
Şampiyon
20 dk
Türkiye’de atçılık her zaman ilgi çekmişti ama 1990’larda Veliefendi en dolu günlerini yaşadı. Rekabetin zirveye çıktığı dönemin en popüler ismi ise Bold Pilot’tı. Unutulmaz şampiyonu, o günlerin tanıklarına sorduk.
At yarışları, özellikle 70’li yıllardan itibaren Türkiye’nin toplumsal yaşamında geniş bir yere sahipti. Yeşilçam filmlerinden gazete eklerine, kahvehane sohbetlerinden mahalle jargonuna kadar hemen her alanda kendine yer bulmuş bir olguydu. Fakat bir kesim her gün yarışları takip ederken, bir başka kesim de uzakta durmakta ısrarlıydı. Ta ki 1990’lara kadar...
Önce Bold Pilot startta yerini aldı. Yanında Trapper ve Beretta ile... Arkalarından Fair Tail, Velociraptor, Grand Ekinoks, Ribella ve Sabırlı bu koşuya katıldı. ‘At yarışı’ kavramı, ‘yarışçılık’ ve ‘atçılık’ kavramlarına dönüşmüş; Veliefendi’nin tribünleri ganyancılar ile beraber yarışseverlere da ev sahipliği yapmaya başlamıştı. Bold Pilot ise ayrı bir noktadaydı; hipodromu göz ucuyla takip edenlere dahi adını ezberletmişti.
1996 yılında Gazi Koşusu rekorunu kıran, Triple Crown yapan, Enternasyonel Boğaziçi Koşusu’nda Alman rakibi Galtee’yi geride bırakarak milli bir heyecan yaşatan Bold Pilot, ülkenin en sevilen figürlerinden biri olmuştu. Ancak sakatlıklar, kariyerini kısa tuttu. 30 yarışta kazandığı 21 galibiyetle sahneden çekildi ve arkasında rakiplerini bıraktı. Veliefendi’nin coşkusu giderek azalırken bizlere de o günlerden hikâyeler yadigâr kaldı. Bold Pilot’ı ve rüzgâr gibi geçilen o günleri tanıkları anlattı.
1 | Hanedan
Atahan Zilcioğlu (Gazeteci): Bold Pilot’ın sahibi olan aile, yarışçılık dünyasında çok önemlidir. Atmanların dedeleri (Ahmet Atman), Fevzi Çakmak’ın en önemli iki yaverinden biriydi. Türkiye Jokey Kulubü’nün (TJK) kurucularındandı. Bold Pilot’ın asıl sahibi Özdemir Atman da zamanında TJK başkanıydı. Türkiye’nin en iyi atçısıdır. Tartışmasız duayendir. Geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz kızlarından Begüm Hanım da jokey Halis Karataş’ın eşiydi. Bold Pilot da Özdemir Bey’in son büyük şampiyonudur. Ailenin hayatında önemli iz bırakmıştır.
Emir Alkaş (At yetiştiricisi): Türk yarışçılığının son 50 yılındaki en önemli iki-üç figürden biri Özdemir Bey’dir. İki yaşlı yeni taylarıyla gelip merasim gibi katıldıkları tüm yarışları kazanırlardı. Çok fazla atları vardı, büyük bir yarışçılık hanedanıydı.
Lale Atman (Özdemir Atman’ın kızı): Babam tam anlamıyla atlara, yetiştiriciliğe ve yarışlara gönül vermiş bir insandı. Çok sevdiği atlar artık hobisi olmaktan çıkmış, yaşam tarzı hâline gelmişti. Starting box makinelerinden fotofiniş teknolojisine kadar, atçılığın ileriye gidebilmesi ve gelişmesi için çalışmıştı.
Mehmet Ayan (Gazeteci): “Türkiye’de futbolu kim kurdu?” sorusuna kolay cevap verilemez ama atçılıkta dört beş tane kurucu vardır, Özdemir Bey de onlardan biridir. Türkiye’de atçılığı kurumsallaştırmıştır.
Emir Alkaş: Bold Pilot hakkında konuşurken gelenek kavramı öne çıkar. Üç kuşak atçılıkla uğraşan bir aileden bahsediyoruz. Bold Pilot da hanedanlık zamanının en iyi atıydı. Osmanlı'daki Kanuni Sultan Süleyman gibi...
