Sadakat

11 dk

Konu Formula 1 ise Jean Todt işinin ustası. Socrates, Uluslararası Otomobil Federasyonu Başkanı'yla kariyerini, inanmakta güçlük çektiği gerçekleri ve elbette Schumacher'i konuştu.

Bağlılık. Jean Todt, Michael Schumacher'den bahsederken hep aynı temanın altını çiziyor. Alman yıldızın zaferlerinin gerisinde büyük bir yetenek, azim ve çalışma disiplini olduğu zaten su götürmez bir gerçek. Öte yandan da ekibine bağlılığı, takım çalışanlarına yaklaşımı, arabasını geliştirmeye duyduğu tutku onu uzun süre dünyanın en iyisi yaptı. Ve Jean Todt'la ilişkisi... Fransız yöneticiye Schumi'yi sorduk.

Bay Todt, Michael Schumacher'in geçirdiği o büyük kazanın üzerinden altı yıl geçti. Bu dönem sizin için nasıl geçiyor, anlatır mısınız?

Ailesi ve doktorları, Michael ile 24 saat ilgileniyor. Onlara hâlâ çok yakınım. Bu korkunç kazanın ardından daha da kenetlendik ve hepimiz durumunun iyiye gitmesini bekliyoruz. Umudumuzu koruyoruz.

Ferrari'de beraber geçirdiğiniz günleri düşünürken aklınıza gelen ilk şey ne oluyor?

Birlikte anlatamayacağım kadar çok şey yaşadık. Bazen zor, bazen güzel günler geçirdik, her biri bizi birbirimize daha da kaynaştırdı. Gerçekten dolu dolu geçen bir dönemden bahsediyorum.

Mesela 1999 yılı, bacağını kırdığı dönem… Onu sürekli hastanede ziyaret ettiğim için suçlandığım bile oldu ama işlerin Michael için nasıl gittiğini görmek istemem bence gayet doğaldı. Tüm bu anlar çok yoğundu ve içinde farklı duygular barındırıyordu.

Buna benzer başka hangi anlardan bahsedebilirsiniz?

Gerçekten çok fazlalar; hem iyi hem kötü… 2000'de Suzuka'da gelen şampiyonluk oldukça özeldi, oraya ulaşmak için gerçekten çok beklemiştik. Ama tamamen dürüst olacağım; hayatta şampiyonluklar kazanmaktan çok daha özel ve önemli şeyler var, bunu anladım.

Schumacher, 2006'da emeklilik kararı aldığında ilk tepkiniz ne olmuştu?

Üzülüp üzülmediğimi merak ediyorsanız söyleyeyim; hayır, üzülmedim. Hayal kırıklığına da uğramadım. Tek başına bir karar almıştı ve hepimizin buna saygı duyması gerekiyordu. Bu arada o dönemki söylentilere de cevap vermiş olayım. Luca Cordero di Montezomolo, Kimi Raikkönen'i istiyormuş da ben buna karşı çıkıyormuşum gibi bir durum yoktu. Kimi'nin bize gelmesini gerçekten istemiştim, hatta onun menajeriyle sözleşme görüşmelerini de ben yürüttüm. Bana kalırsa Michael'in kararı biraz da Felipe Massa ile ilgiliydi. Michael yarışmayı hâlâ çok seviyordu ama kısıtlamalardan bıkmıştı. O günlere dönüp baktığımda, kararının arkasındaki asıl belirleyici faktörün bu olduğunu düşünüyorum.

Rubens Barrichello, Luca Cordero di Montezemolo, Jean Todt ve Michael Schumacher

Rubens Barrichello, Luca Cordero di Montezemolo, Jean Todt ve Michael Schumacher

Kısa bir süre sonra Schumacher'i tekrar kokpitte gördük ve testlerdeki en hızlı isim yine oydu. Performansı sizi şaşırtmış mıydı?

