Pas Ver ve Koş

12 dk

Pete Carril ve Bobby Knight'ın zihinlerinden çıkan hücum modelleri parke üzerindeki birçok koça ilham verdi. Yeni görevinde ilk günlerini yaşayan Erman Kunter de bu isimlerden biriydi.

Fırsatlar ülkesi ABD'ye adım atan İspanyol bir göçmen, Pensilvanya'daki Bethlehem Çelik Fabrikası'nda işe girdiğinde mutluydu. Artık burada yeni bir hayat kurabilir ve emeğinin karşılığını huzurla alabilirdi. Bir oğlu oldu ancak onu tek başına büyütmek zorundaydı. Çelik fabrikasının kokusu, apartman dairesinde hissedilirken Peter Joseph Carril, babasının kendisine verdiği öğüdü hayat felsefesi haline getirecekti:

"Güçlü, zayıftan alır ama zekâ, güçlü olanı alt eder."

Çocukluğundan itibaren basketbolla haşır neşir olan Pete Carril, felsefesini de bu öğüt üzerine kurdu. Basketbolun tarihini değiştirecek anlayışı oturtmak için kollar sıvadı. Princeton Üniversitesi'nde göreve geldiğinde henüz şut süresi 45 saniyeyken bile aklın, savunmayı okumanın, becerinin ve beraber oynamanın bir yolunu bulmak istedi ve çözümü harekette buldu.

Topsuz oyunda koşmanın temelde olduğu, serbest atış çizgisi seviyesi ve üstüne yerleşimle alanın açıldığı bu oyun; imza hamlesi 'back door cut' ile birleşince ortaya 'Princeton Hücumu' çıktı. Eğer savunmacı top aldırmamak istiyor ve top seviyesine kadar çıkıyorsa, hücum oyuncusu potaya doğru bir koşu yapar ve bu da savunmanın tüm dengesini bozar. Ya da yüksek post oyuncusu yukarı çıkar ve topu aldıktan sonra hareket başlar.

Temel prensiplere imza dokunuşlar yapan Pete Carril basketbolun akışını değiştiriyordu... Kendi ifadesiyle, eğer yel değirmenlerinin peşine düşmeyecekse İspanyol olmanın ne anlamı vardı?

Pete Carril, "Princeton Hücumu terimini pek sevmiyorum. Çünkü ben Red Auerbach'ın Boston Celtics'inin konseptlerini takıma uyarlıyorum" sözleriyle mütevazılık etse de lige bu anlayışı çoktan getirmişti...

Bobby Knight'in 'hareketli hücumu' (motion offense) ile Pete Carril'in Princeton Hücumu örtüşüyordu. Tahmin edilemezlik ve konsept tartışmaları ile birlikte NCAA'de ortaya çıkan bakış açısı Atlantik Okyanusu'nun ötesinde genç bir antrenör adayını etkisi altına almıştı bile...

Basketbolu bırakan ve antrenörlük kariyerine adım atan Erman Kunter, Darüşşafaka'nın başına geçtiğinde; Pete Carril ve Bobby Knight'tan esinlenerek Princeton ile hareketli hücumu takıma adapte etmek istiyordu. Yanındaki büyük destekçisi Yalçın Granit ile birlikte yola koyuldular.

Hareketin merkezde olduğu bir hücum anlayışını uygulama kararını nasıl verdiniz? O yıllar için bu büyük bir risk değil miydi?

Bu hücumun doğuşu 80'li yıllar. Bu kurgunun bakış açısını şöyle anlatayım: Eğer belli oyunlar üzerinden bir basketbol oynanırsa rakip takımın bunu analiz etmesi kolaylaşır. Oyuncuların da yaratıcılığı kalmaz ve robot gibi oynarlar. "Buna nasıl çare buluruz?" diye düşünülüyor. Buna kafa yoruyorlar. Bu seminerleri birkaç kez izledim. Bundan esinlendim. Topsuz oyun çok önemli. Türk basketbolunun eksikliklerine de çok uygun olduğunu düşündüm çünkü bizim basketbolumuzun en büyük eksiği topsuz oyun ve oyuncuların yeteri kadar inisiyatif almaması. Bu hücumu takıma adapte etmeye karar verdik.

