Kötü Bir Şaka

12 dk

Luciano Re Cecconi, 1970'li yıllarda İtalyan futbolunun dikkat çeken ortasaha oyuncularından biriydi. Fakat onu unutulmaz kılan dramatik bir andı.

Hayat ne de hızlı bitebiliyor. Tek bir kurşun, bam! Her şey göz açıp kapayıncaya kadar bitti. İtalya’da profesyonel bir futbolcu, yenilince rakibini dövecek kadar dişli bir orta saha, krallar gibi yaşamış bir adam: Luciano Re Cecconi... Roma’da, 29 yaşında, tek bir kurşun ve son...

18 Ocak 1977’deki ölümü, İtalya futbol tarihinin belki de en trajik kaybıydı. Sadece ‘şaka yapmak’ istediği bir kuyumcu tarafından vurularak öldürülmüştü. Bu trajik olay bize, sarsılmaz görünen bir hayatın da sarsılabileceğini ve ölümün ne kadar beklenmedik bir anda gelebileceğini bir kez daha hatırlatıyor.

Re Cecconi’nin hikâyesi 1 Aralık 1948’de, Kuzey İtalya’nın Milano varoşlarındaki Nerviano isimli küçük şehrinde başladı. Pro Patria Calcio ve US Foggia kulüplerinde parlayarak büyük takımların radarına giren sarı saçlı futbolcu, Foggia’nın eski antrenörü Tommasco Maestrelli tarafından 1972 yılında Lazio’ya transfer edildi. Maestrelli’nin benimsediği dişli oyun, savunmaya dayalı futbolun anavatanı İtalya’da ender görülen bir tarzdı. Teknik adam, Re (İt. ‘kral’) Cecconi’nin etrafında, mafya üyesine benzeyen ve bazen gerçekten bu yönde tavırlar sergileyen kabadayı ve ehlikeyif forvet Giorgio Chinaglia’nın öne çıktığı çılgın bir kadro kurmuştu. Saha içinde bir fenomen olan ve önemli gollere imza atan Chinaglia takımın ‘Baba’sı ise, Cecconi de onun consigliere’i, yani danışmanıydı.

Almanlar eşi benzeri görülmemiş muazzam bir oyunla 1972 Avrupa Şampiyonası’nı kazanırken başarının mimarlarından biri de sarı saçlı Günter Netzer’di. Saçları saman sarısı Cecconi’ye de Netzer’e ithafen ‘Cecconetzer’ lakabı takılacaktı. Kadın hayranların ve magazincilerin ağzında “Sarışın Melek” ismi dolaşırken, takım arkadaşları ise ona “Bilge” diyordu.

Silahsız bir Lazio futbolcusu, o sıralar zaten doğrudan takımın bilgesi sayılırdı. 70’li yılların Roma’sı tekin bir yer olmadığı gibi, Lazio’lu oğlanlar ortalığı daha da karıştırmayı seviyordu. 1970’te Arsenal’la oynanan UEFA Kupası maçından sonra yaşanan arbedenin sebebi, misafir İngiliz ekibinin hediye edilen deri çantalara yeterince değer vermediğini düşünmeleriydi. 1973-74 sezonu başladığında çılgın ekipte hâlâ durulma belirtisi yoktu. Antrenmanda yaşanan hararetli tartışmalar istisnai değildi. Otelde bazı oyuncuların karşılıklı yatak minderlerine ateş ettiği ya da camdan sokak lambasını vurmaya çalıştığı da oluyordu. Silah merakının onları soyunma odasında öylesine bir kavgaya sürüklemesi de normal karşılanırdı. Bir tarafta sağcı parti sempatizanı lamba nişancıları, öbür tarafta da takımın daha ölçülü grubu vardı.

Fakat Maestrelli’nin başarısı, testosteron ve yeteneği bir potada eritip mükemmel uyumlu bir takım yaratabilmesindeydi. Gruplar arasındaki kavga çığırından çıktığında, ikinci bir soyunma odasına ihtiyaç duyuldu. Maestrelli’nin saha içi ve dışındaki sağ kolu Cecconi’ydi. O, takımın bilgesi ve sarı bir melekti.

