
Sert Çocuk
10 dk
Ante Zizic’in hayalleri büyük. Boston Celtics kadrosuna katılmaya hazırlanan genç yıldızla; Darüşşafaka Doğuş’ta devam eden gelişimini, Brad Stevens’ın başını ağrıtan Ribaund problemini ve Pablo Escobar’ı konuştuk.
2004 NBA Draft'ında ilk sıradan Dwight Howard'ı seçen Orlando Magic, makus talihinin kısa sürede değişeceğinden emindi. 1990'ların ilk yarısında başlayan Shaquille O'Neal-Penny Hardaway dönemi beklenildiği kadar uzun sürmemiş, bayrağı devralan Tracy McGrady de hiçbir zaman takımını Doğu ilk turunun ötesine götürememişti. Yetmişlerin meşhur oyun kurucusu Dave Twardzik'le birlikte kulüp yönetimini devralan Otis Smith'in planı, orta vadede Steve Francis'e de kapıyı göstererek Hidayet Türkoğlu, Jameer Nelson ve eğer sağlıklı kalabilirse Grant Hill gibi oyuncularla Howard'ı tamamlamaktı.
Otis Smith, bu şablon çerçevesinde gözüne birini kestirmişti: Fran Vazquez. Güçlü yapısı, atletizmi ve gelişim vadeden orta mesafe oynuyla Dwight merkezli plana uyabilir miydi? Oyuncunun ABD haklarını elinde bulunduran menajer Marc Cornstein ara ara telefon edip "Fran, Orlando'ya gelmeye dünden razı" diyordu. Smith bunu aklına yazmış ama sezon boyunca oyuncuyla hiç konuşmamıştı. Cornstein'ı referans alarak 2005'te 11. sıradan Vazquez'i draft etti. İspanyol uzun Magic'in onu seçtiğini öğrenir öğrenmez, "ABD yaşamından ve NBA'deki oyundan çekindiğini" söyleyecek ve "Belki daha sonra" diye ekleyip Orlando'yu reddettiği yaz Girona'nın dört yıl, 9 milyon dolarlık teklifini kabul edecekti. Cebini dolduran, İspanya merkezli menajer Jose Cobelo'ydu.
Fran Vazquez, NBA'de hiç forma giymedi. Onun ikna edilemeyişi, kimilerine göre okyanus ötesi scouting'ini bile değişime uğrattı. NBA takımları, oyuncularının draft edilmesini sağlayarak değer artışının peşinde koşan menajerlerden ziyade, yerel scout'larla çalışmaya başladı. Oyuncunun konfor alanından çıkmaya niyetli oluşu, NBA hayali ve iradesi birçok parametrenin önüne geçti.
Ante Zizic, geç başladığı basketbolda daima NBA'de oynamanın hayalini kurdu. Barcelona, Maccabi, Milano gibi takımların tekliflerini "NBA öncesi gelişimim sekteye uğrar" düşüncesiyle reddetti. Yeni durağı Darüşşafaka Doğuş. Fazla kalmayacak. Sadece bir süreliğine burada.
“Ante Zizic antrenmanlarda David Blatt’i öyle etkiledi ki Dragan Bender ikinci planda kalabilir...” Bu cümle tanıdık geldi mi?
Tel Aviv, değil mi? 2013 yazı olmalı. Dragan’la birlikte kısa süreliğine Maccabi kampına katılmıştık. 16 yaşındaydım. Zayıf, çelimsiz, ham... “Nasıldın?” sorusuna bu kelimelerden birini kullanarak cevap verebilirim. Aşırı heyecanlanmıştım ve tek amacım David Blatt’in karşısında istekli gözükmekti. Görevimiz de milli takımlardan henüz geri dönmemiş oyuncuların (2013 yazında EuroBasket vardı, birçok Maccabi oyuncusu Slovenya’da kamptaydı) kadroda oluşturduğu boşluğu doldurmaktı. Blatt, Dragan’ı şöyle bir süzdü, Shawn James’le eşleştirdi.
Seni de Sofoklis Schortsanitis’le...
Evet. Hayatımda gördüğüm en iri insanla eşleştim. Hâlâ da daha büyük bir şeye tanıklık etmiş değilim. Antrenmanlarda iki hafta boyunca hep karşımdaydı; fiziken pek hazır değildi, sürekli terliyordu ama yine de... Sofo işte. Kocaman.

Peki kamp döneminin ardından Maccabi’ye imza atamaz mıydın? Senin yerine Dragan Bender’in Tel Aviv’e gidişinde manevi babası Nikola Vujcic mi faktör oldu?
Maccabi’ye gitmeye hiç niyetim yoktu. O yaşlarda, her sezona kupa kazanma baskısıyla başlayan bir takımın parçası olabileceğime ihtimal vermiyordum. Adım adım ilerlemek istedim ve kariyerime Hırvatistan 2. Ligi’nde başladım. Bir sene sonra 1. Lig’e geçtim, Gorica’da oynadım. Hemen ardından bir basamak daha çıkıp Cibona’yla Adriyatik Ligi tecrübesi edindim. Maccabi’ye gitseydim bunların hiçbiri olmazdı. Dragan imzayı attığında, orada oynayabileceğini düşünmüştü ama daha takıma katılır katılmaz onu Ironi Ramat Gan’a yani 2. Lig’e kiraladılar. Bir sonraki sezon, “Euroleague’de takımın parçası olur muyum?” diye düşünürken rotasyona pek giremedi. Biz çok iyi arkadaşız, o yüzden Maccabi’de tam anlamıyla beklediğini bulamadığını biliyorum.
