Renkten Renge

11 dk

Forma renkleri birçok taraftar için özel anlamlar taşır. Peki hikâyeleri gerçekten bu kadar dokunaklı mı?

O kadar çok kulüp, kuruluşunun ilk yıllarında renk değiştirmiş ki... Kırmızı ve beyazın gururlarından Manchester United, 1878’den 1902’ye dek sarı-yeşil geziniyormuş sahada. Liverpool ilk dört yılında (1892-1896) ebedî rakibi Everton’la hemrenkmiş. Feyenoord, 1908’de sarı-siyah kurulup 1912’de kırmızıbeyaza kesmiş. Newcastle United 1892’de kıpkırmızı, iki yıl sonra siyah-beyaz. Rapid Viyana 1898’de kırmızı-mavi, altı yıl sonra yeşil-beyaz. Palermo 1900’de kırmızı-mavi, yedi yıl sonra pembe-siyah. Panathinaikos 1908’de siyah-beyaz, on yıl sonra yeşil-beyaz.

Kulüplerin tarihine bakınca, çabuk gerçekleşen karar değişiklikleri bunlar. Üstüne rastgele bir şeyler geçirip sokağa fırlayan birinin, sonra salim kafayla düşünüp kendine yakışanı seçmesi, gönlünün çektiği renkte karar kılması gibi.

Neden Değiştirdin Üstünü?

Bazı değişikliklerin hikâyesini de biliyoruz. Ne düşünüp de renk değiştirdiler, haberimiz var. Borussia Dortmund mesela; 1909’da kurulduğunda sonraki ezelî rakibi Schalke’nin mavi-beyazını seçmişken, sonra içinden doğduğu işçi dünyasının iki temel rengine büründü; kömürün karası ile biranın sarısı. Wolverhampton Wanderers 1876’da kuruluşta kırmızı-beyazken, şehrin armasındaki “Karanlığın içinden çıkacaktır ışık” düsturunun hakkını vermek için altın sarısı-siyaha döndü. Flamengo kuruluşta (1895) mavi-altın rengi urbalar giyerken, Brezilya’nın güneşinde bu renklerin çabucak sararıp solduğunu görüp iki yıl sonra bambaşka ve dayanıklı renkler seçti; kırmızı-siyah.

Kimisi tesadüf eseri değiştirmiş rengini. 1926’da kırmızı-beyaz kurulan Fiorentina’nın, 1929’da bir gün, formalar nehirde yıkanırken kırmızıların mora dönmesi nedeniyle renk değiştirdiği anlatılır. Koca Juventus 1897’de pembe-siyah kurulmuş. 1903’te Nottingham’dan pembe-beyaz forma siparişi vermişler fakat yanlış anlama sonucu Notts County’nin siyah-beyaz formaları gelince mecbur giymiş, öyle de kalmışlar!

Renk değişimi, birçok durumda kulüplerin füzyonuyla ve isim değişimiyle kol kola gidiyor. Bayern mesela; 1900’de mavi-beyaz kurulmuştu, 1906’da Münchner Sport Club’la birleşince kırmızı-beyaz oldu. Union Berlin 1906’dan bugüne altı isim değişimi yaşarken, 1907’de sarısiyahtan mavi-beyaza en sonunda da bugünkü halini aldığı kırmızı-beyaza dönüştü.

Gönül Gezdirenler

Bir de gönül gezdirenler var; müşkülpesent moda tutkunları misali, giye çıkara habire yeni kıyafet deneyenler… Bu karakterin her tezgâhtarı çıldırtacak örneklerine Britanya’da rastlanır.

Bordo ve mavisiyle nice kulübe ilham kaynağı olan Aston Villa, 1874’te gri-beyaz-soluk mavi renklerle top başı yapmış. 1877-1879 arasında mavi-siyahı, kırmızı-maviyi, yemyeşili denemişler. 1880-1886 arası kırmızı-siyah bir dönem geçirmişler. 1886’da gök mavisi ve ‘kakao rengi’ tertibinde karar kılmışlar. Derken kakao, bordoya dönüşmüş. Neden? Bir rivayet, kulübün İskoç bağlantısına; Edinburgh Düklüğünün rengine işaret ediyor. Başka bir rivayete göre, yöneticiler bir toplantı için gittikleri lokalin fayanslarında görüp beğenmişler bordoyu.

