Tarih ve Lanet

9 dk

Nijerya ile Arjantin, 12 senede iki olimpiyat finalinde karşı karşıya geldi. İkisi de birer kez kazandı ama bir madalya kıta tarihine geçerken, diğerinin mirası bir ‘lanet’ oldu.

Olimpiyat kavramı; her ırka, her ülkeye, her cinsiyete eşit uzaklıkta olmayı ilke edinmişti. İnsanın dahil olduğu her yer gibi, burada da bazen ilkelerin çiğnendiği görüldü. Ama yine de 100 yılı aşan organizasyonun dünya halklarına yaydığı enerjiyi inkâr etmek mümkün değil.

Fakat bu eşitlik duygusu, organizasyonun bir ‘üvey evladı’ olmadığı anlamına gelmiyor. Futbol; dünyanın en çok rağbet gören sporu olsa da olimpiyat oyunlarının düzenlendiği bir aylık süreçte geri planda kalıyor. En azından 1990’lara kadar durum böyleydi. İlginç olan; futbolu olimpiyatlarda ilgi çekici hale getirenlerin başında, futbolun kendi içinde üvey evlat olarak görülen Afrikalılar vardı.

Kara Talihli Kıtaya Sarı Umut (1996-2000)

Afrika futbolu, yıllarca dünya futbolunun merkezine dahil olamadı. Avrupa Şampiyonası ve Copa America en önemli kıta turnuvalarıydı ama Afrika Uluslar Kupası merakla beklenen bir organizasyon değildi. Dünya Kupası’nda ise Afrika takımlarının esamesi okunmuyordu. 1990’a kadar ‘öteki’ olarak kaldılar ama o yaz İtalya’daki Dünya Kupası’nda Kamerun’un yazdığı peri masalı, dünyanın geri kalanının dikkâtini çekmeyi başardı. 1994 Dünya Kupası’nda da bu kez Nijerya sahne almış ve ilgi çekici sonuçlara imza atmıştı.

Afrika kıtası hareketleniyordu. Afrikalı futbolcular Avrupa’ya ayak basmaya başlıyordu. Ama uzun bir süre daha Dünya Kupası alamayacakları kesin gibiydi. O zaman başka bir yol denenebilirdi. Kupa kaldırmak şart değildi; kıtaya altın madalya getirmek de yeterli olabilirdi.

Nijerya, ABD’de yarattığı heyecanı iki sene sonra yine ABD’ye taşıdı. Sömürgeciliğin merkez üssü, Nijerya ve Afrika’nın futbol devrimine ev sahipliği yapıyordu. Altına hücum etmek için iyi bir adresti.

Tamam; hikâyeyi biraz romantik hale getirmiş olabiliriz. Biraz da gerçeklerden bahsedelim. Olimpiyat Komitesi de artık futbolu daha ilgi çekici hale getirmek istiyordu. Bunun için kurallarda ufak bir değişikliğe gidilmişti. O ufak değişiklik, ilk olarak Atlanta 1996’da uygulanacaktı. Buna göre 23 yaş altı oyuncularla olimpiyat meşalesinin altına gelen ülkeler, artık üç tane ‘ağabey’i kadrolarında bulundurabilecekti. Nijerya’nın bu üçlüsü; Uche Okechukwu, Emmanuel Amunike ve Jonathan Akpoborie’ydi. Daniel Amokachi, Sunday Oliseh, Jay-Jay Okocha, Victor Ikpeba, Tijani Babangida ve Taribo West de takımın diğer yıldızlarıydı.

Nijerya, grup aşamasında Macaristan ve Japonya’yı yenip Brezilya’ya mağlup oldu. Hepsi de olağan sonuçlardı. Çeyrek finalde dişlerine göre bir takım buldular ve Meksika’yı 2-0’la geçtiler. Yarı finalde ise bir kez daha Brezilya ile karşılaştılar. Oyunlar tarihinin en heyecanlı futbol karşılaşmalarından biriydi. Brezilya’nın o günden önce ve aradan geçen 20 senede dünyaları kazandığını ama olimpiyat altını alamadığını düşününce maçın önemi daha da ortaya çıkıyordu.

Toplam yedi golün atıldığı, henüz ilk dakikada Brezilya’nın öne geçtiği, 90. dakikada Nijerya’nın golü bulup uzatmalara taşıdığı, Roberto Carlos’un sağ ayağıyla kendi kalesine, Flavio Conceiçao’nun ise frikikten gol attığı, fazlasıyla gerçeküstü bir maçtı. Nijerya, bazı futbolseverlerin hevesini kırmış ve 3-1’den geri gelip maçı 4-3 kazanmış, olimpiyat finalindeki olası bir Brezilya-Arjantin finalinin önüne geçmişti.