2 | İdman
Atahan Zilcioğlu: Bir at için her şeyden önemlisi, yarışmaya başladığı dönem değil, onun öncesidir. At iki yaşına kadar çiftlikte vakit geçirir. Buradaki gelişim çok önemlidir. Sonra sahaya gelir ve idmanlara alınır. İdman dozu arttıkça, galop yapmaya başladıkça performansı belli olur. O da bir takım şeyleri işaret eder.
Lale Atman: İnsanlar gibi atların da karizması olabiliyor. Bazı atlara baktığınızda size bir his verirler; onlardaki gücü, yüreği, aklı hissedersiniz. Bold Pilot'ta ilk andan itibaren bunların hepsi vardı.
Atahan Zilcioğlu: Bold Pilot’tan önce de iyi atlar oldu, Karayel mesela. 1991’de Gazi Koşusu’nu kazanan Abbas da önemlidir, o da Atman ailesinin çok özel bir atıdır. Ama bunları birbirleriyle mukayese etmek çok zordur.
Tarık Aydın (At yetiştiricisi): Bold Pilot, Persian Bold’un en iyi yavrularındandır. Ancak Bold Pilot’ın en büyük şansı Özdemir Atman, ikinci şansı da Halis Karataş’tır.
Lale Atman: Babam, yetenekleri olan bu safkanı bir heykeltıraş adabıyla işlemiş, tanımış, yarışçılığını ortaya çıkarabilmiş. Hep ne hissettiğini, neye ihtiyacı olduğunu bilirdi.
Reşat Köstem (Gazeteci): Halis Karataş ve Mümin Çılgın, Özdemir Bey ile beraber çalışırdı. Özdemir Bey, iki yaşlı taylarını Veliefendi Hipodromu’na getirip hazırlardı. Halis de Adana ve İzmir’de yarışıp boş zamanlarında İstanbul’a gelirdi. O boş günlerinde Özdemir Bey’in gözetiminde o taylara biner, kenter yaptırırdı. Çalışmalardan sonra ise ikisi atlara puan verirdi.
Mehmet Ayan: Halis Karataş Bold Pilot ile tanışmadan önce Özdemir Bey, Bold Pilot’ı defalarca çalıştırıyor. Sonra da Halis’e attan bahsediyor. Halis “Beyim, siz ne derseniz o olur” diyor ama ilk idmandan sonra, Halis ata ölüyor!
Reşat Köstem: Halis, Bold Pilot ile ilk tanışmasını bana anlatmıştı. Taya bindikten hemen sonra inip Özdemir Bey’in yanına gidiyor ve “Beyim ben bu tayda kalayım” diyor. Özdemir Bey de “Halis, hemen karar verme! Daha binmediğin taylar var. Onları da çalıştır, öyle karar ver” diye cevaplıyor. Ama Halis ısrar ederek “Yok beyim, ben diğer tayları çalıştırsam da siz bana bunu yazın” diyor. Orada, o esnada, bir başka iyi tay Nedym de var ama Halis o kadar çok ısrar ediyor ki “Nedym’i Mümin Abi çalıştırsın” diyecek noktaya geliyor en sonunda. Yani Halis, Bold Pilot’a bindikten sonra bir daha ondan iyisini bulabileceğini düşünmüyor.
Lale Atman: Nedym de babamın çok beğendiği bir safkandı. Onun başarılı bir yarış hayatı olabileceğini düşünmüştü ama Bold Pilot uğruna, bir anlamda ondan vazgeçti. Bir aralar Bold Pilot ahırında çok fazla dönmeye başlamıştı. Babam, ihtiyacını anlamış ve Nedym ile ahırlarının arasına pencere açtırıp onun sakinleşmesini sağlamıştı. Bold Pilot ile Nedym iyi arkadaştılar. Beraber çalışıp beraber koştular. Halis de Bold Pilot'ı seçti. Sonra birlikte büyük başarılara imza attılar.
