Sınır

5 dk

Napoli, Serie A’nın zirvesine çıktığında yıldızı Maradona’ya bağlı bir takımdı. Bugünlerde ise antrenörü ve sistemi başrolde.

Milano, Torino ve Roma... Serie A’da 47 yıldır bu üç şehir dışından sadece üç şampiyon çıktı. Kural dışı şampiyonların ilki (1985), antrenör Osvaldo Bagnoli’nin kariyer zirvesini yaşadığı Verona’ydı. Sonuncusu ise (1991) ülke tarihine geçen ender yabancı hocalardan Vujadin Boskov’un yarattığı Sampdoria. İki takımın arasında, belki de bu sürprizlerin en dikkat çekeni, Napoli vardı. Bu döneme iki Serie A ve bir UEFA Kupası sıkıştıran Güneylilerin diğerlerinden en büyük farkı, bir sistem takımı değil de yıldız takımı olmasıydı. Kupalarda imzası olan antrenörler Ottavio Bianchi ve Alberto Bigon’un isimleri, 10 numaralarından ya sonra anıldı ya da hiç anılmadı. Birçoklarına göre Napoli’yi tek başına şampiyon yapan, Diego Armando Maradona’ydı...

Maurizio Sarri, ilk Serie A maçına, Ağustos 2014’te Empoli’nin başında çıktı. Takıma yaptığı etkiden önce, sigara tiryakiliği ve esas mesleği dikkat çekti. Aslında bir bankacı olan antrenör, ağzından düşürmediği sigarası ile epey medyatik olmuştu. Lig ilerledikçe, spor sayfalarındaki yeri daha da büyüdü. Daniel Rugani, Elseid Hysaj ve Simone Verdi gibi genç isimlerden kurulu takımı, üst sıralarda yer alamasa da oynadığı futbolla takdir kazandı. 2008’den beri takımda olan ve ‘bekleneni veremedi’ sınırında gezinen oyun kurucu Mirko Valdifiori, kariyerinin en iyi sezonunu geçirdi ve milli takıma kadar yükseldi. Sarri, yıllar evvel İtalyan futbolunun temelini sarsan ‘ayakkabıcı’ Arrigo Sacchi gibi Çizme futbol literatürünün dışına çıkıyordu. Napoli’nin film yapımcısı çılgın başkanı Aurelio De Laurentiis, bankacıyı gözüne kestirmişti...

2009’dan itibaren Walter Mazzari ile Şampiyonlar Ligi takımına dönüşen Napoli, Mazzari sonrası Rafael Benitez’le sıkıcı bir birliktelik yaşadı ve yollar ayrıldı. Benitez’in ayrılığının kesinleştiği anda, başkan De Laurentiis kafasındaki düşünceleri hayata geçirdi ve Sarri ile anlaştı. İlk sezon hiç de fena geçmedi. Sekiz maç üst üste kazanarak kulüp rekoru kırdılar, Higuain 36 golle Serie A’da 1929’dan beri elde edilemeyen bir rakama ulaştı. Bütün bunlarda tabii ki Sarri’nin oynattığı hücum futbolunun etkisi vardı. Ama şampiyonluk için yeterli değildi. Juventus, bir kez daha mutlu sona ulaştı.

Sarri için esas sınav, bu sezon başladı. Higuain’in Juventus’a gidişi, ileri uca transfer edilen Polonyalı Arkadiusz Milik’in Euro 2016 performansı ‘acaba’ları yanında getirdi. Fakat tercihin ne kadar doğru olduğu birkaç hafta içinde ortaya çıktı. Milik, son sürat gol atmaya devam ediyordu ki Ekim ayındaki PolonyaDanimarka maçında sakatlandı ve uzun süre sahalardan uzak kaldı. Napoli için ileri uçtaki tek seçenek Manolo Gabbiadini olarak görülüyordu. Birkaç maç Gabbiadini'yi deneyen Sarri, 26 Ekim'de Empoli karşısına Lorenzo Insigne, Dries Mertens ve Jose Callejon ileri üçlüsüyle çıktı. Noel arası gelmeden Napoli’nin gol hattı yeni şeklini almıştı. Öyle ki ara transfer döneminde Gabbiadini’nin Southampton’la anlaşmasında hiçbir sıkıntı görülmedi. Ocak ayında alternatif olarak transfer edilen santrfor Leonardo Pavoletti ise hiçbir zaman Sarri’nin ilk seçeneği olmadı. Sezonun en keyifli maçları olan; 5-3’lük Torino, 3-3’lük Fiorentina ve 7-1’lik Bologna galibiyetlerinde takım ‘santrforsuz’du.

Sarri ve takımı, ‘İtalyan futbolu kuralları'nın dışına çıkmaya devam ediyor; savunmada basit hatalar yapabiliyor ama hücumda zaman zaman, futsal sahalarında görülebilecek hareketleri yeşil sahalara taşıyorlar. Maradona gibi süper yıldızları yok ama Jorginho gibi kalburüstü bir orta saha dinamosu, Marek Hamsik gibi ‘modern’ futbolun olmazsa olmazı iyi bir parçası ve her an her şeyi yapacak bir ileri üçlüsü var. Yine de aşmaları gereken sınırda ‘Yaşlı Bayan’ Juventus bekliyor. Ezequiel Lavezzi, Edinson Cavani ve Higuain gibi yıldızlarını parladıkları anda elinden çıkaran Napoli, bu sezonun parlayanı Mertens’le yollarını ayıracak mı, yoksa sistemi koruyacakları mı göreceğiz. 'Üç şehir' dışından Scudetto'ya en yakın takım olarak görülüyorlar. Fakat bu sefer kazanırlarsa 1980’lerde olduğu gibi yıldızları değil, Sarri ve sistemi başrolde olacak.

Socrates Dergi