![](https://cdn.socratesdergi.com/182b5ac8-ad89-435f-8675-9fa1b2c15949/aa%20bar.jpg?w=3840&fit=max&q=75)
Kimlik Değişimi
5 dk
Lionel Messi, Luis Suarez ve Neymar. Bu üçlü sayesinde işler harika gidiyor ve ortaya harika bir seyir zevki çıkıyor olsa da Bareclona bugünkerde bir kimlik değişiminin ortasında.
Barcelona’nın son 10 yılda dördüncü Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu kazandığı 2014-15 sezonu, kulüp adına kritik birçok olayın kesişim kümesinde yer almasıyla oldukça özel bir yere sahip. Luis Enrique ve Luis Suarez’in kulüpteki ilk yıllarını geçirdiği 2015’te Neymar, attığı gol sayısını iyice artırarak takıma tamamen entegre olmuş ve Xavi de sezon sonunda Katar'ın yolunu tutarak Barcelona’da bir dönemin kapanmasını sağlamıştı.
O kapanan dönemde ortaya çıkan muazzam bir istatistik, geçiş döneminin çok sert ve çabuk olmasını sağladı. İlk kez bir arada oynayan Lionel Messi-Neymar-Luis Suarez üçlüsü sezon içinde 122 gol atarak 2011-12’de Real Madrid formasıyla 118 gol bulan Cristiano Ronaldo-Karim Benzema-Gonzalo Higuain’in rekorunu ele geçirdi. 2000’li yılların ortasında başlayan Xavi-Iniesta hükümranlığı Xavi’nin gidişiyle yerini yeni bir güç olarak anılmaya başlayan MSN’e (Messi-Suarez-Neymar) bırakmış ve Barcelona’nın oyun yapısı da bu üçlünün omuzlarında yavaş yavaş değişmeye başlamıştı. Xavi’nin yokluğunda hem yalnız kalan hem de giderek yaşlanmaya başlayan Iniesta’nın düşen performansı da bu yeni üçlüyle beraber Luis Enrique’yi plan değişikliği yapmaya itti. Artık en kuvvetli bölge orta saha değil, hücum hattıydı ve oyunu buraya göre kurgulamak gerekiyordu. Pep Guardiola ve sonrasında tamamıyla top odaklı olan Barcelona’da, bu obsesyon yerini direkt oyuna bırakmaya başladı. Amaç, bu üçlüyü efektif bir şekilde kullanmak ve onlar üzerinden takımın skor gücünü artırmaktı. Bunu başardılar da... Geçtiğimiz sezon üçlünün gol sayısı 130’a çıkarken MSN aynı zamanda 77 asist üretti. Bu sezon da henüz ligin ve kupanın bitmesine 2 maç kala 106 gole ulaştılar ve dünya futbolunda ilk kez bir hücum üçlüsü üç kez üst üste 100 barajını geçerek ortaya gerçekten inanması güç bir başarı ortaya çıkardı.
Ama oynanan futbol ileri gitmiyor hatta takımın oyun kalitesinde ciddi erozyonlar ortaya çıkıyordu. Guardiola’nın zirve sezonu olan 2010-11’de topa yüzde 68’le sahip olup yüzde 90’lık pas isabet oranı çıkaran Barcelona’da, Luis Enrique’yle birlikte bu rakamlar yüzde 62 ve yüzde 86’ya düştü. Barcelona artık topla daha az oynuyor ve sahip olduğu topu da eskisi kadar başarılı tutamıyordu. Xavi-Iniesta birlikteliğinin ölümüyle birlikte defansif kalite de yavaş yavaş düşmeye başladı. 2011’de rakibinden maç başına 37 top kazanan Barcelona’nın yeni orta saha ve hücum kurgusu, pres kalitesinin de azalmasına neden oldu ve bu sezon bu sayı 28’e kadar düştü. Topa sahip olduğu yüzde 70’lik oyun diliminde yaptıklarıyla efsane olan Barcelona’nın rakibin yüzde 30’luk diliminde yaptığı kontra pres belki o kadar dikkat çekmiyordu ama takımın asıl gücünü aldığı odak noktalarından biriydi ve artık bu alanda da eski kuvvetlerinden uzak görünüyorlar.
Messi tarihin en iyi oyuncusu, Luis Suarez aktif en iyi santrfor olabilir. Neymar da Messi-Ronaldo dönemi sonrasındaki en büyük süper yıldız koltuğunun muhtemelen bir numaralı favorisi. Dolayısıyla, karşımıza çıkan üçlü sadece dönemin değil, tarihin en özel birlikteliklerinden biri fakat Barcelona’yı beş sene önceki gücüne bile ulaştırmaktan uzak görünüyorlar. Son üç yılda kazandıkları bir Şampiyonlar Ligi, iki lig şampiyonluğunun kötü olduğunu söylemek pek kolay değil ama gerçek şu ki Barcelona artık, sahada eski dominantlığından çok uzakta.
MSN’in mükemmel rakamlarına rağmen takım yapısına getiremedikleri artılar, bize trend futbol içinde gerçek gücün hâlâ merkezde, yani orta sahada olduğunu gösteriyor olabilir. Bulundukları bölge itibarıyla defanstan santrfora kadar tüm oyuncularla birinci dereceden iletişim içinde olan orta saha oyuncuları, futbolun hâlen geçer akçesi konumunda. Messi-Neymar-Suarez, herhangi bir kulüpte bir kez daha tekrarlanması mümkün olmayan bir üçlüyle bizi karşı karşıya bırakmış durumda. Ama hâlâ bir Xavi-Iniesta-(Messi?) değiller ve uzun vadede o etkiyi yaratmaları da pek mümkün görünmüyor.