Atahan Zilcioğlu: Halis çok büyük yetenektir. Özdemir Bey de onda bir yıldız ışığı gördü. Onun Halis’in elinden tutması, Halis’in de iyi bir profesyonel olmasıyla bu macera başladı. Bold Pilot, Halis Karataş’ın kariyerinde de önemli bir yer teşkil etti.
3 | Kenter
Emir Alkaş: Normalde şampiyon İngiliz atların, iki yaşından başlayarak Gazi Koşusu’na kadar takip edecekleri klasik bir güzergâh vardır. İki yaşlıların en büyük yarışı, ekim ayının ilk döneminde koşulan Çaldıran Koşusu’dur. İlk defa orada 1600 metre koşarlar. Çaldıran, o iki senenin en iyi tayını gösterir. Ondan üç hafta sonra Sakarya Koşusu vardır. Tay ilk defa 1800 metreye çıkar. Burada da ertesi sene daha uzun mesafe koşabilecek atların emareleri çıkar. Atmanlar duayen bir aile olduğu için, bu rotaya kusursuz uyarak hareket etmiş.
Lale Atman: At sahiplerinin yaşadığı çok keyifli ve aynı zamanda korkutucu bir his vardır. Elinizde bir mücevher varsa siz de aslında bir şampiyonun karşısında durduğunuzu bilirsiniz. Ama aynı zamanda, onu doğru işlemezseniz tüm kıymetini yitirir. Bunları yarışseverler de hisseder ve bu size artı bir sorumluluk getirir. Bir yerden sonra o at, sizin atınız olmaktan çıkar.
Emir Alkaş: Atı korumanın yolu, onu az koşturmaktır. Şampiyon atı yılda 7-8 yarışa sokmak idealdir. Bold Pilot, kış mevsiminde koşmuş bir at değildir. Kışın yarışlar kum pistte yapılır; Bold Pilot ise çok net bir çim atıydı. Bir Türk atına göre iyi korunmuş ancak bütün şampiyonların koşması gereken yarışlara da girdi. Öyle bir performans ki hiçbirini atlamadı.
Mehmet Ayan: İki yaşlı Bold Pilot’ın; Beretta, Rıdvan Dilmen’in sahibi olduğu Şafak, Black Pearl ve Narino gibi rakipleri vardı. Bu dört-beş at, iki yaşlılarda öne çıkmışlardı ve aslında Beretta, Bold Pilot dâhil hepsinin önünde başlamıştı. Bold Pilot iki yaşındayken, üç yarışta Beretta ve Narino’ya geçildi.

"Atların da karizması olabiliyor. Bazı atlara baktığınızda size bir his verirler. Onlardaki gücü, yüreği, aklı hissedersiniz." -Lale Atman
Lale Atman: Narino ve Beretta'ya geçildiği yarışlar Bold Pilot hakkında babama çok veri sağladı. Önemli olan, bu mağlubiyetlerden çıkardığı sonuçlardır. Umutsuzluğa kapılmak çare olmuyor, nedenini bulmak önemliydi.
Enver Arslan (Televizyoncu): Atlar; ne isterseniz onu yapan değil, kendi ne isterse onu alan canlılardır. Bold Pilot da her şampiyon gibi kendi sınırları, kendi kuralları ve kendi karakteri olan bir attı. Eşkâl olarak da direkt ayırt edilebilecek bir safkandı. Padokta kendine özel seyircisi vardı ve o da bunun çok net farkındaydı. Durduğu zaman, inat ettiği zaman, muhakkak bir gerekçesi olduğu bilinirdi.
Atahan Zilcioğlu: O yıl bir 1600 metre yarışında çok büyük tehlike geçirdi. Starta girmeden önce şahlandı. Halis’i üstünden attı, o da tam sırt üstü yere düştü. Ölme ihtimali çok yüksekti. İnanılacak bir şey değildi. Halis kalktı, at kalktı, yarışıp kazandılar. Mucizeviydi.
Emir Alkaş: At, 1995’te koşmaya başladı. O sezonu Kasım ayında kapattı. O dönemde Akın Özdeniz de Bold Pilot’a üç yarışta bindi ve hepsini kazandı. Aralarında Çaldıran ve Sakarya gibi önemli koşular da var. Sezon bittikten sonra ise 1996’nın Nisan ayına kadar istirahat etti.
