Şanslı '04

5 dk

Victoria Azarenka kadınlar tenisinin en büyük isimlerinden birine dönüşürken bunu yeteneği ve hırsıyla başardı. Tabii ona inanan birinin yardımını da unutmamak lazım...

Nikolai Khabibulin 2004 yılında Stanley Kupası Final Serisi’ne çıkarken takımı Tampa Bay Lightning şampiyonluğun favorisiydi. Bunun tek nedeni ise rakipleri Calgary Flames’ten daha da büyük bir sürprize imza atarak finale gelmeleriydi. Yani, seri sonunda kupa kime giderse gitsin şaşırtıcı olacaktı. Khabibulin de NHL tarihinin bu enteresan finallerinden birinde kalecilik yapacağı için şanslıydı. Bir bakıma, doğru zamanda doğru yerdeydi.

Aynı yazın ilerleyen günlerinde, doğru zamanda doğru yerde olan biri daha vardı; Belarus’ta kendisine bir tenis kariyeri inşa etmeye çalışan küçük bir kız: Victoria Fyodorovna Azarenka. 14 yaşındaydı ve hâlihazırda dünyadaki en iyi ‘junior’ tenisçilerden biriydi. Küçük bir apartman dairesinde, beş aile üyesiyle yaşıyordu; sahip olduğu tek imkân tenis oynamaktı. Hatta antrenmanları bittiğinde, rakip yerine duvarları kullanıyor ve binlerce vuruş tekrarı yapma fırsatı buluyordu. Azarenka’nın gelecekte bir şampiyona dönüşmesiyle arasındaki tek engel, ülkesinin içinde bulunduğu zorluklardı.

Tenis, Sovyetler Birliği’nde hiçbir zaman basketbol veya jimnastik gibi köklü bir spor geleneğine sahip olmamış ve bölünme sonrasında Rusya harici ülkelere fazlaca tesir etmemişti. Belarus da 1988 Fransa Açık finalisti Natalia Zvereva ve çiftler uzmanı Max Mirnyi gibi birkaç önemli oyuncu çıkartmasına rağmen gelişimi zor bir spor atmosferine sahipti. Hâl böyle olmasına karşın, 13 yaşından itibaren uluslararası turnuvalar kazanarak kendini göstermeye çalışan Vika’nın hayatı da şans eseri değişecekti.

Nasıl mı? Ulusal Tenis Merkezi’nde antrenman yaptığı günlerden birinde, Victoria Khabibulin adında, kızını antrenmana getiren bir anneyle tanışma fırsatı bularak... O sırada Minsk’te tatilde olan Khabibulin’ler, bu yetenekli genç kızı birden aile gündemine aldı. Hatta buz hokeyinin yanında aynı zamanda amatör olarak tenis oynayan Nikolai, raketini alıp onunla korta bile çıktı. Karşısında; yaşına göre çok güçlü, çok yetenekli ve hepsinden de önemlisi çok istekli bir yıldız adayı bulmuştu.

Khabibulin Ailesi’nin ABD’de refah içinde sürdürdüğü bir hayat ve istediklerine yardım edebilecek sonsuz imkânı vardı. Azarenka’nın da bir şansa ihtiyacı olduğuna karar verdiler ve malikânelerinde, hatta kızları Sasha’nın yan odasında ona bir yaşam alanı oluşturdular. Ayrıca koç ve seyahat masraflarıyla da ilgilendiler. Bu denklemde Vika’nın yapması gereken, sadece potansiyelinin içini doldurmak, kendisine güvenenleri yanıltmamaktı. Zaten çok kısa bir süre sonra da gençlerde Grand Slam’ler kazanarak ilk sinyalleri verdi. Onun güçlü gelişini tüm dünyanın fark etmesi içinse daha büyük bir sahneye ihtiyaç vardı. Bunun için üç yıl beklemek zorundaydık, ta ki 2008 Fransa Açık’a kadar...

Dördüncü turda Svetlana Kuznetsova’ya iki sette kaybeden Vika, gözyaşlarını tutamadı ve hayal kırıklığını herkese gösterdi. Ona Khabibulin’lerin yanında yaşama şansı veren hırsını artık herkes biliyordu. Hâlâ bilmeyenlere de yaklaşık bir sene sonra, Miami’de ezberletecekti. Yarı finalde Kuznetsova, finalde de Serena Williams’ı yenerek kazandığı şampiyonlukla birlikte, dönüşümü tam anlamıyla başlatmıştı. Takip eden yıllarda dünya 1 numarası olacak, iki Avustralya Açık şampiyonluğu kazanacak ve WTA’in en büyük yıldızlarından biri hâline gelecekti.

Şimdilerde Garbine Muguruza’yla çalışmakta olan eski koçu Sam Sumyk’e, Azarenka’yı özel yapan şeyin ne olduğu sorulduğunda tek bir cevabı var: “Profesyonelliği ve fedakârlığı.” Ancak Nikolai Khabibulin, bunu zaten çok uzun zaman önce görmüştü. Ve bunun için, ileride neredeyse manevi kızı olacak 14 yaşındaki Victoria’nın gözlerine bir kez bakması yetmişti. Evet, belki 2004 yılı Khabibulin’in kendi kariyeri için şanslı bir seneydi ama ne mutlu ki aynı yıl, talihinin başkalarına sirayet etmesine ve onların hayatını değiştirmesine de izin verdi.

Socrates Dergi