.jpg?w=3840&fit=max&q=75)
Kırılır mı, Kırılmaz mı?
10 dk
Socrates ofisinin en tartışmalı konularından biri de rekorlardır. İstatistiklere, tarihsel referanslara meraklı arkadaşlarımız (burada şair kendisinden bahsediyor) durup dururken çevresine iddialı sorular yöneltmekten çekinmez, mesela "Wilt'in 100 sayısı kırılır mı millet?" diye sorar. Biz de hazır yeni sayının ana konusu 'Tartışma'yken, bu soruları bir dosyaya taşıyalım dedik, farklı spor dallarının ilgililerine meşhur bazı rekorları sorduk.
Tek Dünya Kupası'nda 13 gol veya fazlası atılabilir mi?
Just Fontaine, 1958 Dünya Kupası'nda tam 13 gol atarak hem gol kralı hem de bir turnuvada en çok gol atan oyuncu olmuştu. Oynadığı altı maçta da gol bulan bir forvetten bahsediyoruz. İki maçta yedi gol atması işin ayrı boyutu. Bu, sadece 'o zaman futbol öyleymiş' ile açıklanamaz. Nitekim 1958 öncesindeki beş kupanın kralları içinde çift haneye ulaşan tek isim 11 ile Sandor Kocsis. Yine de rekorun kırılmasındaki 'imkânsızlık' seviyesinde, değişen futbolun da payı var. Özellikle 70'lerden itibaren yavaş yavaş küreselleşen futbol, 2000'lerde 'birbirini kopyalayabilen' takımlar doğurdu. Savunma/hücum planları ve oyun stilleri bugünlerde üç aşağı beş yukarı aynı. Savunmada birlikte kalma, alan vermeme, rakibin silahını durdurma hamleleri daha etkili şekilde yapılıyor. Dünya Kupası'nda artık gol yememek önemli. 'Hücumcu' takımlar da bir an önce kaleye gitmektense, topa hâkim olmak düşüncesinde. Eski tip 'nokta' santrforların sayısı da azalıyor. Yani Fontaine'in "Rekorum kırılmaz" iddiası haklı gibi… / İlhan Özgen
Wilt Chamberlain'in 100 sayısı sahiden ulaşılamaz mı?
Rick Barry, sempatik bir efsane değil. Ama Wilt'in 100 sayısında ona kulak vermemiz gerekiyor. Barry, Wilt'in o gece karpuzlama faul atış stilini seçmesinin rekoru kırmasındaki ana sebep olduğundan bahsetmişti: "Ona hep böyle atmasını söylerdim ama bundan utanırdı." Yani, elimizde bir temel var. 100 sayı aşılacaksa bunun 30 veya üstü sayıda çizgiye giden birinden geleceği aşikâr. Ayrıca, Wilt'in boyalı alandaki hegemonyasını bugün ikame etmek imkânsız olduğundan gözlerimizi kısalara ve şutörlere çevirmemiz gerekiyor. Kısacası, bitmek bilmeyen dayanıklılık, uzayan bir maç, akıl dışı üçlük performansı ve çılgınca tempo, 100'ü zorlayan bir başka gece doğurabilir. Olağan şüpheliler elbette Harden, Curry, Durant ve Klay gibi ateşli skorerler. Peki kırabilirler mi? İlk bakışta cevabım olumluydu ama yazdıkça fikrim değişmeye başladı. Evet arkadaşlar, Wilt'i tahtından kaldırmak biraz zor. En azından üç çeyrekte 60 atan oyuncunun son periyotta kenara alındığı günümüz NBA'inde... / İnan Özdemir
.jpg)
Bir kadın sporcu 400 metreyi daha hızlı koşabilir mi?