4 | Galop
Atahan Zilcioğlu: Bold Pilot’ın üç yaşı inanılmazdı. Muazzam bir şeydi o sene. Zaten üç yaş önemlidir, çünkü Gazi Koşusu’na girilir.
Emir Alkaş: O sezon, önce Erkek Tay Deneme koştu ve Triple Crown’un ilk ayağını aldı. Üç hafta sonra 2100 metrelik Habitat Koşusu'nu da kazanmayı başardı.
Süleyman Akdı (Jokey): Bold Pilot her mesafeyi iyi koşan bir at olduğunu gösteriyordu. 1600, 1800, 2000, 2400...
Emir Alkaş: Bence iki yarışına ayrı ayrı bakmak lazım... Biri Gazi Koşusu’dur, Halis Karataş’ın kazandığı ilk Gazi olması açısından kıymetlidir. Ayrıca, 2.26.22 ile bugüne kadar koşulmuş en iyi derecedir.
Mehmet Ayan: Bold Pilot’ın Gazi kazanacağını herkes biliyordu ama rekoru kırabileceğini kimse tahmin edemiyordu. Ekürisi Nedym tempoyu hızlandırınca olanlar oldu.
Reşat Köstem: Yurt dışında daha iyi dereceler yakalanıyor ama bizim Veliefendi’nin koşullarında bu zordur. Özdemir Bey atının gücünü bilirdi. Eküriyi önden salar, koşunun temposunu yükseltirdi. Bold Pilot da bu tip koşularda ikinci veya üçüncü gider, ekürinin tükenmeye başladığı noktalarda atağa kalkar ve işi bitirirdi. Özdemir Bey bunu, ‘’Biz atımızın ne kadar potansiyeli varsa onu kullanmasını istiyoruz. Bizden daha iyi rakip varsa gelir bizi geçer” diye anlatırdı. Ama tabii ki Türkiye’de böyle bir at yoktu. Özdemir Bey, Abbas’ı da Gazi'ye aynı taktikle hazırlamıştı. Son 40-50 senede Gazi Koşuşu’nu en farklı kazanan iki at, Abbas ve Bold Pilot’tır. İkisinin de sahibi aynıdır.
Ali Kayakıt (Spiker): Koşudan bir gün önce sesim kısılmıştı. Ertesi gün ilk kez Gazi Koşusu anlatacaktım ama ses yok! Yarış sabahı uyandığımda sesimde yüzde 20 civarı bir iyileşme vardı. Rejideki arkadaşlardan tonu iyi ayarlamaları için ekstra ihtimam istedim. Yarış çok büyük, Bold Pilot favori! Daha önce taylığında da anlattığım için, onu çok iyi tanıyordum. O gün hiç zorlanmadan kazandı. Ben de yaşadığım sıkıntıya rağmen anlatımımı yaptım. Sonra da hep birlikte kutlamaya gittik.

70. Gazi Koşusu şampiyonu Bold Pilot ve jokeyi Halis Karataş
Emir Alkaş: Bold Pilot’ın ikinci önemli koşusu da meşhur Enternasyonel Boğaziçi Yarışı’dır. O dönem Türkiye’de yeni yeni uluslararası yarışlar düzenleniyordu. Yurt dışından atlar davet ediliyordu. Tam o noktada bu yarış koşuldu.
Lale Atman: Bold Pilot'ın unutamadığım yarışı, tabii ki Gazi Koşusu’dur fakat Enternasyonel’in başka bir anlamı da vardır ve çok önemserim. Babam o yarışa girme cesaretini gösterdi, yarışseverlerin isteğine kulak verdi.
Ali Kayakıt: Neyse ki o gün sesim kısık değildi… Bold Pilot’ın hiç sevmeyeceği şekilde hava yağmurluydu. Rakibi Galtee bir Alman atıydı. Yılın büyük çoğunluğunu yağmurda, çamurlaşmış çimde koşan ve bu duruma aşina bir safkan. Endişeliydim yani. Atmosfer de milli maç havasındaydı. Kendi atımız gelsin istiyorduk. Şanslıydık ki yarışa az süre kala yağmur durdu da pist hafif toparladı.