İrlandalı Derry City, 1928’de kurulduğunda şarap kırmızısı ve mavi renklere sahipmiş. 1932’de siyah-beyaz olmuş. İki yıl sonra, bir oyuncularının o devrin en muteber kulüplerinden Sheffield United’da kariyer yapması şerefine onların renklerini benimseyip kırmızı-beyaz kuşanmışlar. 1956’da kulüp, yeni bir ‘hava yakalamak’ üzere kehribar rengi-siyahı denemiş! Taraftarların tepkisi üzerine 1962’de kırmızı-beyaza dönmüşler.

Renk değiştirmede özenti faktörünü, Tottenham Hotspur’da da buluyoruz. 1882’de kurulurken renklerini Blackburn Rovers’e özenerek seçmişler; mavi-beyaz. 1890’da kırmızı-maviye, 1896’da kahverengi-altın sarısı-siyaha geçmişler. Nihayet 1899’da, dönemin çifte şampiyonu Preston North End’e öykünerek deniz mavisi-beyazda karar kılmışlar.

Britanya kulüplerinin deplasmanda bambaşka renklere bürünme töresi, kıyafet değiştirmeye doyamayan bu müşkülpesent ruha hitap ediyor sanki. Ben ayrıca, tehlike anında renk değiştiren bukalemunların ve mürekkep balıklarının taktiğini görüyorum bu usulde. Deplasman da tehlike demektir, kamuflajda fayda vardır...

Renk Düellosu

Boca Juniors’unki ise şövalyece ve trajik bir renk değiştirme hikâyesi. Renkleri uğruna düelloya tutuşmuş ve kaybetmişler! 1905 doğumlu Boca, kendisinden dört yıl önce kurulan ezelî rakibi River Plate’le aynı renkleri taşıyor; kırmızıbeyaz. 1907’de, paylaşamadıkları bu renkleri kimin hak edeceğini belirlemek için bir iddia maçı oynuyorlar. River Plate galip geliyor ve kırmızı-beyazı ‘kazanıyor’. Boca Juniors da bunun üzerine sarı-maviyi seçiyor. Yöneticiler o günlerde limanda demir atan gösterişli bir İsveç gemisine bakıp İsveç bayrağının renklerinden ilham almışlar, rivayete bakılırsa.

Renk Gaspı

Şüphesiz en acısı, köklü bir kulübü satın alan bir ‘sahibin’ kulübün geleneğini yerle bir ederken rengini de değiştirmesi. İki güncel örneği var.

Cardiff City, 2012’de üçüncü kez play-off’ta Premier Lig’e çıkmayı başaramayınca Malezyalı sahip Vincent Tan, bir ‘yenilik’ denemeye karar verip takımın mavi-beyaz renklerini kırmızı-beyaza çeviriverdi. Düşünün ki 1899’da kurulmuş kulübün lakabı Bluebirds, yani ‘Mavi Kuşlar’. Taraftarlar, bir “Cardiff mavisini koruyalım” inisiyatifi başlattılar. Başkana bakılırsa “Mesela Chelsea ile oynarken ‘Maviler’ diye tezahürat yapınca zaten kafalar karışacak” idi! 2013’te mavi renkleriyle Premier Lig’e terfiyi başardılar ama ertesi yıl geri düştüler. 2015 başında geleneksel renklerine döndüler.

