
Song 2
3 dk
90'lar İngiltere'si Britpop demekti; Britpop da Blur ile Oasis savaşı. İki grubun tarihî rekabetinde Londralıları farklı bir noktaya taşıyan belki de tek bir şarkı vardı: Song 2.
Blur solisti Damon Albarn, Nisan 1997'de piyasa sürecekleri Song 2 adlı single'ın, grubunun popülaritesini farklı bir noktaya taşıyacağından habersizdi. Ciddiyetten uzak, sadece eğlenmek için yapılan bir şarkı, grubu Atlantik'in diğer yakasında tanınan bir topluluk hâline getirdi. Şarkının klibi hem Brit Ödülleri'nde hem de MTV Avrupa Müzik Ödülleri'nde 'Yılın Klibi' ödülünü aldı. Song 2, İngiltere Single Listesi'nde iki numarayı görürken, ABD'de de listelere girdi. Doksanların ortasında Oasis ile girdiği rekabeti kaybeden Blur, böylece farklı bir şekilde zirveye dönüyordu. Artık Damon Albarn, girdiği her dükkânda Oasis dinlemek zorunda kalmayacaktı. Bütün bunları neden anlattık? Song 2, Go West ile birlikte 90'ların sıradışı single'larından biri olmakla kalmadı, Britpop'un spor dünyasındaki etkisini en azılı şekilde yansıtan şarkı oldu.
FIFA 98'in tema müziği olarak Song 2'yu seçmesi elbette bu ünde büyük pay sahibiydi. Şarkının popülerliğinin Eski Kıta'yı aşıp Atlantik'in öbür kıyısına geçmesiyle NHL ve NFL takımları maçlarında Song 2'yu çalmaya başladı. Albarn'ın anlam dolu sözlerle yazmak istediği fakat bunu gerçekleştiremeyince keyfekeder bir biçimde ürettiği şarkı, stadyum marşı hâline geldi. Popülaritesini kaybetmeyen Song 2, Penguins'in 2009 Stanley Kupası'nda sahasında oynadığı her maçta gol kutlama şarkısı olarak çalındı.
Eğlenmek için iki bas davulla çalınıp kaydedilen bir şarkının geldiği nokta beklentilerin çok ötesindeydi. Electronic Arts'ın ürün müdürü Nick Malaperiman'ın Song 2'nun hikâyesine katkısı da büyüktü. Malaperiman, şarkıyı 'FIFA: Road to the World Cup 98' için önerdiğinde başlangıçta tuhaf bakışlara maruz kaldıysa da Song 2, The Crystal Method'un yerini almayı ve oyunun şarkısı olmayı başardı. İlginçtir, Malaperiman, telif için ödenecek meblağın bütçeyi aşacağından korktuğu için Blur'a farklı bir teklifte bulundu. "Dünya Kupası için elimizde biletler var, ne dersiniz?" sorusuna Blur'ün cevabı "Haydi yapalım" oldu ve popüler kültürün en önemli ikonlarından birine imza atıldı.
Britpop'un egemenliğinde geçen doksanlarda İngiliz futbolu da yeniden şekillendi. Premier Lig'in kuruluşu, Rupert Murdoch yönetimindeki Sky'ın Premier Lig yayınlarında tekel olması, taraftar kültürünün değişimi, İngiliz futbolundaki sarsıntılardan sadece birkaçıydı.
O dönem, Britpop'un futbola yansımasını ise Oasis'le gördük çoğunlukla. Oasis, Wonderwall ile milyonlarca kopya satarak Blur'ü geride bıraksa da Noel ve Liam Gallagher Kardeşlerin taraftarı olduğu Manchester City'nin Manchester United'ın gölgesinde kalması Gallagher Kardeşler için hayal kırıklığıydı. Buna karşın Noel Gallagher, United'ın o dönemdeki özel ismi Eric Cantona'yı takdir etmekten geri kalmıyordu. Fransız futbolcu için "Karakteri olan bir karakterdi" diyen Oasis solisti, City taraftarlarının Cantona'yı sevdiğini söylüyordu.
Noel ile Liam'ın bazen aşırıya kaçan açıklamaları spor gündeminde yer bulmayı sürdürüyor. İkili, doksanlardaki kadar ünlü olmasa da İngiliz futbol ikonları arasında anılmaya devam ediyor. Chelsea taraftarı olan Albarn ve Blur ise Song 2 ile hâlâ spor stadyumlarında yankılanıyor.