Reşat Köstem: Koşunun en can alıcı yerinde Galtee bir dokundu, Bold Pilot da o dokunmanın etkisiyle sallandı. Orada Galtee bir avantaj yakaladı. Bitime çok bir şey kalmamıştı. “Eyvah, koşu gitti!” derken Bold Pilot uçuşa geçti ve fotoda o atı geçti. Bu yetenektir. Bold Pilot’ın uluslararası rüştünü ispat ettiği ve kahramanlaştığı bir yarıştı.
Mehmet Ayan: İnsanlar zanneder ki Bold Pilot orada sadece bir yarış kazandı. Hayır, o aslında bir milli maçtı. Kazanan son ana kadar belli değildi. İddia ediyorum; Halis kolundan aldığı güç kadar, maneviyatından da güç aldı.
Enver Arslan: Hepimiz “Allah’ım, ne olur pist ıslak olmasın!“ diye dua etmiştik. Çünkü Bold Pilot, ıslak pistte gerçek performansının altında koşardı. O şartlarda, Galtee ile 400 metre boyunca kafa kafaya bir mücadele! Atlar belki güçleri ve kalpleriyle koşarlar ama karakterleriyle kazanırlar. O gün tribünde olan herkes yarış boyunca dua, enerji, destek göndermiştir. Ben herhangi bir milli maçta bile Bold Pilot-Galtee finişi kadar heyecanlanmış bir seyirci görmedim. At yarışında kimse at tutmaz, çünkü işin ucunda müşterek bahis vardır. Ama o gün, başka atlara oynayanların bile bir noktada kuponlarını unuttuklarını düşünüyorum. Halis Karataş’ın kazandıktan sonra elini kaldırdığı an oluşan atmosfer, bana Paolo Maldini’ye atfedilen “Beni kimse burada 20 bin kişi olduğuna inandıramaz” cümlesini hatırlatır. O gün de kimse, beni Veliefendi’de 20 bin kişi olduğunu inandıramazdı.
Reşat Köstem: Uzun mesafede nitelik ve yetenek farkları ortaya çıkar. Bold Pilot da bunu her yarışta ortaya koymaya çalışırdı. Ama ağır pisti sevmediği kesindi. En zor kazandığı koşu, Triple Crown’ın son ayağı olan Ankara Koşusu’dur. O kadar parlak bir yarış değildi. Ama kaybettiği koşulara bedel bir yarıştı.
Lale Atman: Bold Pilot, o yarıştan bir kahraman olarak çıktı. Artık bir milli atlet olmuştu. Onu sevenleri, ona inananları haklı çıkarmıştı. Yarışçılıkla ilgisi olmayan insanlar Bold Pilot ismini duydu, at sevgisi gelişti. Bu artık, bir başarı hikâyesiydi.
Emir Alkaş: Triple Crown yaptı ki bu da çok önemli bir şeydir. Ondan beş sene sonra Grand Ekinoks yaptı, bir daha da bunu başaran olmadı zaten. Bold Pilot hem oradaki üç yarışı hem de bir sene önceki Sakarya ile Çaldıran koşularını kazanarak beşte beş yaptı ki bu inanılmaz bir başarıdır. Geçen sene Graystorm, Bold Pilot’tan sonra dörtte dört yapan ilk at oldu, o da beşi kıl payı kaçırdı.
Timur Uçar (Bold Pilot'ın seyisi): Çok yarış kazandı. Yarışları seriye dizdiği için seyirci de bunu dikkate aldı. Fiziksel olarak da yakışıklı bir attı.
5 | Rekabet
Mehmet Ayan: O dönem, gerçek bir Şampiyonlar Ligi’ydi. Türkiye’de şimdi, o seviyelerde bir yarış atı yok. Ben mesela Trapper’cıyımdır. Çok büyük attı ama Bold Pilot da bir şampiyondu. Mesela Gazi’de Bold Pilot’ın arkasından ikinci olan Damista vardır, Keyif vardır, Ramadan vardır. Bunlar büyük atlardı. Biz o dönem derbi seyrederdik.