Lazio’nun 1974’te kulüp tarihindeki ilk Scudetto’yu, yani lig şampiyonluğunu kazanmasıyla Cecconi de krallığını ilan etmişti. 12 Mayıs günü şampiyonluk kesinleştiğinde tribündekiler sevinçle çimlere akın ederken Cecconi de sahayı üstünde sadece iç çamaşırıyla terk ediyordu. Sezon boyunca verilen emeklerin ödülü, Almanya’da gerçekleşecek Dünya Kupası kadrosuna seçilmek olacaktı. Ancak İtalya daha ilk grup aşamasında elendi ve ‘kral’ hiç süre alamadı. Altın yılında milli formayla sadece iki hazırlık maçına çıkan Cecconi’nin milli takım kariyeri böylelikle sona ermişti.

Ligdeki zaferle birlikte Lazio, ertesi yıl Şampiyon Kulüpler Kupası’na katılmaya hak kazanmıştı fakat önceden aldıkları üç yıllık men cezası buna engel oldu. Ancak karar çok da haksız sayılmazdı. Bir sezon önce UEFA Kupası ikinci turunda Ipswich Town’la karşılaşan Lazio, İngiltere’deki ilk maçı 4-0 kaybetmişti. Gollerin hepsinin altında Trevor Whymark’ın imzası vardı. Öyle ki Lazio’nun ezeli rakibi Roma’nın ateşli taraftarları, Whymark’a bu başarısından ötürü kupa hediye edecekti. İtalya’daki rövanş maçı ise İngilizler için cehennem olacaktı.

Lazio taraftarı, maçtan bir gün önce Vatikan’da Papa’yla buluşmuştu. Olimpiyat Stadı’na geldiklerinde ise dini duygular bir kenara bırakıldı. Lazio’nun 4-2 galip gelip elendiği maçın sonunda taraftarlar ve oyuncular, İngiliz misafirlerine ve hakem üçlüsüne saldırmaya başladı. Ipswich’liler bir saatten uzun süre soyunma odasına sığınmak zorunda kaldı. Antrenör Bobby Robson, yaşananları yıllar sonra şöyle özetleyecekti: “Çıldırmış gibiydiler. Sanırım o gün hepimiz 20’şer yıl yaşlandık."

Bu olayların ardından kesilen ceza nedeniyle Şampiyon Kulüpler Kupası, Lazio için daha başlayamadan bitmişti. İki sene sonra da kulübün ikonu Giorgio Chinaglia takımı bırakacak, New York Cosmos’la rengârenk bir maceraya yelken açacaktı. Ve Aralık 1976’da antrenör Tommaso Maestrelli’nin kanserle savaşında erken yenik düşmesiyle birlikte 1974 senesinin dişli şampiyon kadrosunun sonu gelecekti.

Cecconi, 1976 sonbaharında sol dizinden sakatlandı ve futbola bir an önce dönebilmek için çalışmaya başladı. 1 Aralık’ta, futbolculuk için en ideal yaş sayılan 29’a girdi. Belki de hayatının en güzel dönemindeydi. Eşi Cesarina’yla iki yaşında bir oğulları vardı ve daha yeni kız babası olmuştu. Roma’da herkesçe sevilen bir yıldızdı. Onu gören erkekler yolda omzuna vuruyor, kadınlarsa sarışın meleğin arkasından bakakalıyordu. Özetle o; maç günü 10 binlerin göklere çıkardığı genç ve zengin bir futbolcu, dünyalar sahibi bir kraldı.

18 Ocak 1977 günü, sakatlık sonrası ağrısız geçen ilk antrenmanını tamamladı. Doktor kontrolünden geçtiğinde “İyileştim, sahalara dönebilirim!” diye sevinecekti. Akşamına Lazio defans hattından meslektaşı Pietro Ghedin’le bu haberi kutlamak için kadeh kaldırdı. Ortak arkadaşları parfümcü Giorgio Fratticioli, ikilinin yanına uğradı. Cecconi ve Ghedin, sonrasında kuyumcu Bruno Tabocchini ile buluşacak arkadaşlarını yalnız bırakmadılar ve akşama birlikte devam ettiler.

