Ritim

3 dk

Michael Phelps'in başarısı ritme ve Eminem'e bağlı olabilir miydi? Efsane bir sporcunun tüm başarısını dinlediği müziğe göre yargılamak pek mantıklı olmasa da üzerine düşünmemiz çok da sakıncalı değil.

Marshall Bruce Mathers III ya da bilinen adıyla Eminem, tamamen siyahların hâkimiyetindeki hip-hop dünyasında, bir beyaz olarak en tepeye çıkmayı başaran nadir isimlerdendi. 90’ların sonunda yükselen ünü, 2000’lerin başında zirve yaptı. 2000 çıkışlı The Marshall Mathers LP, dünya genelinde 32 milyonluk satış rakamına ulaştı. Onu, The Eminem Show (2002, 30 milyon) ve Encore (2004, 18 milyon) albümleri takip etti. 2008’de, otobiyografisi The Way I Am’i yayımladı. O artık, tüm ezberleri yıkıp geçen ‘beyaz adam’dı.

Michael Phelps, tamamen siyahlara ait bir şehir olan Baltimore’da bir beyaz olarak doğdu, büyüdü ve yolculuğunun sonunda dünyanın zirvesine yerleşti. The Marshall Mathers LP’den birkaç ay sonra, 2000’de, Sidney’de büyük sahneye çıktı. Encore’dan birkaç ay önce, 2004’te, “Geliyorum” dedi. The Way I Am’den hemen önce, 2008’de, gerçekten geldi. 2012’de yerini korudu ve 2016’da, dünyaya tam da tepeden bakarken vedasını açıkladı. O artık, 23’ü altın 28 madalyasıyla tarihin en başarılı olimpiyat kahramanıydı.

Eşleştirmek için biraz zorlamak gerekiyordu belki ama Eminem ve Phelps’in yolları sadece kesişmiyordu aslında; bir noktadan sonra artık iç içe giriyordu. Özellikle de Phelps’in tarafında... Yıllar önce NBC’ye verdiği bir röportajda en sevdiği müzisyenin Eminem olduğunu söylüyordu mesela. Londra 2012 sonrasında, olimpiyat boyunca Eminem’den Till I Collapse dinlediğini açıklıyordu. Rio 2016’da, havuz kenarında, tamamen konsantre bir halde, kulağında kulaklık, gözlerinde ‘ölüm bakışı’ ile kameralara yansıyor ve yarış sonrasında sorulduğunda, “Kafamda sadece müzik vardı, kendi dünyamın içindeydim” diyordu. Rio’da da sıklıkla, onun 2002-2004 yıllarına ait şarkılarını dinlemişti. Bu Eminem’in kariyerinin zirve dönemiydi, tıpkı Phelps’inki gibi.

Peki, “Kariyerim boyunca tüm yarışlar öncesinde mümkün olan son âna kadar müzik dinledim, böylece rahatlıyor ve kendi dünyama dönüyordum” diyen Phelps, bu durumdan ne kadar besleniyordu? Bilimsel araştırmalara bakacak olursak, epey fazla...

Hartpury Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, Britanyalı yüzücü Ben Hooper’a farklı müzikler dinletilmiş ve sonunda ‘performansı en çok artıran 10 şarkı’ belirlenmişti.

Eminem, bu listede üç şarkıyla başı çekiyordu: Lose Yourself (1), Not Afraid (2) ve Without Me (9). Sonuçlar, şarkılarındaki spesifik ritimler ve motive edici sözlerle Eminem’in sporcu performansına yüzde 10 düzeyinde katkı sağladığını gösteriyordu. Athletic Insight sitesindeki ‘Spordaki Müzik Deneyimi’ başlıklı makalede de müziğin, müsabaka öncesi ve sonrasındaki mental hazırlıkta merkezi bir rol üstlendiği, optimum canlılığa ve uyanıklığa ulaşmaya katkı sağladığı söyleniyordu.

Katılımcılardan biri “Bu tamamen ritimle alakalı; sizi daha hızlı olmaya zorluyor. Belki sadece adrenalin. Hani derler ya, ‘Beyler, bunu başarabiliriz!’, onun gibi biraz, genelde de hiphop gibi; ritmi yüksek, harekete geçiren, enerji veren bir şey” diyordu. Başka bir katılımcı ise aynı şarkıları dinlemenin odaklanmaya yaptığı katkıdan bahsediyordu. Michael Phelps de 2012 Londra sırasındaki bir röportajında, 2008 Beijing’dekiyle aynı şarkıları dinlediğini ve bunun kendisine o günleri hatırlattığını söylüyordu.

Londra’daki Brunel Üniversitesi’nden Costas Karageorghis de 2012 yılında yayımlanan makalesinde müziği, ‘yasal bir performans artırıcı’ olarak tanımlamıştı. Zira Karageorghis’in, bisikletçiler üzerindeki çalışmalarının sonuçları çarpıcıydı. Müzik dinleyen katılımcılar, dinlemeyenlere göre aynı süre içinde yüzde 7 daha az oksijene ihtiyaç duyuyordu. Bu da genel hatlarıyla, kalp ve müzik ritminin senkronize edilmesiyle alakalıydı.

Kabul; Phelps’in başarılarını buna indirgemek büyük bir densizlik olur ama tüm bu verilerin sonunda az da olsa bir etkiden bahsedebiliriz belki. Siyahların dünyasında zirveye çıkan iki beyaz sizi yeterince tatmin etmiyorsa, bu noktada belki de beyazların dünyasında zirveye çıkan ilk siyaha; ABD Başkanı Barack Obama’ya dönmemiz gerekiyordur. Nihayetinde, Demokratik Ulusal Kongresi’ndeki temasları ve konuşması öncesinde konsantre olabilmek için Eminem’den Lose Yourself dinlediğini açıklayan birinden bahsediyoruz. Sözlere bakınca, haksız sayılmaz...

“Kendini müziğin içinde kaybet, Sahip olduğun anın kaçıp gitmesine izin verme, Sadece bir hakkın var, onu ıskalama, Çünkü bu şans, hayatta sadece bir kez gelir.”

Socrates Dergi