Emeklilik kararını benimle paylaştığında ona söylediğim ilk şey, aracına istediği zaman geri dönebileceğiydi. O dönem testlerde bulunmasının çok önemli olduğunu fark ettim, çünkü 2008'de elektronik konusunda bazı değişiklikler yapıldı ve çeşitli düzenlemelerle test kilometreleri düşürüldü. O ise hemen ritmini buldu, sanki hiç gitmemiş gibiydi. Kendini büyük bir profesyonellik ve disiplinle hazırlamıştı.

Hangi özellikleri sizin için en değerlileriydi?

Bir insan olarak sadık, gerçekçi, mütevazı ve dürüsttü. Bir yandan onun kategorisindeki her şampiyonda olması gereken bir egoya sahipti; diğer yandan hep etrafındakileri düşünür, onları önemserdi. Ailesi ve arkadaşları onun hayatındaki en önemli etkenlerdi.

Bir pilot olarak ise inanılmaz yetenekli, son derece profesyonel, titiz ve aynı zamanda çok hırslıydı. Bir duraklama periyoduna girmemek adına her zaman kendini sorgular, geliştirebileceği yönlerini arardı. Sonra o gün geldi ve mesleği için kendini daha fazla feda etmek istemediğini hissetti.

"Bir pilot olarak inanılmaz yetenekli, son derece profesyonel, titiz ve aynı zamanda çok hırslıydı."

"Bir pilot olarak inanılmaz yetenekli, son derece profesyonel, titiz ve aynı zamanda çok hırslıydı."

Schumacher ile ilk karşılaşmanızı hatırlıyor musunuz?

Tabii ki. 1994, Spa-Francorchamps. Aynı otelde kalıyorduk ve biraz sohbet etmiştik. Ama dostluğumuz asıl Hotel de Paris'de, odamda başladı. Oradan sonra kontrat görüşmeleri için Michael'in Fontvieille'deki evine geçmiştik. Gece yarısı imzalar atılmıştı. Benim için Michael, Ferrari'yi yeniden şampiyon yapabilecek tek yarışçıydı, açık ve net!

Mick Schumacher ile oğlunuz Nicolas da yakın arkadaş.

Mick'i doğduğundan beri tanıyorum. Son derece tatlı ve gerçekçi biri. Babasıyla İtalya'daki evime gelip kaldığı zamanı hiç unutmayacağım. Bahçemdeki tavukları kovaladığı anlar hâlâ gözümün önünde. (Gülüyor.) Oğlum Nicolas, her zaman Schumacher ailesine yakın olmuştur. Aralarındaki dostluktan da öte, birbirlerinin ikinci ailesi gibiler.

Mick'in motor sporlarındaki geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Schumacher soyadının bazı kapıları açabildiği bir gerçek. Ama bunun, zaferlerin garantisi olmadığı da açık. Formula 3'te sezonun ikinci yarısındaki performansıyla büyük bir potansiyeli olduğunu gösterdi. Formula 2'de de iyi gidiyor. Baskıyla nasıl başa çıkabildiğini gösterdi.

Mick'in ona her gün mutluluk getirecek bir yol seçmesi gerçekten çok önemli. Aynı zamanda başarılı olması da çok mühim çünkü omuzlarındaki yük gerçekten ağır. İnsanlar ondan çok şey bekliyor, bunu anlamak zor değil. O, rekorlar kırmış bir şampiyonun oğlu. Bugüne dek beklentileri karşıladığını görmek beni çok mutlu ediyor.

"Schumacher soyadının bazı kapıları açabildiği bir gerçek. Ama bunun, zaferlerin garantisi olmadığı da açık."

"Schumacher soyadının bazı kapıları açabildiği bir gerçek. Ama bunun, zaferlerin garantisi olmadığı da açık."

Formula 1'de kendine bir kokpit bulma şansını nasıl görüyorsunuz?

Potansiyelinin olduğuna şüphe yok. Formula 2'de iyice başarılı olduğunda ona gösterilen ilgi daha da artacak, ayrıca taşıdığı soyadı da diğer pilotlardan daha çok dikkat çekmesine yardımcı olacak.

