Renkli ve Desenli

12 dk

Doksanlı yılların unutulmaz yanlarından biri de tasarımlarıyla akıllarda yer edinen futbol formalarıydı. Karşınızda, eski görsel yönetmenimiz Bertan Kılıçcıoğlu'nun seçtikleri...

Forma tasarımı, çocukken kendi kendime takip ettiğim, benim dışımda çok kimsenin ilgilenmediğini düşündüğüm bir konuydu. Sonra gördüm ki işin aslı öyle değilmiş. Bugün milyonlarca forma tutkunu var, forma tasarımı başlı başına bir ekol, 1990'lar ise bu ekolün en renkli dönemi. Forma tasarımının serbestleştiği, renklerin arttığı, desenlerin her yeri kapladığı bir dönemden bahsediyoruz. Bugün pembe gözlüklerle bakıldığında güzel hatırlanabilir fakat birbirinden kötü örnekler de o yıllarda yerlerini almıştı. Ben elimden geldiği kadar iyi örneklere değindim. Her liste gibi bunun da herkesi tatmin etmesi mümkün değil ama birkaç maddede hemfikir olabilirsek ne mutlu...

En İkonik / Batı Almanya 1990 (İç Saha)

En güzel, en havalı, en ikonik... Bu listenin birçok maddesi için Batı Almanya'nın bu iç saha formasını yazabiliriz. Orijinal olarak ev sahibi oldukları 1988 Avrupa Futbol Şampiyonası için hazırlanan iç ve dış saha formaları 1990 Dünya Kupası'nda da aynen kullanılmıştı. Özellikle iç saha forması, Batı Almanya'nın o döneme kadar giydiği son derece sade beyaz formalara göre köklü bir değişiklikti. Aslında Adidas ilk sinyalleri 1986'da Alman bayrağının renklerini yakaya ve kollara ekleyerek vermişti fakat 88 ve 90'da kullanılan formanın ortasından geçen o kocaman geometrik şeritler forma tasarımında yeni bir dönemin geldiğini herkese duyuruyordu. Sonra forma modası çok daha abartılı noktalara gidecekti ama o ince dengeyi bu kadar iyi tutturabilen çok az forma gelecekti. Şimdiki trendin aksine, Adidas bu şablonu çok fazla takıma uygulamadı, istisna olarak Boca Juniors gibi göğüs reklamının çok iyi yedirildiği versiyonları görmek mümkündü. Türkiye'den bir örnek var mı diye merak ederseniz Bursaspor'un 1989-90 sezonunda giydiği ve başka bir üretici tarafından yapılmış formalar, göğsünde aynı geometrik şeritleri yeşilin üç farklı tonunda taşıyordu.

Bir parantez de Batı Almanya'nın o iki kupada kullandığı dış saha formasına açmak gerek. "Gelmiş geçmiş en güzel formalar" listelerine sıklıkla bir numaradan giren ve kişisel favorilerimde yer alan, 'janjanlı' 1988 Hollanda formasının yeşil versiyonu Batı Almanya'nın 88 ve 90'da ikinci formasıydı. İki kupada bu formayı toplam bir kere giydiler, o da ezeli rakip İngiltere'yi eledikleri 90 yarı finalindeydi. Alternatif bir dış saha forması da vardı, iç saha formasının beyazının yine yeşille değiştirildiği bir versiyon. Bu forma da bir kez giyildi, yine İngiltere ile yapılan bir hazırlık maçında. Sonuç yine Almanya zaferiydi.

En Az Kıymeti Bilinen / Fransa 1990-92 (İç Saha)

Fransa, 1998 Dünya Kupası'nın ev sahipliğini yaparken akıllarda yine ev sahibi olup kazandıkları 1984 Avrupa Futbol Şampiyonası vardı. 98 forması da 84'teki efsane formanın yeniden yorumlanmasıydı. Hâl böyle olup bir de Fransa 98'i kazanınca giydikleri her şey o formanın gölgesinde kalmaya mahkûmdu. Ama işin içinde Euro 96'daki şık ipli forma, 96 elemelerinde kullanılan yandan baklavalı ve Euro 92'de kollarında dev üç çizgiyi taşıyan forma olunca 1990-92 arasındaki iç saha forması akıllarda pek yer etmedi. Ancak bence 90-92 forması hem çok iyi tutturulmuş tasarım dengesi hem de Euro 92 formasının aksine o dönemde her yerde görmediğimiz bir şablon olması açısından daha popüler olması gereken bir tasarımdı.