Süleyman Akdı: Her şampiyon konuşulur ama benim efsanem Trapper’dır; büyük yarışların çoğunu kazanmış, kendi jenerasyonunun bütün atlarını geçmiş. Bold Pilot iki yaşında şampiyondu, üç yaşında da Gazi’yi kazandı ama sonrası yok. Trapper da ise hepsi var, sadece Gazi yok.
Tarık Aydın: 1997’de Trapper’ın Ankara Koşusu’ndan önce, Süleyman Akdı bana “Şayet Cumhurbaşkanlığı Koşusu’na da katılacaksak, ben bu yarışta Trapper’a binerim” dedi. Cumhurbaşkanlığı'nda karşımızda Bold Pilot gibi bir şampiyon olacaktı. Biz üç yaşındaydık, o dört. Üç yaşındaki bir atın dört yaşındaki bir atı geçmesi zor. Hele de o at Bold Pilot ise...
Süleyman Akdı: Bana “Ankara Koşusu’nda Trapper’a bin” dediler, ben de “Ankara’da binersem Cumhurbaşkanlığı Koşusu’nda da binerim” dedim. Şaşırdılar. Tarık Bey “Nasıl yani?” dedi.
Tarık Aydın: Sonbaharda bazen istisnalar olur ama zordur, “Boşu boşuna atımızı üzmeyelim, dört yaşında koşarız” dedim ama Süleyman inat etti...
Süleyman Akdı: Trapper için “Çamurda gelmez, iyi koşmaz” diyorlardı. Ama Taarruz yarışında Van Damme diye bir atla, Trapper’a rakip oldum. Son 400’de büyük bir mücadele verdik ama Trapper kazandı. Orada atın gücünü gördüm.
Tarık Aydın: Trapper’ı anlatırken Süleyman Akdı’ya da bir parantez açmak lazım. Karşılarında da Halis Karataş ve Bold Pilot vardı. İki şampiyonu birbirine vurduğunuz zaman, birisi kırılacaktı.
Süleyman Akdı: Cumhurbaşkanlığı Koşusu’ndan hemen önce yağmur yağdı. Sahada inanılmaz çamur vardı. Buna rağmen 800’de adeta yarışı esir aldık. Düzlüğü döndükten sonra çok kolay bir şekilde kazandık.
Tarık Aydın: Trapper, o yarıştan sonra efsane oldu. Üç yaşında, Bold Pilot gibi bir şampiyonu geçmek ona iyi geldi. Ancak bu, asla Trapper’ın Bold Pilot’tan iyi olduğu anlamına gelmesin. Bold Pilot hep Bold Pilot’tır. Ama bizimkine çarkı çok tutmadı. İkisi de benzer tarzlara sahipti. Trapper’ın son 400 metrede yapabildiği sprinti Türkiye’de başka çok az at yapabildi. Bold Pilot gibi… At benim olsun veya olmasın, şampiyon bir at geçilince ben üzülürüm. Zaten geçildiğini anladığında at da üzülür, hiç merak etmeyin.
Reşat Köstem: Trapper iyi bir attı. Çok dayanıklıydı. Yarış hayatı da uzun sürdü. Ama ikisi arasında bir kıyaslama yaparsak, ben Bold Pilot derim. Zaten Cumhurbaşkanlığı Koşusu kazanmış olsa da Trapper tam anlamıyla bir 2400’cü değildi. Bold Pilot ise tam da o mesafenin atıydı.

Süleyman Akdı: İyi bir üç yaşlı İngiliz atı, her zaman Cumhurbaşkanlığı yarışını kazanır. İstatistiklerde bu böyledir. Bold Pilot biraz düşüşe geçmişti. Ben de onu görmüştüm. Ama iki yaşlıyken, üç yaşlıyken, yarışların neredeyse hepsini kazandı. Sahalarımızdaki nadide atlardan biriydi.
