socratesXreflect_alt

Mutfakta Neler Oluyor?

10 dk

Bir günde 6000 kalori alınır mı? Unai Emery’nin analiz seansları yemek saatlerini aksatıyor mu? Matty Cash’in Katar’a götürdüğü kutuda neler yer alıyor? Aston Villa’nın beslenme uzmanı Serra Tümay anlatıyor...

Merkez kortun "Denge" olduğu bir sayıda dengeli beslenmeyi pas geçeceğimizi düşündüğünüzü sanmıyorum. Sporcuların uyku saatlerinden nefes alma şekillerine kadar her şeye dikkat edildiği bir çağda insana dair en temel ihtiyacın doğru bir şekilde takip edilmesi, sporda uzun ömürlülüğe dair en önemli kriterlerden bir tanesi. Kulüplerin beslenmeyle ilgili dikkat ettiği detayları, teknik direktör yaklaşımlarını ve Steven Gerrard'ın neden ketçaptan nefret ettiğini Serra Tümay'a sorduk.

Uzun yıllar ABD'de çalışmış ve Amerikan sporlarında görev almış biri olarak Avrupa'yla Amerika'nın en büyük farkını nasıl özetlersiniz?

Kültür. İngiltere'de tarihle birlikte yaşıyor, tarihi her yerde hissediyorsunuz. Stadyumlara gittiğinizde neredeyse üç nesli bir arada görebilme şansınız oluyor. Dedeler, babalar, torunlar... ABD'deki futbolun böyle bir kültürü yok. Hatta diğer spor dallarında da bunu görebildiğimi söyleyemem. Elbette taraftarlar çok tutkulular ama ortada birlikte hareket etme hissiyatı var mı? Emin değilim. Villa Park'ta ilk maçıma çıktığımda aradaki bu farkı çok net bir şekilde anlamıştım.

Kültür farkı yalnızca stadyumlardan ibaret de değil. İngiltere'deki tesislerde bir aile havası hâkimken, ABD'de "Biz bir iş yapıyoruz" hissiyatını hemen alırsınız. Buraya geldiğim günden beri tesislerde çok keyifli vakit geçiriyorum. Teknik direktörlerden aşçılarımıza kadar herkes birbiri ile selamlaşıyor ve sohbet ediyor. ABD'de sporcular yapmaları gereken şeyleri yapıp hemen tesislerden ayrılırlardı. Yemeklerini birlikte yemedikleri bile olurdu. Ama Premier Lig'de böyle bir şey mümkün değil. Herkes yemek saatinde salonda olur ve birlikte maçını izler. Bunun, spor kültüründeki dramatik bir fark olduğunu düşünüyorum.

Beslenme süreçlerini programlama şekliniz halihazırda ilgimi çeken bir konuyken, araya Dünya Kupası girdikten sonra ne gibi değişikler yaptığınızı merak ediyorum...

Planlama sürecimiz hem keyifli hem de ilginç. Bu sezon Dünya Kupası olduğu için durum daha da enteresanlaştı. Avrupa kupalarında mücadele etmediğimiz için normalde hafta içi maçımız yoktu fakat sıkışan fikstürden dolayı haftada üç maç yaptığımız da oldu. Bu nedenle performans departmanı olarak ince eleyip sık dokuduk. Oyuncuların antrenman yükleri ve ilerleyen günlerde bu yüklerin yaratabileceği tahribat üzerine hayli düşündük. Sakatlık riskini asgari düzeye indirmek için planlamamızı doğru yapmalıydık. Örneğin haftada 90 dakika üç maç yapan oyuncuların idman yükünü artırmamaya çalışırken, haftada bir maça çıkan isimlerin antrenman temposunu yükselttik.

Benim işim, bu sıkışan fikstürde toparlanma sürecini minimuma indirmekti. Bunu en doğru şekilde sağlayabilmek adına da oyuncularla tesislerde sürekli iletişim halinde oldum ve bu durumun onların kısa ve uzun vadedeki kariyerleri kadar önemli olduğunu anlatmaya çalıştım. Onlara maç sonrasında içmeleri gereken içecekleri tattırdım, beğendiklerini tesislere entegre ettim, farklı beslenme programları yazdım ve toparlanma sürecini göz ardı etmemeleri için her türlü esnekliği göstermeye gayret ettim.

Serra Tümay

Serra Tümay

Dünya Kupası'na giden oyuncularınızla Katar'a gitmeden önce nasıl beslenecekleri hakkında konuştunuz mu?

