Oyalanma

4 dk

Blaise Pascal, 17. yüzyılda felsefeden geometriye teolojiden matematiğe birçok alana damgasını vurdu. Bir de spordan nefret etti...

Blaise Pascal, Düşünceler'de toplanan notlarına "İnsanların bütün mutsuzluğu bir tek şeyden kaynaklanır: Bir odada sessiz sakin durmayı becerememelerinden" cümlesini yazdığında henüz psikoloji, sosyoloji gibi disiplinler akademikleşmemişti. Pascal da uzmanlaşmaktan uzaktı. Kendi tabiriyle insan bilimlerine dair pek çok alanda kalem oynatıyordu. Erken yaşta ilk hesap makinesini icat etmiş, birçok farklı alana katkı yapmıştı.

İş Bankası Kültür Yayınları'nın yayımladığı, Devrim Çetinkasap tarafından çevrilen Düşünceler'in ikinci bölümünde geçer baştaki tespit. Fransız düşünür, insanlığın başına gelen hemen her şeyi odasında oturmayı bilmeyen bireylerin çıkardığını iddia eder ve şöyle der: "İnsan mutlu olsaydı tek başına kalmak onu daha da mutlu ederdi; tıpkı azizler ve Tanrı gibi." Koyu bir Hıristiyan'dır ve satırlarında evrenin sonsuzluğu karşısındaki insanın çaresizliğini anlatır. Tanrı'nın varlığı, her yazdığında hissedilir. Rene Descartes ve Montaigne'i haşlarken de aynı inanışı kaynak alır.

Oyalanma. Pascal sık sık oyalanmaktan söz eder. "Asıl aradığımız, bizi hâlimizi düşünmekten alıkoyacak ve oyalayacak bir koşuşturmadır" der ve odağını -garip amaspora çevirir. İnsanların ilkel durumdaki sporlara ilgisi onu çileden çıkarmaktadır. YouTube'daki Soğuk Savaş programında "Türkiye'de snooker izleyenlere ne denir?" sorusuna "Snooker spikeri" cevabı verilmesinden yaklaşık 350 yıl önce Pascal şunları yazar: "İnsan o kadar mutsuzdur ki, can sıkıntısı için hiçbir sebep olmadığı halde, sırf mizacı gereği sıkılacaktır. Ve o kadar boştur ki, canını sıkacak bin çeşit sebep varken bilardo topuna istekayla vurmak gibi eften püften bir şey kendisini eğlendirmeye yeter."

Fransız yazarın kafayı taktığı tek spor bilardo da değildir. O dönem 'jeu de paume' olarak anılan, bugünlerde tenis diye bilinen oyuna da karşıdır. Daha doğrusu oyunun simgelediklerine: "Biricik oğlunun ve karısının ölümüyle mahvolmuş, filanca büyük beladan mustarip şu adamın, şu anda hiç de üzgün olmayışı, endişe verici bütün o düşüncelerden uzak oluşu nasıl mümkün olabiliyor? Buna şaşmamak gerekir. İşte önüne bir top atıldı, topu yeniden arkadaşına geçirmesi gerekiyor. Sayı kazanmak için pürdikkat, topun tavandan düşüşünü izliyor." Aslında Pascal'ı bahçesine kaçan topu kesen bir yaşlı olarak göstermek büyük bir cahillik olur. Onun derdi genel olarak sporla değildir. Daha ziyade insanların gerçekliklerinden kaçmak için sürekli kendilerini oyalayacak bir şeyler peşinde koşmalarına sinirlenir. Şöyle yazar: "Onları suçlarsak hata ederiz. Kabahatleri heyecan peşinde koşmak değildir. Esas kötülük, aradıkları şeyleri, sanki sahip olmak onları gerçekten mutlu edecekmiş gibi aramalarındandır."

Zira onun için mesele şimdiki zamandır. İnsan, gelecek ve geçmişi araçsallaştırarak mutluluğu hep başka bir zamanda, başka bir yerde aramaktadır ve bilardo, tenis gibi eğlenceler de bu oyalanmanın hatta aldanmanın parçasıdır. "Ya bir topun ya da bir tavşanın peşinde koşturur insanlar. Kralların bile eğlencesidir bu."

Düşünceler, Pascal'ın düşüncelerini anlamak isteyenler için… Hayır, bu cümleyi yazarken bile sıkıldım. Kısacası, düşüncelerinin tuğla boyutunda bir eser meydana getirişine bakmayın, Pascal'ı okuyun. 1662'de hayatını kaybeden ünlü düşünür, hâlâ çarpıcı ve taze. İlginç olan, olumlu andığı tek sporun hentbol olması. Pascal, eleştirmenlerine şöyle der: "Kimse yeni bir şey söylemediğimi iddia etmesin: Malzemenin tertibi yenidir. Hentbol oynanırken herkes aynı topla oynar fakat biri topu diğerlerinden daha iyi kullanır."

Socrates Dergi