Austria Salzburg’un uğradığı renk kaybı ise kalıcı görünüyor. 2005’te kulübün yüzde 100 hissesini alan Red Bull firması, adla beraber renkleri de değiştirdi. Austria adının yerini Red Bull, kuruluş yılı 1933’ten beri taşınan mor-beyaz renklerin yerini enerji içeceği kutusundaki kırmızı-mavi aldı. Zaten sahipler RB Salzburg’un yeni bir ‘oluşum’ olduğunu açıklamışlardı. Bunu içine sindiremeyen kalabalık bir taraftar grubu, hemen o yıl kendi Austria Salzburg’unu kurdu – tabii ki mor-beyaz. Amatörden başladılar, dört küme yükselerek ikinci basamağa kadar çıktılar ancak ne yazık ki şu ara küme düşme konumundalar.

Üç istanbullu – Başka Renkli Başlangıçlar

Türkiye’ye gelirsek… Üç İstanbullu, kuruluşlarında bugünkü renklerini mi taşıyorlardı acaba?

Galatasaray’ın kuruluşunda kırmızı-beyaz olduğu kesin. Kurucu başkan Ali Sami Yen, hatıralarında kırmızı-beyazdan (Türkçülükmilliyetçilik atfedilerek) ‘isyan kokusu hissedilir zannıyla’ hemen vazgeçildiğini yazar. Bunun üzerine Galatasaray bir aralık sarı-siyahı denedikten sonra yine Ali Sami Yen’in ifadesiyle ‘parlak olmak için’ sarı-kırmızıda karar kılmış. Beşiktaş’ın da kırmızı-beyaz başladığı, Balkan Savaşı mağlubiyetinin yasıyla 1913’te kırmızısını siyah yaptığı rivayet edilir. Kulüp yönetimi ise 100. yıl belgeseli çalışmalarında, kırmızıyla ilk günden beri hiç alâkaları olmadığının ortaya çıktığını açıkladı. Türkiye futbol tarihinin yakası açılmadık tarihini yazan Mehmet Yüce, Beşiktaş’ın 1909 öncesi dönemini araştırılmaya muhtaç, ‘gri dönem’ sayıyor.

Fenerbahçe, kuruluşunda kanaryadan ziyade civcive benziyormuş; sarı-beyaz. Esinleri tabii civciv değil papatya. 1910’da sarı-laciverte dönmüşler. Bu değişikliğe dair bir romantik, bir de o kadar romantik olmayan iki rivayet aktarılıyor. Romantik olanında, sarı; mehtabın veya deniz fenerinin ışığının, lacivert ise denizin timsalidir. Diğerine göre ise başkanın yazlık forma tedariki için gittiği dükkânda sadece lacivert gömlek varmış, bunun üzerine rengi değiştirmişler. Juve’nin hikâyesini hatırlatıyor.

Çiçek Dürbünü

Ankaragücü tarihinde, çok sayıda yer, ad ve bu arada renk değişimi var. Kulübün kökleri, 1910’da İstanbul’da harp sanayi usta mektebi talebeleri ve top dökümhanesi ustalarınca kurulan Altınörs İdman Yurdu ve Turan Sanatkârangücü kulüplerine dayanıyor. İlki sarı-yeşil, ikincisi yeşil-kırmızı. 1912’de Sanayi Mektebi adıyla birleştiklerinde ilk maçlarını bir devre sarı-yeşil, bir devre yeşil-kırmızı formayla oynadılar! Fakat yine ayrı faaliyet gösterdiler. Araya harp girdi, sonra 1922’de iki kulüp Ankara’da yeniden kuruldular. (Turan, bu defa Anadolu olmuştu.) 1923’te Anadolu-Turan Sanatkârangücü adıyla birleştiler, kırmızıbeyazda uzlaştılar. 1926’da kulüp İmalat-ı Harbiye adını aldı, devlet erkânı kırmızı-beyazı ‘millî renktir’ diye kıskanarak takımı sarılacivert giydirdiler. Bizzat Mustafa Kemal’in, lacivertin ‘güç ve kuvvet simgesi’ misketi, ‘hırs ve başarı simgesi’ sarının da Ankara kavununu temsil ettiğine dair bir tefsirde bulunduğu rivayet olunur. Nihayet 1932’de Makine Kimya Endüstrisi Ankaragücü adına vardılar.