En 90'lar / Borussia Dortmund 1996-97 (ŞL İç Saha)

Bahsi geçen dönemin ilk yıllarında futbol formalarında hızlı bir değişim başlamıştı. Daha parlak renkler, daha cesur desenler ve sınırları zorlayan üreticiler... Bu değişimin bayrak taşıyanlarından biri de Nike-Dortmund işbirliğiydi. Nike futbol pazarında henüz çok yeniydi ve kendini gösterecek bir fırsat arıyordu, Dortmund ile anlaşarak Bundesliga'ya ilk girişlerini yapmış oldular. Bu ortaklık birçok unutulmaz formayla sonuçlanacaktı.

Nike'ın ilk yaptığı değişiklik Dortmund'un tok sarısını fosforlu bir sarı ile değiştirmek oldu. Sonuç, ekranda cayır cayır parlayan bir takımdı. 90'larda futbolu takip etmiş herkesin o fosforlu sarı formayı ilk gördüğünde ekrana kilitlendiğini tahmin ediyorum. Daha önce hiçbir yerde görmediğimiz hipnotize edici bir renk ve her sene onun üzerine konan, birbirinden havalı tasarımlar. Gerçekten bu madde için Dortmund'un o dönem giydiği herhangi bir formayı seçebilirdim. Fakat 96-97 sezonu Şampiyonlar Ligi forması, ŞL için özel hazırlanan ilk forma olmasının yanında Dortmund'un tarihindeki en büyük başarıya tanıklık ettiği için de özel. Dortmund tarihinin ilk ve tek Şampiyonlar Ligi zaferine yürürken üzerinde bu forma vardı, final maçı hariç. O maçta yine değişik bir hareket yapıp final için farklı bir forma giydiler. Dönüp bakıldığında fosforlu sarı formalar, Dortmund tarihinin en başarılı döneminin yanında kulübün batmasına yol açan kontrolsüz harcamalarını da hatırlatıyor. Ama hepsinden de çok doksanları...

En Güzel / AC Milan 1990-91 (İç Saha)

Modern futbolun götürdüklerinden bahsetmek çoğu zaman sağlıklı bir hareket değil, 1990'lara dair özlediklerimizin çoğu aslında çocukluğumuzda tanık olduğumuz için özlediğimiz şeyler. Fakat futbol modernleştikçe daha kötüye gittiği kesin olan bir klasik var: Çubuklu forma. Kol reklamları, lig logoları, sırtta isimler, sırt numarası ve üretici logoları için kesilmiş çubuklar derken bir futbol klasiği olan çubuklu formalar bugün kuşa dönmüş durumda. Artık gerçek anlamda çubuklu formayı çok az görüyoruz, doksanlarda durum böyle değildi ve AC Milan en güzel çubukluyu yapan takımlardandı.

Milan 90-91 iç saha formasını diğer takımlardan ve dönemin diğer Milan formalarından ayıran ise kendine has havasıydı. Çarpıcı kırmızı-siyah renkleri, zarif yaka ve kol detayları, şık bir şekilde arka planda kalan sponsoru, bir önceki sezon yaşadıkları zaferi temsilen göğüste taşıdıkları Şampiyon Kulüpler Kupası logosu ve tabii ki o formayı giyen futbolcular: Baresi, Van Basten, Gullit... AC Milan 1990'ların başında altın dönemini geçirmesine rağmen, 90-91 sezonunda ligde ve Avrupa'da hayal kırıklığı yaşamıştı. Lakin nispeten başarısız o sezonun 'saf güzelliğe' sahip formaları, bugün koleksiyoncuların en çok aradığı parçalar arasında yer alıyor.