Basketbola başlamadan önce futbol oynuyordun değil mi? Hangi pozisyondaydın?
Defans. Hiç de fena değildim aslında, dört sene oynadım. Fakat boyunuz bir anda uzayınca, abiniz de Barcelona ve Panathinaikos gibi takımlarda forma giymiş profesyonel bir basketbolcu olunca, bunların önemi kalmıyor. Boy atmamı fırsat bildi, elime basketbol topunu tutuşturdu.
17 yaş büyük bir abi... Tuhaf olmalı. Nasıldı aranız?
Andrija basketbol kariyerine başladığında ben yeni doğmuştum. Pek görüşme şansımız olmadı o yüzden. Oynadığı takımlar, forma giydiği ülkeler belli; Yunanistan, Fransa, İspanya, İsrail, İtalya, Türkiye, Kazakistan... Hep uzaktaydı. Gariptir ki onunla gerçekten vakit geçirdiğimiz tek dönem 2015-2016 arası. Ben 18, abim 35 yaşındayken Cibona’da aynı soyunma odasını paylaştık. Maç sonları istatistik kağıdında süre dağılımı şöyle olurdu:
KOŠARKAŠKI KLUB CIBONA
#41 ZIZIC, ANTE (35:44)
#31 ZIZIC, ANDRIJA (4:16)
Biraz tuhaftı ama çok güzeldi. Avrupa’nın en prestijli takımlarında oynamış, beni bire birde her fırsatta yenen abimle sezonun tamamını birlikte geçirmiştik. Abim sonrasında daha iyi bir iş buldu; Cibona’da, yedek pivotluktan sportif direktörlüğe terfi etti.
Bire birde şimdi kim kazanır?
Andrija'nın artık beni yenmesi mümkün değil. Rahat kazanırım.
Kararlarında abinin rolünü anlatır mısın biraz? Mesela senin Darüşşafaka Doğuş’a transferinden sonra istifa eden Cibona koçu Aco Petrovic, “Kulüp belli ki başarıdan çok, paraya önem veriyor. Ante’nin seçimini de anlayamadım” demişti. Darüşşafaka kapıyı çaldığında abinin tavsiyesi “Gitme, Cibona’da daha fazla süre alırsın” olmadı mı?
Maccabi bana teklif yaptığında “Gitme” diyen abimdi. Barcelona’nın teklifi varken yine Cibona’da kalmamda ısrarcı oldu. Benim planım da sezonu Zagreb’de tamamlayıp ardından Boston’a gitmekti zaten. Aynı kafadaydık. Darüşşafaka geldiğinde ise... Bu teklif, diğerlerine oranla şu açıdan farklıydı:
Oynayabilirdim. Koç Blatt’le konuştuğumda, bana pota altı rotasyonunu gösterdi ve iyi çalışırsam 20 dakika civarı süre alabileceğimi gördüm. Andrija da koçla Euroleague şampiyonluğu yaşamış biri. Onu iyi tanıyor. Celtics’e gitmeden önce; NBA tecrübesi olan, Boston doğumlu, NBA’deki koçlarla iyi ilişkileri bulunan birinin (David Blatt, Celtics koçu Brad Stevens’ın yakın arkadaşı) bana büyük katkı sağlayabileceğini söyledi. Ayrıca, dört yıl önce Hırvatistan 2. Ligi’nde başlayan serüvenim her sezon kademeli biçimde ilerleyerek Euroleague’de son bulacaktı. NBA’e gitmeden önce bir de Euroleague tecrübesi edinmenin faydalı olabileceğini düşündüm.
Cibona’nın da gidişime izin vermek için haklı sebepleri vardı. Kulübün içinde olduğu maddi kriz malum. Takımda kalmam hâlinde, en iyi ihtimalle geçen yılki başarımızı tekrar ederdik. Adriyatik Ligi’nde Kızılyıldız süper güç. Hırvatistan’da Cedevita’nın bütçesi, kadrosu belli. Daçka’nın benim için ödediği kiralama bedeli (300 bin dolar) mali açıdan onları rahatlatacak ve dahası, NBA çıkışım için Celtics tarafından ödenecek para (650 bin dolar) yine Cibona’ya gidecekti.
Kıta basketbolu, David Blatt’le çalıştıktan sonra sınıf atlayan oyuncularla dolu. Şu sıralar sizin mesainiz ne üzerine?
