
Parçaları Birleştirmek
10 dk
Gordon Hayward için her şey bir gecede değişti. Geçen sezonun başında bileğini kıran yıldız oyuncu, tedavi sürecinde eski bir tutkusundan da yardım aldı. Oyunlardan...
- I -
NBA'in 2017-2018 sezonu açılış gecesi; yepyeni bir maceranın ilk günü ya da beyaz bir sayfa. Boston Celtics-Cleveland Cavaliers… Rekabet kavramını hayatının odak noktasına yerleştirmiş Gordon Hayward için Boston Celtics ile sahne alacağı ilk maçta, LeBron James ve Cavaliers'a karşı oynamaktan daha iyi bir başlangıç senaryosu tasvir etmek mümkün değildi. Fakat o gece Quicken Loans Arena'daki festival ortamını betimleyen bütün cümleler maçın başında önce Hayward için, sonra da salondaki binlerce ve ekran başındaki milyonlarca insan için anlamını yitirdi. Zira tek bir an, bir pozisyon, yaşanan birkaç saniye bu şöleni bitirmek için yeterliydi.
Önceki yıllarda Hayward'ın Utah Jazz'de Joe Ingles ile oynamaya alışkın olduğu ve alley-oop ile sonlanan birkaç set vardı. Bu kez de Celtics'le, Cavaliers karşısında yine oldukça bilinen ve alleyoop ile biten bir set oynamaya karar verdiler. Hayward, Jae Crowder'a yaklaştı, ardından back-door cut yaptı ve Kyrie Irving'ten pası aldı. O âna kadar her şey olması gerektiği gibiydi. Ancak Gordon Hayward, havada pası yakalamaya çalışırken ters bir şekilde yere düştü.
Yıldız oyuncunun o akşamdan beklentisini en doğru şekilde anlamak için sakatlık anından yaklaşık yirmi gün sonra kendi kişisel sitesinde yazdığı "Çok daha farklı bir akşam olacağını sanıyordum…" cümlesine bakmak yeterli.
Aynı yazıda sakatlık ânını, "Havadayken dengede durduğun bir an vardır. Sonra birden, çok ters bir şekilde düşeceğini fark edersin. Genelde düşerken vücudunu zarar gelmeyecek şekle getirir, öylece yere inmeye gayret edersin. Maalesef bu kez benim böyle bir şansım olmadı. Bacağım, vücudumun altında kaldı. Ters giden bir şeyler olduğunu anlamıştım ama yere düştüğüm ilk saniyelerde öyle dayanılmaz bir acı hissetmedim. Kısa süre sonra ayağımı gördüğümde, bileğimden aşağısı doğru yöne bakmıyordu. Fark ettikten sonra hissettiğim acıyı, hayatımın herhangi bir anında hissetmemiştim, hissedeceğimi de düşünmüyorum" cümleleriyle anlatacaktı.
Gordon Hayward'ın yanına ilk koşan, doktorlardı. Zaten o sahneye hemen bakmak için yalnızca doktorlarda olan soğukkanlığa ihtiyaç vardı. Sedyeye yüklendiğinde, LeBron James, onunla konuşmak için yanına gitti. Sonra Kyrie geldi. Ardından tüm takım arkadaşları ve teknik ekip… Salonun tamamı onun için dua ediyordu. Diğer taraftan, parkenin o bölümüne bakamayanlar, her baktığında düşme ânı istemsizce gözlerinin önüne gelen ve buna katlanamayanlar vardı. Örneğin Cleveland bench'i, Hayward'ın bileğinin ters yöne baktığını ilk fark ettiğinde, bu travmatik ânın etkisiyle soyunma odasına doğru gitmişti. Doğal bir tepkiydi.
Sedyenin üzerinde parkeyi terk edip soyunma odasına giderken "Her şey bulanıktı, en çok da beynimdeki düşünceler..." diyor Hayward ve o an aklından geçenleri şöyle anlatıyor: "Ne yapacağımı bilmiyordum. Başardıklarım ve başarmak istediğim işler vardı. Yepyeni bir takıma gelmiştim. Bundan sonra ne olacaktı? Tekrar oynayabilecek miydim yoksa tüm kariyerim bitmiş miydi?"
- II -
Kevin Ware, Shaun Livingston ve Paul George… Basketbolun yakın mazisi de tarihi gibi sahada benzer trajediler yaşayan isimlerle ve onların akıllara kazınan acı dolu görüntüleriyle doludur. Diğer yandan, hepsi bir şekilde geri dönmesini bilmiştir. Hayward'ın sakatlığı sonrası bu konuda tecrübesi bulunan üç isim aynı noktayı işaret ediyordu. Bu sakatlığın asıl zalim tarafı fiziksel değil, mental problemler olacaktı ve Hayward gibi rekabetten beslenen bir sporcuyu en çok bu zorlayacaktı.