Bazı oyuncular gitmeden önce yağ oranlarını öğrenmek istedi, bazıları benden kulüp takımında neler tüketiyorsa tüm o listeyi milli takıma da iletmemi söyledi. Örneğin Emi (Emiliano Martinez) milli takımda bir beslenme uzmanı ve ihtiyaç duyacağı takviyelerin olduğunu söylerken, Matty Cash kampa gitmeden önce her şeyi benden aldı. Umarım hepsi için Dünya Kupası harika geçer ve en kısa sürede takıma dönerek kupa sonrası ilk maçımız olan Liverpool karşılaşması için çalışmaya başlarlar. Çünkü yeni teknik direktörümüz taktiksel olarak her şeyin muntazam şekilde ilerlemesini isteyen biri. Bunu yapabilmek için de takımla birlikte bolca süre çalışmaya ihtiyacı var.

Tatilde olmanıza rağmen fikstüre ne kadar hâkim olduğunuzu fark ettim. Belki uçuk bir tahmin olacak ama yoğun eforla geçebileceğini düşündüğünüz bir maç öncesinde -Örneğin Liverpool maçı- beslenme programlarında değişikliğe gidiyor musunuz?

Takımın taktiklerinden dolayı bir değişiklik yapmıyoruz ancak gittiğimiz yerlerdeki sıcaklık, rakım ve diğer harici şartları elbette dikkate alıyoruz. Bu nedenle de fikstüre hâkimim. Eğer havanın çok sıcak olduğu bir yerde maça gideceksek içeceğimiz içecekler farklılık gösteriyor.

İngiltere'de iklim şehirden şehre çok değişmediği için şuana kadar böyle bir farklılık yaşamadım ama ABD'de çalıştığım dönemde Denver'a veya Colorado'ya gittiğimizde rakım çok yükseldiği için oyunculara çok fazla nitrat yüklemesi yapmamız gerekirdi.

Bunu nasıl yapıyorduk? Ya programımıza pancar ekliyorduk ya da bolca demir içeren besinlere gidiyorduk. Bir kişi pancar tüketimini artırırsa, vücudu oksijeni daha bilinçli şekilde kullanabilir. Veya dediğim gibi demir içeren besinler alarak demirin vücutta çokça oksijen tutması ve oksijenin salınım şeklini değiştirmesinden faydalanabilir.

Emiliano Martinez ve Matty Cash

Emiliano Martinez ve Matty Cash

Tesislerde ne kadar zaman geçirdiğinizi ve oyuncularla iletişimde olduğunuzu az önce anlattınız. Deplasmana gidince işler ne kadar değişiyor?

Az önce İngiltere ve Birleşik Devletler arasındaki farklardan bahsettim, bir yenisini daha ekleyeyim: ABD'deki kulüplerde şefler deplasmanlara gelmez. Burada böyle bir deneyime sahip olabiliyoruz. İki şefimiz, deplasman maçımızın olduğu şehre bizden bir gün önce gidiyor ve oteldeki çalışanlarla iletişime geçerek spesifik olarak ne istiyorsak onları hazırlamaya başlıyor. Hangi saatte hangi yemekleri ne şekilde istiyorsak yemekler ona göre hazırlanmaya başlıyor. Gittiğimiz her yerde çok istikrarlı olmalıyız çünkü her sporcunun maç önü ritüeli var. Bir nevi batıl inanca dönüşmüş tabaklar bile görebiliyorum maç günlerinde. Çocukluktan bu yana spesifik olarak aynı yemeği yiyen oyunculara "Deplasmanda bunu bulamadık" demek, benim cesaret edebileceğim bir şey değil! (Gülüyor.) Tabaklarında hiçbir şeyin değişmesini istemiyorlar ve porsiyonlarına çok dikkat ediyorlar. Ben de buna göre deplasmandaki yemeklere ekstra özen göstererek hemen her seyahatte aynı ve doğru menüyü çıkartmaya çalışıyorum.

Vücut ölçümleri ve sporcuların yağ oranları kimi hocaların fazlasıyla katı olabildiği bir diğer nokta. Aston Villa'da yağ oranı fazla çıkan oyunculara herhangi bir yaptırım var mı?

Geçmişte çalıştığım bir takımda benzer bir uygulama kullanıyorduk fakat Aston Villa'da herhangi bir ceza sistemimiz yok. Ben de zaten ceza yönteminin doğru ilerleyeceğini düşünmeyen taraftayım. Ceza sistemiyle çalışmak zorunda olduğum bir dönemde oyuncuların ölçümlere gelmeden önce benimle çok az iletişime geçtiklerini ve kendi kendilerine gereksiz stres olduklarını fark ettim. Benim için oyuncuların rahat ve stresten uzak bir şekilde işlerine odaklanmaları, artan yüzde birlik yağ oranından daha değerli.