Hareketli hücumun ana noktaları neler?

Top elinde olan oyuncu pas verdiği zaman belli hareketler var. Tek tek gidelim. Bir; pas verdikten sonra içeri hareket eder. İki; pas verdikten sonra arkaya hareket eder. Üç; pas verdikten sonra ters tarafa perde yapmaya gider. Dört; pas verdikten sonra elden ele topu teslim alır. Beş; pas verdikten sonra topa perdeye gider. Altı; pas verdikten sonra yerinde durur. Yedi; pas verdikten sonra hareket eder ve yeniden eski yerine gelir. Pas veren oyuncunun başka hareketi olamaz. Oyuncu yedi hareketten birini yapmak zorundadır. Ancak hareketli hücumda pas verdikten sonra perde yapman ve yerinde durman istenmiyor. Bu iki hareketin haricinde diğer beşini yapmakta özgürsün. Böylece oyuncular savunmayı daha iyi okumaya başlıyor. Oyuncu savunmacısına göre bu kararlardan birini alıyor.

Neden diğer iki hareket istenmiyor?

Yerinde kalırsan oyunu sabit bir hale getirirsin. Senin adamın yardıma gidebilir. Perdeye giderken unutmaman gereken bir şey var ki; senin savunmacın da oraya gidiyor. Böylece top tarafında bir kalabalık yaratıyorsun. Bu oyunun başlangıcındaki ilk nokta budur.

Bobby Knight

Bobby Knight

Darüşşafaka'da bu sistemi hayata geçirirken yanınızda Yalçın Granit vardı.

Yalçın Abi'yle bunu çok konuştuk. Yapmaya çalışırken de aklımıza gelen başımıza geldi. Türk oyuncu, topsuz oyunu hiç sevmiyor. Topsuz oyun ise bu hücumda çok temel. Biz yine de çalışmalara başladık. İkiye sıfırla başlar bunun antrenmanı. En zor olan bölümü; ikiye sıfır, üçe sıfır, dörde sıfırlardır. Beşe beş olunca çalışması daha kolaydır bu hücumun. Bunu 1995'te hayata geçirdik.

Pete Carril, "Perde bir sanattır" diyor. Bu hücumda perde kalitesini istediğiniz noktaya nasıl çektiniz?

Bu hücuma beşe sıfır başlayamazsın. İkiye sıfır başlarsın. Buna daha sonra asistan koçu eklersin. Ona pas verip hareket edersin ve boşa çıkmaya çalışırsın. İkiye iki oynarsın, pastan sonra oyuncu hareket eder ve perdeyi eklersin. Orada bunu çalışırsın çünkü perdeyi yapan oyuncu da savunmayı okumalı. Açısı çok önemlidir. Pası verdin. Takım arkadaşımın geçebileceği yeri yaratmam için perde açısı yaratmam lazım. Perdeyi yapan oyuncu daha yavaştır, hareket eden oyuncu hızlıdır. Bu çok derin bir konu. Buraya girersek çıkamayız. Yalçın Granit ile bunu biz beş gün aralıksız konuşmuşuzdur.

Sezon hazırlıklarında sisteme adaptasyon sorunu olmadı mı?

Antrenmanlarda bizim oyuncular elbette bu sistem karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Takımda Faruk Beşok vardı. O bu oyunu çok sevdi. İki ABD'li getirdik. Marty Clark ve Reed Jackson. İki oyuncu da üniversitede hareketli hücumu oynuyordu. Faruk ile beraber üç oyuncu buna hemen adapte oldu. Selçuk Küllaç vardı, o da adapte oldu ve sistem oturmaya başladı.

Nasıl başladı sezon?

Fırtına gibi başladık. İlk beş maçta üç galibiyet aldık. Ligde takımlar çok şaşırdı bizi görünce.

Sonrasında neler oldu?