Taraftarın Gözdesi / Hırvatistan 1996 (İç Saha)

Damalı desende insana çocuksu mutluluk getiren bir yan var. Bu deseni nispeten daha tutucu formalara sahip milli takımlar düzeyinde uygulayıp kotarabilmek ise apayrı bir neşe kaynağı. Artık Hırvatistan'ın damalı klasik forması, her büyük turnuva öncesinde heyecanla beklenen formalardan biri. Bunlar arasında birçok okurumuzun tercihi muhtemelen 1998 Dünya Kupası'nda giyilen daha 'havalı' Hırvatistan forması olacaktır. Fakat ben, katıldıkları ilk büyük turnuva olması ve hayatımıza giren ilk ana akım damalı forma olması sebebiyle Euro 96'da giyilen formaya bir adım daha yakınım.

En Havalı / Nijerya 1996 (İç Saha)

Yeşil formanın ortasında orta kalınlıkta beyaz bir şerit, onun üzerinde gururlu bir kartal figürü ve futbol formalarında alışık olmadığımız büyüklükte bir 'Nijerya' yazısı. Yakada yerel motifleri andıran bir desen, federasyon amblemi ise göğüste bile değil, sol kolda. Nijerya, 1996 Olimpiyat Oyunları'nda şampiyonluğa ulaşırken, üzerlerindeki formalar eforsuz bir şekilde havalıydı. 1994 Dünya Kupası'nda İtalya'yı son anda elinden kaçıran o genç takım, 96'da yarı finalde Brezilya'yı, finalde Arjantin'i geçerek şampiyon oluyordu. İki maçı da geriye düşmelerine rağmen kazanmışlardı ve forma o inatçılığı ve 'Afrika Gururu'nu kusursuz bir şekilde yansıtıyordu.

Bence Nijerya formasının havalı olmasının sebeplerinden biri de o gurur... Şampiyon kadroda yer alan Victor Ikpeba'nın söyledikleri, takımın hangi koşullarda mücadele ettiğini anlamak açısından yardımcı olacaktır: "Hiç para yoktu, otel ile antrenman sahası arasında gidip gelebilmek için oyuncular kendi kredi kartlarını kullanarak otobüsler kiraladılar. Ben de otobüslerden birinin şöförüydüm. Öyle bir noktaya gelindi ki AIDS söylentileri yüzünden otel personeli formalarımızı yıkamayı reddetti." Bu koşullarda başarıya ulaşabilmek için özgüven ve gurur şarttı. Göğüste kocaman bir kartal ve dev bir Nijerya yazısı; bir forma daha ne kadar gururlu olabilir ki?

En İyi Yerel Öge Kullanımı / Meksika 1998 (İç Saha)

'Değinmeden Geçmeyelim' bölümünde bu sayfalara sokmanın bir yolunu bulamadığım bir sürü formanın ismini anacağım. Fakat bazı formalar oluyor, insan değinmeden geçemiyor. Zeminindeki Aztek motifleriyle o zamana kadar görmediğimiz çarpıcılıktaki Meksika 98 forması da böyle bir forma, öyle ki kendisi için bu gördüğünüz kategoriyi uydurmuş bulunuyorum. Bugün baktığımda görüyorum ki Aztek motifleri daha silik olsaydı daha zarif bir forma olurdu ama aynı forma 98 Dünya Kupası'nı izleyen ergen beni her yakın çekimde ekrana yapıştırmıştı, sırf detaylarını daha iyi görebilmek için...

