
Saf Altın
4 dk
Hicham El Guerrouj kariyeri boyunca birçok rekor kırdı, yarış kazandı. En zor elde ettiği zafer ise olimpiyat altınıydı.
Doping kontrolleri, şu günlerde belki de tarihte hiç olmadığı kadar yoğun ama bu bile Türkiye, Rusya, Kenya ve Güney Afrika gibi ülkelerde yakın zamanda ortaya çıkan doping skandallarının önüne geçemiyor. Günümüzde durum böyleyken, testlerin daha ilkel yapıldığı 80’li ve 90’lı yıllarda kırılan ama aradan geçen onca yıla rağmen geçilemeyen rekorların büyük bölümü üzerinde doping şüphesi olması şaşırtıcı değil. Dopingle ilgili her tartışmanın bilinen şüphelileri; Doğu Almanya, Çin ve Sovyetler Birliği dışında, ABD gibi tarih boyunca sporun dominant güçlerinden olmuş ülkelerden çıkan bazı sporcular dahi bu kuşkudan nasiplerini aldılar. Bu dönemde dünya rekoru kıran ve ismi dopingle anılmayan sporcuların sayısı ise hayli sınırlı. 1998’de 1500 metre dünya rekorunu, 1999’da da mil rekorunu eline geçiren Faslı atlet Hicham El Guerrouj da adının üzerinde kara bulutlar dolaşmayan nadir isimlerden biri.
El Guerrouj, dünya rekortmeni olsa da olimpiyat altını konusunda o kadar şanslı değildi. Katıldığı ilk olimpiyat olan 1996 Atlanta’da 1500 metre finaline kalan sporcular arasında en gençlerden biriydi ve ilk defa 80 bin kişinin önüne çıkıyordu. Ama bu, yarışı kazanma arzusunu değiştirmedi. Ne kadar yetenekli ve istekli olduğuna şüphe yoktu belki ama tecrübesizliği işini güçleştirdi; yarışın son turundan önce liderlik için atak yaparken Cezayirli Noureddine Morceli’ye takılıp düştü. Yarış sonunda altın madalya Morceli’nin boynundaydı, El Guerrouj ise son sırada yer aldı. İlk seferinde başarısız olmuştu belki ama El Guerrouj’un denemekten vazgeçmeye niyeti yoktu.
Faslı atlet, 2000 Sidney’de 1500 metrenin en önemli favorisiydi ve bu kez üzerinde daha büyük bir baskı vardı. Kenyalı Noah Ngeny son metrelerdeki sprintiyle kendisini geçip altın madalyayı kazandığında, El Guerrouj hayatının en ağır derslerinden birini aldı. O günü, yıllar sonra şöyle anlatacaktı: “Başarı için fazla değil, doğru çalışmanız lazım. Kazanamamaktan korkuyordum ve bu yüzden, gereğinden fazla çalıştım. Bu bir hataydı.” El Guerrouj, ikinci denemede de amacına ulaşamamıştı. Sidney’deki hayal kırıklığı Atlanta’dakine benzemiyordu; çünkü Atlanta’da henüz 22 yaşında, tecrübesiz bir sporcuydu, Sidney’e ise ‘dünya şampiyonu’ apoletiyle gitmişti ve böyle bir hata yapmaması gerektiğini biliyordu. Yaşadığı yıkım o kadar büyüktü ki yarıştan sonra emekliliği bile düşünmüştü.
1996 Atlanta ve 2000 Sidney’den sonra El Guerrouj’u yeni bir sınav bekliyordu: 2004 Atina. Ulaşamadığı olimpiyat altını için son şansını denemeden önceki hislerini şöyle açıklayacaktı: “Atina’ya geldiğimde, aklımdaki tek şey hedefime ulaşmak ve hak ettiğim olimpiyat şampiyonluğunu kazanıp hayatımı değiştirmekti.”
2003’teki Dünya Atletizm Şampiyonası’nda 1500 metrede altın, 5000 metrede ise gümüş madalya kazanmıştı. Ancak 2004’ün El Guerrouj için başarılı bir yıl olduğu söylenemezdi, sezon boyunca kariyerinin parlak dönemlerinden uzak görünmüştü. Yine de Atina farklıydı; formsuz da olsa, piste büyük bir baskıyla da çıksa, artık ne yapması gerektiğini daha iyi biliyordu.
El Guerrouj, önce 1500 metre finalini kazandı ve yıllardır hayalini kurduğu olimpiyat şampiyonluğuna ulaştı. Bu ilk altını, dört gün sonraki 5000 metre zaferi takip etti. Şans kendinden yanayken eski günlerin acısını çıkarmak hakkıydı.
“Ne zaman bittiğini bilmek, bir kariyeri başarılı yapan etkenlerdendir” denir. El Guerrouj da Atina’da amacına ulaştıktan sonra, 2006 yılında, gelmiş geçmiş en önemli orta mesafe koşucularından biri olarak sporu bıraktı, zira en büyük hayaline ulaşmıştı.