Alan savunması yapmaya başladılar. Çözemedik biz de bunu. Orada zorlandık. Bunun üzerinde konuşmaya başladık. Bir şey eklememiz gerekiyordu çünkü sorun yaşıyorduk. Sonra hücumda bazı oyunlar koyduk. Belli oyunları sisteme ekleyip bunları uygulamak zorunda kaldık.

Yalçın Granit Fast Break dergisinde bir yazı yazmış o dönem. Adanmak kitabında da bu konuyla ilgili ilginç bir bölüm var: "Darüşşafaka'nın hücumunu her takım korkuyla izledi. O kısıtlı kadro tüm adam adama savunmaları perişan etti. Darüşşafaka'yı ancak alan yaparak durdurabildiler ama Erman zahmet edip federasyon yayınlarında, Mike Krzyzewski'nin hareketli hücumun alan savunmasına karşı nasıl uygulanacağını açıkladığı kasetleri seyretmediğinden Darüşşafaka'nın bu hücumu layık olduğu etkiyi sağlayamadı. Yine de basketbol adamları için Erman'ın bu ilk denemesi alkışlanacak bir olaydır."

Ben de okudum bunu. Yalçın Abi'ye aslında ben bunu kabul ettirdim ama o fikrini değiştirdi. Geldim yarı sahaya, bir yerleşim şeklim var. O senin ana yerleşim planın. Adam adamaya da alan savunmasına da aynı yerleşim olmalı. EuroBasket 2022 Finali'nde İspanya'nın arayı açmasının en büyük nedeni de bu. İspanya farklı savunmalar yaptı. Fransızlar buna karşı yerleşimde çok zaman kaybettiler. Kaç defa 24 saniyeye takıldılar. Geliyor, karşısında alan görüyor. Oyun kurucu, yerleşim için direktif verirken geriye kalıyor beş-altı saniye. Scariolo üç-dört faklı savunma denedi. Hepsinde de başarılı oldu ama aynı şekilde gelirsen; yüksek post, iki forvet, iki guard. Bütün savunmalara karşı aynı başlangıcı yaparsan hiçbir sorun yok. Alan savunmasına karşı iki yüksek post, adam adamaya karşı tek yüksek post yerleşiminde sorun çıkıyor. Fransa da bunu yaşadı. Biz de o dönem sorun yaşadık ama eklemeler yaparak ilerledik.

Karşınızda alan savunması olmadığı zaman motion offense devam etti...

Evet, bizim gibi bütçesi çok düşük takımlar için bu sistem çok uygun. Darüşşafaka olarak o dönem küme düşmemeye oynuyorduk ama play-off'a girdik. Fenerbahçe'yle eşleştik. Epey zorladık.

Yalçın Granit ve Erman Kunter

Yalçın Granit ve Erman Kunter

Net bir oyun kurucu olmadan da oynanabiliyor sanırım bu hücum. Kanat oyuncuları işin neresinde?

Princeton'da mesela bu önemlidir çünkü topa baskı yemezsin. Çok zor baskı yapılması çünkü iki guard ile oynarsın. Combo guard olarak adlandırabilirsin. Bir de yüksek post da pas alır. O hep kurtarıcıdır. Oyun oradan başlayabilir. Ben sonrasında bunun değişik bir şeklini 1999'da A Milli Takım'da oynattım.

Princeton Hücumu ile hareketli hücumu bir noktada birleştirmek A Milli Takım sürecinde mi kendini gösterdi?

Princeton Hücumu'nda yüksek post oyuncusunun değeri çok yüksektir. Ben bunu çok uyguladım. Farklı versiyonları vardır. Saha yerleşimi çok önemlidir. İki yüksek post veya iki alçak post'lu başlangıçlar vardır. Princeton'da uzun oyuncunun konumu ve pasörlüğü değerlidir. Bunu da oyuna ekledik. Hüseyin Beşok takımda olunca onunla Princeton Hücumu'nu uyguladık. Pas özelliği ile Hüseyin kurtarıcı bir role geçti. Pası ona verip hareket ettik. Milli takımda herkes buna adapte oldu. Kerem Tunçeri oldu, Hidayet Türkoğlu oldu, İbrahim Kutluay oldu. İbrahim perde çıkışlarını zaten çok iyi yapıyordu. Hidayet ise benimleyken 20 yaşındaydı. Ona bu sistemin çok faydası oldu, perdeleri ona getirdik. O dip çizgiden yukarı koşular yaptı ve hücumunu çeşitlendirdi. Tabii ki 'back door cut' yani savunmacı top aldırmamak için agresif olunca potaya topsuz hareketle cezalandırdık.