Arjantin’in finale çıkması ise bekleniyordu. Ariel Ortega, Hernan Crespo, Marcelo Gallardo, Matias Almeyda, Roberto Ayala, Javier Zanetti kadrodaydı. Yanlarında tecrübeliler; Nestor Sensini, Diego Simeone ve Jose Chamot vardı. Üst düzey bir takımdı ve zorlanmadan finale yükselmişti.

Nijerya, Brezilya’ya yaptığının bir benzerini Arjantin’e de uyguladı. İtalyan hakem Pierluigi Collina’nın yönettiği maçın henüz başında Arjantin öne geçti. Nijerya maça yine 1-0 yenik başlamıştı ama devre bitmeden beraberliği sağladı. İkinci yarının beşinci dakikasında Arjantin bir kez daha golü buldu. Hernan Crespo’nun penaltısı ibreyi Güney Amerika’ya çevirdi. Son 20 dakikaya 2-1’lik skorla girildi. Fakat Nijerya için maç 90 dakikaydı. Önce Amokachi, son dakikada da Amunike ağları havalandırdı. Bu goller, 23 tane siyah adamın boyunlarına altın madalya takacağı anlamına geliyordu. İlk kez bir Afrika ülkesi, futbolda olimpiyat altını kazanıyordu. Tarihi bir gün ve tarihi bir turnuvaydı.

Kamerun’un 1990 başarısından feyzalan Nijerya, 1994 ve 1996’ya damga vurmuştu. Nijerya’nın altın madalyasından yola çıkan Kamerun ise dört yıl sonra Sidney’de düzenlenen olimpiyat oyunlarının finalinde İspanya’yı yenerek kara kıtaya sarı rengi iliştirecekti. Afrika için müthiş bir seriydi ama Arjantin’in söyleyecek sözü ve alacağı bir rövanş vardı.

Umudun Lanete Dönüşmesi (2004-2008)

2004’te Yunanistan’da Arjantin fırtınası esti. Gol yemeden şampiyon oldular. Arjantin futbolu ilk kez olimpiyat altını kazanmıştı ama sonuçta dünya futbolunda büyük başarılar edinmişti. O nedenle altın madalyanın üzerine bir şeyler koymak gerekebilirdi. Mesela bir süper kahraman ve onun etrafında şekillenecek güçlü bir takım…

7 Ağustos 2008’de Çin’in Shanghai Stadyumu’nda oynanan Fildişi Sahili-Arjantin maçının ilk golünü Lionel Messi attı. 19 yaşındaki Messi’nin ilk olimpiyat golü, gelecek için de bir umut ve heyecandı. Messi ve arkadaşları turnuvanın devamında Avustralya ve Sırbistan’ı yenerek gruptan çıktı. Çeyrek finalde Hollanda, yarı finalde Brezilya ve sonunda final!

Final; 12 yıl öncekinin aynısıydı. Nijerya, bu sefer gerçekten sürpriz bir şekilde finale çıkmıştı. Takımın en dikkat çeken ismi Süper Lig’de oynayan Isaac Promise’ydi. Çin’de 90 bin kişinin izlediği final 12 yıl önceki kadar heyecanlı değildi. 90 dakikaya sadece bir gol sığdı. Angel Di Maria, 58. dakikada topun altına girerek ülkesine altın madalya getirdi.

Fakat turnuva, Arjantin’e o günlerde daha fazlasını vermişti. Lionel Messi, Sergio Agüero, Sergio Romero, Javier Mascherano, Ezequiel Lavezzi, Angel di Maria, Ezequiel Garay ve Fernando Gago gibi oyuncular, Arjantin’in hasret duyduğu Dünya Kupası’nı yakın gelecekte ülkeye getirebilirlerdi. Fakat boyunlarındaki altın madalyanın yarattığı baskı, kupa kaldırmalarını -şimdilikengelledi. O günlerde 20’li yaşlarının başında olan oyuncular, 2010 ve 2014 hüsranlarının ardından 20’li yaşlarının sonuna geldiler.

Geçen zaman, Çin’deki finalin değerini daha anlamlı hale getiriyor. 2008; dünya tarihinin belki de en özel futbolcusunun milli takımıyla kazandığı tek turnuva olarak tarihteki yerini koruyor. Finali kaybeden Nijerya içinse durum bu kadar karamsar değil. Onlar hâlâ iki ayrı kuşakla kısa sürede iki final oynamanın gururunu yaşamakla meşguller.

Socrates Dergi