Bu bence atletizmin yapılması en zor işlerinden biri. Zaten 1985'te Canberra'da kırılan 400 metre kadınlar dünya rekorunu (47.60s) izlediğinizde ağzınız açık kalır. Zira Koch, sprint ve mukavemetin iç içe geçtiği bu özel mesafede sprint gibi yüksek tempo başlayıp öyle de bitirir. 34 yıldır yanına yaklaşabilen yok. Rekorun önceki sahibi Jarmila Kratochvilova dışında tarihte 48 saniye altına inen dahi yok! Zaten 1983'ten beri Çek atlete ait olan 800m dünya rekoru da en uzun süredir kırılamayan rekor. Doğu Almanya ve eski Doğu Bloku ülkelerinde 1970'ler ve 80'ler devlet destekli sistematik doping çağı olarak kabul edilir. 400m tüm zamanlar listesinde, 2010'lu yıllarda hâlâ doping yapılıyor olsa da 49'un altına bile inebilen tek isim var (48.97s, Shaunee Miller-Uibo). 1991'de açıklanan Stasi raporları sayesinde Koch başta olmak üzere çok sayıda Doğu Alman sporcunun o dönemde anabolik steroidleri kullandığı öğrenildi. Koch bu iddialar için hâlâ "Hiçbir testim pozitif çıkmadı" diyor. Tanıdık değil mi? / Caner Eler
Bisiklette saat rekoru yeniden el değiştirecek mi?
Fransa topraklarında sarı mayoyu taşımak, dünya şampiyonluğuyla birlikte gökkuşağı renklerine kavuşmak veya Bahar Klasikleri'nde ipi göğüslemek… Bisiklette bu başarılardan aşağı kalmayan bir şey daha var: Saat rekoru. Bradley Wiggins'in 2015'te 54,5 kilometreyle ele geçirdiği rekor, bir asırdan fazladır bisikletçilerin radarında. UCI'ın kural değişiklikleriyle sadece velodrom içinde değil dışında da el değiştiren rekorun popülaritesi, 2014'teki son düzenlemeyle yeniden arttı. İlk olarak Jens Voigt'un aldığı unvan Wiggins'e gelene kadar dört kişiden geçti. Sıradaki soru, rekorun kırılıp kırılamayacağı. Bu konudaki en yetkili ağız Wiggo'ya göre rekorun kırılması olası ve bir o kadar yakın. Bu yıl bir deneme yapacak Victor Campenaerts için "Saatte 55 kilometreyi bulabiliyor" diyen Wiggins, "Umarım rekorumu kırar. O çok iyi bir yarışçı" diye de ekledi. Bisikletin saat rekoru kırılamaz olmadığı gibi, insanın kendiyle savaşı şeklinde geçtiğinden ayrıca keyifli ve bir o kadar da sürprize açık… / Emre Gürkaynak
Bir Triple Crown yarışında bu kadar büyük fark görür müyüz?
Fotoğraflardan zaten 31 boy farkın nasıl bir şey olduğu ortaya çıkıyor. Biz ona amiyane tabirle 'araya köy kurmak' deriz. Üstelik bunu herhangi bir yarışta değil, bir Triple Crown yarışında ve üçlü tacı gerçekleyen anda yapıyor. Rakipleri hem akranı hem de onunla aynı düzeyde koşan isimler. Secretariat tabii onlardan üstün ama arada 31 boyluk bir seviye farkı da yok. Dönemin şartlarıyla da değerlendirmek lazım, o yarışta beş at koşuyor. Şimdi bir Triple Crown yarışında 18-19 attan aşağısını bulmak zor. Yine de Secretariat'ın yaptığı işin büyüklüğünü rekorunun hâlâ kırılmayışından okuyabiliriz. Mesela bir başka büyük şampiyon Frankel'ın Royal Ascot'ta 11 boy farkla kazandığı Queen Anne Stakes vardır, spiker kendinden geçer, sesi kısılır. Benim canlı gözle gördüğüm en acayip şey ki onun da tekrarlanamayacağını düşünüyorum. Kırılmaz rekorlar vardır, bir de onların içine 'hiç kırılamayacaklar' diye bir segment açmak lazım. Bence Secretariat'ın Belmont Stakes performansı o kategoride. / Emir Alkaş

Ralli parkurlarına Loeb'den başarılısı gelir mi?