Seyrek saçlı, koyu, kalın kaşlı Bruno Tabocchini’nin dükkânına önceki haftalarda iki kere hırsız girmişti. Değerli eşyalar satan biri için zor bir dönemdi. Parfümcü Fraticcioli, 18 Ocak 1977’de dükkâna girdiğinde saatler tam 19.30’u gösteriyordu. Bu noktadan sonra olanlar ise hâlâ tam anlamıyla çözülebilmiş değil ve çeşitli komplo teorilerinin konusu olmaya devam ediyor. Ancak hikâyenin -bilindiği kadarıyla- devamı şöyle: Cecconi ve arkadaşı Ghedin ufak bir şaka planladı. Ceketleriyle yüzlerini gizleyecek ve elleriyle ceket cebinde hayali bir silah tutuyormuş gibi yapacaklardı. Dükkâna girdiler ve kral bağırdı: “Eller yukarı! Bu bir soygundur!” Kuyumcu Tabocchini silahını çekti, bir hırsızlığa daha tahammülü yoktu. Pietro Ghedin hızla ellerini havaya kaldırdı ama Cecconi kaldırmadı. Bu sadece küçük bir şakaydı. Karşısındaki adam Cecconetzer’i, yani Roma’ya Scudetto’yu getiren kralı vuracak değildi ya! Ancak Bruno Tabocchini tetiği çekti... Bam! Kurşun tam kalbe isabet etti.

Cecconi yerde yatarken “Sadece şakaydı” diye sayıklıyordu, “Basit bir şaka…” Sonra bilincini kaybetti. Devriye gezen bir polis onu hastaneye yetiştirmeye çalıştı ama çok geçti. 1977 kışının bu hüzünlü salı akşamında saatler 20.04’ü gösterdiğinde, Luciano Re Cecconi’nin ölüm haberi geldi.

Roma yasa, acıya boğuldu. Kelimeler kifayetsiz kalmıştı. Etrafına ışık saçan kahraman hayatta değildi artık, bir anda yok olmuştu. Cenazesine katılan büyük bir kalabalık tarafından son yolculuğuna uğurlandı. Sonraki ilk iç saha maçında trompet sesi eşliğinde bütün şehir bir dakikalık saygı duruşu için ayağa kalkacaktı. Onu vurarak ölümüne sebep olan Tabocchini, olaydan 18 gün sonra serbest bırakıldı. 2002’de emekliye ayrıldı. Kral Cecconi’nin trajik hikâyesi ise İtalyan futbol arşivlerinde uzun süre konuşulacak bir öykü olarak yerini aldı.

Peki, 18 Ocak 1977’de yaşananlar gerçekten sadece şanssızlık mı, yoksa trajik bir kaza mıydı? Cecconi kendi şakasına mı kurban gitmişti? Oğlu Stefano, 2008 yılında Lui Era Mio Papà (O Benim Babamdı) isimli kitabını yayımladı. Yazdıkları, üstü örtülen kaza ve kuyumcunun nefsi müdafaası teorisi ile çelişiyordu. Oğlu, dönüp baktığında babasına haksızlık edildiği yargısına varsa da geriye komplo teorileri (“Juve’de oynamış olsaydı, bunlar yaşanmazdı” gibi) ve kanıtlanamayan gerçekler kalıyordu. Yazar Maurizio Martucci de 2012’de yayımlanan kitabında, durumu benzer bir içerikle ve kanıtlarla aktardı. Kitabın ismi Non Scherzo (Şaka Değil), her şeyi anlatıyordu.

Bir at gibi hızlı koşabilen Luciano Re Cecconi’nin görevi, kazandıkları anda topu alıp karşı sahaya götürmekti. İngilizler bu tarz koşucuları ‘box-to-box player’ olarak adlandırır. Sahada yakalaması kolay olmayan bu oyuncular iyi koşar, harekete hazır bacaklara sahiptir, paslaşır ve topu merkeze taşırlar; kısacası oyunun nabzını tutarlar. Girdiği binlerce ikili mücadeleden başarıyla çıkan Romalı kral, kuyumcu dükkânına uğramanın ucunda ölüm olduğunu nereden bilebilirdi ki? Ya da bilse bu gaflete düşer miydi?

Ama onun hikâyesi, nihayetinde kalbine isabet eden bir kurşunla bitti. Bam! İnsan hayatı ne de çabuk bitebiliyor…

Çeviri: Göksu Bulut

Socrates Dergi