Tarık Aydın: Özdemir Abi çok sevdiğim bir insandı. Trapper’ın babası Knight Line Dancer da onun aygırıydı. Bold Pilot’la yarışmadan iki hafta önce uykularımız kaçmaya başlardı. Diğer yarışlar bir yana, Bold Pilot’la koştuklarımız bir yana. Bir nevi savaş gibiydi… Belki Bold Pilot’ın yarış hayatının kısa sürmesinde, bu sert rekabetin de etkisi vardır. Trapper onu mecburen daha hızlı olmaya zorladı. Atın limitlerini zorluyorsunuz, stilinin dışına çıkıyorsunuz. İlla öyledir demiyorum tabii ama olabilir.
Lale Atman: Babamın ''Atlar atlara karşı yarışırlar, zamana karşı değil'' diye bir sözü vardır. Rakipleriniz ne kadar güçlü olursa başarı da o kadar anlamlı olur. O dönem, özellikle Trapper, benim hayran olduğum bir safkandı. Babam da bu tavrımı çok severdi ve “Sen atları seviyorsun” derdi. Hırs, sevginizin önüne geçerse artık keyif alma ve başarılı olma şansınız azalır.
Reşat Köstem: 1998’de Özdemir Bey bana bir röportaj vermişti. O röportajda “1998 yılı sıkıntılı geçti. Sezon başında sağ arka ayağında 8-10 santimlik tendon yırtığı oluştu” demişti. Bu sakatlık atlarda seyrek görülür. Kesin tedavisi yoktur. Atı sahalardan uzaklaştıracak bir sakatlıktır. Buna rağmen Fevzi Çakmak Koşusu’nu koştu ve Trapper’ı yendi. Ama ne yazık ki sakatlığı biraz daha ilerledi ve 1998 Başbakanlık Koşusu son yarışı oldu.
Timur Uçar: Yarış hayatı, sakatlığı nedeniyle kısa sürdü. Harada yürürken arka toynağını sert bir yere çarptı. Önce şişme sonra kireçlenme yaptı. Kireçlenmeyi giderene kadar ara verdi. Son yarışını da çok sağlıklı koşmadı ve zaten geçildi.
Atahan Zilcioğlu: Bold Pilot üç sene koştu. Çok uzun sayılmaz. Bizde emekli edilecek bir yaş değil ama Avrupa için emekli edilecek bir yaş. Çünkü oralarda böyle bir atın aygırlığı, yarış kariyerinden daha çok kazanç getirir.
Emir Alkaş: Bugünün koşulları o dönem olsaydı, belki bambaşka bir aygırlık kariyeri olacaktı. Türkiye’ye gelmiş en büyük şampiyondu. Birçok insan, kısrağını ona çekecekti.
Enver Arslan: En büyük eksiklerinden biri, kendisi gibi bir yavru bırakmamasıdır. Keşke onlar da başarılı olabilseydi. Öyle büyük bir şampiyondu ki onu da kendine sakladı diyelim.
Emir Alkaş: O zamanlar bir atı TJK’nın harasına koyup da ona aygırlık yaptıramıyordunuz. O yüzden, aygırlık dönemlerini biz hiç bilmiyoruz.
Atahan Zilcioğlu: Bold Pilot haraya gittikten sonra, Halis-Begüm çiftinin evindeydi.
Lale Atman: Bold Pilot’ın emekliliği de keyifli geçti. Haranın muhtarı gibiydi. Devamlı etrafı gözler ve kontrol altında tutardı. O meşhur gücünü ve karizmasını son güne kadar kaybetmedi.
6 | Fotofiniş
Atahan Zilcioğlu: Şimdi bakıyorum da bu at, Türkiye’nin buhranlı dönemlerinden birinde koşmuş ve kazanmış. 1995’te başlamış. DYP-SHP koalisyonu, sonra DYP, ardından DYP-CHP koalisyonu, Anavatan-DYP, Refahyol… O kısa dönemde, böyle bir kriz ortamında, sporcu istikrarıyla topluma bir keyif, bir enerji vermiş.
Enver Arslan: Ben Gaziosmanpaşa’da doğup büyümüş biriyim. Orta alt ekonomik güce sahip bir gruba mensuptuk ama Bold Pilot gibi sporcuları görmeye gidebilirdik. Hipodromlar, diğer spor merkezlerinden ucuzdur. Bedavadan biraz daha pahalıdır. Dolayısıyla bizim de arkadaşlarımızla sosyalleştiğimiz yer, hipodrom olurdu. Bizim 16-20 yaş grubu, özellikle Bold Pilot koştuğu için hipodroma giderdi.