Nitekim o da bir süre Celtics maçlarını izleyemedi, verdiği röportajlarda ifade ettiğine göre sahaya baktığında kötü hissediyordu. Üzerine bir de Celtics'in onun yokluğunda elde ettiği 16 maçlık galibiyet serisi eklenince, iyice kendisinden vazgeçileceği hissine kapıldı. Herkes, yokluğu bir miktar hissedilsin ister. O da özlendiğini bilmek istiyordu, doğal olarak. Bunu zaman zaman hissediyordu da ama o yokken elde edilen galibiyet serilerini sadece oturup izleyebiliyor olmak oldukça ağır geliyordu.
Evde geçireceği aşağı yukarı bir yıllık süre boyunca gerçek basketboldan uzak olacağı için rehabilitasyon süresince kendisine rekabet edecek sanal bir dünya yaratması, onun yararına olurdu. Yani video oyunları ve görsel gerçeklik konsolları onun için biçilmiş kaftandı. Oyun oynamayı her zaman sevmişti ve bu becerisi zaten ortadaydı. Şimdi iki tutkusunu ortak bir noktada birleştirecekti; rekabet, ateş ve enerji için.
Çok oyunculu oynamanın mümkün olduğu Marble Madness, Hayward'ın günlük rutininde yer alan ve başına oturmadan uyumadığı iki oyundan bir tanesiydi. Sabahları kişisel antrenörü Jason Smeathers ile birlikte saatlerce Marble Madness oynuyorlar, kazanan için ödül koyuyorlardı. Diğer vazgeçilmezi ise basketbol ile biraz daha ilişkili bir oyundu: Celtics Chair Challenge. Kulüp çalışanlarıyla birlikte basketbol salonunun ortasında sandalyeye oturup beş şut atıyorlardı. Hatta heyecan katmak için her atışın değerini 1 dolar olarak belirlemişlerdi.
Hayward o kadar yoğun şekilde oyun oynuyordu ki Marble Madness'taki son kişisel rekoru, oyunu ilk denemesinden tam 10 kat daha hızlı oynadığına işaret ediyordu. Günlük hayatı, gitgide bir yarışma hâlini aldı. Diğer oyunların dışında, günde en az iki ya da üç saatini -genellikle gece, çocukları uyuttuktan sonra Utah'tan arkadaşlarıyla Destiny 2 oynamaya ayırıyordu. Oynadığı sırada da kendisini Gordon Hayward olarak değil, başka bir dünyada iki ayağının üzerinde durabilen biri gibi hissediyordu. "Takımla birlikte parkede rekabet edemediğimden beri video oyunları bu isteğimi giderdiğim yerler hâline geldi" cümlesi ise bu yarışma ve rekabet hâli ile ilgili düşüncesini anlatır nitelikteydi. Zihinsel yaraları aşmanın en iyi yolu, alternatif bir dünyaya girmekti...
Boston'ın basketbol operasyonlarının başındaki Danny Ainge'in şu sözleri de bu konuyu hiç yabana atmadıklarının işaretiydi: "Basketbola faydası olabilecek bazı video oyunları yapmanın yollarını arıyoruz." Bu açıklamayla birlikte bir video oyunu şirketiyle anlaşma yaptıklarını söyleseler de bu konuda detay vermekten geri durdular. Hayward'ı iyileşme süresince asla yalnız bırakmayan Brad Stevens'ın da bu tedavi yöntemine bakış açısı gayet olumluydu. Hatta Stevens, video oyunlarının iyi bir öğrenme yöntemi olduğunu bile düşünüyordu.
Sadece video oyunları değil, Virtual Reality (Sanal Gerçeklik) de son yıllarda sakatlık dönüşlerinde alternatif bir tedavi modeli olarak kullanılıyor. Bilhassa Amerikan futbolunda ve basketbolda yapılan çalışmaların temelinde oyunculara sakatlık öncesindeki alışkanlıklarını hatırlatmak var. Sanal gerçeklik gözlükleriyle birçok sporcu eski videolarını izliyor ve sakatlık öncesinde sahada olmanın ne hissettirdiğini, eskiden nasıl hareket ettiğini anımsamaya çalışıyor.