En başta siz de bir yarışçıydınız. İlerleyen yıllarda takım şefi ve CEO oldunuz, şimdiyse federasyon başkanısınız. Kariyerinize baktığınızda gururlanıyor musunuz?

Çocukluğumdan beri otomobil yarışlarına tarif edilemez bir tutkum vardı. Başlangıçta rallilerde yardımcı pilotluk yaptım, amacım günün birinde direksiyona geçmekti. Sonra bir otomobil üreticisinde yönetici olmak istedim, bu hedefimi şansın da yardımıyla Peugeot'da gerçekleştirebildim. Peugeot'dan ayrılmak zorunda değildim, seve seve kalırdım ama üstümdeki yöneticilerin bana pek güvenmediğini hissediyordum. Ben de kendime yeni bir yol aramayı tercih ettim. Ferrari bana yarış dünyasında kalma fırsatını verdi.

Ne yaparsanız yapın hep başarılı oluyorsunuz. Sırrınız nedir?

İşimi bir maestronunkine benzetebilirim. Başarının anahtarı, her gün birlikte çalıştığınız insanlarda. Eğer çevrenize işindeki en iyi insanları toplarsanız başarıya ulaşmak ve zirvede kalmak gerçekten kolay. Şansım hep yetenekli, açgözlü ve yetkin insanları bulmam oldu. Bana düşen ise onları motive tutmak ve yaptıklarını takdir etmekti, bunu da başardığımı düşünüyorum.

"Eğer çevrenize işindeki en iyi insanları toplarsanız başarıya ulaşmak ve zirvede kalmak gerçekten kolay."

"Eğer çevrenize işindeki en iyi insanları toplarsanız başarıya ulaşmak ve zirvede kalmak gerçekten kolay."

Başka bir spor branşının parçası olmak ister miydiniz?

Ben arabaları seviyorum. Şimdi, yirmi yaşındayken hayalini kurduğum bir Ferrari'yi kullanabiliyorum. Bugüne dek işim beni hep çok mutlu etti. Başka alanlarda da başarılı olmam mümkündü ama bunun için beni tatmin edecek başka bir konu bulmam gerekecekti.

Hayatınız boyunca dünyanın her köşesine seyahat ettiniz…

Aslında bu pek doğru değil. Zamanımın çoğunu Paris'teki ofisimde geçiriyorum. Yılın yaklaşık 220 günü, 14 saat odamda oturuyorum. Buna yüz günü biraz aşan bir seyahat süresi ekleyin. Geriye kalan sürede de, yaklaşık yirmi hafta sonu oluyor sanırım, Paris'teyim.

Peki işiniz ve özel yaşamınız arasında sağlıklı bir denge bulmayı başarabildiniz mi?

İşimin özel alanıma müdahale eden taraflarının olduğunun farkındayım ama eşim de çok seyahat eden biri. Ve mesleklerimiz sayesinde çalışırken de sürekli bir yerlerde karşılaşıyoruz. Kaderin bize karşı iyi olduğunu söyleyebilirim.

Ayrıcalıklı hissediyor musunuz?

Peugeot'nun Fransa'nın doğusundaki fabrikasında imalat bandında çalışan işçileri gördüğüm günleri asla unutmayacağım. Hoşlarına giden bir iş yaptıklarını söyleyemezsiniz. Yalnızca temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışmak zorunda olan çok sayıda insan var. İşi olmayan ve bu yüzden kendilerine yiyecek alamayan çok fazla insan var, bu gerçekten inanılmaz bir şey. Bir ailenin 1500 euro ile geçinmeyi nasıl başardığını kendime sıkça soruyorum. Yaşadığımız dünya beni her gün biraz daha şoke ediyor, çünkü birçok insan bu gerçekliği unutmuş gibi görünüyor. İşte bu yüzden, ayaklarımın yere basması benim için çok önemli.

Çeviri: Furkan Karasoy

Socrates Dergi