En Uçarı / Meksika 1994 (Kaleci)

1990'larda forma tasarımcıları normalden on kat serbest takıldıysa, kaleci forması tasarımcıları yüz kat serbest takılmış olmalı. Ana akım formalara giren çılgın renk ve desenler kaleci formalarında çok daha ağır basıyordu, sanki ana formalarda kabul görmeyen bütün fikirler kaleci formalarında denenmişti. Bu yönde yapılan bir Google araması sizi rengârenk görsellerle başbaşa bırakmakla birlikte, bir ismi sürekli karşınıza çıkaracaktır: Jorge Campos. Meksika'nın kısa boylu fakat atik kalecisi, sık sık ceza sahasının dışına çıktığı riskli oyun tarzıyla ve zaman zaman forvette oynamasıyla tanınıyordu. Bu renkli karakterini ise çoğu kendi tasarımı olan aşırı bol ve fosforlu formalarla tamamlıyordu. Campos önce bir arkadaşıyla beraber bu tasarımlarını üretirken, namı yayıldıkça büyük üreticiler onla ortaklığa başlamıştı. Campos'un kariyerinden seçecek çok forma var ancak 94'te Meksika'nın gruptan çıkmasını sağlayan Serbest İrlanda ve İtalya maçlarında giydiği bu forma, gerek tasarımı gerekse Campos'un kariyerindeki önemiyle bir adım öne çıkıyor.

En Polemik Yaratan / Fiorentina 1992-1993 (Dış Saha)

Sempatik mor-beyaz renkler, göğüste tanıdık bir gazlı içecek sponsoru, sahada Gabriel Batistuta gibi taraflı tarafsız herkesin sempati duyduğu genç bir yetenek. Fiorentina 1992-93 sezonuna girerken görünürde formasında tartışma yaratacak hiçbir konu yoktu. Lotto iç saha forması için, aynen önceki sene olduğu gibi, kendi logolarından güzel bir desen yapıp arka planda onu kullanmıştı. Dış saha forması için ise beyaz forma seçilmiş, omuzlarında ise daha alengirli ve daha 90'lar bir desen kullanılmıştı. Sezonun başında gözden kaçan detay ilerleyen haftalarda dikkat çekmişti, dış saha formasının omuz deseninde dikkatlice bakınca aradaki kontürlerde gamalı haçlar görünüyordu. Normal şartlarda bile tepki çekecek bu durum Fiorentina'nın faşist kökleri de konunun içine girince çok büyük bir hâl aldı. Kulübün kurucusu Luigi Ridolfi, Milli Faşist Parti üyesiydi, stadyumları İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar tanınmış bir faşist olan Giovanni Berta'nın ismini taşımıştı. Geçmiş böyle olunca gamalı haçın bilinçli bir şekilde oraya konduğu dedikodusu da hızlı bir şekilde yayıldı. Lotto ve Fiorentina ortak bir açıklama yapıp bunun tamamen tesadüf olduğunu duyurdular ve formayı kullanımdan çektiler. Fiorentina sezonun geri kalanını düz beyaz bir dış saha formasıyla oynadı fakat sezon sonunda hem küme düştüler hem de Lotto ile yolları ayırdılar.

En Zarif - Newcastle 1995-97 (İç Saha)

Muhtemelen 90'ların en zarif forması bu forma değildir ama o beyaz düğmeli yakayı, tertemiz çubukları, siyah kutu içindeki Adidas yazısını, takımla özdeşleşmiş yerel göğüs sponsorunu Premier Lig tarihinin en zarif forvetlerinden Alan Shearer'ın üzerinde gördükten sonra bu formayı seçmemek de aşırı zor bir hâl alıyor. Ada'nın favori golcüsü, dünya transfer rekorunu kırıp büyüdüğü şehrin takımına transfer oluyor ve iki sene önce lige çıkan o takım, ligin tartışılmaz patronu Manchester United'a kafa tutuyor. Bu Davut ve Golyat hikayesini hangi formayı koysanız yıllar sonra sempatiyle hatırlanırdı ama o forma Newcastle'ın mevzubahis forması olunca hafızalarda 1990'ların en özel ürünlerinden biri olarak yer ediyor.

En Akılda Kalan / Parma 1998-99 (İç Saha)

Parma'nın klasik forması nedir? Beklemediğiniz bir anda bu soruyla karşılaşırsanız ağzınızdan "sarı-mavi enine çubuklu" çıkabilir. Sonradan düşündüğünüzde Parma'nın senelerdir siyah-beyaz forma ile oynadığını hatırlasanız bile birçoğumuz için Parma enine çubuklu forma demektir. Fakat Parma'nın ana renkleri 98-99 sezonuna kadar sarı-mavi bile değildi. Dönem dönem değişiklik gösterse de en sık karşımıza çıkan iç saha forması beyaz üstüne siyah haçtı.