Fakat Boston Celtics'in yıldızı, bu tedavi modelini muadili birçok sporcudan az kullandı. Çünkü Bleacher Report'a söylediğine göre bunun hâlâ basketbola iyi uyarlanmadığını ve var olan potansiyelin henüz tam olarak işlenmediğini düşünüyor. O yüzden de en iyi bildiği şeyi yaptı ve oyun oynamayı sürdürdü. Celtics teknik ekibi de ona elinden gelen yardımı yaptı. Üstte bahsettiğimiz teknolojik detayların yanı sıra çok basit bir şeyi de bu sürecin bir parçası hâline getirdiler. 28 yaşındaki oyuncunun iPad'ine 500 tane Paul George videosu yüklediler ve ona gelecekteki güzel günlerin yol haritasını sundular.
- III -
Gordon Hayward, mayıs ayında tedbir amaçlı geçirdiği ikinci ameliyattan birkaç ay sonra, antrenör Drew Hanlen'in antrenman salonunda Bradley Beal ile bire bir maç yaptı. Beal'ın, iki oyuncunun da menajerliğini yapan Mark Bartelstein'a söyledikleri, Hayward'ın fiziksel durumunu özetliyordu: "İki haberim var, biri iyi diğeri kötü: Maçı kaybettim, iyi haberse Gordon, yüzde yüz formda görünüyor."
Evet, Hayward rehabilitasyon sürecini geride bıraktığında, fiziksel olarak hiç de fena görünmüyordu. Fakat aradan geçen zaman bir basketbol oyuncusunun olmazsa olmazlarını, zamanlama ve ritim duygusunu alıp götürmüştü. NBA tarihinin en ciddi sakatlıklarından birini atlatıp parkeye Charlotte Hornets karşısındaki sezon öncesi maçıyla dönen Hayward, ilk haftalarda üzerindeki pası atamamış gibiydi. Şut isabet oranı, stili, boyalı alana girdiğinde asla smaç yapmayı düşünmemesi, potaya gitmekten çok pas vermeyi seçmesi... Hepsi sakatlığının tam olarak geçmediğinin kanıtıydı. Bilhassa ikinci ameliyat onun adına işleri zorlaştırmıştı. Kariyeri boyunca dışarıdan 'yumuşak' olarak görülmesine karşın farklı bir atletizme sahip olan Hayward belki de o uzun aradan sonra olması gerektiği gibiydi; yırtıcılıktan oldukça uzak ve çekingen.
Koç Brad Stevens'a göre yıldız oyuncunun cut yapmak için doğru zamanlamayla hareket etme ya da savunmada adam kaçırmama gibi temel alışkanlıkları tekrar edinmesi gerekiyordu. Bu alışkanlıklar bire bir maçlar ya da düz koşularla kazanılabilen davranışlar değildi. Ancak tam saha maç yaparak eski hâline geri dönebilirdi. Celtics teknik ekibinin de onun en kısa sürede formuna kavuşması için gerekli sorumluluğu verdiğinden ve doğru ortamı sağladığından hiç şüphe yok. Sezon başındaki vasat performansından sonra bench'e çekilen Hayward'ın performansının aralık ayıyla birlikte bir miktar ileri gittiği çok açık. Ancak onun pozisyonunda oynayan Jayson Tatum ve Jaylen Brown gibi iki yıldızın potansiyeline karşın Hayward'ın eski günlerdeki seviyesini ne zaman gösterebileceği kritik olacak. Hem kendisi hem de takımının tavanı için...
Elbette bu tablodaki her şey karamsar değil. The Ringer yazarı Dan Devine'ın da bir yazısında söylediği gibi "Gordon Hayward’ın şimdiki hâli, yavaş yavaş gerçek Gordon Hayward standartlarına dönmeye başlıyor. Eğer onun hakkında iyi bir şeyler hissetmek istiyorsanız, parkeye dönüşünün henüz yedinci maçında Milwaukee Bucks karşısında ortaya koyduğu enerjiye bakmanız gerekiyor." Ya da kaseti biraz ileri sarıp 30 sayı, 9 ribaunt, 8 asistle oynadığı Minnesota Timberwolves maçına göz atabilirsiniz. Bunlar ona dair elimizdeki eski puzzle'ı birleştirmeye yarayan parçalar. Kimi enerji kısmını dolduruyor, kimi yetenek tarafını... Bildiğimiz tek şey var: Yol çok zorluydu ve bundan sonra da hiçbir şey kolay olmayacak. Ama yine de bu puzzle'ı kutuya doldurmak ve evin tozlu bir köşesine kaldırmak için hâlâ erken. Gordon Hayward'ın yaptığı gibi parçaları birleştirmeye ve oyunu oynamaya devam etmeliyiz.