Mantık Dışı
5 dk
Neymar, kariyerinin henüz başlarında "Geleceğin Pele'si" olarak tanıtılmıştı. Peki, Pele'nin modern futboldaki yeri neden bu kadar önemli?
“Benim gözümde sanatçı, karanlık bir odayı aydınlatandır. 1970 Dünya Kupası Finali’nde Pele’nin Carlos Alberto’ya yaptığı asist ile genç Rimbaud’nun şiiri arasında hiçbir zaman fark görmedim, görmeyeceğim de... Her iki insan tezahüründe de bize dokunan ve sonsuzluk hissi veren güzelliğin ifadesi var."
Eric Cantona’yı bu denli büyüleyen o Pele ânı, 1970 Dünya Kupası’nın sonucunu belirlemişti. Brezilya, İtalya’yı 4-1 mağlup ederken Dünya Kupası tarihinin en dominant final performanslarından birine imza atıyordu. Üstelik sadece finali kazanmakla da kalmıyor; klasik Brezilya zarafetine ağır antrenmanları ekliyor, akıcı bir pas oyunu sergiliyor ve gizli santrfor, bindirme yapan bekler, liberosuz dörtlü defans hattı gibi yıllar sonra da kullanılacak modeller geliştiriyordu. O takım, birçoklarına göre modern futbolun temeline en büyük tuğlayı koymuştu. Bu katkının başrolünde ise Pele vardı.
Pele, bu rütbeyi büyük muharebelerden galip ayrılarak aldı. O dönem uluslararası futbolun en büyük sahnesi kabul edilen Dünya Kupası’nda ilk büyük izini bıraktığında, yani 1958’deki finalde İsveç ağlarını havalandırdığında henüz 17 yaşındaydı. 1960’larda kulübü Santos ile ikişer kez Libertadores ve Intercontinental Cup (Kıtalararası Kupa) şampiyonluğu kazandı. Özellikle Kıtalararası Kupa’da Avrupa şampiyonları Benfica ve Milan’a karşı oynadığı maçlarla Avrupalı futbolseverlerin zihinlerine kazındı. Alfredo Di Stefano, Ferenc Puskas ya da Omar Sivori gibi büyük yeteneklere şahit olan Avrupalılar için Pele’nin stili apayrı bir seviyedeydi. Dönemin önemli savunmacılarından İngiltere Milli Takımı Kaptanı Bobby Moore, Brezilyalının farkını “Gördüğüm en komple oyuncuydu” sözleriyle özetliyordu. Yetenek olarak ona en yakın isimlerden Ferenc Puskas ise “Tarihteki en iyi oyuncu Di Stefano’dur. Pele’yi futbolcu olarak sınıflandırmıyorum. O, bir futbolcunun çok ötesindeydi” diyecekti.
Pele, dünya futbolunun zirvesine taşıdığı kulübü Santos’u da farklı gözle bakılan takımlardan biri hâline getirmişti. Öyle ki yıllar sonra yine Santos formasıyla kendini dünyaya tanıtan Neymar’ın hikâyesini dikkat çekici kılan unsurlardan biri de bu olacaktı. Genç yıldız adayı, Time'a kapak olduğunda başlık hazırdı: "Geleceğin Pele'si."
Pele’yi bireysel manada farklı yapan, sahanın her yerinde kendini göstermesi ve daha da önemlisi atletik kabiliyetleri ile saha içindeki 21 futbolcudan ayrılmasıydı. Göbekli Di Stefano, tıknaz Puskas ve hareket etmesi kendi isteğine bağlı Sivori ile kıyaslandığında kusursuz bir atletti. Temposu, deparları ve kısa boyuna rağmen yaptığı kafa vuruşları, Pele’yi herkesten ayırıyordu. İtalyan futbolunun efsane sol beki Giacinto Facchetti, onun büyüsünden bahsederken şu örneği veriyordu: “Kafa vurmak için birlikte yükseldik. Daha uzundum, dürtülerim daha kuvvetliydi. Yere indiğimde hayretle yukarı baktım. Pele hâlâ havadaydı ve kafayı vurdu. Orada, ne kadar istese o kadar kalacak gibiydi.”
“Dünya futbol tarihinin en büyük oyuncusu kim?” sorusu hâlâ tartışılmaya devam ediyor. Yeni nesil futbol takipçileri, Pele ve izlemedikleri dönemlerden diğer futbolcuları “Şimdiki tempoya ayak uyduramazdı” sözleriyle ikinci plana atıyor. Bunda Pele’nin de payı var. Kendisiyle karşılaştırılan bütün yıldızları, “Ben 1000 gol attım” sözleri ile eleştirmeye başlayan ihtiyar efsane, girdiği polemiklerle de ‘itici’ bir konum edindi.
Oysa sadece 1970 Dünya Kupası maçlarını izlediğinizde bile, onun 1000 golden çok daha büyük işlere imza attığının farkına varabilirsiniz. Uruguay maçında kaleciye attığı vücut çalımı, Cantona’yı etkileyen asisti, yine o finaldeki şık kafa golü ve bunları yaparken gerçek bir sporcu gibi şekillenen vücudu, neden modern futbolun simgesi olduğunu gösteriyor. Bugün Cristiano Ronaldo’nun atletizmine hayran kalınıyorsa milat çizgisinin Pele ile çekildiğini unutmamak gerek. Günümüzün bir başka ikonu Lionel Messi için sık sık kullanılan ‘mantık dışı’ tanımı da yine Pele ile futbola giren bir kalıp. Hatta bir başka akıl almaz yetenek Johan Cruyff’a göre o, bu konuda rakipsiz: “Pele, mantık sınırlarını aşan tek futbolcuydu.”