Eğer bir oyuncu kendini rahat hissediyorsa ve performansında düşüş yoksa, bana sorarsanız sayıların çok da önemi yok. Ama sayılarına önem verdiğim noktalar da var. Bunlardan biri hidrasyon testleri. Oyunculardan yedi günde bir idrar testi alıyor ve ne kadar dehidre olup olmadıklarını inceliyorum. Eğer vücutları yeteri kadar sulu değilse onlara bol elektrolitli sıvılar veriyorum ve özellikle maçlardan önce bu sayıların yukarı çıkmasını sağlıyorum.

Futbolcuların mevkilerine göre farklı beslenme programlarına sahip olduğunu biliyorum. Benzer bir durumun Aston Villa'da da geçerli olduğunu söyleyebiliriz, değil mi?

Elbette. Ama mevkiler arasındaki bu fark Amerikan futbolunda olduğu kadar dramatik değil. Amerikan futbolunda mevkilerin sizden talep ettiği şeyler daha çok değiştiği için oyuncuların beslenme programları da birbirinden farklılaşıyor. Örneğin tackle yapan oyuncuların çok daha fiziksel özelliklere dayalı ve büyük bir vücuda sahip olmaları gerektiği için onlar günde 5000-6000 kaloriye kadar tüketiyorlar. Sahip oldukları kas oranlarını ve kiloları daima korumak zorundalar. Eh, hal böyleyken 165 kilo olan oyuncuların elbette quarterback'leriniz ile aynı oranda yemek yemelerini bekleyemezsiniz. Sonuçta oyun kurucunuz hem sahada çok fazla hareket etmez hem de fiziksel olarak çarpışmaya çok girmez.

Biraz da teknik direktörlerle iletişiminize değinelim. Steven Gerrard'ın Aston Villa'ya ilk geldiğinde tesislerde ketçabı yasaklaması büyük gündem olmuştu. Beslenme konusunda gerçekten bu kadar katı mıydı?

İlk olarak onunla aynı koridorları paylaşmak ve aynı amaç için çalışmak sıradışı bir deneyimdi, bunu söyleyeyim. Soruya gelecek olursak... Evet, ketçabı kaldırmıştı. Aynı şekilde mayonezi de... Hatta çikolatayı da... Oyuncuların bu kararlara çok sevindiklerini söyleyemem. Elbette bu gibi durumlar biz beslenme uzmanları için çok kolay olmayabiliyor. Çünkü oyuncuların bizim söylediğimiz şekilde yemek yemelerini Fotoğraf istiyoruz ve bu yüzden onlarla tesislerde olabildiğince fazla zaman geçirmek için çabalıyoruz.

Kahvaltıyı tesislerde yapıyoruz, öğlen yemeğini birlikte yiyoruz ve akşam yemekleri için onları evlerine uğurluyoruz. Akşam yemeklerinde neler yemeleri gerektiğini elbette onlara söylüyorum fakat bu oyuncular profesyonel. Onlara "Şunları şunları asla yiyemezsin!" demek kolay değil. Elbette onlara doğru yolu gösterebiliriz ama çok katı olup onları her şeyden uzaklaştıramayız. Ne yemek isterlerse eve gittiklerinde diledikleri gibi yiyebilirler. Gerrard'ın tarzı böyleydi. Yalnızca tesisteki soslar özelinde değil, genel olarak da çok disiplinli, kontrolü disiplini ile sağlamayı tercih eden bir antrenördü.

Steven Gerrard

Steven Gerrard

Yeni teknik direktörünüz Unai Emery hakkında konuşurken "Taktiksel olarak her şeyin muntazam şekilde ilerlemesini istiyor" dediniz biraz önce. Yeni dönemin Steven Gerrard'dan en büyük farkını sorsam?

İnanılmaz bir taktiksel disipline sahip. Futbolcular geçmişe nazaran çok daha fazla toplantıya ve çok daha fazla analiz seansına giriyor. Yaptığı her şeyin bir nedeninin olduğunu gözlerinden görebiliyorsunuz. İçgüdüsel yaşamdan ziyade her detayı düşünerek yaşıyor ve işler istediği gibi gitmeyince bu durum onu çok fazla etkileyebiliyor. Neyse ki onun yönetiminde benim adıma çok fazla değişen bir şey olmadı. Sadece analiz seansları çok daha uzun sürdüğü için zaman zaman takım yemeği saatlerini ayarlamakta zorlanıyorum. (Gülüyor.)

Socrates Dergi