Atahan Zilcioğlu: Her şampiyon atın kendine özel bir taraftarı olur. Zaten atçılıkla ilgilenen bir kesim vardır ki onlar işin oranıyla oyunuyla ilgilenmez. Onlar yarışın kendisini sever, atları sever.
Mehmet Ayan: Seren, Karayel gibi atları da sevenler vardır. Galatasaraylıların çoğu “Hagi” der ama benim efsanem Cevad Prekazi’dir mesela. Başka atları öne koyanlar da biraz böyle bakıyordur.
Atahan Zilcioğlu: Mesela birinin, Bold Pilot’ın kitabını yazması lazım. Şimdi filmi çekilecek deniyor. Aslında buna at yaşarken başlayacaksın. İki yaşında o ışığı görecek, çekimlere başlayacaksın.
Emir Alkaş: Şu an ata dair sadece atın yarışa gelmesi ve yarışlarına ait görüntüler var. Atın hayatına dair bir şeyler yok.
Lale Atman: Bold Pilot'ı sevenlere bir müjde vereyim. Ay Yapım ile uzun süre önce görüşüldü, senaryo çalışmaları yapıldı, Bold Pilot'ın sinema filmi çekilecek. Büyük bir prodüksiyon, heyecanla bekliyoruz. Şirket çok titizleniyor. At filmi olacağından, yurt dışından ekipler gelecek.
7 | Jübile
Mehmet Ayan: Bold Pilot ile ortaya çıkan gerçek sayesinde, Türkiye’de yarış seyrettik. Artık yalan bir şey seyrediyoruz. Bugün sadece Beşiktaş’ın stadyumunda gördüğüm sportif mutlulukları, o dönem insanlar hipodromda alırdı. Ondan sonra hepsi azalarak bitti. Bold Pilot da o dönemin son büyük kahramanlarından biriydi.
Lale Atman: Bold Pilot, insanların güvenlerini ve sevgilerini boşa çıkarmayan bir attı. Zaten yarışseverler de onu son bir kez daha görmek istedi, bize özlemlerini iletti ve aradan 15 sene geçmesine rağmen, biz de onların isteğini kırmadık. 2013 Gazi Koşusu’ndan hemen önce jübilesini yaptık.
Enver Arslan: Bir yarışsever olarak zaten her Gazi Koşusu’nu yerinden izlemek isterim ama bir de Bold Pilot’ın son bir kez daha sahaya çıkacağını ve onu son kez göreceğimi öğrendiğimde, o gün benim için daha da değerlendi. Dayanamayıp bir gece önce onu ahırında ziyaret ettim. Artık hem yaş hem de fizik olarak yarışmacı bir safkan değildi. Yine de seneler sonra Veliefendi’ye gelmek onu heyecanlandırmıştı. “Maşallah tay gibi hırslı gözüküyor. Bu normal mi?” diye sordum, oradakiler de “Hayır, tamamen anormal. Şu an yarış koşacağını zannediyor” dediler.
Ertesi gün görevli olduğum için, ahırdan çıkıp sahaya gelirken Bold Pilot’ın tam arkasındaydım. Onu izleyen, hikâyelerini dinleyen herkes tribündeydi. Sahaya çıktığında inanılmaz bir alkış koptu. Atın boynunu kırması ve kuyruğunu sallaması, atçılık dilinde “Ben mücadeleye hazırım” mesajıdır. Bold Pilot bunları bile yaptı. Sonra öğrendik ki sakinleştirici vermişler, yoksa sahada onu tutmanın mümkünü yoktu; seyircisinin coşkusundan etkilenip bir salsalar sanki starta gidip safkanların arasına karışacaktı... İki sene sonra, bir mesajla Bold Pilot’ın öldüğünü öğrendim. Yakınımı kaybetmişçesine üzüldüm, arabamı sağa çekip gözyaşı döktüm. Bunu ancak ve ancak şampiyonu hissedenler anlayabilir. Buna gülüp geçenler olacaktır ama bizim için öyleydi. O, bir devrin markası ve etiketiydi.