Sebastien Loeb, tarihin en ulaşılmaz şampiyonlarından. 2004'te başlayan Dünya Ralli Şampiyonası saltanatı 2012'ye kadar süren, bunun yanına 79 zafer, 117 podyum ve 917 etap galibiyeti ekleyen Fransız efsaneye kariyer olarak yaklaşmak mümkün değil gibi. Üstüne üstlük Hyundai ile sürpriz bir geri dönüş yapmadan önce WTCC'de kazandığı yarışlar, Dakar'da gelen etaplar, üç Race of Champions galibiyeti, Le Mans 24 Saat'te genel klasman ikinciliği, Rallikros Dünya Şampiyonası'ndaki zaferler derken ulaşılmaz bir irtifada. Fakat bir başka Sebastien, dokuz şampiyonluğa göz kırpıyor. Geçen yıl üst üste altıncı kez kazanan Sebastien Ogier, böyle giderse 10 şampiyonluğu görebilir. Citroen'den Volkswagen'e geçen, onlar çekilince M-Sport Fiesta'sıyla şampiyon olan, bu yıl da yine Citroen'le mutlu son isteyen Ogier her otomobille zirvede. Fransız, böyle devam ederse Loeb'ün kırılmaz dediğimiz 9 şampiyonluk rekoru tuzla buz olabilir. Kim bilir, belki de Ogier'yi durdurmak için Loeb'ün tam zamanlı dönüşüne tanıklık ederiz. / Mali Selışık
Roket'in ulaştığı 'maksimum hız' geçilir mi?
Beş dakika yirmi saniye... Ronnie O'Sullivan'ın 1997 Dünya Şampiyonası ilk turunda Mick Price'a karşı yaptığı maksimum seri bu süreyle kayıt altına alınmıştı. Henüz 22'inci yaş gününü kutlamamış olan O'Sullivan; o güne kadar yapılmış en hızlı 147'nin sahibi olan James Wattana'nın 1992'deki yedi dakika dokuz saniyelik rekorunu neredeyse iki saniye geliştirmiş ve 165 bin sterlinlik para ödülünün sahibi olmuştu. (Turnuvayı kazanan Ken Doherty'ye verilen toplam para ödülü sadece 210 bin sterlindi.) Aradan yirmi yıl geçti… Avustralyalı Ben Tippett, dünyanın en popüler web bloglarından Deadspin'e aslında sürenin yanlış hesaplandığını ve rekorun beş dakika sekiz saniye olması gerektiğini anlatan bir yazı gönderdi. Rekor elbette yıllar boyunca kırılamamış, hatta yaklaşabilen dahi olmamıştı. 21 Nisan 2017 günü yayınlanan makaleyle, yani Price-O'Sullivan maçının tam 20. yıl dönümünde, rekorunu 12 saniyeyle geliştiren yine Ronnie'ydi. Başka türlüsü de pek mümkün değil zaten… / Uğur Ozan Sulak

Phelps'in rekor koleksiyonu ne kadar güvende?
Michael Phelps'ten önce 18 madalyayla rekoru elinde tutan Sovyet jimnastikçi Larissa Latynina, 1964 Tokyo'da üst üste üçüncü kez altı madalya kazanırken yaşı otuzun üzerindeydi. Günümüzdeyse Simone Biles için henüz 21 yaşında olsa da "2020 Tokyo'da iddialı olur mu?" soruları soruluyor. Artistik patinaj ya da jimnastik gibi sporlarda en üst seviye artık yaşı yirmiyi aşmamış sporcuların. Zamanın ruhuyla değişen olgulardan biriyse özelleşme. Serbest, kelebek ve bireysel karışıkta podyum görmüş Phelps'e göre de artık daha az sporcu farklı dalları bir arada götürüyor. Tokyo'da programa eklenecek 4x100 karışık bayrak ve 1500 metre serbest disiplinleriyle iddialı olabileceği yarış sayısı sekize çıkan Katie Ledecky; gözünü zirveye dikebilecek en büyük aday belki de. Ancak hâlihazırda altı madalyası olan Ledecky, kaba bir hesapla 208 haftalık bir döngünün doğru haftasında zirve yapıp, hemen her yarışında madalya almalı. Üzerine bir de bu rutini en az üç kez daha tekrarlamalı… Bay Phelps, rekorunuz güvende. / Buğra Balaban