Parmalat şirketinin 1991'de kulübü satın almasıyla başlayan altın döneme girildiğinde birinci forma sarı-mavi detaylı beyaz forma olsa da kalın enine çubuklu formaların gelmesi için 98-99 sezonuna kadar beklemek gerekti. Parma lige sarı-mavi renkte, enine çubuklu bir iç saha formasıyla başladı ve tarihinin en başarılı sezonunu geçirdi. Buffon, Thuram, Cannavaro, Veron, Crespo gibi efsane isimlere sahip kadro o sezon İtalya Kupası, İtalya Süper Kupası ve UEFA Kupası'nı kazanarak büyük bir iz bıraktı. Kulüp, Parmalat'ın girdiği mali kriz sonrası o dönemle özdeşleşen sarımavi renklerini terkedip orijinal siyah-beyaz renklerine dönse de doksanları yaşamış birçok insanın gözünde Parma denince ister istemez o sarı-mavi formalar canlanacaktır.

Mahcup Zevk / Arsenal 1991-93 (Dış Saha)

Arsenal'in 91-93 arasında giydiği deplasman formasını çekici kılan nedir, emin değilim. Taraftarlar arasındaki adı 'ezilmiş muz' olan sarı forma hakkında ufak bir arama yaparsanız hem 'en iyi' hem de 'en kötü' formalar listelerinde sıkça karşınıza çıktığını göreceksiniz. Sarı bir zemin üzerine epey koyu bir lacivert renkte yapılmış zikzaklar, o kaosun içinde boğulmuş kulüp ve üretici logoları, yetmezmiş gibi araya konmuş kırmızı detaylar. Aslında formayı 'kötü' kategorisine sokabilecek her şey var, sportif olarak çok büyük başarılar kazanılmış bir dönem de değil, fakat bir sebepten dolayı özellikle Arsenal taraftarının kalbinde büyük bir yer kaplıyor. Bir tasarımcı olarak yapabildiğim en iyi açıklama, yakından çok kaotik gözükse de uzaktan çok çarpıcı gözüktüğü yönünde olur. Belki alıp üzerinize giymek isteyeceğiniz bir forma olmaz ama tribünden, takımınızı bu formanın içinde görmek istersiniz. Arsenal, 25 yıllık bir aranın ardından, bu sezonun sonunda tekrar Adidas ile çalışmaya başlayacak. Kararın ardından birçok taraftar ezilmiş muz tasarımının geri gelmesi yönünde çağrı yaptı bile, efsane Ian Wright, "Hoşgeldin Adidas" paylaşımı yaparken görsel olarak meşhur formayı kullandı. Ezilmiş muzun tarif edemediğim çekim gücünü birkaç hafta önce ofiste iyice anladım. Öğle arasında 'efsane formalar' benzeri bir siteye bakarken ekranımda bu forma vardı. O sırada arkamdan geçen ve o dönemi canlı izleyememiş Arsenal taraftarı İngiliz iş arkadaşım tek bir kelime söyleyip yoluna devam etti: "Efsane."

Değinmeden Geçmeyelim

Sovyetler Birliği'nin dağılmadan önce son forması olan Doğu Bloku tadından çok uzak 1991 forması; kameraya doğru çığlık çığlığa koşan Maradona'nın üzerindeki Arjantin deplasman forması; bir 90'lar unutulmazı olan ipli Sampdoria forması veya internet yaygınlaşana kadar doğru hatırladığımızdan yüzde yüzde emin olamadığımız, Beşiktaş'ın Ajax deplasmanında giydiği mor forma. Ne kadar kişisel bir liste olsa da bu sayfalara sığdıramadığım onlarca forma var, son olarak onlardan bazılarına ufak bir saygı duruşu yapıp doksanların renkli kumaşlarına veda ediyoruz.

Socrates Dergi