önünü alamadığımız durumlarla karşılıyoruz.

Nazar değdirmeyelim ve Kuzey için son bir söz alalım sizden.

Müthiş bir başarı elde etti. Onu ve Aykut Hoca’yı izlemek, keyif veriyor. 2028 ve sonrası için çok güzel bir ışık veriyor. Türkiye’de sistemi değiştirebilecek, sistemlerin önünü açabilecek bir isim. Hem okul hem maddi getiriler için sponsorluk anlamında bir şeyleri değiştirebilir. Ne diyebilirim ki son olarak… Tam zamanı Kuzey…

Socrates Dergi