
Tanıdığım Mourinho
4 dk
Oyuncuları üzerinden bıraktığı etki, Mourinho'nun alametifarikası. Ondan etkilenen isimlerden biri de Nuri Şahin. Orta saha oyuncusu, Real Madrid'deki patronunu yazdı...
Sportif başarı açısından bakıldığında dünya tarihinin belki de en başarılı teknik direktörlerinden birinden bahsediyoruz. Bu bile, kendine özel yanlarının olduğu, bir şekilde meslektaşlarından ayrıştığının göstergesi. Ben kısa bir dönem için de olsa Mourinho’yla çalışmış bir sporcu olarak aklımda kalanları şu şekilde sıralayabilirim...
Çok kuvvetli bir aurası var... Yakından tanısanız da, ilk defa karşılaşıyor olsanız da bu sizi etkiliyor. Şöyle bir örnek versem daha kolay anlatabilirim sanırım; 1000 kişinin olduğu bir ortamdasınız ve içeri birisi giriyor, normalde etrafınızdan geçip gidenleri fark etmeniz imkânsız ama eğer içeri giren Mourinho ise kesinlikle fark edersiniz. Bunu çok ekstra hareketler yapmadan bile başarabilir. Doğası bu.
İnanılmaz bir ikna yeteneği var... Onunla zaman geçirmeye başladığınızda, bu ikna yeteneğinin, kurduğu otoriteden ileri geldiğini anlıyorsunuz. Etrafında çok güçlü bir hâkimiyet alanı yaratıyor. Biraz tuhaf olacak ama bana bu soru sorulduğunda hep aynı cevabı veriyorum: Bir maçın ortasında basketbol takımını devralsa ve molada onlara taktik anlatsa hiçbir sporcu “Ya, ne diyor bu adam?” demez mesela. Belki dediklerini kimse uygulamaz ama o anda onu dinlerler. Bu çok özel bir otorite şekli...
Çok sert ama çok dürüst bir adam... Bence yönetim bilimlerinde en önemli şey dürüstlüktür. Patronunuzun ne kadar sert olduğu değildir önemli olan; ne kadar dürüst olduğudur bence. Çünkü bilirsiniz ki bir şey söylüyorsa hakikaten inandığı için söylüyordur. Mourinho öyledir mesela. Ben de toplantılarda birkaç kez çok sert konuşmalarına maruz kalmış bir sporcuyum. Ama şimdi geriye dönüp baktığımda bunların hepsini benim gelişimim için söylemiş olduğunu anlıyorum.
Bitmek bilmeyen bir kazanma isteği var... Eğer Mourinho ile çalışıyorsanız baştan bunu kabul etmeniz gerekiyor. Onun hayat tarzı bu; kazanmak dışında bir sonucu kabul etmiyor. Ama bunun için de inanılmaz çalışıyor. Sezon içinde takımın, hatta bireysel olarak oyuncuların ne zaman dinleneceğini bile kafasında şekillendirip tahtaya yazan bir profesyonellikten ve çalışma azminden bahsediyoruz. Böyle olunca da karşılığını beklemesi hakkı.
İlk başta sert olduğunu düşünüp tedirgin olabiliyorsunuz... Ama zamanla çok başarılı bir iletişim uzmanı olduğunu anlıyorsunuz. Ben Real Madrid’e transfer olacağım dönemlerde bizzat onunla konuşmak istemiştim. Madrid beni uzun süredir takip ediyordu ve bunu biliyorduk. Ama ben bir gün onu arayıp “Real Madrid’in bir futbolcuyu istemesi çok gurur verici bir olay ama sen beni gerçekten istiyorsan gelirim” demiştim, o da hiç düşünmeden “Evet, senin burada olmanı istiyorum” demişti. İlerleyen zamanlarda da ne zaman konuşma ihtiyacım olsa beni dinlemişti. Bu seviyedeki yöneticilerin hepsinin dışarıdan baktığınızda duvarları olduğunu düşünürsünüz. İşin sırrı, onlara nasıl yaklaşacağınızı bilmekte. Mourinho’da bu sırrı keşfetmek biraz daha uzun sürebiliyor ama sonuç her zaman olumlu oluyor.
Benim Mourinho dendiğinde aklıma gelenler bunlar. Bence o; çalışkanlığın, hırsın, başarıya doymamanın, iyi yöneticiliğin bir karması... Zor tarafları var mı? Evet ama onunla kolay buluşabileceğiniz bir ortak payda var: Başarı için çalışmak...