Yoda

Pas, hareket ve daha çok pas. Ta ki savunma oyundan düşene kadar. 13 Ivy Lig şampiyonluğunun yanı sıra 1989-92 arasında dönemin en büyük üniversiteleri Georgetown, Arkansas, Villanova ve Syracuse'ü zorlayan Princeton, 1996'da UCLA'i eleyerek NCAA tarihinin en büyük sürprizlerinden birini yapmıştı.

Ama Pete Carril'i anlatan, başarılardan çok daha ötesi. En iyi oyuncuları alamayınca 'moneyball'u uygulayan Princeton, günümüze de geçmişten göndermeler yapıyordu. Orta mesafe şut istemeyen, pas ve hareket üzerinden üçlükleri arayan 'Basketbolun Yoda'sı', oyuncularına yükselirken şut atmalarını da salık veriyordu. Tıpkı Steph Curry gibi.

Antrenmanda purosunu tüttüren; topsuz harekete verilen kötü bir pas olunca üzerindekileri yırtıp atacak kadar tutkulu olan Yoda, Sacramento Kings ile NBA'de 13 yıl geçirdi. Rick Adelman'ın ekibinde yer alan Pete Carril, Kings'in 2002'de NBA Batı Konferansı Finali'ne çıkmasında büyük rol oynadı.

Princeton Hücumu ile basketbol literatürüne geçen Pete Carril, 15 Ağustos 2022'de 92 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Kulüp takımında çalışmak için daha fazla bir zaman var. Milli takım ise yazın beraber olduğunuz bir dönem. O zaman önemli bir tartışmaya dönebiliriz. Oyuncuya göre mi sistem yapılır, yoksa sisteme göre mi oyuncu seçilir?

Bu çok tartışılır. Senin bir takımın var. O takıma göre bir oyun düzeni kurman gerekiyor. Ya da oyun düzenin vardır. Ona transfer yaparsın. Anlatabildim mi? İkisi birbirinden ayrışır, farklı şeylerdir. Dünya bunu ben oyuncuyken de tartışırdı. Şimdi de tartışıyor. Oyuncuya göre mi set düzeni, yoksa set düzenine göre mi oyuncu? NBA şu anda düzene göre oyuncu almaya başladı. Eskiden oyuncuya göre düzen kuruyorlardı. Bu kritik. Milli takımda ise kamp sürecimiz çok uzundu. Bunun faydasını gördük. Oyuncu profili de uygundu. Hüseyin Beşok'un yüksek post'ta pas özelliğinden bahsettik. Diğer oyuncular da hem sistemi sevdiler hem de topsuz hareketin faydalarını benimsediler.

Siz Fransa'da kulüp başarılarının yanında oyuncu gelişimi ile de öne çıktınız. Bu sistem oyuncu gelişimine nasıl hizmet ediyor?Siz Fransa'da kulüp başarılarının yanında oyuncu gelişimi ile de öne çıktınız. Bu sistem oyuncu gelişimine nasıl hizmet ediyor?

Aslında ben bunu yazılarımda da yazıyorum manalı bir şekilde çünkü ana prensip savunmayı okumak. Pası verdikten sonra savunmanın duruşuna göre hareketini yaparsın. Bu oyuncunun temel tekniğini geliştirir. Savunmayı okumayı öğrenirsin. Bizim oyuncularımız savunmayı okumadan ezbere yapıyorlar bazı şeyleri. Bu hücumun ana prensibi ezbere hareket etmemek. Oyuncu başka bir boyut katıyor kendine. Temel hareketleri yaptığında büyük özgürlük oluşuyor oyununda. Bu da geliştiriyor. Müthiş opsiyonlar var. Oyunculara perde yapmasını, savunmanın şekline göre duruşu öğretiyor.