Yaşım hâlâ çok küçük. Her şeyin tek tek üzerinden geçiyoruz. Orta mesafe oyunumda kat etmem gereken çok yol var. Her gün şut çalışıyorum. Andrija, abim, bütün maçlarımı izleyip tekniğime dair tavsiyeler veriyor. Bundan iki yaz önce beş kiloya yakın kas kütlesi kazanmıştım örneğin. Daha da güçleniyorum. NBA için daima ekstra idmanlar yapıyorum. “Evet, oyunumun bu yönü artık tamam” dediğim hiç olmadı. Her şeyim eksik.
.jpg)
David Blatt ve Ante Zizic
Arvydas Sabonis ve Pau Gasol gibi pas kabiliyeti yüksek, yarı saha oyununda çok etkin Avrupalı uzunları NBA’de görmeye alışkınız. Kulübün son üyesi Nikola Jokic, daha ikinci sezonunda büyük heyecan yaratmış durumda. Bu prototipten biraz ayrışan bir uzun olarak, senin yerin ne?
Modern bir uzun olduğumu düşünüyorum. Tüm sahayı koşmayı seviyorum, pota altında itiş-kakıştan kaçınmıyorum. Sert bir oyuncuyum, yani bence. Tim Duncan, Vlade Divac, Nenad Krstic gibi uzunları izlemek hoşuma gidiyor.
Daha önce Celtics forması giymiş Dino Radja, yine idollerimden biri. Kalıbıma göre sahada iyi hareket ediyorum ve basketbolun gittiği noktada bu çok önemli. Artık uzunların çember altında bire bir oynayabilecek vakti sınırlı. Herkes sahanın tümünü hızla kat edebilen pivotlar istiyor. Perde yapabilmek, yeri geldiğinde kısayı savunabilmek önemli. Nikola Jokic; çok ama çok ekstrem, old school bir oyuncu. Onun yeteneğine sahipseniz ve doğru zamanda doğru yerdeyseniz bazı şeyler tolere edilebilir. Benim rolüm daha farklı. “Ante bugün herkesten daha enerjikti” cümlesini duymak, beni mutlu eder.
Dejan Bodiroga’nın meşhur “NBA’e gidip kenarda oturmaktansa Avrupa’da kalıp kral olmayı seçtim” çıkışına senin yorumun ne olur? Yakın arkadaşın Dragan Bender’in Phoenix'teki ya da Mario Hezonja’nın durumu seni korkutmuyor mu?
Hayır. Ben hazırım. Erken yaşta oraya gitmenin adaptasyon sürecini hızlandıracağını biliyorum. Kenarda oturup havlu sallamaya elbette niyetim yok ama şansımı yaratmış, Avrupa’da her sene aşama kat etmişken artık NBA’e gitmek istiyorum. Sonraki adım o. Bu yüzden gelecek sezon Celtics’te olacağım.
Hırvatistan’ın alt yaş kategorilerindeki milli takımlarında ve Cibona’da seni yedekleyen Ivica Zubac’ın şimdilerde Los Angeles Lakers rotasyonunda süre buluşu seni motive ediyor mu?
Ivica için mutluyum. Menisküs sakatlığı, ayağındaki problemler derken uzun süre basketbol oynayamamıştı. Bundan iki yaz önce Heraklion’daki FIBA U19
Dünya Şampiyonası’ndaki üçüncü maçta sakatlanmıştım. Ivica oradan itibaren gümüş madalyaya giden takımı sırtlayanlardan biriydi. Turnuva bitip Cibona’ya döndüğümüzde, daha tecrübeli olan bendim ama o da forma giymek istiyordu. Arkamda kalınca doğal olarak Cibona’dan ayrılmak istedi. Bugün baktığımda, “Lakers’ta onu izleyerek motive oluyorum” diyemem ama Zubac, Jokic ve Dario Saric takımlarında şans bulabiliyor, NBA’de oynayabiliyorlarsa, ben de oynarım. Böyle düşünüyorum.
Brad Stevens’la konuşma şansın oldu mu? GM Danny Ainge ve yine oğlu Austin’in seni Zagreb’de ziyaret etmişti...
Koçla sadece draft sonrası ben Boston’dayken görüştük. Oyunumu beğendiğini söyledi. Ben de oraya gitmek için çok heyecanlıyım. Koç Stevens ne isterse yapacağım, bundan emin olabilir. Celtics maçlarını ve Isaiah Thomas’ın müthiş sezonunu NBA League Pass’ten takip ediyorum. Thomas umarım sezon sonunda MVP olur ve umarım gelecek sezon soyunma odasında benim için de bir yerleri vardır. TD Garden’da oynayacağımı düşündükçe içim içime sığmıyor. Ayrıca... Gördüğüm kadarıyla bir ribaund problemleri de var.
Yabancı dil konusunda da Jokic ve Zubac’a oranla NBA’e çok daha hazır gibisin. Çalışıyor musun?
Daçka’da takımın tamamı İngilizce konuştuğu için yabancı dilim de bundan iki-üç ay öncesine göre çok ilerledi. Bol bol yabancı dizi izliyorum. Türkiye’de şu sıralar dışarı çıkmak biraz tehlikeli olduğundan, hayatım da antrenman, maç ve dizi-film ekseninde geçiyor. Şikayetçi değilim.
Ne izliyorsun?
Narcos... Kriminal şeyler hoşuma gidiyor.