Ankaragücü gibi gelenekli bir camia olmayan Kayseri Erciyesspor’un da çok isim ve renk değişikliği geçmiş başından. Hızla turlayalım…

1937’de Erciyes Gençlikspor, kırmızı-beyaz. Sonra, sarı-kırmızı. 1948’de Erciyes Gençlik, sarı-lacivert. 1949’da Kayseri Gençlikspor’la birleşerek, sarı-kırmızı. 1985’te bir füzyon sonucunda, Kayseri Emniyetspor, kırmızılacivert. 1988’de Kayseri Erciyesspor, siyahbeyaz. 1992’de yine bir füzyonla Büyükşehir Belediye Erciyesspor, mavi-beyaz. 1994’te Melikgazi Belediyespor, renk aynı. 1999’da Hacılar Erciyesspor, sarı-lacivert. 2001’de ‘düz’ Erciyesspor, sarı-kırmızı-beyaz.

Bu arada, 2004’te Süper Lig’e çıktığında, hakkını Kayserispor’a devredip kâğıt üzerinde onla değişti. 2005’te tekrar çıkmayı başardı, bunu mavi-siyaha dönüşerek kutladı. Hâlâ, şimdilik, öyle duruyor. Of!

Osmanlıspor bahsini açmak istemiyorum. Ankara Büyükşehir Belediyespor (1984-1998), sonra Büyükşehir Belediyesi Ankaraspor (1998- 2005) sıfatıyla bütün belediye kulüpleri gibi mavi-beyazdılar. Gökçekler ‘bağımsız kulüp’ süsü vererek Ankaraspor yaptıklarında da öyle kaldılar. Derken, 2014’te Osmanlıspor’a dönüştüler ve mor-sarı (dore rengi diyelim, moda lisanıyla) kaftanla zuhur ediyorlar. Of!

Vanspor da gönül gezdirenlerden. 1974’teki kuruluşta sarı-siyah, 1982’de kırmızı-siyah (ne alâkası varsa!), 1997’de mavi-beyaz ki bence en uygunu, koca göl var orada. Rizespor 1953’teki ilk kuruluşta, çayın yeşilinin yanına, o vakitler iyi mahsul alınan narenciyenin sarısını katmış. 1968’de, üç kulüben iltihakıyla yenilenirken, yüzlerini denize dönüp sarının yerine mavi koymuşlar. Manisaspor’unki, Cardiff’inkinden daha uzun sürmüş bir öze dönüş hikâyesi.

1931’de Sakaryaspor adıyla kurulduğunda siyah-beyazdı. 2000’de Vestel’in sponsor olmasıyla kırmızı eklendi ama bilfiil kırmızıbeyaz giyinmeye başladı. 2007’de Vestel çekilip ‘düz’ Manisaspor olunca, taraftarlarının büyük memnuniyetiyle siyah-beyaza döndüler. Darısı Salzburg’a…

Kırmızı-Beyazın Laneti

Türkiye futbol tarihinde bir çeşit ‘problem’ olduğunu gördüğümüz kırmızı-beyaz, Petrolofisi’ne gerçekten belâ getirmişti 1954’te petrol mavisi-beyaz renklerle kurulan müessese kulübünün 1994’te Süper Lig’e çıkınca kırmızıbeyaza dönmesi, sonun başlangıcı oldu. Hemen düştüler, 3. kümeye kadar yuvarlandılar, kurumun özelleştirilmesi üzerine 2001’de profesyonellikten çekildiler, 2010’da tamamen kapandılar.

Samsunspor’u hatırlatmaya gerek var mı?

Onların kırmızı-beyazı, 1989’daki trafik kazasıyla kararmıştı. Teknik direktörlerinin, dört futbolcularının, bir çalışanlarının öldüğü, malzemeci ve iki sporcunun sakat kaldığı kazadan beri Samsunspor kırmızı-beyaz-siyahtır. Bildiğim, en acı ve en anlamlı değişiklik...

Tanıl Bora

14. Sayı
Mayıs 2016



Socrates Dergi