Fransa'da bu sistem sürdü değil mi? Oyunculara etkisini nasıl gözlemlediniz?

Evet, Fransa'da ilk senemde bunu oynattım. Fransa'da ikili oyunu da biraz işin içine ekledim. Aslında ikili oyun bu sistem için tabulardan biri. Hiç istenmez ama bunu ekledik. Çok iyi sonuç verdi. Büyük yıldızların varsa bunu uygulamaman gerekir zaten. Ortalama bir takımsan bunu daha kolay uygularsın. Fransa'da benim takımlarımdan çıkıp NBA'e giden oyuncuların hepsi bu hücumu oynamıştır. O sene ne oynayacaksak oynayalım, yaz antrenmanlarımızın ilk iki haftası hareketli hücum prensiplerini çalışarak geçer. Mesela Fabien Causeur, bu sistemle çıktı. Şimdi Real Madrid'de görüyorsun. Topsuz oyunda müthiştir. Mickael Gelabale, Kevin Seraphin... Yaz aylarında çalışmalar başlayınca oyuncular bana, "Koç, başsız tavuk gibi sağa sola koşturuyoruz" derlerdi. Konsepti henüz anlamamışlardı. İlk hafta oyuncu kendini kaybeder çünkü ben ona pası verdirdikten sonra koş derim. Yarı sahada koşmaya başlar ama herkes statik oynamaya alışmış. Yerlerine geçiyor oyuncular. Bir ikili oyun, tamam. Bundaysa koşarken düşünüyorsun da... Bazı oyuncular buna çok çabuk adapte oluyor.

Hüseyin Beşok

Hüseyin Beşok

Pete Carril, Princeton Hücumu'nu anlatırken ona, "Skor gücü yüksek bir oyuncunun elinden bu özelliğini almıyor musunuz?" diye sorulmuş. O da "Doğru ama takımda beş, altı oyuncunun çift haneyle skor üretmesini de sağlıyorsunuz. Böylece daha fazla oyuncuyu mutlu edebiliyorsunuz" diye yanıt vermiş. Sizin de elinizde -milli takımda da- top elinde skor üretebilen oyuncular varken bu sistemi uygulamak zor olmadı mı?

Finlandiya örneğini vereyim sana. Tamamen bu hareket üzerinden oynuyorlar ama Lauri Markkanen gerçeği de var. EuroBasket 2022'nin en skorer ikinci oyuncusu oldu. Savunma çok yardıma gelemiyor çünkü yardım için skorerin etrafına gelsen zayıf taraftaki hareketle sayı yersin. Sasu Salin'i boş bırakamazsın. Basketbol son dönemde ikili oyuna, topa perdeye çok evrildi ama hareket hücumuna, ikili oyunu da adapte edebilirsin. İtalya biraz bunu yaptı.

Avrupa şampiyonasında hareket hücumunu görebildiniz o zaman?

Finlandiya müthiş uyguladı. Finlandiya'nın başarısı bu. İspanya çok zorlandı Finlandiya'ya karşı. Tedbir alamadılar. 15 sayı öndelerdi. İspanya sonunda oyuncu kapasitesi ile kazandı. Takımlar maç öncesinde video izlerler. Bir numaralı hücum dersin mesela; rakip topun nereye gideceğini bilir ama Finlandiya'ya bak, öyle bir şey yok. Satrançta birinci hamleyi yaparsın, rakibin bir hamle yapar. İlk yedi-sekiz hamleden sonra milyarlarca opsiyon vardır. Bu da ona benzer. Pasla birlikte gelen hareket diğer tüm aksiyonları etkiler.

Sistem oyuncunun savunmayı okumasına dayalı. Bu nedenle koç, takım üzerindeki kontrolü kaybettiğini hiç hisseder mi?

Koç bazen bunu hisseder ama ne olup bittiğini bilir. Oyunun ve sistemin nereye gittiğini görür. Sistemi kurduktan sonra gemi doğru yere yelken açar.

Tunus Milli Takımı'nda oyun anlayışınız nasıl olacak?

Orada da motion oynayacağız.

Socrates Dergi